sabah gazetesi yazarlarından rıdvan dilmen yazısına 'korkunun ecele faydası yok' sözüyle başladı.

dilmen "açık söyleyeyim, iki teknik adam da korkmuş rakipten. hamza hamzaoğlu'nun daha florya'dayken ödü kopmuş. fenerbahçe'de de vitor pereira son yarım saatte bu hisse kapılıp korkusuyla puanı hediye etti, adeta davetiye çıkardı" diye yazdı.

"antrenörün takıma katkısı yüzde 5, 10 filan değildir. yüzde 100'dür" diyen dilmen, souza'yı da eleştirdi:

"fenerbahçe'de souza diye bir oyuncu var, ajax maçını da katıp soruyorum. çalım mı attı, şut mu attı, savunma mı yaptı? souza bir defansif orta saha ama mücadeleci değil. rölanti oynar, pasını yapar. mehmet topal ondan net bir şekilde önde... ben transfer isteyen bir teknik direktör olsam f.bahçe orta sahasından yalnızca birini alırım. josef'i sağ iç izledik. josef'den sağ iç falan olmaz. bazen sonuçlar yanıltıyor. fenerbahçe kasımpaşa'yı deplasmanda yendi, duran toptan attı. antalya ile berabereyken nani'nin duran topuyla kazandı. ajax maçı da aynı şekilde... bunun bir sebebi olmalı. eskiden pas yapan, emniyetli olan bir f.bahçe vardı, teknik adamlarla birlikte bu kimlik de değişiyor. artık ekonomik oynayamıyor bu takım. fenerbahçe bu taraftar olmasa maçı bitiremezdi"

meleke: en zayıf halkan kadar güçlüsün

milliyet gazetesi'nden uğur meleke ise  "ne zaman ki burak-sinan ikilisi oyuna katıldı, galatasaray kısmen de olsa oyuna ortak oldu. bu enerji enjeksiyonu da puanı getirdi zaten" diye düşünüyor.

hakem fırat aydınus'u "kabul edelim ki aydınus, tavır olarak rol model bir hakem. doğru verir-yanlış verir ayrı konu, ama ben futbolcu olsam onun gibi rahat diyalog kuran bir adamın adaletli çalacağına, gördüğünü vereceğine inanırım. çünkü tavrı, benimle beraber sahaya oynamaya gelmiş sporcu tavrı" şeklinde değerlendiren meleke maçın en büyük tebriğini ise futbolun gelişen paydaşlarına gönderdi:

"maç 90 dakika, kardeşlik bir ömür” pankartıyla taraftar. samimi sarılmalarıyla hocalar. volkan’ın dostça sneijder’ın durumuna bakması, caner’in sert faul sonrası özrü. hepsi harikalar. fanatik kulüp yöneticileri ve saldırgan medya aradan çıkarsa, eminim bu genç adamlar türk sporunda şiddeti bitirecekler"

gökçe: futbolun fıtratı

usta yazarlardan attila gökçe de milliyet'teki yazısına "tam da başkan aziz yıldırım’ın yüksek divan kurulu toplantısında söyledikleri gibi oynanıyordu maç... evet, kadıköy’e her gelişlerinde adeta bacakları titriyordu galatasaraylı futbolcuların. topla hemen her buluşmalarında rakibin presiyle bocalıyor, isabetsiz ya da hatalı paslarla kaybediyorlardı" diye başladı.

gökçe "bu yazıyı yazarken maçın kıran-kırana oynandığını söyleyen yorumcuların sözleri tırmaladı kulağımı. onlara buradan itiraz ediyorum. hayır, hiç de kıran kırana değil... galatasaray’ın uzun süre uyuduğu, dağıldığı bir maç izledik. sadece sneijder ve muslera ayakta durmaya, oynamaya çalışıyordu. onlar teslim olmadılar. olcan’ın sneijder ortasıyla (asistiyle demek daha doğru) attığı gol hem adil oyun adına bir isyan, hem de aziz  yıldırım’a bir “sitem” gibiydi. eh, futbolun fıtratında bunların hepsi var" diye yazdı.

demirkol: tam yıldız olacaktı ba

mehmet demirkol ise fanatik gazetesi'ndeki yazısında 'fenerbahçe'nin golü ofsayt mı?' diye sordu ve "gökhan’ın pasında van persie önde. pozisyonu ilk seyrettiğimde ofsayt dedim ben de. ta ki kale arkası çekimini görene kadar. hollandalı 1 metre kadar muslera’dan uzak (son adamın arkasında ve ofsayt olmasına rağmen) buradaki sorun her sene kendisi olmasa da yorumu değişen bu kuralda. sonuç itibarıyla ofsayt diyene itiraz etmem. değil diyene de yukarıdakileri söyler çok uzatmam" cevabını verdi.

fenerbahçe'de gücü galatasaray standardında olan tek adam olarak markoviç'i gösteren demirkol "bunca sert prese karşı sahada kalmayı tercih edip asisti yapan, son 15 dakikaya hükmeden sneijder belki ondan da özel. sarı kartlı olmasına rağmen savunmasını ayakta tutan chedjou en özel. bu 3 yabancı oyuncu gibi 5 oyuncu bulabilen avrupa’yı sallar" ifadelerini kullandı.

kaynak: al jazeera