31. İstanbul Film Festivali Programı

Bu yıl 200'den fazla film sinema severler ile buluşuyor.

sinema ve müzik

iksv’nin 40’ıncı yılını kutlayacak özel bölümde vakfın kuruluş yılı olan 1973’ten bu yana her 10 yıllık dönemden seçilmiş birer müzikal film izleyiciyle buluşacak.

martin scorsese’nin iki müzisyenin aşk hikâyesini anlattığı, liza minelli ve robert de niro’nun başrollerinde yer aldığı 1977 yapımı müzikali new york new york, izleyicileri 1940’ların amerika’sında caz dolu bir yolculuğa çıkaracak.

alan parker’ın pink floyd’un müziğinden, sözlerinden, özellikle 1979 yılında çıkan efsanevi albümü the wall’dan esinlenen müzikal belgeseli pink floyd the wall / duvar izleyicileri 1980’li yıllara götürecek. 1982 yapımı filmin senaryosu, pink floyd grubunun basçısı ve vokalisti roger waters’a ait.

1990’lar stephan elliott’ın kiç dans müzikleri, renkli kostümlerle dolu yol filmi the adventures of priscilla, queen of the desert / priscilla, çöller kraliçesi, 2000’ler ise baz luhrmann’ın nicole kidman ve ewan mcgregor’un başrollerini paylaştığı stilize aşk öyküsü moulin rouge! / kırmızı değirmen filmleriyle anılacak.

2010’lar ise en son cannes film festivali’nden bir müzikalle temsil edilecek. festival takipçilerinin aşk şarkıları, güzel insan ve hayır kızım, dansa gitmek yok gibi başarılı filmleriyle yakından tanıdığı, fransız auteur christophe honoré’nin 2011 yapımı filmi beloved / sevgililer’de catherine deneuve ve kızı chiara mastroianni başrollerde oynuyorlar. geçen yıl cannes film festivali’nin kapanış töreninde gösterilen film 1964 ile 2007 yılları arasında, 43 yıllık bir zaman diliminde bir anne ile kızının aşk hayatlarını anlatıyor.

uluslararası yarışma

31. istanbul film festivali’nin “uluslararası yarışma” bölümünde altın lale için, sanat ve sanatçı temasını işleyen ya da edebiyat uyarlaması olan 11 film yarışacak. dereceye girenlere para ödülü verilecek.

almanya ve irlanda ortak yapımı süper kahramanın ölümü / death of a superhero, canlı çekimler ile animasyonu yenilikçi bir üslupla harmanlayan dokunaklı, komik, samimi ve fevkalade modern bir film. bu filmde ben varım ile 2009’da istanbul film festivali’nde altın lale kazanan ian fitzgibbon’ın yönettiği bu roman uyarlamasında maymunlar cehennemi–başlangıç, yüzüklerin efendisi üçlemesinden tanıdığımız andy serkis de rol alıyor.

cannes’da “belirli bir bakış” bölümünde prömiyerini yapan bonzai, şilili yönetmen cristian jimenez’in optik yanılmalar’ı izleyen ikinci filmi. aşk, kitaplar ve bitkiler üzerine kurulu filmin öyküsü, buster keaton tarzı güney amerikalı bir kahraman etrafında gelişiyor. 2011 yapımı filmin oyuncularından natalia galgani festivale konuk olarak katılacak.

emily brontë’nin meşhur viktorya dönemi romanının uyarlaması olan wuthering heights / uğultulu tepeler yönetmeni andrea arnold’un büyük beğeni toplayan kırmızı sokak ve akvaryum adlı filmlerinin izinden gidiyor. 2011 venedik film festivali'nde en iyi görüntü ve 2011 valladolid film festivali'nde en iyi görüntü yönetmeni ile en iyi çocuk oyuncu ödüllerini toplayan film alışılageldik hoş dönem filmlerinin ötesinde, 19. yüzyıl yorkshire’ında bir çiftlik evinde geçen yeni, cesur ve doğalcı bir intikam hikâyesi.

yeni iran sinemasının en etkili isimlerinden amir naderi, japonya’da,  çektiği son filminde klasik filmlerin sanatsal niteliğini geri getirmeye kendini adamış genç bir sinemacıya odaklanıyor. 2011 yapımı cut, 2012'de japonya'da gerçekleştirilen takasaki film festivali'nde en iyi erkek oyuncu ve jüri özel ödülleri'ni kazandı. amir naderi de festivale gelecek konuklardan.

prömiyerini cannes film festivali’nin “belirli bir bakış” bölümünde yapan, fransız yönetmen robert guédigian’ın son filmi the snows of kilimanjaro / kilimanjaro’nun karları ismini ernest hemingway’in ünlü kısa hikâyesinden alıyor. filmde, işini kaybetmiş olsa da ailesi ve arkadaşları ile mutlu bir şekilde yaşayan rıhtım işçisi michel’in, silahlı bir saldırıya uğramasından sonra hayatının nasıl değiştiği anlatılıyor.

karlovy vary film festivali’nde en iyi kadın oyuncu ve kiliseler birliği jüri ödülünü alan christian schwochow’un cracks in the shell / kabuktaki çatlaklar’ı, sahnede kimse tarafından farkedilmeyen bir tiyatro öğrencisinin başrole seçildikten sonra yavaş yavaş kabuğundan çıkışını konu alıyor. filmin ödüllü oyuncusu stine fischer christensen festivalin konuğu olarak istanbul’a gelecek isimler arasında.

berlin film festivali’nde kiliseler birliği jüri özel ödülü ve der tagesspiegel gazetesi okuyucuları tarafından verilen özel ödülü alan the delay / gecikme uruguaylı yönetmen rodrigo pla’nın beşinci filmi. gündüzleri bir tekstil fabrikasında çalışan üç çocuklu maria geceleri de yaşlı babasına bakmak zorundadır. maddi ve manevi olarak bu zorluğa daha fazla dayanamayan maria, babasını bir yerde terk edip sosyal servisleri arayarak onu bir huzurevine yerleştirme planı yapar. filmin yapımcısı sandino saravia festivalin konuğu olarak istanbul’a gelecek.

ünlü yazar gabriel garcía márquez’in oğlu, senarist ve yönetmen rodrigo garcia’nın son filmi albert nobbs, başrol oyuncusu glenn close ile en iyi kadın oyuncu da dahil, en iyi yardımcı kadın oyuncu (janet mcteer) ve en iyi makyaj kategorilerinde oscar ödüllerine aday gösterildi. film, doğru düzgün bir iş bulabilmek için erkek kılığına girmiş ve kendi dükkânını açmak için gizli gizli para biriktirmeye uğraşırken kendi kimliğini unutmuş bir kadının hikâyesini anlatıyor.

uluslararası yarışma’da altın lale için nikolaj arcel’in a royal affair / yasak aşk ve daha önce reprise / tekrar filmiyle istanbul’da altın lale ödülünü kazanmış joachim trier’in oslo, 31 august / oslo, 31 ağustos filmleri de yarışacak.

ulusal yarışma ve türkiye sineması

türkiye’den 2011–2012 sezonunda yapımı tamamlanan filmlerinin bir araya geldiği türkiye sineması bölümünde ulusal yarışma’nın yanı sıra yarışma dışı, belgeseller ve yeni türkiye sineması başlıkları altında 40’a yakın film gösterilecek.

altın lale ulusal yarışma’da ödül için bu yıl 12 film jüri karşısına çıkacak. üç tanesinin türkiye,
dört tanesinin dünya prömiyerini yapacağı yarışma filmleri şöyle:

tepenin ardı / emin alper (türkiye prömiyeri)
ben uçtum, sen kaldın / mizgin müjde arslan (dünya prömiyeri)
iz-rêç / m. tayfur aydın
lal gece / reis çelik (türkiye prömiyeri)
can / raşit çelikezer
yeraltı / zeki demirkubuz
babamın sesi / orhan eskiköy & zeynel doğan (türkiye prömiyeri)
ana dilim nerede? / veli kahraman (dünya prömiyeri)
yurt / muzaffer özdemir
ferahfeza / elif refiğ (dünya prömiyeri)
şimdiki zaman / belmin söylemez (dünya prömiyeri)
nar / ümit ünal

yarışma dışı

istanbul film festivali’nin türk sineması bölümünde 5 film “yarışma dışı” başlığı altında gösterilecek. yusuf pirhasan’ın kurtuluş son durak, hasan tolga pulat’ın güzel günler göreceğiz, murat saraçoğlu’nun yangın var, onur ünlü’nün celal tan ve ailesinin aşırı acıklı hikayesi ile erdoğan kar’ın kadife filmleri festivalin “yarışma dışı” kuşağında izleyilerle buluşacak.

yeni türkiye sineması

“yeni türkiye sineması” kuşağında bu yıl f. serkan acar’ın aşk ve devrim, savaş baykal’ın öngörüye ağıt, fırat çağrı beyaz’ın ölü bölgeden fısıltılar, refik çakar’ın semi, caner erzincan’ın mar, erdal rahmi hanay’ın hicaz, ali vatansever’in el yazısı, çiğdem vitrinel özcan’ın geriye kalan, tamer yiğit ile branka prlic’in karaman ve oğuz çiçek’in diğer yol adlı filmleri izleyiciyle buluşacak.

belgeseller

festivalin belgesel danışma kurulu’nun 60’ın üzerinde başvuru arasından yaptığı seçki, festivalin “türkiye sineması” bölümünün altındaki “belgeseller” kuşağında izleyiciyle buluşacak.

emine emel balcı’nın ich liebe dich, bertan başaran’nın sensiz yaşanmaz, murat bayramoğlu’nun türkçe: pekiyi, angelika brudniak ve cynthia madansky’nin 1+8, mehmet salih çelik ve sevgi akdaş’ın mezarlık, murat erün’ün 800 km engelli, hüseyin karabey’in bir hayatı masal gibi anlatmak!, bülent öztürk’ün beklemek, uğraş salman ve mehmet sait tunç’un anlat bana–dövmeler ağıtlar, osman şişman ve özlem sarıyıldız’ın işte böyle ile özgür akgül’ün roman istanbul belgeselleri, izleyici karşısına ilk kez istanbul film festivali kapsamında çıkacak.

avrupa konseyi sinema ödülü–face

avrupa konseyi katkılarıyla altı yıl önce yalnızca istanbul film festivali kapsamında verilmeye başlayan avrupa konseyi sinema ödülü (face – film award of the council of europe) ‘sinemada insan hakları’ bölümünde yer alan ve insan hakları konusunda kamuoyunda duyarlılık ve bilinç uyandıran, bu konunun öneminin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunan bir filme verilecek.

sinemada insan hakları bölümü’nde 10 film gösterilecek.

iranlı yönetmen muhammed rasulof’un kendi hikâyesiyle benzerlik taşıyan yeni filmi goodbye / hoşça kal, sinemada insan hakları bölümünde face ödülü için yarışacak filmlerden. “iran hükümetine karşı suçlarından” ötürü cafer panahi ile birlikte yargılanan ve filminin cannes prömiyerine gitmesine izin verilmeyen rasulof, filminde tahran’da yaşayan ve ülkeden ayrılmak için vize aramakta olan genç bir avukatın hikâyesini anlatıyor. filmini sunmak için festivalin konuğu olarak istanbul’a gelecek rasulof, 2011 yılında iran'da çekilen filmiyle 2011 cannes film festivali berlirli bir bakış en iyi yönetmen ödülü’nü almıştı.

türk izleyicisinin womb / rahim ve milky way / samanyolu ile hatırlayacağı yönetmen bence fliegauf'un son filmi just the wind / sadece rüzgar, yarışmada yer alan bir diğer film. macaristan'daki bir köyde roman ailelerin öldürülmesini konu alan film, 2012 berlin film festivali'nde büyük jüri, uluslararası af örgütü ile barış ödüllerini kazandı.

yönetmenliğini anca damian'ın üstlendiği uzun metrajlı canlandırma belgesel crulic–the path to beyond / crulic – öteki tarafa yolculuk, polonya’da bir cezaevinde açlık grevi sırasında ölen 33 yaşındaki romanyalı claudiu crulic’in gerçek hikâyesini anlatıyor. film, 2011 yılında kopenhag'da düzenlenen cph:dox'ta uluslararası af örgütü ödülü ile 2011 cottbus kiliseler birliği ödülü’nün sahibi olmuştu. filmin yönetmeni anca damian, festivalin ikinci haftasında festival izleyicileriyle buluşmak üzere istanbul’da olacak.

yönetmen vincent garenq’in ikinci uzun metrajı guilty / yargısız izleyiciyi sorunlu bir adalet sisteminin çarkları arasında ezilen masum bir adamın insanı dehşete düşüren yolculuğuna götürüyor. filmin yönetmeni festival izleyicisi ile buluşmak üzere istanbul’a gelecek.

avrupa konseyi sinema ödülü için “sinemada insan hakları” bölümünde türkiye’yi özcan alper’in gelecek uzun sürer ve ruhi karadağ’ın simurg adlı filmleri temsil ediyor. ilk filmi sonbahar’la yurtiçi ve yurtdışında otuzdan fazla ödül alan özcan alper, ikinci filminde üniversitede yaptığı müzik araştırmaları nedeniyle, ağıt derlemeleri yapmak için yolu diyarbakır’a düşen bir kadının ve diyarbakır'da karşılaştığı karakterlerin hikâyesini anlatıyor.  gazeteci, yönetmen ruhi karadağ, simurg’da 2000’de bayrampaşa cezaevi’nde f tipi cezaevlerine karşı başlatılan ölüm oruçları ve sonrasında gerçekleştirilen “hayata dönüş operasyonu”nu anlatıyor.

avrupa konseyi sinema ödülü için yarışacak diğer filmler şöyle:

- terraferma / memleket / emanuele crialese, italya-fransa
- roza / wojciech smarzowski, polonya
- omar killed me / ömer beni öldürmek / roschdy zem, fransa
- the sleeping voice / uyuyan ses / benito zambrano, ispanya

haftaiçi galaları

istanbul film festivali’nin popüler bölümlerinden akbank galaları’nda filmlerin ilk gösterimleri nişantaşı citylife city’s sinemasında yapılacak.

24 saat parti insanları ve the trip’in yönetmeni michael winterbottom’ın son filmi trishna, thomas hardy’nin 19. yüzyılda geçen klasik romanı tess of the d’urbervilles / kaybolan masumiyet’i günümüz hindistan’ına uyarlıyor. filmde, slumdog millionaire filmindeki rolüyle dikkatleri üzerine çeken hintli oyuncu ve model freida pinto bir ingiliz’e âşık olan hintli bir genç kızı canlandırıyor.

cannes film festivali’nde jüri özel ödülü kazanan polisse / polis, senarist, yönetmen ve oyuncu maïwenn’in son filmi. biraz toplumsal duyarlılık, biraz komedi ve biraz da aksiyonla harmanlanmış film, paris’te çocuk koruma biriminde çalışan polisleri takip ediyor. yönetmen maïwenn de fotoğrafçı melissa karakteriyle filmde rol alıyor.

persepolis’in yönetmeni marjane satrapi, senaryosunu yine vincent paronnaud'la birlikte yazdığı son filmi chicken with plums / azrail’i beklerken ile akbank galaları’nın merakla beklenen isimlerinden. oyuncu kadrosunda isabella rossellini, chiara mastroianni, mathieu amalric gibi isimlerin bulunduğu film, siyasi çalkantılar sonucunda sosyal yaşantının alt üst olduğu birçok ortadoğu ülkesinden biri olan iran'ın efsanelerine masal tadında eğilen bir aşk hikâyesi. satrapi festivale katılmak üzere festivalin ilk haftasında istanbul’da olacak ve 2 nisan pazartesi günü saat 16.00’da salon’da bir sinema dersi verecek.

the players / sadakatsizler, aralarında artist ile oscar’lar dahil ödül sezonunu kasıp kavuran michel hazanavicius ve jean dujardin’in de bulunduğu yedi fransız yönetmen tarafından çekilen sadakatsizlik temalı kısa filmlerden oluşuyor. oyuncu kadrosunda ise guillaume canet, sandrine kiberlain, mathilda may gibi fransız sinemasının ünlü isimleri yer alıyor.

ünlü yönetmen martin scorsese’nin dünyanın en etkili müzisyenlerinden george harrison’un hayatını anlattığı son filmi george harrison: living in the material world / george harrison: fani dünyaya karşı akbank galaları’nın bir diğer film. scorsese’nin çektiği bu son müzik biyografisi, tıpkı bob dylan: eve dönüş yok gibi, kültürü şekillendiren bir efsanenin hayatına odaklanıyor. george harrison’ın festival konuğu olarak istanbul’a da gelecek olan eşi olivia harrison’ın ön ayak olduğu ve ortak yapımcılığını üstlendiği film, beatles’ın fırtınalı rock’n’roll hikâyesiyle başlayıp, başarılı bir film yapımcısı, dünya müziğine büyük katkılarda bulunan bir dahi ve bir aile babası olarak george harrison’ın hayatına odaklanıyor.

akbank galaları’nın öne çıkan bir diğer filmi, norveçli polisiye yazarı jo nesbø’nun isveçli “millenium” serisiyle kıyaslanan çok satan kitabından uyarlanan headhunters / kafa avcıları… filmi son dönemlerde yaptığı başarılı gerilimlerle dikkat çeken yönetmen morten tyldum yönetiyor. filmde, artan masraflarını karşılayabilmek için sanat eserleri çalan “beyin avcısı” roger’ın en büyük vurgununu planlarken kendisini büyük bir belanın içinde bulmasının heyecanlı hikâyesi anlatılıyor.

julie delpy’nin son filmi 2 days in new york / new york’ta 2 gün, la haine / protesto ile kendine geniş bir hayran kitlesi edinmiş matthieu kassowitz’in merakla beklenen yeni filmi l’ordre et la morale / isyan ve shakespeare in love / âşık shakespeare ile ünlenen john madden’in son filmi the best exotic marigold hotel / marigold otelinde hayatımın tatili de akbank galaları bölümünde yer alıyor. john madden, festival kapsamında filmini sunmak üzere istanbul’da olacak.

devrimin filmini çekmek

bu bölümde alisa lebow, docistanbul işbirliğiyle, tunus ve mısır’dan çıkan güncel devrim filmlerini, cezayir, yemen ve ukrayna’daki geçmiş devrimlerden öyküler anlatan filmlerle bir araya getiriyor.

mısırlı belgeselci hannan abdalla, in the shadow of a man / bir erkeğin gölgesinde’de  kamerasını, sadece cinsiyetleri tarafından tanımlanan rollerle toplumda var olabilen mısırlı kadınlara çeviriyor. değişik sosyo-kültürel altyapılardan gelen, farklı yaşlardaki dört kadın mısır devriminin hemen ardından yaşanan olayları kendi perspektiflerinden anlatıyor. mısır’da kadın olmanın ne anlama geldiğini görmemizi sağlayan cesur, içten ve politik olarak patlamaya hazır bir film. mısır üzerine bir başka belgesel ise 2005 yılında ülkede ilk defa yapılan birden fazla adaylı seçimler sırasında yaşanan ihlal ve kısıtlamaları inceleyen wael omar’ın çektiği kısa metrajlı democracy 76.

gillo pontecorvo’nun 1966 yapımı üç dalda oscar adayı olan efsane filmi battle of algiers / cezayir savaşı, venedik’te altın aslan ve fipresci, bafta’da birleşmiş milletler ödüllerini kazandı. fransa’da uzun süre yasaklı kalan film, tüm arap afrika’sındaki bağımsızlık mücadeleleri arasında, taşıdığı emsalsiz bağımsızlık perspektifi ve başarısıyla ayrı bir önemi olan cezayir devrimi’ni anlatıyor.

iran’da haziran 2009’daki başkanlık seçimlerinden sonra sokaklara dökülen yüz binlerce insan vardı ancak dünyaya ulaşan görüntüler sadece amatörlerin cep telefonları ile çektikleri ve youtube ya da email yoluyla yaydıkları videolar oldu. bu görüntülerden oluşan fragments of a revolution / bir devrimden parçalar, tek bir yönetmeni olmayan, el birliğiyle oluşturulmuş, yönetmeni adsız bir dayanışma filmi olarak festival seyircisiyle buluşacak.

andrei zagdansky’nin orange winter / turuncu kış adlı filmi, ukrayna’da 2004 yılında turuncu devrim olarak bilinen protestolara neden olan hileli seçimleri anlatıyor.

stefano savona’nın tahrir–liberation square / tahrir – özgürlük meydanı, heiny srour’un hem görsel hem politik olarak cesur leila and the wolves / leyla ile kurtlar ile geçtiğimiz yıl tunus’da yaşananlara odaklanan elyes baccar’ın rouge parole / kızıl söz ve mourad ben cheikh’in no more fear / artık korkmak yok filmleri de bu kapsamda gösterilecek filmlerden.

yunanistan’da neler oluyor?

imf ve avrupa birliği muhtıralarının yunanistan’ı iyice köşeye sıkıştırdığı ve ülkenin ekonomik geleceğinin belirsizliği altında ezilen halkın karamsarlığının iyice arttığı bu dönemde yunan sineması yükselişiyle oldukça dikkat çekti. 1970’lerin ve 1980’lerin “yeni yunan sineması” akımından işledikleri konular, farklı stilleri ve yaratıcı çalışma biçimleri ile ayrılan bu yeni akım sinema, cannes, venedik gibi uluslararası  festivallerde büyük heyecanla karşılanıyor.  festival bu yıl politik konulara aldırmadan aile ve insan  ilişkilerini inceleyen, stil ve tür açısından melez, sosyal gerçeklere yenilikçi anlatım biçimleriyle değinen, sağlam ve gerçekçi hikâyelerden oluşan yunan sinemasına da özel bir bölüm ayırdı. “yunanistan’da neler oluyor?” başlıklı bölüm kapsamında son dönem yunan sinemasının 5 çarpıcı örneği festival seyircisiyle buluşacak.

2009 yılında cannes’da ödül alan ve oscar’a aday olan şok edici dogtooth / köpek dişi filminin yönetmeni yorgos lanthimos’un merakla beklenen son filmi alps / alpler, ilk kez gösterildiği venedik film festivali’nde en iyi senaryo ödülü aldı. bir hemşire, bir sağlık görevlisi, bir jimnastikçi ve koçu bir araya gelerek, yakınlarının isteği üzerine ölen insanların yerlerine geçerler. filmin hikâyesi en az köpek dişi kadar izleyenleri etkileyecek.

senaryosunu köpekdişi ve alpler’in yazarı efthimis filippou’nun yazdığı,  sundance ve rotterdam’da yarışan l, babis makridis’in ilk uzun metrajlı filmi. film, arabasında yaşayan bir adamın işten kovulmasıyla tüm düzeni değişince kendini ve bildiğini sandığı her şeyi yeniden keşfedişini anlatıyor. yönetmen babis makridis, trajik bir dibe vuruş hikâyesini klişelerden uzak bir anlatımla, iyimser ve absürd bir hikâyeye dönüştürüyor.

christos karakepelis, ikinci belgeseli raw material / hammadde’de henüz ekonomik krizin yankılarının ortaya çıkmadığı bir dönemde atina’nın hemen dışındaki varoşlardaki hayatı inceliyor. burada yaşayan yabancı kökenli ve yunan vatandaşları odağına alan film arnavut’u, türk’ü, hintli’siyle bu grubun atina sokaklarındaki metal ağırlıklı geri dönüşüm maceralarını anlatıyor. filmde “yabancı” gözünden şehirdeki tüketim çılgınlığının boyutlarını da görme fırsatı buluyoruz.

2008 yılında istanbul film festivali’nin sinemada insan hakları yarışmasında gösterilen pvc-1’in yönetmeni spiros stathoulopoulos’un son filmi meteora, berlin’de altın ayı için yarıştı. bir manastırda birbirine âşık olan bir keşiş ve rahibenin tutku ve  suçluluk duyguları ile karışık aşkını anlatıyor.

san sebastian film festivali’nde hem en iyi yönetmen hem de en iyi erkek oyuncu ödülünü alan unfair world / adaletsiz dünya’da ironik yönetmen filippos tsitos, istanbul doğumlu antonis kafetzopoulos'un başarılı oyunculuğundan da yararlanarak yunan toplumunun bugünkü durumunu trajikomik insan manzaraları aracılığıyla aktarıyor. antonis kafetzopoulos festivalin konuğu olarak istanbul’a gelecek.

bir çin sinema geleneği: wuxia

türkiye ile çin arasındaki kültürel  yakınlaşmayı ve politik ilişkilerin güçlendirilmesini amaçlayan “2012 türkiye’de çin kültürü yılı” vesilesiyle istanbul film festivali programında özel bir bölüm ayrıldı. festivalde dövüş sanatçılarının maceralarına odaklanan ve çin sinemasının en çok film yapılan türü olan wuxia filmlerine yer verecek bir çin sinema geleneği: wuxia” başlıklı özel bölümde, akıl almaz koreografilerin, muhteşem bir görselliğin ve hiç durmayan bir aksiyonun vazgeçilmez olduğu bu türün sinema tarihine geçen 8 filmi izleyicilerle buluşacak.

büyük usta wong kar-wai’nin filmografisinde yer alan tek dövüş sanatı filmi  ashes of time / zamanın külleri, distopya üzerine güncel düşünceleri antik dönem çin’ine uyarlayan 1994 yapımı epik bir melodram. eleştirmenlerin “fırça darbeleriyle yapılan bir tablo” diyerek övdüğü filmine wong kar-wai  14 yıl sonra dönerek kurgusunu yeniledi, renklerini iyileştirdi, müziğini elden geçirdi ve süresini yedi dakika kadar kısalttı.

ang lee’nin 2001 yılında altın küre’de en iyi yönetmen, oscar’larda en iyi görüntü, en iyi müzik, yabancı dilde en iyi film, en iyi sanat tasarımı ödüllerini alan epik filmi crouching tiger hidden dragon / kaplan ve ejderha etkileyici aksiyon sahneleri, göz kamaştırıcı efektleriyle tam bir görsel şölen.  film, 19. yy’da ustasının ölümünün intikamını almak için yola çıkan dövüş sanatı ustası li’nin hikâyesinin anlatıyor.

bölüm kapsamında çinli yönetmen zhang yimou’nun iki filmi birden gösteriliyor. 2004 yapımı, en iyi görüntü dalında oscar’a aday olan bol ödüllü film house of flying daggers / parlayan hançerler renk, aksiyon, gizem, aşk  ve tutku dolu bir dövüş filmi. yönetmenin bir diğer ödüllü filmi 2002 yapımı hero / kahraman ise savaş, aşk, dönem ve wuxia filmlerine yepyeni bir soluk getiriyor. film göz alıcı kostümlerinden görkemli görüntülerine ve koreografilerine kadar tam bir aksiyon başyapıtı.

ronny yu’nun 1993 yapımı bol ödüllü, kült filmi the bride with white hair / beyaz saçlı gelin, düşman klanlara mensup iki savaşçının imkânsız aşkını anlatıyor. hiçbir zaman aksiyonun bitmediği filmde, gösterişli renkler, muhteşem bir atmosfer ve akıldan çıkmayan koreografiler dikkat çekiyor.

aile içinde

“aile içinde” 21. yüzyılda değişen aile kavramını ve ilişkilerini konu edinen filmlerden oluşuyor. aileye gelenekselin dışında bakış açılarıyla yaklaşan bu filmler, nesiller arası çekişmeler, aile bireyleri arasındaki çatışma ve hatta düşmanlıklar, güçlü ya da zayıf aile bağlarının getirdiği trajediler gibi temalara değiniyor.

fin sinemasının en önemli yönetmenlerinden mika kaurismäki’nin karamazov kardeşler’den esinlenen son filmi brothers / erkek kardeşler aynı baba, farklı annelerden doğan üç kardeşin tekrar bir araya gelişinin öyküsü. yıllardır görüşmeyen ancak babalarının 70. yaş gününde karşılaşan kardeşler, ilişkilerini gözden geçirirken geçmişlerinden acı dolu bazı anıları hatırlamaya başlıyorlar.

cannes film festivali’nde en iyi senaryo ödülü kazanan, bu yılın yabancı dilde en iyi film oscar adaylarından footnote / dipnot, israilli yönetmen joseph cedar’ın son filmi. film bir baba ve oğlu arasındaki rekabeti anlatırken aslında nesiller arasındaki büyük farka dikkat çekiyor.

polonyalı usta yönetmen krzysztof kieślowski’nin en başarılı öğrencilerinden greg zglinski’nin ikinci filmi courage / cesaret, kader, hayatın kırılganlığı ve ahlak üzerine hitchcock vari bir gerilim. 2011 gdynia festivali’nde (polonya) en iyi senaryo, en iyi ilk–ikinci film, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödüllerini almıştı. 2011 varşova festivali’nde bu filmdeki tolüyle en iyi erkek oyuncu ödülünü alan robert wieckiewicz de festival kapsamında istanbul’a gelecek.

joão canijo’nun son filmi blood of my blood / kendi kanım, koşulsuz sevgi ve hayatın gerçekleri çakışınca ortaya çıkan aile trajedisini konu alıyor. san sebastian film festivali’nden fipresci de dahil iki ödülle dönen filmin, 2011 caminhos festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan oyuncusu rita blanco festival kapsamında izleyici ile buluşacak.

fransız yönetmen ursula meier’in son filmi sister / yukarıdaki çocuk, isviçre’de bir kayak merkezinde zengin turistlerden çalarak geçinen simon’ın ablası louise ile arasındaki içten illişkiyi anlatıyor. 2012 berlin gümüş ayı özel ödülü alan film, uçsuz bucaksız ve epik görüntüleriyle, bir çocuğun portresi üzerinden, görünürde rehaf içinde yüzen bir toplumdaki çelişkileri gözler önüne seriyor.

antidepresan

istanbul film festivali’nde, 2010 yılında özel bir bölüm olarak yer alan ve izleyicilerden büyük beğeni toplayan “antidepresan” bölümü, bu yıl da sinemaseverlere hayatı hafife alan, eğlendirirken düşündüren, mizaha ve dünyaya benzersiz açılardan bakan filmlerden oluşan bir seçki sunacak.

2009 yılında rumba adlı filmle uluslararası yarışmaya katılan belçikalı yönetmen üçlüsü bruno romy, dominique abel ve fiona gordon, son filmleri the fairy / aşk perisi ile yeniden festivalin konuğu oluyor. cannes film festivali’nde prömiyerini yapan film, bir insan ile bir peri arasındaki imkânsız aşkı, vücut diline dayalı, son derece eğlenceli bir biçimde anlatıyor

ken scott’ın yönettiği starbuck / benim 533 çocuğum var ise hareketli bir québéc komedisi. orta yaşlı ve genç ruhlu bir tembel olan david, sperm bankasına yaptığı bağışlar sonucu tam 533 çocuğun babası olduğunu öğrenir ve kimliğini gizleyerek onlarla tanışmaya başlar.

ilk filmi metropolitan ile oscar adaylığı alan komedi filmlerinin usta yönetmeni whit stillman’ın son filmi damsels in distress / sıkıntılı hanımlar, venedik film festivali’nin kapanış filmiydi. film bunalım öğrencilerle dolu bir lisede, öğrencilerin bu ruh hallerini değiştirmeye kararlı üç güzel kızı takip ediyor.

ole christian madsen’in oscar yarışında ilk dokuz film arasında olan, danimarka yapımı superclasico / büyük derbi, festivalin antidepresan bölümündeki filmlerinden… film, parçalanmakta olan danimarkalı bir ailenin meşhur derbi maçı  “superclasico” sırasında arjantin’de geçirdikleri şarap, tutku ve futbol dolu günleri anlatıyor.

dünya festivallerinden

‘dünya festivallerinden’ başlıklı bölüm, festival izleyicisine tanınmış yönetmenlerin saygın festivallerde gösterilen çoğu ödüllü son yapıtlarından 25’e yakın film sunuyor.

başrolünde juliette binoche’un oynadığı ve 33 scenes from life ile tanınan malgorzata szumowska’nın yönettiği elles / kadınlar, “dünya sinemalarından” bölümünün cüretkâr filmlerinden. okul masraflarını karşılayabilmek için fahişelik yapan genç kadınları anlatan elles / kadınlar, konuyla ilgili araştırma yapan elle dergisi yazarı anne’ın genç ve oldukça bağımsız iki kadın ile yaptığı röportajdan sonra kendi para, aile ve seks kavramlarını sorgulamaya başlamasının hikâyesi.

american x’in yönetmeni tony kaye’nin son filmi detachment / kopma, adrien brody, lucy lui, mad men’den tanıdığımız christina hendricks, james caan ve breaking bad’deki rolüyle emmy ödüllü bryan cranston gibi oyuncularla dolu kadrosu ile göz dolduruyor. bir devlet okuluna vekil öğretmen olarak atanan henry’nin okulu ve öğrencilerini değiştirişini konu edinen film amerikan eğitim sistemini eleştirirken american x’i bile gölgede bırakıyor.

michale boganim’in çernobil felaketinin 30. yıldönümünde çektiği land of oblivion / unutulan topraklar, alternatif enerjileri yok saymaya devam edenlerin çernobil ve japonya misali, nükleer santral felaketlerini bizlere yaşatmaya devam edeceklerini hepimize bir kere daha hatırlatıyor ve çernobil’in bugünkü halini gözler önüne seriyor. filmde anya karakterini james bond: quantum of solace, max payne ve hitmen gibi büyük bütçeli aksiyon filmlerinde rol almış olan olga kurylenko canlandırıyor.

cannes’da yönetmenlerin on beş günü bölümünde prömiyerini yapan 2011 yapımı the silver cliff / gümüş uçurum sancılı bir ayrılma süreci geçiren bir kadını konu alıyor. yönetmen karim aïnouz’u festival izleyicileri her ikisi de festivalde gösterilmiş olan madame sata ve gökteki suely ile tanıyor.

belçikalı aktör, ressam ve yönetmen bouli lanners’in toplumunun kıyısında ve şehrin uzağında geçinmeye çalışan iki erkek kardeşin hikâyesini anlattığı the giants / devler filmi de festivalde. belçika, fransa ve lüksemburg'da yapımı film cannes’da yönetmenlerin on beş günü bölümünün kapanış filmi olarak gösterildi.

slovakya’nın oscar adayı ve martin sulik’in altı yıl aradan sonra çektiği ilk uzun metrajlı filmi gypsy / çingene, büyülü gerçekçilik ve mizah etkileri taşıyan dokunaklı, insancıl bir dram. shakespeare’in hamlet’inden esinlenen film, babası öldükten sonra yaşadığı roman mahallesinden çıkıp kardeşlerinin yaşamını düzeltmeye çalışan on dört yaşındaki adam’ın hikâyesini anlatıyor.

yönetmen pierre schoeller’in, fransa ulaştırma bakanı bertrand saint-jean ve bir kaza sonrası onun başından geçenler etrafında kurgulanan 2011 yapımı filmi the minister / bakan, 2011 cannes fipresci ödülü'nün de sahibi. dardennes kardeşler’in yapımcılığındaki film, derin politik bir entrikanın iç yüzünü inceliyor.

hong kong sinemasının en yenilikçi yönetmenlerinden ann hui, venedik film festivali’nde dört ödül de dahil birçok festivalden ödülle dönen son filmi a simple life / sade bir hayat’ın festivalde gösterimi vesilesiyle istanbul’a gelecek.
guillaume canet’nin başrolünü leila bekhti ile paylaştığı iki sevgiliyi oynadıkları cedric kahn’ın yönettiği a better life / daha iyi bir hayat gösterimi kapsamında leila bekhti festivalin konuğu olacak.

genç ustalar

bu bölümde ilk ya da ikinci filmleriyle dünya sinema endüstrisinin dikkatlerini üzerine çekmiş genç yönetmenlerin filmleri yer alıyor.

özgün anlatımı ile cannes film festivali’nde en iyi ilk filme verilen “altın kamera” ve londra film festivali’nde en iyi yeni yönetmen ödülü alan las acacias / akasyalar, arjantinli yönetmen pablo giorgelli’nin ilk uzun metrajı. las acacias, bir kamyon şoförünün birlikte seyahat ettiği paraguaylı bir kadın ve bebeğiyle arasında gelişen ilişkiyi anlatan dokunaklı ve sıra dışı bir yol hikâyesi.

cannes film festivali’nin “belirli bir bakış” bölümünde gösterilen ve festival tarihinin ikinci eşcinsel palmiyesi’ne layık görülen beauty / güzellik, güney afrikalı yönetmen oliver hermanus’un ikinci filmi. durban film festivali’nde de en iyi film ödülü alan bu sert dram, içine kapanık ve dışarıdan bakıldığında sıradan bir hayat süren francois’in bastırdığı cinsel duygularının önlenemez biçimde su yüzüne çıkmasıyla hayatının kontrolden çıkışını konu ediyor.

brezilyalı yönetmen helvécio marins jr.’ın ilk uzun metrajı swirl / döngü, bu yılki venedik film festivali’nin ufuklar bölümünde gösterilen filmler arasında en çok ses getirenlerden biri oldu. brezilya’nın sakin ve küçük bir kasabası, sao ramao’da geçen film, kendini oynayan amatör aktörlerle, hayatın neşesini arayan küçük hikâyelerden oluşuyor.

oyunculuk kökenli avusturyalı yönetmen karl markovics’in ilk uzun metrajlı filmi breathing / nefes, ıslahevinde cezasını çekerken şartlı tahliye edilen genç roman üzerinden kurgulanıyor. avusturya’nın bu yılki oscar adayı olan film, 2011 yılında cannes'da avrupa sinemaları ödülü ile yine 2011'de kiev molodist büyük ödülü ile fipresci ödülleri'ni topladı. filmin oyuncularından thomas schubert festival izleyicileri ile buluşmak üzere istanbul’a gelecek.

adrian sitaru’nun ilk uzun metrajlı filmi oltanın ucunda’dan sonra merakla beklenen ikinci filmi best intentions / iyi niyetler, festival programında… sitaru’nun kendi deneyimlerine dayanan, annesinin hastaneye düşmesiyle hayatı rayından çıkan “sağlam bir adamı” anlattığı yeni filmi, 2011 yılında locarno'da en iyi yönetmen ve filmdeki performansıyla bogdan dimitrache, en iyi erkek oyuncu ödülleri'ni almıştı.

festival kapsamında istanbul’a gelen konstantin bojanov’un cannes’da altın kamera için yarışan avé’si kendini dışarıya karşı soyutlamış bir sanat öğrencisi olan kamen ile hayalgücü oldukça geniş avé’nin yol hikayesi.

angelina nikonova’nın sıradışı bir intikamın soğuk ve çarpıcı hikayesini anlattığı, venedik film festivali’nde prömiyeri yapılan twilight portrait / alacakaranlığın portresi de bölüm kapsamında izleyicilerle buluşacak filmlerden.  yönetmen angelina nikonova ve başrol oyuncusu olga dykhovichnaya festivalin konuğu olarak istanbul’a gelecek.

ntv belgesel kuşağı

”aile içinde” bölümünde brothers / erkek kardeşler filmiyle izleyicilerle buluşacak fin sinemasının usta yönetmeni mika kaurismaki, ntv belgesel kuşağı’ında yer alan mama africa / afrika ana adlı belgeselinde güney afrika’nın dünya müziğine armağan ettiği en büyük seslerden biri olan miriam makeba’nın hayatını anlatıyor.

cannes film festivali’nde “belirli bir bakış” ödülünü alan arirang, güney kore’nin en önemli yönetmenlerinden kim ki-duk’un son filmi. yönetmenin bu sefer kamerayı kendisine çevirdiği ve kendisini, sanatını ve hayatını sorguladığı arirang sinema, ün, başarı üzerine bir itiraf, bir zihin egzersizi niteliği taşıyor.

frederik wiseman’in çektiği crazy horse, paris’in ünlü gece klübü crazy horse’a gerçekçi bir bakış sunuyor. dünyadaki en şık ve muhteşem çıplak revüleri sunan kulüp yıllardır paris gece hayatının en önemli uğrak yerlerinden biri sayılıyor. crazy horse, yeni bir gösterinin hazırlıklarını konsept aşamasından provalara kadar takip ederek bu renkli dünyayı gözler önüne seriyor.

micha x. peled, küreselleşme üçlemesi ile ntv belgesel kuşağı’nın öne çıkan yönetmenlerinden. hammadde aşamasından perakende satışa ticari ürünleri izleyen üçlemenin ilk filmi china blue / mavi çin, giydiğimiz kıyafetlerin hangi koşullarda imal edildiğini gizli çekilen görüntülerle ortaya çıkarıyor. ikinci film store wars: when wal-mart comes to town / dükkan savaşları, dev perakende satış firması wal-mart’ın küçük bir amerikan şehrinde bir alışveriş merkezi inşa etmek istediğinde halkta ortaya çıkan kutuplaşmayı anlatıyor. son film bitter seed / acı tohumlar ise küreselleşmenin küçük çiftçilere yaptığı olumsuz etkileri hindistan’da her otuz dakikada bir çiftçinin intihar ettiği gerçeği üzerinden ortaya koyuyor. yönetmen micha x. peled her üç filmini de sunmak üzere istanbul’a gelecek festival konuklarından.

matthew akers’ın yönettiği marina abramovic: the artist is present / marina abramoviç: sanatçı aramızda ise 1995’te istanbul bienali’ne katılan,çağımızın en tartışmalı ve en parlak çağdaş sanatçılarından marina abramovic’i konu alıyor. performanslarında kendi bedenini kullanan; beden ve politika üzerinden sanatını sürdüren abramovic, 2010’da new york modern sanat müzesi (moma) için hazırladığı performansta, kendini bir eser olarak sunmuş, 736 saat süren performansta hiç kıpırdamadan bir sandalyede oturmuştu. moma’da sunulan bu performansı ve sanatçının sergisini hazırlık sürecinden bitimine kadar izleyen film, şubat ayında berlin‘de panorama izleyici ödülü ve sundance’te büyük jüri ödülleri’ni kazandı.

yönetmen rithy panh, kızıl khmer’lerin lideri kaing guek eav ya da bilinen adıyla duch'un ideolojiye duyduğu sadakati, saplantı halini alan işini, hiyerarşi kültünü ve güce duyduğu tutkuyu, duch, master of the forges of hell / duch, cehennemin mimarı filmiyle anlatıyor. yönetmen filmde, 1,8 milyon insanın ölümüne neden olan kanlı bir rejimin klideri duch ile yaptığı görüşmelerde sarf ettiği yalın ifadeleri hiçbir müdahale etmeden aktarıyor.

dans takıntılı dedektif rajesh ji’nin gözünden günümüz hindistan’ına eğlenceli ancak derinlikli bir bakış sağlayan the bengali detective / bengal’de bir dedektif’in yönetmeni philip cox festivalin konuğu olarak istanbul’a gelecek.

festival kapsamında istanbul’a gelecek yasmina adi’nin yönettiği here we drown algerians-october 17th, 1961 / burada cezayirlileri boğduk: 17 ekim 1961 paris’te cezayir savaşı’nı protesto etmek isteyen cezayirlilierin yürüyüşü sırasında protestoculara karşı polisin şiddet içeren müdahelelerini konu alıyor.

yıllara meydan okuyanlar

“yıllara meydan okuyanlar” bölümünde hâlâ formda, dünya sinemasına yön vermeyi sürdüren, ödüle doymayan ve yıllara meydan okuyan yönetmenlerin en son filmlerini izleme fırsatı bulacaklar.

arjantinli usta senarist ve yönetmen edgardo cozarinsky’nin venedik film festivali’nde prömiyeri yapılan son filmi nocturnos / gece gezenler, sevdiği kadın tarafından terk edilen, ayrılık acısı çekerken gece vakti buenos aires sokaklarında amaçsızca gezen bir adamın yaşadıklarını, belgesel ve kurmaca arası bir çizgide anlatıyor. önceki filmi rondo nocturna / gece bekçisi de festivalde gösterilen yönetmen edgardo cozarinsky festival kapsamında istanbul’a da gelerek filmin gösterimlerine katılacak.

geçen yıl festivalde gösterilen, üç boyutlu cave of forgotten dreams / unutulmuş düşler mağarası’nın yönetmeni werner herzog’un son filmi into the abyss / uçuruma doğru, londra film festivali’nde en iyi film ödülünü aldı. efsane yönetmenin deyimiyle insan ruhunun derinliklerine bakış niteliğinde olan film, ölüm cezasına çarptırılmış suçluların insani yönüne odaklanıyor.

1992 yılında europa europa ile oscar’a aday olan polonyalı kadın yönetmen agnieszka holland bu yıl in darkness / karanlıkta kalanlar ile yine yabancı dilde en iyi film heykelciği için yarıştı. film nazi işgali altındaki polonya’da yahudileri kurtarmaya çalışan bir hırsızın hikâyesini anlatıyor. filmin başrol oyuncusu benno fürmann filmi sunmak için festival konuğu olarak istanbul’a gelecek.

2008 yılında 27. istanbul film festivali’nde “sinema onur ödülü”nü almak üzere istanbul’a gelen, çağdaş rus sinemasının en önemli yönetmenlerinden alexander sokurov’un venedik’te altın ayı kazanan son filmi faust bölümün öne çıkan filmlerinden. faust’ta, goethe’nin aynı adlı klasik eserini birebir uyarlamak yerine, eserin satır aralarını yeniden okumayı tercih eden sokurov, daha önceki moloch, taurus / boğa ve the sun / güneş filmlerinde ele aldığı “gücün çürümüşlüğü” temasını son filminde de devam ettiriyor.

tony gatlif’in son filmi indignados / öfkeliler afrikalı genç yasadışı göçmen betty’nin gözünden avrupa’da isyan haraketlerini anlatıyor. ünlü yönetmen, filminin gösterimi için festival konuğu olarak istanbul’a gelecek.

“yıllara meydan okuyanlar” bölümünde 31. istanbul film festivali’nin sinema onur ödülü’nü alacak terence davies’in the deep blue sea / aşkın karanlık yüzü, usta yönetmen ermanno olmi’nin the cardboard village /  kilisedeki gecekondu, arturo ripstein’ın the reasons of the heart / gönül laf dinlemez ve andré techiné’in unforgivable / affedilmeyenler filmleri de izleyicilerle buluşacak.

geceyarısı çılgınlığı

festival boyunca cumartesi geceleri 24.00 birer film izleyici ile buluşacak. 

üç filmin izleyiciyle buluşacağı bölüm kapsamında, toronto film festivali’nde halkın seçimi ödülü alan gareth evans’ın son filmi the raid / baskın dikkat çekiyor. bir binada kapana kısılan bir özel timin, bir gangsterin kurduğu katil ve eşkiya ordusuna karşı aksiyon dolu mücadelesini izlerken yerinizden kıpırdayamayacaksınız.

gotik yazar matthew gregory lewis’in 1796 tarihli romanının yeni uyarlaması the monk / şeytanın yüzü, geceyarısı çılgınlığı tutkunlarının kaçırmaması gereken filmlerden… lemming ve harry, iyiliğinizi isteyen bir dost filmleriyle tanınan yönetmen dominik moll’un filminde ünlü fransız aktör vincent cassel rol alıyor.

izleyenin hem korkacağı hem de sinirlerinin bozulacağı bir film yapma fikrinden yola çıkan ödüllü reklam filmi yönetmeni ben wheatley, geceyarısı çılgınlığı bölümüne kill list / ölüm listesi filmiyle konuk oluyor. senaryosunu kendi kâbuslarını temel alarak yazan wheatley’nin filmi askerlikten kiralık katilliğe geçiş yapan jay’in hikâyesini konu alıyor.

mayınlı bölge

istanbul film festivali’nin ilgiyle beklenen bölümlerinden mayınlı bölge’de farklı tür ve anlatım teknikleriyle sınırları zorlayan, yaklaşımları ve teknik özellikleriyle sıra dışı filmler yer alıyor.

2010 yılında çok ses getiren nothing personal / özel hayatlar filmiyle festivalin konuğu olan urszula antoniak, cannes film festivali’nde yönetmenlerin on beş günü bölümünde gösterilen son filmi code blue / mavi kod ile ilk filmindeki başarısını devam ettiriyor. hollanda film festivali’nde en iyi görüntü ve en iyi ses ödüllerini alan mavi kod, duygularını sürekli bastıran ve ölüm düşüncesiyle büyülenmiş hemşire marian’ın ruhsal dengesini tamamen kaybetmesini anlatıyor.

tayland sinemasının önde gelen “yeni dalga” temsilcilerinden pen-ek ratanaruang’ın son filmi headshot / beyninden vurulmuş gerilim, film noir ve kara mizah türleri arasında gezinirken, usta bir katil olan tul’u takip ediyor. bir iş üstündeyken başından vurularak üç ay komada kalan tul, ayıldığında görüşünün değiştiğini ve artık her şeyi tepetaklak, tersten gördüğünü fark ediyor.

markus schleinzer’in cannes’da altın palmiye için yarışan son filmi michael, melbourne film festivali en iyi avrupa birliği filmi ödülü ve artfilmfest’te ise “işlediği zor konuyu cesur ve farklı yaklaşımı ile seyircileri kendi sonuçlarını çıkarmaya iterek anlattığı” için vali ödülü aldı. büyük tartışmalara yol açan film 35 yaşındaki michael ile kaçırdığı ve cinsel tacizlerde bulunduğu 10 yaşındaki wolfgang’ın birlikte geçirdikleri son beş ayı cesurca anlatıyor.

ünlü belçikalı koreograf wim vandekeybus’un, adını aynı adlı sahne performansından alan son filmi monkey sandwich / şehir efsaneleri, prömiyerini venedik film festivali’nde yaptı. film, takıntılı ve sinirli yönetmen jerry’nin tiyatroya küsüp bir köy kurması ve oradaki insanları bir tiyatro oyunu gibi yönetmeye çalışmasını anlatıyor.

flanders, l’humanité / insanlık gibi ödüllü filmlerin yönetmeni bruno dumont’un son filmi outside satan / şeytanın ötesinde, din üzerine avangart bir inceleme. suç, mucize ve toplumdan dışlananlar üzerine minimal bir kışkırtma niteliğindeki film başıboş gezen bir adamın sıra dışı bir kız ile kurduğu ilişkiyi anlatıyor.

jan zabeil’in filmi the river used to be a man / nehir bir insandı, sonsuz bir deltanın ortasında medeniyetten uzak, başıboş sürüklenen bir alman gezgin aracılığıyla “uzaklık” fikrini irdeliyor. .  film insanı hipnotize eden görselliği ve sıra dışı anlatım teknikleri ile almanya’nın yükselen yıldızı alexander fehling’i başrole taşıyor.
2011 titanic (budapeşte) dalgaları aşmak ödülünü alan isveç yapımı savage / canavar’ın yönetmenleri martin jern & emil larsson festivalin konukları olacak. film, çevresindeki alkolizm ve suç batağından kendini kurtarmaya çabalayan gençlerin tüylerinizi diken diken edecek hikayesi.

venedik’te neredeyse 10 yıldan beri gösterilen ilk avusturalya filmi, hail / selam, belgeselci amiel courtin-wilson’ın ilk uzun metraj kurmaca filmi. yönetmen festivalin konuğu olarak istanbul’a gelecek isimler arasında.

canlandırma sineması

festivalde bu yıl canlandırma sinemasına, en yeni ve en başarılı uzun metraj canlandırma filmlerinden bir seçkiyle özel bir bölüm ayrıldı.

1998 yılında büyük ses getiren kirikou and the sorceress filminin yönetmeni michel ocelot’nun son filmi tales of the night / gece masalları, berlin film festivali’nde yarışmaya alınan ilk 3 boyutlu animasyon filmi oldu. bir kız, bir oğlan ve bir yaşlı teknisyenin her gece terk edilmiş bir sinemada buluşarak, büyücüler, periler, prenseslerle dolu büyülü bir dünyaya doğru yaptığı yolculuk izleyenleri büyüleyecek.

gideon defoe’nun the pirates! adlı serisinin ilk iki kitabına dayanan the pirates! band of misfits / korsanlar!, festivalin diğer 3 boyutlu animasyon filmi. peter lord ve jeff newitt’in yönettiği bu büyüleyici stop-motion animasyon, wallace & gromit ve tavuklar firarda’nın yapımcılarından...

ünlü yönetmen hayao miyazaki’nin oğlu goro miyazaki, son filmi from up on poppy hill / tepedeki ev’de, 1963’ün yokohama’sında geçen “yaşamdan bir kesit”, günlük hayattan bir hikâye sunuyor. 1980 tarihli bir shojo manga’ya dayanan hikâye bizzat yönetmenin babası hayao miyazaki tarafından senaryolaştırılmış.

iki dalda goya ödülü kazanan wrinkles / kırışıklıklar, the illusionnist’in animatörü ignacio ferreras’ın yönetmenliğinde paco roca’nın aynı adlı ödüllü çizgi romanından eğlenceli ve duygu yüklü bir uyarlama.

çocuk mönüsü

hollanda–türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 400. yılı nedeniyle bu yıl “çocuk mönüsü”, çocuk filmleri konusunda uzmanlaşmış bir ülke olan hollanda’dan filmler sunuyor. uluslararası çocuk filmi festivallerinde beğeni toplayan, aile boyu izlenebilecek filmlerin en iyi, en sürükleyici, en parlak, en öğretici olanları bu bölümde bir araya geliyor. festival boyunca hafta sonları nişantaşı citylife city’s, rexx ve akbank sanat sinemasında gösterilecek. filmlere simültane türkçe seslendirme yapılacak.

anılarına

geçen festivalden bu yana hayatını kaybeden sinemacıların yapıtlarıyla anıldıkları bu bölümde, türk sinemasının “koca çınarı” olarak bilinen ö. lütfi akad’ın sınır boylarında kaçakçılık yapan hıdır’ın hayatını anlattığı filmi 1966 yapımı hudutların kanunu gösteriliyor. köylüyü sömüren ağalık sistemi ve kaçakçılığa iten yobaz zihniyetin eleştirildiği filmde hıdır rolüyle yılmaz güney başrolde. 1987 yılında düzenlenen 6. istanbul film festivali’nin sinema onur ödülü’nün sahibi ö. lütfi akad’ın filmi hudutların kanunu, geçen yıl cannes’da gösterilen restore kopyasından gösterilecek.

festival, 2012 yılının şubat ayında kaybettiğimiz yönetmen yusuf kurçenli’yi, 1987 yılında çektiği gramofon avrat filmiyle anıyor. türkan şoray’ın başrolünde yer aldığı gramofon avrat, sabahattin ali’nin aynı adlı hikâyesinden uyarlanmış ve yusuf kurçenli’nin edebiyat uyarlamaları arasında öne çıkmıştı.  festival otuzuncu yılında, yusuf kurçenli’ye sinema onur ödülü’nü sunmuştu.

dünya sinema camiasının en büyük kayıplarından theo angelopoulos, festivalde 1975 senesinde çektiği the travelling players / kumpanya filmiyle anılıyor. modern sinemanın yenilikçi, özgün filmlerinden ve başyapıtlarından biri olarak nitelendirilen kumpanya, karakterlerinin yunanistan’da ve tarihte yaptığı yolculuk üzerinden 1939-1952 yılları arasında yaşanan iç savaş ve sonrasına ışık tutuyor.  angelopoulos 2000 yılında 19. istanbul film festivali kapsamında şakir eczacıbaşı’ndan yaşam boyu başarı ödülü almıştı.

göze çarpan ve hep tartışmalar yaratan tarzı ile tanınan avangart ingiliz yönetmen ken russell’ın 1970 yapımı filmi the music lovers / yalnız kalpler, çaykovski’nin çalkantılı hayatını anlatıyor. yirminci yüzyılın en ilginç yönetmenlerinden sayılan ken russell, 2004 yılında 23. istanbul film festivali kapsamında istanbul’a gelmiş ve şakir eczacıbaşı’nın elinden festivalin “yaşamboyu başarı ödülü”nü de almıştı.

yönettiği 113 filmle dünya sinemasına damgasını vuran raul ruiz’in 1983 yılında cannes’da sinema perspektifleri ödülü alan filmi three crowns of the sailor / denizcinin üç altını, yine bölüm kapsamında seyirciyle buluşacak. filmde, bir gemicinin dünyanın dört bir yanında yaşadığı maceralar bir efsaneymiş gibi anlatılıyor.

ölümünün otuzuncu yılında kült yönetmen rainer werner fassbinder’ın 1978 yapımı despair / cinnet filminin yenilenmiş kopyası bölüm kapsamında sinemaseverlerle buluşacak. vladimir nabokov’un 1934 yılında rusça yazdığı, 1937 yılında ingilizce’ye çevirdiği ancak alman bombardımanı sırasında çevirisi yok edilen romanı üzerine kurulan film, içerdiği tüm psikiyatrik öğelerle köksüzlük duygusunu anlatıyor.

festival sinemanın en büyük yıldızlarından marilyn monroe’yu, ölümünün 50. yılında, oyuncunun başrolünde yer aldığı laurence olivier filmi, the prince and the showgirl / prens ve şov kızı ile anıyor.

özel gösterim: türk klasikleri yeniden

festival kapsamında gerçekleştirilecek özel gösterimde halit refiğ’in 1964 tarihli filmi gurbet kuşları, restore edilmiş kopyasıyla izleyici karşısına çıkacak. senaryosunu halit refiğ’in diyaloglarını ise orhan kemal’in yazdığı film, kahramanmaraş'tan istanbul'a daha iyi bir yaşam sürebilmek için gelen bir ailenin verdiği yaşam mücadelesini anlatıyor. filmin başrollerinde tanju gürsu, filiz akın, özden çelik, pervin par ve cüneyt akın gibi türk sinemasının yıldız isimleri yer alıyor. 

istanbul tasarım bienali özel gösterimi: urbanized/kentleşmiş

filmseverler, istanbul film festivali ve ekim ayında birincisi düzenlenecek istanbul tasarım bienali işbirliğiyle, yönetmen gary hustwit imzalı tasarım filmleri üçlemesinin (helvetica, objectified) son bölümü, urbanized / kentleşmiş’i izleme fırsatı yakalayacaklar. belgeselde sör norman foster, rem koolhaas, jan gehl, oscar niemeyer, amanda burden, enrique peñalosa, alejandro aravena, eduardo paes, rahul mehrotra, tarna klitzner ve ellen dunham-jones gibi dünyanın başlıca mimarları, şehir planlamacıları, siyaset kurucuları ve düşünürleriyle birlikte, yaşadıkları şehirlerde değişim yaratmış sıra dışı vatandaşlar da yer alıyor. hustwit’in tasarım üçlemesinin tamamı iksv’nin ekim’de düzenleyeceği 1. istanbul tasarım bienali’nde gösterilecek.

özel gösterim: the story of film: an odyssey/filmin hikayesi: uzun ve maceralı bir yolculuk 

dünya prömiyerini toronto film festivali’nde yapan on beş saatlik görkemli belgesel, the story of film: an odyssey / filmin hikayesi: uzun ve maceralı bir yolculuk, istanbul film festivali’nde gösterilecek. yönetmen mark cousins’in beş yılı aşkın bir çalışması sonucunda dünya sinema tarihini bütünüyle gözler önüne seren 900 dakikalık belgeseli, festivalde pera müzesi’nin sinema salonunda iki seansta, dört gün boyunca meraklılarıyla buluşacak.

mark cousins’in aynı adlı kitabını temel alan film, sinemanın getirdiği yenilikleri keşfe çıkarken sinemacıların hem dönemlerinin tarihi olaylarından, hem de birbirlerinden nasıl etkilenmiş olduklarını inceliyor; sessiz sinemanın ilk günlerinden hollywood’un doğuşuna ve yıldız sistemine uzanarak, sinemanın rusya, japonya, almanya, fransa, italya, ingiltere, iskandinavya ve abd’deki sanatsal evrimini kat ediyor. bernardo bertolucci, jane campion, gus van sant, lars von trier, claire denis, stanley donen ve claudia cardinale gibi efsanevi sinemacılar ve oyuncularla söyleşiler içeren bu yapıtla izleyiciler, tüm zamanların en iyi filmlerini kuşatan on beş saatlik sürükleyici bir dünya turuna çıkacaklar.

12 nisan perşembe, pera müzesi salonu, saat 21 :30

vicdan filmleri

hrant dink vakfı’nın 2009’dan bu yana “gelin, vicdanımızla bakalım” çağrısıyla dünyanın her yerinden eli kamera tutan, amatör, profesyonel herkesi film çekmeye davet ediyor. bu yıl, bu daveti kabul ederek kamerasını vicdanına çeviren 62 kısa film “vicdan filmleri” projesinin ikincisinde bir araya geldi. başvuran, en çok 5 dakika uzunluğundaki kısa filmleri değerlendiren arsinée khanjian, cüneyt cebenoyan, ferzan özpetek, hale soygazi, nadje al-ali ve rakel dink’ten oluşan uluslararası jürinin 18 film ilk kez istanbul film festivali’nde izleyicilerle buluşacak.

seçki kapsamında gösterilecek kısa filmler ise şunlar: o an (erman zambak), sobe (müge manuş),
az sonra olacaklardan habersiz (serhan mersin), beklemek (emre konuk), ayşegül isyanda (zeyno pekünlü-aylin kuryel), saf kötülük (nuray onuk), kayıt dışı (tufan şimşekcan), zemberek (cengiz güleryüz), ufak bölmeler (ece özkenel-gözde yetişkin), bir çocuğun askerlik anıları (burkay doğan), salıncak (bilal çalay), kardeşlik istiyoruz (özcan vardar), sonsuz (taylan sinan yılmaz), günler (taner alp), korkuluk (razan akramawy), taş (bedirhan sakci), yalınayak adalet (özgür demirci).

ücretsiz olarak gerçekleştirilecek “vicdan filmleri” seçkisi, 12 nisan perşembe günü saat 21.30’da pera müzesi solunu’nda izlenebilir. (vicdan filmleri’yle iglili ayrıntılı bilgi için:  www.vicdanfilmleri.org)

13 nisan cuma, beyoğlu sineması, saat 16.00

hisar kısa film seçkisi 2012

istanbul film festivali, her yıl olduğu gibi yılın en iyi kısa filmlerine ev sahipliği yapmaya devam ediyor. boğaziçi üniversitesi mithat alam film merkezi’nin düzenlediği hisar kısa film seçkisi’ne bu yıl başvuru yapan 200 film arasından, sinema yazarı senem aytaç, yönetmen seren yüce, oyuncu serra yılmaz ve yapımcı zeynep özbatur atakan’dan oluşan jürinin seçtiği en iyi 10 kısa film festival kapsamında 15 nisan pazar günü saat saat 16.00’da beyoğlu sineması’nda gösterilecek. hisar kısa film seçkisi’nin biletleri ise biletix satış sistemi ve festival gişelerinden 5 tl’den temin edilebilecek.

hisar kısa film seçkisi’nde gösterimi gerçekleştirilecek filmler ise şunlar: ali ata bak (orhan ince), ben geldim gidiyorum (metin akdemir), bir avlu bir kent (canan altınbulak), dua (tuna balkan), gerayiş (çetin baskın), in out (zeynep merve uygun), kırmızı alarm (emre akay), sudan korkan adamlar (selim akgül, selen gel), musa (serhat karaaslan), tetrist (mesrure melis bilgin).

2 nisan pazartesi, akbank sanat, saat 14.00-18.00
3 nisan salı, akbank sanat, saat 14.00-18.00
6 nisan cuma, akbank sanat, saat 18.00

akbank sanat sinema günleri

akbank sanat merkezi, hollanda konsolosluğu ve eye film institute işbirliğiyle, 1974 yılında gerçekleştirdiği mariken van nieumegen filmi ile uluslararası alanda başarı kazanan hollandalı usta yönetmen jos stelling retrospektifi düzenliyor. retrospektif kapsamında, yönetmenin, 2 nisan pazartesi günü saat 14.00’te the illusionist,  saat 18.00’de the pointsman; 3 nisan salı günü saat 14.00’te no trains no planes; saat 18.00’de duska adlı filmleri akbank sanat’ta izleyiciyle buluşacak.

13 nisan cuma, akbank sanat, saat 14.00 ve 18.00
14 nisan cumartesi, akbank sanat, saat 16.00 ve 18.00

akbank 8. kısa film festivali: ödüllü filmler 

istanbul film festivali kapsamında, akbank 8. kısa film festivali’nde ödül alan filmler 12 nisan perşembe ve 13 nisan cuma günleri, saat 14.00 ve 18.00’de akbank sanat’ta ücretsiz olarak izleyiciyle buluşacak.

19–29 mart tarihlerinde arasında yapılan akbank 8. kısa film festivali’nde ödül alan filmler, üç farklı kategoride festival jürisi tarafından seçildi. yarışmalı bölüme katılan eserler, belgesel yönetmeni emel çelebi, kurgucu bora gökşingöl ve yönetmen selim evci’den oluşan ön eleme jüri kurulu tarafından değerlendirildi. kurmaca jüri kurulu, yapımcı zeynep özbatur, oyuncu uğur polat, sinema yazarı cüneyt cebenoyan, yönetmen seren yüce ve akbank sanat müdürü derya bigalı’dan oluştu ve en iyi kurmaca film’i belirledi. akbank 8. kısa film festivali’nin en iyi belgesel filmi’ni belirleyen jüri kurulunda ise bu yıl yazar yekta kopan, belgesel yönetmeni ethem özgüven ve aysim türkmen, gazeteci ve sinema yazarı burçak evren ve  akbank sanat müdürü derya bigalı yer aldı.

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;