Görüş

Suriye'de çekişen güçler halkın taleplerini temsil ediyor mu?

Halk bugün iki tarafla çekişme içine girdi; hem kurulu iktidarla, hem de savaşı iktidarla değil de halkla olan köktencilikle mücadele ediyor.

IŞİD militanları Tel Abyad'da geçiş yapıyor.
Irak-Şam İslam Devleti gibi örgütlenmeler Esed rejiminin karşısında güvenilir bir savaş sonrası alternatif sunmuyor. [Reuters]

iç zıtlaşmaların bölgesel ve uluslararası müdahalelerle birbirine geçmesi sonrası suriye devriminde işler şu an karışık. devrimin 'ruhu' kayboldu ve talepleri birbirine girdi. peki devrimin hedefleri neler? veya halkın büyük bir kesimine isyan ettiren sebepler neler? halkın bu büyük kesimi hâlâ devrim sürecine hükmediyor mu ve şu an ki karışık duruma nasıl geldik?

bu karışık durumu oluşturan şartları tek tek sıralamak kolay olmayabilir. bugünün olmazsa olmazı ölümlerin, yıkım ve şiddetin durmasıdır. ayrıca ekonomik hayatın felç olması ve dolayısıyla sadece nefes alıp verilen bir noktaya gelinmesi ardından aciz durumdaki sektörlere hayat verilmesidir.

çözümsüzlüklerin kaynağı

suriye devrimi, "dünyanın çözümsüzlüklerinin kaynağıydı" veya öyle göründü. yaşanan tüm bu müdahaleler, ne halkın istediği gibi rejimin devrilmesi içindi, ne bazılarının istediği gibi özgürlük ve demokrasi amacı taşıyordu, ne de bazı mezhepçilerin ve şii paktının adlandırdığı üzere suriye'nin 'direniş ekseninden' çıkarılması hedefi taşıyordu. aksine temel hedef, devrim ateşinin tunus'tan mısır'a ve ardından (fas, cezayir, ürdün ve irak'taki büyük hareketlilikle birlikte) bahreyn, yemen, libya ve suriye'ye uzanması ardından söndürülmesiydi.

bu durum tüm bu tarafların (rejimin ifadesiyle 'silahlı çetelerin') istediği gibi devrimin 'mezhepçi' çekişmelere girmesine, halkın üçte birinden fazlasının yurtsuz kalmasına, yüz bin kişinin öldürülmesine, bir o kadar kişinin ve daha da fazlasının tutuklanmasına yol açtı. ayrıca devrimi başarısız kıldı veya can çekişir hale getirdi.

'köktenci bakış açısı' suriye devrimini tetikleyici muharrik bir unsur değildi ve esasında devrimin faaliyetleri içinde de yer almıyordu. tunus, mısır, yemen, bahreyn ve libya'da yaşananlardan dolayı ateşlenen gençleri harekete geçiren sebep, özgürlüğe olan ihtiyaçtı. şöyle ki, iktidarın "allah, suriye, beşşar yeter" sloganının yerini "allah, suriye, özgürlük yeter" sloganı aldı. yani ülkeyi yıllarca yönetmiş, totaliter yapısı özellikle de özgürlük için harekete geçen genç ve orta kesimin tüm hayallerini ve arzularını bitirmiş despot iktidarın temsilcisi beşşar'ın yerine 'özgürlük' kelimesi konuldu.

siyasi özgürlük ve toplumsal özgürleşme, bu insanların harekete geçişinin temelidir ve faaliyetlerindeki talepleridir. bu faaliyetler diğer devrimlere destek vermekle başlayıp suriye'deki devrimi harekete geçirecek bir sürece evrildi.

siyasi kesimler demokratik sivil devlet istediler, devrimin ilk aylarında cesaretle ve güçlü şekilde bu uğurda savaştılar, ancak iktidarın devrimi bitirme amaçlı şiddeti korkunçtu. bu yüzden sonraki süreçte bu kesimlerin rolleri zayıfladı.

ayrıca bu çevreler zaferin çabuk geleceği yönünde yanılgılar taşıyordu ve devrimin zaferinin yakın görünmemesinden aylar sonra 'yoruldular'.

bu sınırlı, ancak yaygın hareketlilik uzun zamandır mayalanan bir tıkanıklık içine girdi. 'liberalleşmenin' zaferi sonrası kırsal kesim çöktü ve büyük tarım sektörleri fakirleşti. ayrıca servetteki tekelleşme fakirliğin şehirlere yayılmasına yol açtı. hatta orta kesimler dahi fakirleşti. keza 'marjinal kalmış' şehirlerdeki esnaf da…

dolayısıyla despotlukla mücadele, iktidarla çekişmeyle eşdeğer, ancak işsizlik ve fakirlik göstergeleri büyük kitleleri harekete geçirdi.

böylelikle bu tablo, taleplerin (atılan sloganlar ve nasıl atıldıkları bir yana) siyasi rejimle ilgili olduğu kadar ekonomik yapıyla da (yani siyasi-ekonomik sistemin tamamının değiştirilmesiyle) ilgili olduğu şuuruna varmamızı öngörmektedir. sadece bu nokta tek başına işsizlik ve fakirlik sorunlarını, eğitim ve sağlıktaki çöküşü çözebilir. buradan hareketle demokratik laik devlet ve özgürlükler devleti inşa edilebilir ancak.

yeni ve güvenilmez siyasi aktörler

alternatifin özeti budur. halkın sorunları bu alternatifin gerçekleşmesini öngörmektedir ve devrimin zaferini de bu alternatifin gerçekleşmesi ilan edecektir.

ancak bu da nihayetinde siyasi bir iş olduğu için siyasi güçlere ihtiyaç duymaktadır. ayrıca halihazırdaki güçler halkın sorunlarına bir çözüm sunuyor mu? iç ve dış muhalefetin bir çözümü var mı? dolayısıyla muhalefetin bakış açısı halk taleplerini gerçekleştirmeyi garanti ediyor mu?

bu sorulara belki birkaç kez yanıt verdik. şimdi köktenci güçlerle, işid, nusra cephesi ve islami cephe ile mücadele ediyoruz.

açıkladığımız gibi konu esasında bir kişinin değiştirilmesiyle veya aile yönetimine son verilmesiyle ilgili değil. zira halkın yaşadığı ve devrimini dayattığı sorunlar, bireylerle değil, ekonomik-siyasi yapıyla ilgilidir. dolayısıyla acaba bu köktenci güçler halkın sorunlarına bir çözüm sunuyor mu?

bu durum bu güçlerin oluşumunu ve kendilerine hükmeden bilgi birikimlerini iyi incelememizi gerektiriyor. ardından bu güçler tüm genelliği içinde 'islam devletini' çözüm olarak sunuyor.

selefiliğin 'teorisyenlerinin kuramlarından', afganistan, irak ve suriye'nin kuzeyindeki uygulamalarından hareketle [köktenci] alternatifin, çöküş, dağılma ve marjinal çağlara dönüş olduğu, değerleri, kavramları, mantığı ve 'ekonomisiyle' bu çağların geri getirilmek istendiği net şekilde görülüyor.

by Selame Kile

müslüman kardeşler "tek çözüm islam" sloganı attı; mısır ve tunus'ta kurulu ekonomik oluşuma yoğunlaştılar, önceki rejimin 'iş adamlarının' yerine yeni 'iş adamları' getirdiler, aynı liberal politikaya ve önceki rejimde olduğu gibi kredilere dayanılması üzerinde durdular. bu çerçevede bu akımın bakış açısında halkın sorunlarına çözüm yoktur.

ancak işid, nusra ve islam cephesi gibi aşırıcı vahhabi mezhebine dayanan selefi güçlerin temsil ettiği güçlerde daha vahim bir durumla karşı karşıyayız. sebep ise bu güçlerin sosyal tabanının olmaması değil, 'marjinal', din hakkında bile kültür ve bilgi yoksunu kesimleri içermesidir. bu kesimler dini bilgileri sığ emirlere tâbi olmaktalar. 'ahlaki' ve 'dini' her bilgi artışı, dini ritüellere yüzeysel bağlılık dayatılmasıyla ve esasında bireysel bir konu olan yasaklar getirilmesiyle ilişkili.

bu yüzden sundukları 'alternatif', ekonomiye, yönetim ve siyasete uzanmayan fakir bir alternatiftir. çünkü sınırlı, fakir ve genelde pek bir değeri olmayan konularla kısıtlı fıkhi bir temele dayanmaktadır. bu alternatif tüm islam tarihini ve bu tarihte yaşanan tüm gelişmeleri, abbasi devletinin çökmesi sürecinde netleşen ve neredeyse göçebeliğe/bedeviliğe dönen sonuçlarla soyutlaştırıyor.

bu sonuçlar kültür, düşünce ve bilgiye düşmandır, çöküşü ideal görmektedir. bu bakış açısından hareketle modernliğin veya ortaçağları izleyen asırların tüm kazanımlarını yıkmaya çalışmaktadır.

bu sonuçların sözgelimi küçük medreselere dönmek için modern okullara karşı çıktığını ve dinin bu kısıt anlayışının her şey olarak görüldüğünü anladık.

buradaki 'alternatif' yıkıcıdır. yıkarak ve toplumu kültür, bilim ve medeniyet nedir bilmeyen 'ilkel' gruplara dönüştürerek toplumsal sorunlara çözümler getirmektedir. ekonomik faaliyetler ise kaçırmak, yağmalamak ve hırsızlıktır.

selefiliğin 'teorisyenlerinin kuramlarından', afganistan, irak ve suriye'nin kuzeyindeki uygulamalarından hareketle bu alternatifin, çöküş, dağılma ve marjinal çağlara dönüş olduğu, değerleri, kavramları, mantığı ve 'ekonomisiyle' bu çağların geri getirilmek istendiği net şekilde görülüyor.

yıkıcı alternatif

bu proje halkı çok geri kalmış dönemlere götürmeyi öngördüğü için hazır gerçeklerle de çelişmektedir. projenin sahibi gruplarda bu durum açıkça görülüyor. bu gruplar, ekonomik, kültürel, uygarlık ve değersel tüm anlamlar itibariyle marjinaldir ve 'cinsel tıkanıklık' krizi yaşamaktadır.

bu bakış açısı itibariyle böyle bir 'alternatif', devletin ve toplumun yapısını yıkıcı bir alternatiftir. ekonomik bir proje de taşımamaktadır. aksine kurulu ekonomiyi, yağmalamak ve kaçakçılık için yıkmaktadır. toplumu mezhep açısından bölmekte, 'dini azınlıklara' ve diğer dinlere 'islam'dan başka din yoktur' bakış açısıyla sınırlama getirmektedir. kadınları, görevleri seks ve doğurmak olan hareme çevirmektedir. sünni islam çerçevesi içinde dar kapsamlı tek bir yorum dayatmaktadır. bu da sünni islam'ı halkla zıt giden bir konuma koymaktadır.

DOSYA: SURİYE'DE İÇ SAVAŞ

dolayısıyla iki seçenekle (rejim ile köktenci gruplar) karşı karşıya geldik. bu durum rejimin bu grupların oluşumu ve güçlenmesi için harcadığı büyük çabanın sonucudur ve birçok muhalif tarafın da 'teşekkürü hak eden' büyük çabalarından kaynaklanmaktadır. muhalif taraflar bu güçlerin rejimi devirmek amacıyla harekete geçtiğini veya tüm yoğunluğunu 'esed ailesini' yok etmeye verdiği sandı. (ihvancı bir internet sitesine göre bu devrim beşşar esed'e yönelikti.)

ancak bu ve başka projeler halkın işaret ettiğimiz sorunlarına yönelik çözümler taşımıyor. dolayısıyla halkın çekişmesi, hem rejimledir hem de savaşımı iktidarla değil de halkla olan köktencilikle.

halk özgürlük ve demokrasi istiyor. ayrıca yüksek işsizlik ve aşırı yoksulluk sorunlarını çözecek bir ekonomi, eğitimin modern ve bilimsel şekilde yeniden yapılandırılmasını, kendi çıkarlarına hizmet edecek demokratik laik bir devletin tesis edilmesini talep ediyor. işini özü bu ve bu noktalara temas etmeyen tüm 'alternatifler' düşecektir.

buradan hareketle halk hem iktidara hem de yıkıcı alternatif taşıyan tüm bu güçlere ve muhalefetin bazı renklerinin sunduğu liberal alternatife karşı da durmaktadır. zira liberalleşme tüm bu toplumsal sorunlara yol açtı ve devrime dayatmada bulundu. bu talepler devrimin ruhudur ve gerçekleşene kadar da devrim sürecektir.

1955 filistin birzeit doğumlu yazar, bağdat üniversitesi’nde siyaset bilimi alanında lisans eğitimi aldı. filistin direnişinde ve arap solunda faaliyetlerde bulundu. suriye’de sekiz yıl hapis yattı. birçok arap gazete ve dergisinde makaleleri yayımlanıyor.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Selame Kile

filistinli yazar ve aktivist. 1955 yılında birzeit'te dünyaya geldi. bağdat üniversitesi’nde siyaset bilimi alanında lisans eğitimi aldı. filistin direnişi ve arap sol hareketi içinde faaliyetlerde bulundu. suriye’de 8 yıl hapis yattı. birçok arap gazete ve dergisinde makaleleri yayımlanıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;