Eğitim

Herkes gibi bir öğretmen

Seben Dayı, serebral palsili bir öğretmen. Çocukların engellileri ötekileştirmemesi ve farkllılıklara saygı göstermesi hedefine kısa sürede ulaşmış.

Konular: Türkiye
Seben Ayşe Dayı, bir buçuk ay önce Yeni Okul'da ders vermeye başladı. [AJT-Güray Ervin]

seben ayşe dayı, serebral palsili olarak dünyaya geldi. serebral palsi, tıp diliyle beyin felci. dayı'nın öğrencilerine açıkladığı şekliyle ise “doğum sırasında oksijensiz kalması nedeniyle beyinde oluşan hasara bağlı olarak yaşadığı hareket ve konuşma zorluğu.”  dayı, küçük yaşta fizik tedavi ve özel eğitime başladı. metin sabancı spastik çocuklar ve gençler eğitim öğretim merkezi’ne gitti. konuşmasını ve yürümesini geliştirmek için sürekli çalıştı.

Serebral Palsi nedir?

serebral palsi (sp), doğum öncesinde, sırasında veya sonrasında merkezi sinir sisteminin hareket işlev alanlarının hasar görmesinden dolayı oluşan tablo. hastalık değil, tedavisi yok. türkiye’de her bin çocuktan 4'ünde serebral palsi görülüyor. doğumda yeterli oksijen alınamaması nedenlerden biri. sp, gebelikte annenin geçirdiği kızamıkçık gibi enfeksiyonlar veya beyin gelişimini engelleyen anormallikler, bebeğin geçirdiği menenjit gibi enfeksiyonların beyin gelişimine engel olması ve yaşamın ilk yıllarında geçirilen kazalar nedeniyle ortaya çıkıyor.

çalışmaktan hiç vazgeçmedi

ailesi en büyük desteğiydi. ancak o da çalışmaktan hiç vazgeçmedi. 10 fiziksel egzersiz verdilerse, o 20 yaptı. beş yaşında yürümeye başladı. sonra başarılı bir okul hayatı başladı. okulun yanı sıra hareketlerini daha da geliştirmek için yüzmeye, at binmeye devam etti. liseyi bitirdiğinde yeditepe üniversitesi gazetecilik bölümü'nü burslu olarak kazandı. bölümden birincilikle mezun oldu. şimdi yine burslu olarak aynı üniversitede sosyal antropoloji yüksek lisansı yapıyor.

dayı yüksek lisans yaparken, eleştirel düşünme becerilerinin geliştirildiği ve yapılandırmacı eğitim felsefesinin uygulandığı  reggio emilia eğitim yaklaşımını incelemeye başladı. daha sonra bu eğitim yaklaşımını uygulayan bir anaokulu ve şimdi çalıştığı yeni okul ile yolları kesişti. 25 yaşındaki dayı, haftanın iki günü yeni okul’da ilkokul hazırlık ve birinci sınıfların derslerine yardımcı öğretmen olarak katılıyor.

‘çocuklar beni test etti '

dayı, ilk derste yaşadıklarını gülümseyerek şöyle anlatıyor:

"önce güldüler. ‘niye böyle yürüyorsun, niye böyle konuşuyorsun’ diye sorguladılar. sonra üç sınıfla da oturup tek tek konuştum. nedenini anlattım. sonra daha rahattılar. sınıfta onlara yardım edip edemeyeceğim konusunda tereddütleri vardı. okuma saatinde ben de yanımdaki kalın kitabımı açtım okudum. ‘sen bu kadar büyük kitabı nasıl okuyorsun?’ diye geldiler yanıma. ingilizce konuştuğumu duyunca da şaşırdılar. bir nevi teste tabi tuttular beni. onlara yardım edebileceğimi anladıklarında daha da gelişti ilişkimiz. haftalar geçtikçe bana yardım etmeye başladılar. yemekhanede tabak taşırken bana yardım ediyorlar, top oynarlarken ben geçiyorsam top bana çarpmasın diye duruyorlar."

veliler de olumlu karşılıyor

okulun velilerinden de çok olumlu tepkiler geliyor. dayı, "veliler, çocuklarının benimle birlikte büyümelerini destekliyorlar. eminim ki bu çocuklar büyüdüklerinde benim gibi biri ile karşılaştıklarında çok daha farklı davranacaklar" diyor. 

beden engeli değil zihniyet engeli 

seben, amacının çocukların engellileri ötekileştirmemesi ve farkllılıklara saygı göstermelerini sağlamak olduğunu söylüyor. dayı, toplumun engellilere bakış açısını da eleştirerek şöyle konuşuyor:

"engelliler hasta bebek muamelesi görüyorlar. ayrıştırılıp bir yere koymaya çalışıyorlar bizleri. bizim istediğimiz bu değil. biz hayatın içinde yaşayıp, normalleşmiş bir toplumda hayatımızı sürdürmek istiyoruz. insanlar bana bir şeyleri yapamayacağım, düşünemeyeceğim algısıyla yaklaşıyor. sinemaya gideceksiniz  ‘yalnız girebilecek misiniz’ diyorlar. mesela  pasaport yenilemeye gittiğimde ‘sizin yanınızda niye bir veli yok’ dediler. akıl sağlığımın yerinde olduğunu anlatmak zorunda kaldım saatlerce. bir yere gideceksiniz, biri kolunuzdan tutup sizi karakola götürmeye çalışıyor, 'sokakta ne işin var' diyor. kendi engelimle ilgili sorunlar çok küçük kalıyor. önce insanların bakış açılarının düzeltilmesi gerekiyor."

‘seben’in varlığı zenginlik’

okulun kurucusu özlenen kutlar ise seben’in okulda olmasını herkes için büyük bir zenginlik olarak tanımlıyor:

"seben’in burada olmasının bizim için iki anlamı var. hem özel gereksinimli yetişkin bir bireyin öğretmen olarak sınıfta bulunması iyi bir model. hem de seben, çocukların soru sormasına zemin hazırlayan iyi bir öğretmen. uyguladığımız emilia yaklaşımını çok iyi uygulayan bir öğretmen."

türkiye istatistik kurumu'nun 2002'de yaptırdığı "türkiye engelliler araştırması" nüfusun yüzde 12,9'unun engelli olduğunu gösteriyor. şu andaki nüfusa göre bu neredeyse 10 milyon kişi demek. seben dayı engelli olmanın engel olmadığını kanıtlayanlardan biri. hayali de engellilerin ötekileştirilmeden hayatın içinde olmaları.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;