Gülen örgütü soruşturmaları

Avcı: Hükümet zamanında göremedi

Oda TV ve Devrimci Karargâh davaları sanığı Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Hükümet ile Cemaat arasındaki kavgayı yorumladı. Avcı'ya göre, Hükümet Cemaat’e yönelik tavrında geç kaldı.

hanefi avcı,  adalet bakanlığı'nın izniyle, cezaevinde yeni şafak gazetesi’nden ali bayramoğlu’na verdiği mülakatta hükümet'in gülen cemaati'ne müdahalede geç kaldığı ve yaşananların kendisini haklı çıkardığını söyledi.

hanefi avcı, hakkında açılan davalardan hapse girmeden önce yazdığı 'haliç'te yaşayan simonlar' kitabıyla çok tartışılmıştı. avcı kitabında gülen cemaati’ne yönelik eleştirilerde bulunuyor, yargı ve emniyette ne kadar etkin olduklarından bahsediyordu. avcı, kitabının piyasaya çıkmasından kısa süre sonra gözaltına alınıp tutuklanmıştı. avcı’nın söyledikleri şu an ak parti’nin tezleri ile örtüşüyor.

‘haklı çıktım diye gram sevindiğim yok’

röportajda avcı yaşananlar karşısında haklı çıktığını düşünüp düşünmediği sorusunu şöyle yanıtladı : 'haklı çıktım diye gram kadar sevindiğim yok. bilinen, görünen bir şeydi. bugün yaşananlar ülke için, insanlar için sıkıntılı bir durum. bundan herkes zarar görecek… eskiden ben ve çevrem cemaat'in verdiği eğitim hizmetini her şeyden değerli, her şeyden önemli görürdük.. istihbarat için, telefon dinlemeler için de aynı şey oldu. ben bunları suç takibi için çok önemli görürdüm. ancak yeri geldiği zaman bunun ne kadar sorun yaratabileceğini, nasıl kötüye kullanabileceğini, nasıl haksızlığa yol açabileceğini de gördüm...'

‘hükümet zamanında göremedi’

bayramoğlu, avcı'ya hükümetin, cemaat'in kontrolünde olduğu iddia edilen yapıya müdahalede geç kalıp kalmadığını sordu. avcı'nın cevabı şöyle: 'işin yüzde 90'lık kısmı tehlikeyi görmektir. hükümet zamanında bunu görmedi ve büyük hata yaptı. epey süredir türkiye, resmi kurumları ve uygulamaları dışarıdan yönlendirilerek yapılan vahim olaylar yaşıyor. polis-yargı bu sahada en hayati kurumlar. kasıtlı hukuk ihlalleri yapıyorlar; insanlar, bu anormalliği normalleştirmeye, kanıksamaya, kabullenmeye itiliyor. sanki polisi-yargıyı dışarıdan yönetmek, sahte deliller uydurmak, keyfi kararlar normalleştiriliyor. onun için bugün en önemli safha olan olayın boyutunun yönetimce iyi algılandığı kanaatindeyim. bu konunun çözümü konusunda en önemli şey, tabii ki keşke daha önce kitabı yazdığım zaman müdahil olunsa idi, o zamandan bu yana bu yapı çok genişledi, emniyette, tüm istihbaratta, kom'da (kaçaçılık ve organize suclar) nerdeyse ful denecek hale geldi, hemen hemen tüm istihbarat ve kom şubelerine cemaat kadroları hakim oldu, tahribat arttı, cemaatin tayin terfi etkisini gören çok kişi de menfaati için o tarafa kaydı...'

‘her ikisinden de ağır cezalar gördüm’

avcı şu anki durumu anlamak için zamana ihtiyaç olduğunu söylüyor. bir zamanlar tarafların her ikisine de yakın olduğunun altını çiziyor ve her ikisinden de haksızlık gördüğünü iddia ediyor: ‘geçmişime bakıldığında her iki tarafa da en yakın kişiyim, samimi, içten, onlarla gönül bağı olan, aynı değerlere inanan, özel dünyamda aynı yaşam biçimini arzulayan biriyim…bugün ise her ikisinden de ağır cezalar gördüm. cemaat uydurma iddialar, iftiralar ile bana ceza davaları açılmasında etkin oldu, hükümet ise haksız yere birkaç defa meslekten, memuriyetten ihraç ve onlarca disiplin cezası verdi.’

‘iktidar haklı’

hanefi avcı’ya göre iktidar partisi eyleminde haklı: ‘hiçbir ülkede hiçbir iktidar kendi kurumlarının, dışarıdan birilerince yönetilmesine ve kendi menfaatleri için kullanmasına müsaade edemez. hatta cemaatin kendi elemanlarının kurduğu bir iktidar bile olsa, kendi kurumlarını ve memurlarını kendisi yönetmek ister… hangi iktidar olursa olsun bu mücadeleyi yapmak zorunda.’

‘polis ve adliyeyi cemaat koordine ediyor’

hanefi avcı röportajında cemaatin, polis ve yargıyı koordine ettiğini savunuyor: 'polisle adliye birlikte çalışmıyor. her ikisini de dışarıda cemaatin yönetici kadroları koordine ediyor. her ikisi de dışarıda cemaat yöneticilerinin emir ve talimatıyla iş yapıyor... kamu kurumunda çalışan her kişi kendi elde ettiği bilgileri, cemaate aktarıyor. bu yukarıda birleştiriliyor. büyük bir havuz oluşturuyorlar. sonra kime dava açılacak, kim tutuklanacak yukarıda karar veriyorlar. önce olayı kendileri yakın medya üzerinden sızdırıyorlar. sonra polis savcının işini yapıyor. tespit tutanağı fezlekeye geçiyor. fezleke iddianameye dönüyor. örneğin bir dilekçe veriyorsun ya da soruşturma başlıyor. öne arkaya kaydırarak belli kişi ve makama denk getiriliyor. savcılar şikâyet dilekçilerini dikkate almıyor. tanık üretiliyor. bu adamların çalışma biçiminin gösterilmesi lazım. binlerce insan dinlenmiş kimsenin haberi yok’

‘her şeyi yapabiliriz havasına girdiler’

hanefi avcı, cemaat'in hükümetin hoşgörüsü ve gözmezden gelmesiyle iyice cesaretlendiğini, her şeyi yapabiliriz havasına girdiğini savundu. 'ciddi hukuksuzluklar üretmeye kadar gittiler. sahte delil üretmeye başladılar…işin çapı büyük. cemaat kendi parasıyla dinleme cihazı alıp bunları emniyet istihbaratta tutup kullanıyor, tib'de kendi kanallarıyla dinleme yapıyorlar. sahtecilik operasyonunu onlar yapıyor. izmir (casusluk) süreci bir reziliktir. cemaatin istihbarattaki adamları, istihbaratın kendi fişlerini, kendileri için hazırladıkları fişleri seçip subayların bilgisayarına koymuşlar. bir istihbaratçı olarak, bu adamları yetiştirmiş biri olarak, bunu görür görmez anlarım.'

 

röportajın tamamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/alibayramoglu/hanefi-avciyla-film-gibi/48122

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;