Görüş
Ayetullah'ın tutulmamış sözleri
İran Devrimi’nin lideri Ayetullah Humeyni’nin devrim esnasında halkın hayatının olumlu yönde değişeceğine dair verdiği sözler tutulmadığı gibi, ülke hem ekonomi hem de özgürlükler açısından kötü bir noktaya geldi.
elektriğin bedava olacağı, her ay ülkenin petrol gelirlerinden pay alacakları vadedildi. kışın sıcacık yataklarında rahatça uyuyacaklarını; bunaltıcı yaz aylarında serin evlerinde oturacaklarını ve petrol paralarını harcayıp kebap yemekten başka hiçbir şey yapmayacaklarını sandılar! bu yüzden de mücadeleye katılıp "şah'a ölüm!" ve "amerika'ya ölüm!" sloganları attılar!
ayetullah ruhullah humeyni, gerçekten de taraftarlarına bedava elektrik ve petrol gelirlerinden pay sözü vermişti.
1979 iran devrimi gerçekleştiğinde henüz altı yaşındaydım. sonraki yıllarda okula giderken çoğu gece elektriğimizin olmadığını, ödevlerimi mum veya jeneratörlü küçük bir lambanın ışığında yapmak zorunda kaldığımı anımsıyorum.
soğuk kış günlerinde okuldan eve dönerken, benzin istasyonlarının önünde durup anne-babalarımız için kuyrukta yer tutardık. evleri ısıtmak için akaryakıt lazımdı. buz gibi okul binaları ve hiç bitmeyen kıtlık; tüm dünyayı iran'a düşman eden, abd kaynaklı yaptırımları başlatan ve bizi komşumuz irak ile savaşa sokan, hep bu islam devrimi'nin katı gerçekleriydi.
şimdilerde konuştuğum neredeyse herkes, devrimin tek getirisinin yoksulluk, işsizlik, enflasyon ve aşırı hayat pahalılığı olduğu kanaatinde. iran merkez bankası'na göre, ocak 2014 sonu itibarıyla enflasyon oranı yüzde 38,4 düzeyindeydi. hükümetin kısa bir süre önce yaptığı belirlemelere göre; ülkede 15 milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. bu insanlar, içerisinde pirinç, yağ ve peynir gibi temel gıda maddelerinin bulunduğu yardım paketlerine muhtaç durumdalar.
dönemin cumhurbaşkanı mahmud ahmedinejad'ın 2009 yılında yeniden seçilmesinin ardından iran'da protestolar düzenlenmişti. göstericilerin rejime bağlı kuvvetler tarafından sert bir şekilde bastırıldığı halk ayaklanmaları sırasında, muhalefet lideri mehdi kerrubi, şah'ın dahi halkına böylesine acımasızca muamele etmediğini söylemişti. 35 yıl sonra bugün yeni düzende sayısız "muhalif" siyasetçi ve gazeteci hapisteyken; eşitlik, adalet ve demokrasi kavramları bir devrimi aklamaya yetmiyor.
elektrik ve suyun, devrimci liderlerin söz verdiği gibi bedava olmaması bir yana fiyatları öyle yüksek ki, pek çok kimse faturalarını ödemekte zorluk çekiyor. bugün artık evlerde ısınmak için akaryakıt yerine doğalgaz kullanılıyor ama onun da fiyatı çok pahalı; bu nedenle insanlar kemikleri donduran soğuklarda bile doğalgazı mümkün mertebe az tüketmeye çalışıyorlar.
hükümet, vatandaşlara yakıt için yardımda bulunuyor, ancak yakında bunun da sona ereceğine dair duyumlar var. birkaç gün önce bbc'nin farsça yayın yapan radyo kanalına bağlanan iranlı bir dinleyici, yakıt yardımlarının kesilecek olmasından dolayı duyduğu endişeyi neredeyse gözyaşlarına boğularak anlattı. düşük gelirli ailelere dağıtılan aylık nakit yardımına rağmen geçinmekte ne kadar zorlandığından bahseden dinleyici, yakıt yardımları kesilirse artık temel masraflarını karşılayamaz hale geleceğinden dert yandı.
astronomik seviyelere varan hayat pahalılığı, son aylarda rejime, nihayet batı'ya açılmak ve nükleer programını sınırlandırmayı kabul etmek dışında bir seçenek bırakmadı. yine de, imzalanan anlaşma geçici nitelikte ve taraflardan hiçbiri, altı ayın sonunda daimi hale gelip gelmeyeceğinden emin değil.
sevinmek için sebep
iranlılar devrimden bu yana belki sadece iki olayda sevinecek bir sebep buldular. bunlardan ilki, devrimin babası ayetullah humeyni'nin 598 sayılı bm kararı'nı kabul edip irak ile ateşkes yapmaya razı gelerek sekiz yıllık savaşa son vermesi; ikincisi ise kasım 2013'te, ülkenin tartışmalı nükleer programı yüzünden abd ile yaşanması muhtemel bir savaşın önlenmesiydi.
iran'da pek çokları, bu belgenin imzalanmasının başka sonuçları da olduğu fikrinde. onlara göre, 35 yıl sonra gelen bu anlaşma, batılı güçlerin islam cumhuriyeti'ni iran'ın meşru hükümeti olarak tanıdığının bir işareti.
halk bu konuda öylesine heyecanlıydı ki, insanlar ülkeyi bekleyenin barış mı yoksa savaş mı olduğuna dair kararı duyabilmek için 24 kasım sabahının erken saatlerine kadar uyumadan beklediler. anlaşılan rehber ayetullah ali hamaney, yaptırımların hafifletilmesi ve iran'ın batılı bankalardaki malvarlıklarının serbest bırakılması karşılığında ülkenin nükleer programını sınırlandırmaya yönelik koşulları kabul etmeleri için iranlı müzakerecilere yeşil ışık yakmıştı.
iran'a getirilen uluslararası yaptırımlar kapsamında ülkenin petrol ihracatı, üretiminin üçte biri ile sınırlandırıldı. iran'ın arzının azalmasından dolayı piyasada oluşan boşluğu doldurmak için suudi arabistan ve irak'ın kotaları artırıldı.
bir zamanlar başındaki hırslı hükümdar tarafından dünyanın önde gelen sanayi ülkelerinden biri haline getirilmek istenen, güçlü ve ilerici, petrol zengini iran'da, halk artık birkaç yaptırımın kaldırılmasına sevinir hale gelmiş durumda.
şu anda iranlılar, ailelerinin rızkını çıkarmak, fatura ve kiralarını ödemek gibi bir sürü gündelik sorunla boğuşuyor. rusya'dan sonra dünyanın ikinci büyük doğalgaz rezervlerine sahip, petrol rezervlerinde ise dünya üçüncüsü bir ülkenin halkının böylesi koşullardan muzdarip olması tek kelimeyle saçmalık.
bugün başkent tahran dünyada kirliliğin en yüksek olduğu şehirlerden biri. fakat isfahan, ahvaz, hamedan ve arak gibi diğer büyük şehirlerin de daha iyi durumda olduğu söylenemez. isna haber ajansının yakın tarihli bir haberinde, iran meclisi çevre komitesi üyelerinden mehrdad lakhuti'nin, başkentte her yıl 4 binden fazla insanın hava kirliliğine bağlı hastalıklar yüzünden hayatını kaybettiği yönündeki açıklamasına yer verildi.
dahası, uluslararası para fonu (imf) tarafından 2009 yılında hazırlanan bir rapor, beyin göçünden şikayetçi ülkeler listesinin başını da iran'ın çektiğini gösterdi. rapora göre, ülke her yıl 150 bin ila 180 bin arasında uzmanını kaybediyor ki, bunun sermaye kaybı bakımından karşılığı 50 milyar dolar.
devrimden bu yana ülke nüfusu iki katına çıktı. halkın yarısından fazlasının, şah dönemindeki hayata dair gerçek bir anısı yok. yeni nesil, yani 1979'da henüz doğmamış ya da o dönemi hatırlamak için çok küçük olanlar, devrim öncesi iran'ı adeta bir ütopya gibi tasavvur ediyorlar. anne-babalarının, dedelerinin ve ninelerinin o zamanlar inanılmaz derecede mükemmel bir toplum içerisinde rahat ve mutlu bir hayat sürdüğü yanılgısı içindeler. ülkedeki yaşam koşulları günden güne zorlaşırken, şah dönemini pembe gözlüklerle anımsayan iranlıların sayısı – özellikle de orta sınıfta – artıyor.
ancak zamanı geri almak mümkün olmadığından iranlılar, her şeyden önce, liderlerinin düşünce ve davranış şeklini değiştirip en büyük önceliği halkın ihtiyaçlarına vermesini istiyorlar.
eğer 24 kasım, ülke liderlerinin zihniyetinde böyle bir değişimin başlangıç noktası idiyse, iran islam devrimi'nin 35. yıldönümünün, abd ile ilişkilerdeki iyileşme ve belki de ülkenin uluslararası siyaset sahnesinde daha hissedilir bir varlık göstermesiyle beraber, iran için önemli bir yıl olduğuna şüphe yok.
yaptırımlardan bıkan iran halkı için bu, devrimden 35 yıl sonra artık geceleri başlarını yastığa koyduklarında tek endişelerinin savaş değil, emek kavgası olacağı bir dönemin başlangıcını simgeliyor.
iranlı gazeteci ve televizyon yorumcusu olan camelia entekhabifard, 1973 yılında tahran'da doğdu. başta iran'ın önde gelen reformcu gazetelerinden zan olmak üzere, ülkesindeki birçok medya kuruluşunda çalıştı. 1999'da gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklandı ve üç ay hapiste kaldıktan sonra abd'ye yerleşti. o: the oprah magazine yazarlarından olan entekhabifard, iran-afganistan ilişkileri üzerine ap, rueters, eurasia net, the village voice ve mother jones için muhabirlik yaptı. new york üniversitesi'nden gazetecilik, colombia üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler ve kamu yönetimi alanlarında yüksek lisans derecesi aldı. new york'ta yaşamını sürdüren entekhabifard'ın 2007'de yayımlanan ve büyük ses getiren camelia: save yourself by telling the truth: a memoir of iran isimli kitabı, camelia: gerçeği söyle kendini kurtar: bir iran anısı (doruk yayınları, 2011) başlığıyla türkçeye çevrilmiştir.
twitter'dan takip edin: @cameliafard
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar