Görüş
Afganistan seçimlerinde Türkiye: Sessiz ve derinden
Türkiye, Hamid Karzai'nin bir daha yarışmadığı oylamada her adaya eşit uzaklıkta bir görüntü vermeyi tercih ediyor. Ancak bu durum Ankara'nın hareketsiz ve hazırlıksız olması şeklinde yorumlanmamalı.

afganistan seçimlerinin sonucu, ülke hakkında kafa yoran, afganistan'a doğrudan veya dolaylı olarak etki edecek politikalar geliştiren bütün aktörler tarafından dikkatle takip ediliyor. seçimin sonucu bölge ülkelerinin stratejik pozisyon belirlemelerinde doğrudan sonuç doğuracak nitelikte. bu dikkat yalnızca sınır ortağı ülkelere mahsus değil. zira türkiye'nin de aralarında bulunduğu pek çok ülke, afganistan'ın güvenliği ve istikrarı konusunda ciddi endişelere sahip.
üstelik bölgede etkin bir aktör olarak oyunda yer almaya çalışan türkiye'nin, afganistan'ın kaderini çizen böyle bir seçim sürecinde fikir ve ötesinde aksiyon sahibi olmaması beklenemez. iran, abd, çin ve rusya federasyonu da aynı kapsamda değerlendirilebilecek aktörler olarak aslında özel bir grubu oluşturuyor. pakistan ise bu noktada özel konumu itibariyle diğer devletlerden ayrı değerlendirilebilir. afganistan'da yaşanan her gelişme pakistan'da doğrudan etki yaratma potansiyeline sahip. daha açık ifade etmek gerekirse afganistan seçimleri pakistan için "hayati öneme haiz."
bu değerlendirmenin konusu türkiye'nin seçim öncesi tutumu ve afganistan politikasında muhtemel eğilimler. ancak türkiye'nin afganistan cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tutumunu değerlendirmeden önce bu tavrın oluşmasında etkili olan afganistan politikasının temel noktalarını analiz etmek gerekiyor.
yakın dönem afgan-türkiye ilişkileri
türkiye'nin son dönemde aktif dış politika sergilediği alanlardan birisi afganistan ve afganistan-pakistan-nato hattı. ankara açısından bakıldığında afganistan, son dönemde izlediği ve geleneksel yaklaşımı değiştirmeyi amaçlayan "aktif, sorun çözen, işbirliğini esas alan, barışa katkı sunan" dış politika yaklaşımını temsil eden girişimlerinden en belirgin olanı. zira afganistan'ın yeniden inşası ve pakistan-afganistan hattında tansiyonun düşürülmesi hususlarında türkiye aktif rol aldı. üstelik türkiye'nin vardak'ta bulunan 'yeniden imar timi' ve diğer kurumların ülkedeki varlığını her geçen gün arttırması ankara'nın ülkenin geleceği konusundaki hassasiyetini de ortaya koyuyor.
türkiye'nin ve türk halkının afganistan ile olan 'gönül bağının' da etkisi gözardı edilemeyecek ölçüde büyük. türk halkının kimi uluslararası meseleleri kendi meselesi olarak görüp içselleştirmesi, hatta siyaseti bu duygularla yönlendirme konusunda gösterdiği başarı malum. afganistan da bu başlık altında ele alınabilecek konular arasında gösterilebilir. bu duyguya temel oluşturacak etnik ve dini bağların varlığı da uygun bir platform sağlıyor. bu duygunun 'karşılıklı' olduğu ve afganistan'da bulunan tüm etnik grupların türkiye'ye aynı algıyla yaklaştığı rahatlıkla ifade edilmeli.
türkiye afganistan'da hiçbir dönem muharip kuvvet olarak görev almadı. afganistan toplumu ile tarihi bağları, kültürel ortaklıklarla birleştiğinde türkiye'nin avantajına dönüşüyor. afgan halkının yanında bir türkiye imajı afganistan içerisinde güçlü bir algı olarak değerlendirilmeli.
taliban döneminde türk dış politikasının afganistan'daki etkinliği son derece sınırlıydı. söz konusu dönemde türkiye ülkedeki etnik ortaklığa dayanan potansiyelini korumaya ve ayakta tutmaya çalıştı. afganistan operasyonundan sonra türkiye'nin afganistan politikasının etkinlik alanının genişlediği ve ankara'nın hareket kabiliyetinin arttığı ifade edilebilir. ankara'nın afganistan politikasını son döneme kadar ülkedeki özbekler ve diğer küçük türk gruplara dayandırdığı ve bu grubu yönlendirme gücüne sahip olan general raşid dostum'u dikkatte alarak geliştirdiği biliniyor.
ancak afganistan operasyonunun askeri boyutunun göreceli olarak öneminin azalması ile türkiye'nin bu tavrını değiştirmeye yönelik girişimleri olduğu görüldü. türkiye, kimilerinin "afganistan politikasının pan-türkist eğilimler taşıdığı" şüphesini bertaraf edebilmek için ya da politik tercihlerindeki değişiklikler nedeniyle alternatif politikalar geliştirmeye çalıştı. bu kapsamda ülkede bir etnik gruba bağlı politika geliştirmek yerine ankara doğrudan cumhurbaşkanı hamid karzai ile çalışmayı politikasının merkezine aldı.
bu yaklaşım kimi uzmanlar tarafından afganistan'da kendisine bağlılık hisseden grupları politikasına dahil edemediği ve hatta dışladığı şeklinde yorumlansa da, türkiye'nin bu hususta göreceli bir başarı elde ettiği söylenebilir. ancak seçimler öncesinde yaşanan süreçte türkiye'nin politikasının yeni ve eski algılarının ve eğilimlerinin bir araya gelmesi ve hatta bütünleşmesi ile şekillendiği yönünde değerlendirmeler de mevcut. bu durum özetle genel dostum'un potansiyelinin türkiye'nin lehine bir unsur olarak kullanılması, ancak merkezi hükümet ve seçilecek cumhurbaşkanını dikkate alan ve doğrudan temasın sürdürülmesini amaçlayan bir yaklaşım esas üzerine kurulu.
temel nedenler şu şekilde ifade edilebilir: afganistan toplumu etnik ve mezhepsel pek çok bölüme ayrılmış gibi görünse de, afganistan türklerinin büyük bölümü blok olarak varlığını ve birliğini koruyor. general dostum'un bu anlamda liderlik vasfını koruduğu ve son dönemde güçlendirdiği açıkça görülüyor.
diğer taraftan afganistan'da yabancı askeri birliklerin çekilme sürecinin başlayacak olması askeri anlamda güçlü figürlerin siyasette öne çıkmasına zemin hazırlıyor. raşid dostum'un önümüzdeki dönemde gücü ve askeri tecrübesine olan ihtiyacın artacağı ifade edilebilir. ayrıca türkiye'nin bu eğilimi batı bloğunun eğilimiyle paralellik gösteriyor.
seçim süreci ve türkiye
bilindiği gibi seçim yarışında üç önemli isim ön plana çıkıyor. bunlardan birisi 2009 başkanlık yarışında hamid karzai'den sonra en fazla oy alan ikinci aday abdullah abdullah. abdullah abdullah'ın tacik oylarına dayanıyor olması ve iran-rusya bloğu tarafından desteklenmesi önemli bir unsur olarak zihinlerde yer ediyor.
cumhurbaşkanlığına yakın olarak görülen isimlerden birisi de eşref gani. general dostum eşref gani'ye tam destek veriyor. özbek liderin arkasında 'oy deposu' olarak adlandırılmasına neden olan blok adayın şansını arttırıyor. gani'ye batı dünyasının gösterdiği teveccüh ve seçim öncesi dönemde görevlendirildiği makamlar kendisi açısından artı puan alarak görülebilir.
öne çıkan üçüncü aday ise zalmay resul. resul'ün daha çok 'mevcut yönetime yakın' aday olarak gösterildiği ve afganistan'da etkin bir kampanya yürüttüğü biliniyor. ancak afganistan'da seçim sürecinin sürprizlerle dolu olabileceğini her zaman dikkate almak gerekir. ülkede seçim sonucunu etkileyebilecek pek çok faktör bulunuyor ve bunların son ana kadar ne tür bir varlık gösterebileceğini kestirmek imkansız görünüyor.
türkiye, afganistan seçimlerinde her adaya eşit uzaklıkta bir görüntü vererek 'sessiz' kalmayı tercih ediyor. ancak sessiz olması ankara'nın hareketsiz ve hazırlıksız olması şeklinde yorumlanmamalı. ankara'nın seçim sonrasında ortaya çıkacak sonuçtan bağımsız olarak afganistan politikası sürdürmeyi ve geliştirmeyi istediği biliniyor. ancak yine de türkiye'nin ülkede tabiri caizse 'elini güçlendirecek' adayları tercih etmesi ve bu yönde hazırlıklara destek vermesi şaşırtıcı olmayacaktır. son durum değerlendirildiğinde general dostum ve eşref gani birlikteliğinin ankara açısından 'en makul' seçenek olduğu ifade edilebilir.
ancak bu seçenek gerçekleşmese bile türkiye'nin afganistan'daki etkisinin artacağı ve mevcut politikasını rahatlıkla sürdüreceği ifade edilmeli. türkiye sahip olduğu avantajlarla her aday için istikrar ve güvenliğe katkı sağlayacak bir unsur. etnik ve mezhepsel dağılımın neredeyse her şeyi belirlediği afganistan'da üzerinde tartışma olmayan bir güç olarak türkiye'nin etkin rolünü sürdürmesi beklenebilir.
gökçen oğan, lisans eğitimini gazi üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü'nde aldı. yüksek lisans çalışmasını "şanghay işbirliği örgütü ve bölgesel işbirliği girişimleri" konusunda hazırladığı tezle tamamladı. avrasya stratejik araştırmalar merkezi'nde (asam) orta asya uzmanı olarak çalıştığı süre sonrasında çeşitli araştırma merkezlerinin avrasya danışmanlığını üstlendi. bölgeye ilişkin pek çok makale ve değerlendirmesi olan oğan, halen orta asya, afganistan, pakistan merkezli çalışmalarını sürdürüyor, ilgili konularda araştırmalar yapıyor ve değerlendirmeler kaleme alıyor.
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar