2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi

‘Mücadele Çankaya’da da devam edecek’

Başbakan Erdoğan, Emniyet ve yargıdaki yapılanma iddialarına yönelik mücadelenin, cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda da devam edeceğini söyledi, "ulusal güvenliğin tehdit altında olmasına cumhurbaşkanı müsaade edemez" dedi.

başbakan erdoğan, ntv ve star televizyonlarının ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şunlar:

yaş kararları

- yaş'ta (yüksek askeri şura) iki günde onama da dahil olmak üzere kararlar açıklandı. bu toplantılardaki karşılıklı dayanışma, karşılıklı bu noktadaki anlayış ve kararları alıştaki isabet yüzdesi inanıyorum ki çok çok yüksek. yaş’ın ağustos toplantıları biliyorsunuz terfi ve atamalarla alakalıdır, tamamen ona kilitlenerek yapılmış toplantı olması hasebiyle bu süreci daha da kısaltmış oldu.

‘diyarbakır ile ilgili atılan adımın, bayrak olayıyla alakası yok’

-diyarbakır’daki bayrak indirme olayıyla ilgili çok spekülasyonlar yapıldı. şu anda diyarbakır ile ilgili atılan adımın, yakından uzaktan bayrak olayıyla alâkası yok. yapılan işlem tamamıyla hava kuvvetlerinin kendi içindeki güçlendirmeye yönelik bir reorganizasyon çalışması. eskişehir’de de benzer adımlar atıldı. gayet de bana göre güzel bir çalışma, altyapı oluşturmuş vaziyetteler ama bizi içeriden vurmak isteyenler ne yazık ki burada üzülerek söylüyorum: medyanın yalan, yanlış haberleriyle bu tür tsk’nın (türk silahlı kuvvetleri) atmış olduğu adımları, gelip bayrak meselesiyle ilintili hale getirmeleri çok çok yanlış, hiç şık değil. bu yapılan reorganizasyonu küçümsemektir. bölgede hassasiyetler var. bu hassasiyetlerin olduğu bölgede tabii ki bizim hava kuvvetlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin çok daha orada diri, yeni teknolojilerle donanımlı şekilde yapılanması gerekiyor. atılan adımlar tamamen buna yöneliktir, bunun altında kimse başka bir şey aramasın.

balyoz ve ergenekon davaları

-temel esas şu: tsk’nin iç hizmet kanunu'na göre hakkında tutukluluk kararı olan kim olursa olun, bakın mahkumiyet demiyorum, tutukluluk kararı olan aslında ayrılır. burada genelkurmay başkanımızın da hassasiyetleri, bu konudaki ricalarıyla bu iş ertelenmiştir. bundan önceki askeri şura’da. bu arada malum mahkumiyet kararları geldi. bizler gerek balyoz, gerek ergenekon, bu tür davalarda, kim olursa olsun dedik, bunların emekliye ayrılması gerekir ve onların tamamı emekliye ayrılmış oldu. bunların içerisinde şu anda kalan yok, hepsi emekli edilmiş oldu. burada herhangi bir ayrım söz konusu değil.

‘hsyk’nın varlığına gölge düşürmüş olursunuz’

hsyk (hakimler ve savcılar yüksek kurulu) adına başkandan başka kimsenin konuşma hakkı yok. o da bekir bey'dir. burada yeni bir adet oluşturdular. 'ben şahsım adıma konuşuyorum'. sen şahsın adına konuşamazsın. şahsı adına konuşanlar kalkıp da siyasetçiye yön veremez. siyasetçi şu anda yargıya yön vermiyor. yargıda bir yapılanmanın uygulamaları karşısında, siyaset yani yürütme üzerine düşeni yapmak durumunda kalıyor. yargının içerisinde şovmenler türer de siz de şovenleri savunma noktasına gelirseniz o zaman bir defa hsyk’nın varlığına gölge düşürmüş olursunuz. bu arkadaşımızın yaptığı açıklama bulunduğu makama hiç yakışmıyor. hsyk'nın yargının tehdit altında olduğu gibi bir ifadenin kullanılması çok çirkin. nerede tehdit altında? nasıl tehdit altına? telefonu dinlenen hamsici değil ki! başbakan’ın telefonu dinleniyor, bakanların telefonu dinleniyor, uluslararası ilişkilerde telefonlarımız dinleniyor. bunlar olacak, bunlarla ilgili suç duyurusu yapılacak, siz bunların hepsini görmezlikten geleceksiniz. ondan sonra diyeceksiniz ki ‘siyaset baskı yapıyor’. şu anda bolu’daki savcı tehdit ediyor. başbakan'ı tehdit ediyor, ahkâm kesiyor. ne yaptınız uygulama olarak, var mı bir uygulamanız? yok, sahipleniyorlar bir de üstelik. böyle bir şey olabilir mi? adama sorarlar, ‘sen nasıl yargısın?’ senden beklentiler var. başbakan’a hakaret edilir, bunları 'siz başbakan olduğunuz için siyasetçisiniz, bu tür hakaretler hakaret sayılmaz.' ne olur? 'bunlar ağır eleştiriye girer.' buna da böyle bir kılıf uyduruyorlar.

‘şantajlardan montajlardan bıktık’

-bu şantajlardan, montajlardan, bunlardan bıktık; çünkü bunların arkasında bu tür açıklamaları yapan kişiler olduğu sürece bu sıkıntılar olur. bir defa hakim kararıyla konuşur, söylemleriyle değil; yargı, kararıyla konuşacak, söylemlerle değil. kendisinin böyle bir yetkisi olamaz ama siyasetçinin işi söylemdir zaten. siyasetçi bunu yapar, bir de uygulamayı yapar. bu tür fiilleri, bu adımları atar ama bu ülkede maalesef yargının içerisinde öyle şeyler oldu ki bunlar hepsi peyderpey ortaya çıkıyor. düşünün 'dönemin başbakanı' diye, yürütmenin içerisinde, emniyet'te dosyalar hazırlanıyor. ondan sonra bu dosyalar bunların evinden çıkıyor. bunların olduğu ülkede siyaset olarak, yürütme olarak sessiz mi kalacağız, 'buyurun devam mı edin' diyeceğiz.

‘emniyet'teki operasyon’

-çağlayan'da yaşanan olayları gördünüz. neydi o şovlar? savcı çıkıyor, adalet sarayı'nın önünde basın açıklaması yapıyor. cumhuriyet tarihinde hiç böyle bir şey yaşadınız mı, böyle bir şey oldu mu? ama bakın çıkıyor, basını da topluyor, orada basın açıklaması yapıyor. kim bunlara bu gücü veriyor, kim bunlara bu desteği veriyor, nereden alıyorsunuz bu desteği? bu tür, hakikaten atılan adımlarla kimin nerede durduğunu, ne olduğunu çok daha iyi milletim görüyor. biz boşuna ‘paralel yapı’ demedik. biz boşuna bunların bulunduğu konumu izah ederken 'inlerine girilecek' demedik. bugün 30 küsur kişi daha aynı şekilde alındı, alınıyor. bunlar ifade verdikçe bir şeyler geliyor. önce ifade veriyor, daha sonra bu ifadeyi değiştirmesi noktasında avukatlarıyla baskılar geliyor. bunları görüyoruz. bunlar bu süreç içerisinde olan işler, ben şuna inanıyorum: hak kesinlikle yerini bulacak. biz de bu işin takipçisi olacağız, olmaya mecburuz. çünkü bu bizim ulusal güvenliğimizi tehdit ediyor. bu işin şakaya alınır tarafı yok, burada çok ciddi bir hukuksuzluk var. bunu yapanlar bunun bedelini ödeyecek.

adana’da durdurulan mit tırları

-devlete karşı hukuksuzluk yapanlar var. yatırımlarımızı yapacağız. bu yatırımlarımıza karşı kalkıp yürütmeyi durdurma veriyor. kim bunu yapanlar? yargının içinde olanlar. bu herhangi bir kişiye gitmiyor, devletin bir kurulu, müessesesi olacak burada. şimdi bunları gördükçe diyoruz ki: biz iyi yoldayız, bu süreci kararlı bir şekilde sürdürmemiz lazım. allah muhafaza bu iş gecikmiş olsaydı kim bilir başımıza neler gelecekti. adana’da mit’in tırları durduruluyor. ne kararıyla? savcının kararıyla. işte o da paralelci. durduruluyor ve kolluk olarak da jandarma kullanılıyor. jandarmayla beraber orada mit’in elemanları yerlere yatırılıyor, dövülüyor, orada feryat ediyor, bu adam yüzbaşı ama mit’te çalışıyor. 'ben pkk’lı mıyım? siz bana bunu nasıl yaparsınız' diyor, kimliğini gösteriyor. bütün bunlara rağmen orada defaatle ben bunların görüntülerini seyrettim. bu görüntüleri gördükçe inanın insanın kan beynine fışkırıyor. bu insanlar türkmenlere insani yardım götürüyor. bahçeli konuşuyor. bahçeli, sen bununla ilgili konuşsana; kılıçdaroğlu, sen bununla ilgili konuşsana. orada dövülenler kimdi? o tırlar nereye gidiyordu? bunlarla ilgili konuşsanıza. suriye’nin lazkiye tarafındaki türkmenlerin liderleri bunlarla ilgili zaten gerekli açıklamaları yaptı, irak’takiler aynı şekilde yaptılar. bunlara sahip çıkan kim? bizden başka sahip çıkan var mı? her türlü biz bunlara desteği biz veriyoruz, eğitimine varıncaya kadar. yoksa onların savunacak hiçbir imkanı kalmamıştı. o gücü onlara biz verdik, o morali biz verdik ve onunla beraber orada kendilerini biraz olsun savunabilir hale geldiler.

işid'e silah yardımı iddiası

-ne alâkası var? bir defa işid (irak şam islam devleti) o bölgede değil ki. bunların gittiği yer tamamıyla onların yaşadığı bölgeler. ne alâkası var. yani bu çok büyük terbiyesizlik. bizim işid'e, bunların anlattığı manada, böyle bir silah yardımı, bu tür şeyler, asla böyle bir şey söz konusu değil ama kılıçdaroğlu, bahçeli öyle bir şey söylesin ki bunlar tutsun. iftira at, tutmazsa iz bırakır. bu kılıçdaroğlu değil mi kürecik'teki radar üssünü dinleme üssü diye söylüyor ve 'israil'e diyor buradan dinleme desteği veriliyor, hadi sıkıysa bunu buradan kaldırsın' diyor. yahu burası nato üssü. bunun israil ile yakın uzak alâkası yok. israil, bir defa nato'nun üyesi olan bir ülke de değil. kaldı ki israil'in böyle bir şeye ihtiyacı yok. bunun çok daha fevkinde israil'in dinleme noktasında, vesairede imkanları var ve bu konuda şu anda açıkça şunu söyleyeceğim: bunların birçok şeye, eğer dürüst davranırsa şandır'dır şahidi. şandır o bölgedeki bizim türkmenlere nasıl destek verdiğimizi gayet iyi bilir. sayın şandır bunu gayet iyi bilir.

hsyk’ya üye seçimi

-şu anda adli tatil var ama bu adli tatille birlikte tabii her taraf çalışıyor ve bir platform oluştu, bunun çalışması var. bunun karşısında da paralel yapı kendine göre bir çalışma yapıyor. tabii bu bir seçim yarışı ve eylül ayı ortalarında filan yanılmıyorsam seçim yapılacak ve bu seçimle birlikte hsyk'nın yeni yapısı ortaya çıkmış olacak. burada malum ağırlıklı olarak özellikle birincil yargıdaki sayı, ciddi bir sayı ifade ediyor. buradan gelecek netice de önem arz ediyor ama bunun dışında malum cumhurbaşkanının dört, yargıtay'ın üç, danıştay'ın iki var, adalet akademisi'nin bir var. bir taraftan adalet bakanı, müsteşar oranın üyeleri durumundalar. böylece bu yeni yapı oradan gelecek üyelerle de oluşmuş olacak.

emniyet'teki operasyona tepkiler

-kendileri, çok ağırlarını, bundan önce operasyonlarla içeri aldıklarına yaptılar. kendilerine böyle bir şey yapılmıyor. kendilerine mağdur rolünü biçme gibi bir gayretin içindeler. benzer şeyleri tabii biliyorsunuz bundan önceki operasyonda yaptılar. bir tanesi hatta çıktı, 'ben ölmüş annem için hatmi şerif indiriyordum, bunun beş cüzü kalmıştı. bu beş cüzü ben tamamlayamadım. bunu sevenlerime söylüyorum bunu da siz tamamlayın'... bir defa bu beyan çok çok çirkin bir beyan. senin orada vaktin zaten bol. içeri girerken bir kur'an-ı kerim yanına alırsın, o kalan beş cüzü de orada okursun. hatta hatta daha birçok hatim de orada indirme şansın olabilir. mağduriyeti oynamak. bir defa burada yürüyen her şey hukuk içinde yürüyor. bunun bilinmesi lazım. şimdi bunların şeyi ney? ha eskiden yönettikleri, idare ettikleri yargı mensupları oradaydı. onların şimdi değişik yerlere tayinleri, atamaları yapıldı. bundan dolayı tabii ki rahatsızlıkları var. şu anda tabii yeni bir süreç orada başlayacak. bunlar kendileri oraları yönetiyordu. şu anda içeriye alınanlardan bir tanesi özellikle yönetenlerdendi. 

‘haramın ta içindeler’

-bakıyorum dün akşam bir tanesi bir televizyon kanalına çıkmış, şimdi içerde değil o, çok enteresan, 'biz başbakan'la da, üstlerimizle de işte siyasette baba evlat gibiydik'. nasıl bir baba evlat bu ya? nasıl bir baba evlat ki böyle ihaneti yapıyorsunuz? hiç böyle bir şey söz konusu değil. bunların bir defa bu noktada babaları da bir başka, imamları başka, değişik değişik şeyleri var. siyaset mi yapıyorlar, dini noktada ilim mi tahsil ediyorlar; ne yaptıkları hiç belli değil. yoksa devleti içinden ele geçirme operasyonu yapmak suretiyle, ondan sonra da helal lokma yiyoruz havasındalar ya, ne alakası var, haramın tam içindeler. her attıkları adımda, her topladıklarında tehdit yatıyor. o tehditlerle birçok imkanı toplamak suretiyle de bu gücü devşirdiler. yoksa bu güç, böyle bir güç nereden geliyor? işte ülkede okullar vesaire, türkiye'de aynı şekilde holdingler vesaire, bunlar durup dururken oluşmadı ki. belli imkanlarla bunlar oluştu. onun için burayı iyi görmek gerekir diye düşünüyorum.

‘böyle bir özelliği varsa biz bunlara emanet teslim edemeyiz’

-paralel ya da paralel değil böyle bir şeyin hassasiyeti bizde yoktu ama şimdi tabii bizim öncelikli hassasiyetimiz bu konuda oluşmaya başladı. acaba bu kişinin buralarla ilgisi, alâkası var mı, yok mu? ardından da ehliyet, liyakat, bunu yine arıyoruz. biz bugüne kadar bunu hep böyle yaptık ama bu olaylardan sonra artık birinci sıraya bunu çıkardık. böyle bir özelliği var mı, yok mu? böyle bir özelliği varsa biz bunlara emanet teslim edemeyiz çünkü teslim ettiğimiz emanete bunlar ihanet ettiler. şimdi düşünün ki bir başbakanı dinleyen insanlarla, bir başbakanın ofisini böceklerle dinlemeye alan insanlarla yola gidilebilir mi? bir defa idarede sadakat çok önemlidir. başbakanın yanında çalışanın, başbakanına sadakati olmazsa, o insanın milletine sadakati olur mu? milletine sadakati olmaz çünkü bir başbakana sadakatsizlik, millete sadakatsizliktir çünkü biz ona bir şeyi emanet ediyoruz. yeri geliyor imza yetkisi veriyoruz. bu imza yetkilerini o, kendi gayrimeşru emelleri için kullanırsa biz onunla nasıl yolda yürürüz? şimdi tabii peyderpey birçok şeyler geliyor. adam bizim verdiğimiz emri yerine getirmiyor oğuz bey. adam pensilvanya'nın verdiği veya pensilvanya'nın türkiye'deki imamlarından 'ona soracağım; o ne derse, ona göre hareket edeceğim' diyor. bunu yargı içindeki seçimlerde de aynen böyle yapıyorlar. şimdi böyle bir davranış içinde olanlarla siz kalkıp da ulusal güvenliğinizi teminat altına alabilir misiniz? alamazsınız. sıkıntı burada. onun için bunu özellikle araştırıyorum. tabii burada emniyet istihbarat, milli istihbarat hepsiyle ilgili burada araştırmalarımızı yapıp nihai kararımızı ondan sonra veriyoruz.

musul’daki rehineler

-biz de tabii burada hassasiyetimizle istiyoruz ki sağ salim bunları getirelim. bunların kendilerine herhangi bir şey başlarına gelirse bu bizi ciddi manada üzer ama burada ne yazik ki kılıçdaroğlu ciddi bir tahrik oynuyor. ona yazıklar olsun. devamlı tahrik. bahçeli devamlı tahrik. bakıyorsunuz şimdi adayları da aynı şeyi konuşmaya başladı. sen bugüne kadar neyi hallettin islam dünyasında onu söyle? neyi hallettin? arkanda türkiye gibi bir devlet ve bizler gibi bir yönetim olmamış olsaydı senin kıymeti harbiyen mi vardı ve her şeyde sıkıştığında hemen aradığı yer biz, dışişleri bakanımız, cumhurbaşkanımız, ben ve bizlerle bunları paylaşır her yönüyle madden ve manen ve bu güçle bile neyi çözdün? son zamanlarda uydurduğu maalesef o doğru olmayan şey, 'ilk defa hamas ile el fetih'i ben bir araya getirdim, barıştırdım.' yahu yalan söyleme, ilk defa bu işin barış olayı kabe anlaşması'dır. hamas ile el fetih orada birleşmişlerdir fakat çok kısa zaman içinde de süratle hemen o birleşme dağılmıştır ki bu özellikle suudi meliki'ni de, kral'ı da çok ciddi üzmüştür. bana bunu defaatle kendisi de söylemiştir. 'bundan dolayı çok üzgünüm'. bundan dolayı kime ne denli üzgün olduğunu, bunları da bize kendisi ifade etmiştir ama kendisi şimdi bunu bir menfaate, siyasi ranta kendisi dönüştürmek istiyor. ben geçenlerde söyledim, yine söylüyorum bu akşam, kendisi cumhurbaşkanımıza, bana, dışişleri bakanıma... özellikle suudi kralı, 'bunu ne olur alın, bunun yerine başka birisini verin' demiştir. dedik ki 'bu seçimle geldi. alıp da yerine birisini verme gibi, seçimle böyle bir imkan yok. artık bu seçildi bir defa, yani bu ikinci seçimi söylüyoruz, bundan dolayı artık sabırlı olacağız filan' deme suretiyle orada sekiz yılını doldurmuştur ama devamlı 'siz bana sahip çıkmıyorsunuz, beni ortada bırakıyorsunuz, şöyledir, böyledir' diye hep bize dertlenmiştir. zorla olmuyor bu iş bak. tabloyu görüyorsun.

‘tercüman aramıyoruz’

-bunun için attığımız kulislerin haddi hesabı yok. birçok kulis attık. bu kulislerin neticesinde oraya gelebildin. bunun için teşekkür etmesi gerekirken hâlâ 'ben, ben, ben' diyor. zaten en büyük zaafı o 'ben' üzerine kuruludur, 'biz' üzerine değil. tevazu diye bir şey arama, yok böyle bir şey ve şu andakiler de aynen şemsettin günaltay meselesinde olduğu gibi biliyorsunuz, inönü 'tutmuşlar acaba nasıl birisini bulsam da ben menderes'i yok etsem, onu mağlup etsem' diye? demek ki menderes'e karşı bu kadar ilgi, alâka olduğuna göre dindar birisini bulmam lazım'.  şemsettin günaltay'ı bulmuş. işte profesör olması, yabancı dil, şemsettin günaltay'ın da üç tane yabancı dili varmış. ee ne oldu, menderes ezdi geçti, açık ara yine seçimi aldı. biz simultane tercüme yapacak veya tercüman aramıyoruz ki ya. bu ülkeyi yönetecek adam arıyoruz. dolayısıyla şu anda 4,5 yıl istanbul'da büyükşehir belediye başkanlığı yapmış, arkasından kurulan partimizle 16 ayda, hemen partimizi kurduğumuz andan itibaren iktidara gelmiş olan bir partinin genel başkanı ve ülkemizde başbakan olarak hamdolsun sekiz seçimi milletimizin teveccühüyle arka arkaya aldık. şimdi de milletimiz, partimiz cumhurbaşkanlığı adaylığı için bizleri ileri sürdü ve diğerleri de bir araya gelmek suretiyle malum chp, mhp bu arkadaşı ileri sürdüler ve şu anda yarış devam ediyor. dört günümüz kaldı. pazar günü inşallah seçim yapılacak. milletim evvelallah yine en doğru kararı verecektir. söz de onun, karar da onun. yeter ki milletim sandığa gitsin.

‘cumhurbaşkanı devletin başıdır’

- bakanlar kurulu'nu başkanlığı altında toplantıya çağırmak. şimdi gerekli gördüğü halde var, öbürü de var. bu seçimle gelmiş bir cumhurbaşkanı, halkın seçimiyle, seçimle gelmiş bir başbakan ve kabine, sağlıklı bir icraat için bu adımı rahatlıkla yapabilirler. illa bunun için bir gerek, şart aranır diye bir şey yok. otururlar, konuşurlar aralarında. burada kalkarlar icabında ayda bir bunu yapabilirler. milli güvenlik kurulu eskiden ayda bir toplanırdı, cumhurbaşkanımızın başkanlığında. daha sonra bunu iki aya çıkardık, bu şekilde toplanıyor. aynı şey bakanlar kurulu ile ilgili olarak da oturur başbakan ile bu görüşme yapılır, yapıldıktan sonra da böyle bir adım atar. neden? eğer siz bu ülkede yani bir süs bitkisi gibi orada durmayacaksınız, hakikaten aynı zamanda icracı, çünkü 'devletin başıdır' diyor, cumhurbaşkanı devletin başıdır. devletin başı olduğuna göre, sizin bir icracı yanınızın olması lazım. bu icracı yanınızın olması için de icranın uzağında değil, icranın içinde olmanız lazım. ne oluyor, ne bitiyor, ne geliyor, ne gidiyor; bunu görmeniz lazım. bunu gördüğünüz zaman size bir şey daha getirir. nedir o? mesela yasal düzenlemeleri yaptığınız zaman bile, cumhurbaşkanının da katıldığı bu tür toplantılar olduğunda bir defa oradaki süreci de hızlandırırsınız. yani meclis'te bunlar görüşülür, tartışılır, oraya geldiğinde, bunların bir kısmını zaten cumhurbaşkanı daha önce de dinlemiş olduğu için veya olacağı için çok daha seri kararlar çıkar.

ysk’nın yasakladığı son kampanya filmi

-ben şaşırdım, şaşırdım, çok enteresan. yanıma da aldım, geldim çünkü önemli. neymiş, ezan okunuyormuş, neymiş, seccade varmış ve orada namaz kılan bir bayan varmış. çok enteresan, yüksek seçim kurulu milliyetçi hareket partisi temsilcisi. itirazı yapan o. sadece oradaki ezan sesi, seccade ve namaz. üç tane başlık. mhp bakın nereye takılıyor. gel aynısını sen yap ya, aynısını sen yap. böyle bir şey olabilir mi? biz istiklal marşı'nda 'bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli' diyoruz. şimdi ben bunu okumayacak mıyım? nasıl ben bunu okumam ya. efendim yasada böyle diyormuş. ne demek yasada böyle diyor canım. yasanın içinde öyle şeyler vardır ki bunlar yanlış yorumlanabilir. sen bunu doğru yorumla kardeşim. çünkü oradaki o görünen bayan, o anadolu kadını, namazını kılıyor, uzaktan gelen ses ezan mıdır, değil mi; o da aslında pek anlaşılmadığı halde bundan ürküyor, korkuyor. mhp'nin şu andaki yönetimi bu, anlayışı bu. ysk da onların maalesef itirazları istikametinde 6'ya 4 oy çokluğuyla bir karar vermiş. tabii bu tartışılır bir şey ama üzerinde duracak değiliz. çünkü oradaki itiraz ettiği hususları bu filmden çıkarmak suretiyle yayın devam ediyor.

‘gel bayrağa beraber sahip çıkalım’

-yine aynı zihniyet, aynı kafa. gel bayrağa hep beraber sahip çıkalım. ama chp bayrağa sahip çıkamaz ki. hakkari'ye türk bayrağıyla gidemeyen bir zihniyet benim bayrağıma nasıl sahip çıkacak? hakkari'de bir tane türk bayrağı sallandıramadılar. batıda gelir sallandırır ama orada sallandıramadı. bu gerçekler ortada, bunları gördük. onun için ben diyorum chp'ye gönül veren kardeşim, aman dikkat et. mhp'ye gönül veren kardeşim, aman dikkat et. hdp'ye bakıyorsun, kongresinde bir tane türk bayrağı dalgalandıramıyor. itirazlar, şunlar, bunlar. geldikten sonra orada masanın üzerine bir tane türk bayrağı koyuyorlar. 

“istiklal marşı’nı bilmiyor”

-işte bakıyorsunuz şimdi, bu chp, mhp ortak çıkardıkları aday istiklal marşı'nı bilmiyor. bir de sıkılmadan şu ifadeyi kullanıyor, 'şiirlerle konuşmanın zamanı değil' diyor. bu şiir değil, bu istiklal marşı. istiklal marşı ile konuşmayacağız da neyle konuşacağız. 'ben iyi edebiyatçıyım' diyor, 'ben iyi edebiyatçıyım' diyen zat, kalkıyor istiklal marşı'nı bilirmiş, çanakkale şehitleri'ni, onu bilirmiş, ondan sonra yahya kemal'in 'süleymaniye'de bayram namazı'nı bilirmiş. yahya kemal'in süleymaniye'de bayram namazı diye bir şiiri yok. yahya kemal'in süleymaniye'de bayram sabahı diye bir şiiri var. şimdi bu nasıl bir edebiyatçı. yeri geliyor kimyager oluyor, yeri geliyor tarihçi oluyor, yeri geliyor edebiyatçı oluyor; hiçbir şey kalmadı zaten, her şey onda toplanmış." 

‘çok daha çirkin şeylerle, ermeni diyen oldu’

- benim ülkemde alevi vatandaşım var mı? alevi vatandaşımın rahatlıkla 'ben aleviyim' demesi, o özgüveni kazanması, özgürlükler mücadelesinde önemli değil miydi? yıllarca bu konuşulmadı mı? bu ülkede alevi vatandaşlar, 'ben aleviyim' diyemiyordu değil mi? yıllarca bu konuşuldu. ne yapıyordu? bir baskı, mahalle baskısı denilen şey onların üzerinde vardı. burada bir ayrımcılık söz konusu değil ki. bırakın herkes rahatlıkla, şu anda alevi vatandaşlarım benim yanıma geldiği zaman rahat rahat 'biz alevi derneklerinin yöneticileriyiz, ben aleviyim' bunu rahat rahat söylüyor. sünni de rahat rahat 'ben sünniyim' diyor. bu niye ayrımcılık olarak telakki ediliyor? bu ülkede yıllarca kürt'üm diyemedi. şimdi benim kürt kardeşim, kürt vatandaşım 'ben kürt'üm' diyor mu?  bırakın türk 'türk'üm' desin, kürt 'kürt'üm' desin, laz 'laz'ım' desin, arap 'arap'ım' desin. bu bir zenginliktir. o zenginliğin ifade edilmesini ayrımcılık olarak telakki edersek, fakir olursunuz. o zenginliği kaybedersiniz. onun için kılıçdaroğlu gibi düşünenler bu işi anlamazlar. çünkü onlar bu işin çok çok dışındalar. biliyorlar ki eğer böyle bir açıklama veya böyle bir adım atılacak olursak istismar yapamayız. net olacağız; olduğun gibi görüneceksin, göründüğün gibi olacaksın. benim buradaki tezim, buradaki anlayışım bu. ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. kimseyi istismara, kimseyi aldatmaya tevessül etme, yönelme. yani yapılan iş bu. onun için bakıyorsunuz, yeri geliyor 'akşehirliyim' diyor, yeri geliyor 'tunceliliyim' diyor, yeri geliyor 'türkmenim' diyor. anlamak mümkün değil. dalgaya göre kürek sallanıyor. batıya gittiği zaman farklı, orta anadolu'da farklı, doğu'ya, güneydoğu'ya gittiği zaman daha farklı.

ben köken itibarıyla rizeliyim, doğma büyüme istanbulluyum. bu kadar. benim için mesela neler söylediler. çıktı bir tanesi, aynı zihniyet, 'gürcüdür' diyen oldu. çıktı bir tanesi, affedersin, çok daha çirkin şeylerle, 'ermeni' diyen oldu. ben dedemden de, babamdan da hepsinden öğrendiğim şey, ben türk'üm. olay bu kadar basit. ama herkes her tarafa çekiyor. eline kalem alan istediği gibi yazıyor. olay bu.

 “ysk’ya randevulu sistem eleştirisi”

-burada yüksek seçim kurulu'nun düzenlemelerinde özellikle bu randevu sistemi ve kimin nerede oy kullanacağı ile ilgili tespitler bazı seçmenlerimizi orada bayağı yaralamış. bizim arkadaşlarımıza şunu söylüyorlar; 'biz' diyor, 'dört kişiyiz, dört kişilik ailede her birimiz ayrı ayrı vilayetlere, mesela birisi berlin, birisi karlsruhe, birisi şurası falan' diyor. değişik değişik yerler. bu nasıl olacak? 'biz nasıl gidip de oyumuzu kullanacağız'. her birisi şöyle mesafeye baktığınız zaman 100 kilometre ile 300 kilometre arasında değişiyor. zulüm bu. gidip de oyunu kullanabilir mi, kullanamaz. kaldı ki ben bir şeyi daha burada söyleyebilirim. siz sabah 8, akşam 17 illa böyle yapmak zorunda da değilsiniz. bu süreler daha da uzatılabilir. oralarda farklı elemanlar konulabilirdi. bunlar da olabilirdi. kaldı ki siz zaten üç, dört gün gibi bir süre de buraya tanıdınız. bu yapılabilirdi. ama burada yüksek seçim kurulu maalesef yurtdışındaki vatandaşlarımızın, hakikaten bu vatandaşlık hakkını kullanmada iyi bir basiret gösteremedi. bunu görmesi lazım. bu yurtdışındaki vatandaşlarımız, büyük bir aşkla, heyecanla bekledikleri seçimde bu hakkını kullanamamaktan dolayı çok muzdarip. bunun sorumlusu onlar. burada özelikle bunların yazılımını yapanlar, o sistemin başında olanlar çok büyük vebal altındalar. eğer burada art niyet varsa, bu ihanettir. ama yok, art niyet yok da farklı bir şekilde bu duruma düşülmüşse ki buna zaten ihtimal vermiyorum. kesinlikle burada art niyet var. çünkü burada benim yurtdışındaki vatandaşımın heyecanını paylaşmak ve ona karşı bu görevi yerine getirmek bizim asli görevimizdir. bunu yerine getirmeleri gerekirdi. ama bu görev yerine getirilemedi.

18 milyon fazla oy pusulası iddiası

-chp çıkmış, aynı şekilde monşer adayları çıkmış bir şey söylüyor. '18 milyon fazla pusula var' diye. şimdi inanın tabii siyaset nedir bilmezseniz, 'bu 18 milyon fazla pusulayı kim yönetecek, kim alacak, nerede, nasıl dağıtılacak' gibi, böyle saçma sapan şeyler söyleniyor. şu anda türkiye'de toplam seçmen sayısı 52 milyon 695 bin 831. büyükşehir belediye seçimlerinde 40 milyon 703 bin 545 seçmen var. yüzde 15 artırım yapıldı, 6 milyon 105 bin 532 fazla oy pusulası basıldı. birleştirilen oy pusulaları da eşit oranda bütün sandık mahallerine dağıtıldı. ilçe belediye başkanlığı seçimlerinde 48 milyon seçmen var. orada da 7 milyon küsur, yüzde 15 artırım yapılmış. 55 milyon aynı şekilde birleşik oy pusulası basılmış. belde belediyelerinde mesela az 820 bin, fazla 123 bin, 943 bin. belediye meclis üyeliğinde 48 milyon, 7 milyon orada da fazla var. 56 milyon toplamda birleşik oy pusulası. toplamda seçmen sayısı 150 milyon 438 bin 809, yüzde 15, 22 milyon 565 bin 824. 173 milyon birleşik oy pusulası bastırılmış. bunları öğren. bunları ne genel müdürü bunu biliyor, ne genel başkanı bunu biliyor. kendisine de yanlış, yanlış bilgiler veriliyor. o da kalkıyor, o bilgiler üzerinden hareket ediyor.

‘sen önce bir seçimi yaşa’

-agit (avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı) böyle bir rapor veremez. agit'in böyle bir rapor verebilmesi için bir defa seçimi yaşaması lazım. agit beni ziyarete geldiğinde hemen trt'den dem vurdu. dedim ki, siz niye böyle bir önyargıyla konuşuyorsunuz. daha durun bakalım. seçim yapıldı mı? daha seçime girmedik. siz hemen önyargıyla raporda aleyhinizde bazı şeyler yazılabilir, böyle bir ifade kullanıyorsunuz. senin bir defa böyle ifade kullanmaya hakkın yok. sen önce bir seçimi yaşa. ondan sonra ne söyleyeceksen, ne yazacaksan bunu yaz. yani bir agit adına buraya gelen bir insan bunu söyleyebilir mi? bunların hepsi türkiye'yi dışarıya, işte o paralel yapıyla veya başka yerlerle kurdukları bağlantılar neticesinde bu tür şeyi maalesef ortaya koyuyorlar. bunları anlamakta biz doğrusu zorluk çekiyoruz. ama onların bu tür şeyleri söylemeleri hiçbir zaman bizi yolumuzdan alıkoymayacaktır ve onlar da bizim demokratik noktada attığımız adımlardaki samimiyetimizi engellemeyecektir.

‘mücadele çankaya’da da sürecek’

- paralel yapıyla mücadele çankaya’ya çıktığımız anda, millet eğer bize böyle bir görev verirse orada duracak değil. orada da bu mücadele aynen devam edecek çünkü ulusal güvenliğimizi tehdit eden bir yapı olduğu için, bu ulusal güvenliğin tehdit altında olmasına cumhurbaşkanı müsaade edemez, çünkü anayasa’nın amir hükmünde, cumhurbaşkanı ulusun birliğini beraberliğini, dirliğini sağlamakla görevlidir. onun için buradan taviz veremeyiz. belli ki bu malum örgüt, bunları kendileri için gerekli gördüğü zamanlarda ortaya çıkarmanın gayreti içerisinde. şimdi şu anda emniyet'in yakalayıp ortaya çıkardıklarında görünen o ki benim uluslararası yaptığım görüşmeleri, diyelim ki sayın abbas ile yaptığım görüşmeler, sayın halid meşal'le... diyelim ki başka ülkelerle yaptığım görüşmeleri bile bunlar dinlemişler. şimdi bütün bunlar apaçık ortadayken, buna kalkıp hâl bizim farklı bir nazarla bakmamız mümkün mü?

iki anket açıkladı

başbakan erdoğan, kendisine son olarak iletildiğini belirttiği iki anketi açıkladı. ancak al jazeera olarak, rtük’ün yayınladığı, “yüksek seçim kurulu^'nun 2913 ve 2922 sayılı kararları çerçevesinde 31 temmuz 2014 perşembe gününden itibaren 9 ağustos 2014 cumartesi günü saat 18.00’e kadar; yazılı, sözlü ve görsel basın ve yayın araçları ile kamuoyu araştırmaları, anketler, tahminler, bilgi ve iletişim telefonları yoluyla mini referandum gibi adlarla, adayın lehinde veya aleyhinde veya vatandaşın oyunu etkileyecek biçimde yayın yapılması ve herhangi bir surette dağıtımı yasaklanmıştır.” bildirisi nedeniyle anketteki rakamları yayımlamıyoruz.

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;