Görüş
Yıldız Savaşları'ndaki Ortadoğu klişeleri
Hollywood yapımlarında Ortadoğulu, Asyalı vb. karakterler genellikle sinsi, sevilmeyen tiplemeler olarak yansıtılıyor. Ortadoğu ülkelerinin, ünlü filmlerin seti olarak kullanılması, turistik açıdan buraları cazibe merkezi haline getirse de, çekilen filmin kamuoyunda olumsuz imaj oluşturması halinde, çekimlerin yapıldığı ülke de bu imajdan payını alıyor.
yıldız savaşları (star wars) serisinin önceki filmleri, dramatik ortadoğu lokasyonlarında geçen sahneleriyle bilinmekle beraber, bölgeye dair pek de hoş olmayan klişeler de içeriyordu. serinin, yıldız savaşları: bölüm vii - güç uyanıyor (star wars: episode vii - the force awakens, 2015) adlı son filminin fragmanında, birleşik arap emirlikleri (bae) başkenti abu dabi'nin bazı yerleri öne çıkarken, acaba bu kez bölgeye daha adil muamele edilmiş olabilir mi?
güneş sisteminin diğer ucunda sıkışıp kalmadıysanız, 28 kasım günü yayımlanan ve 2014 yılının en önemli sinema olayı olarak kabul edilen fragmandan mutlaka haberdar olmuşsunuzdur.
buradaki asıl şaşırtıcı nokta, sadece bir buçuk dakika uzunluğundaki fragmanın, internette yarattığı sansasyonla komik kedi videolarını, hatta amerikalı realite şov yıldızı kim kardashian'ı bile gölgede bırakmasıydı.
yönetmen george lucas'ın gişe rekortmeni yıldız savaşları serisinin ilk filmini (yıldız savaşları: bölüm iv - yeni bir umut, 1977) çekmesinin üzerinden kırk yıla yakın bir süre geçti, ama – yönetmenin yarattığı efsaneyi 1999, 2002 ve 2005 yıllarında çektiği zayıf kurgulu bir öncül üçleme ile yıkma girişimine rağmen – yıldız savaşları çılgınlığında hiçbir durulma emaresi yok. lost, fringe, star trek, görevimiz tehlike gibi meşhur hollywood dizi ve filmlerinin yapımcısı j.j. abrams'ın öncülüğünde disney tarafından çekilen yeni film, gösterime girmesine daha bir yıl olsa da, şimdiden fragmanıyla ilgi çekmeye başladı bile.
bitmeyen klişeler
fragman, saygın gazetelerde yayınlanan kare kare incelemelerden çeşitli parodilere (ki bunların içinde en beğenilenlerden biri lego versiyonu olup george lucas versiyonu daha ziyade film delilerine hitap ediyor) kadar pek çok şeye konu oldu. ortadoğu'nun meşhur mizah sitesi pan arabia enquirer bile işin içine girerek, bae vatandaşlarının, yeni fragmandaki başrolü abu dabi'nin kum tepelerinin kaptığı yönündeki facebook ve twitter mesajlarını manşet yaptı.
kim bilir tam sayfa bir makale hazırlasalardı daha neler yazacaklardı. zira şöyle bir durum var: yıldız savaşları'nın ortadoğu ile hep uzun ve kimi zaman nahoş bir ilişkisi olageldi
serinin ilk filminde tatooine isimli çöl gezegeninde geçen sahneler, tunus'ta çekilmişti. hatta bu kurgu gezegenin adı bile tunus'un tatavin kentinden geliyordu. bölgede çekim yapmak her açıdan zordu. zamansız sağanaklar yapım sürecini yavaşlatıyor, kum fırtınaları karmaşık dekorları bozuyordu.
fakat bu sıkıntılar, yönetmeni 1997'de serinin ilk öncül filminin bazı sahnelerini çekmek için tatavin'e dönmekten alıkoymadı. her iki filmden kalma set ve dekorlar, bugün hâlâ turistleri bölgeye çekiyor.
buraya kadar her şey iyi. asıl sorun, lucas'ın ağır klişelerinde. ilk filmde çöl insanları (tusken akıncıları) diye bir topluluk karşımıza çıkıyor. çölde yaşayan, sert ve vahşi tipler olarak tasvir edilen bu topluluk, ciddi şekilde bedevileri andırıyor. hatta serinin ikinci filminde, (daha sonrasında gücün karanlık tarafına geçerek darth vader adını alan) kahraman/anti-kahraman anakin skywalker'ın, beyaz annesi tuskenler tarafından kaçırılınca tusken kampını basıp kadın, çocuk demeden oradaki herkesi öldürmesi, izleyicilerde lucas'ın ırk anlayışının küçükken izlediği kovboy ve kızılderili filmlerinden bu yana hiç değişmediği izlenimi yaratıyordu.
kum tepelerinin etrafında, köle robotları taşıdıkları dev gemileriyle gezen jawaların ya da mistik doğu'nun efsanevi bir arap mahallesinden dönen yaşlı, sömürgeci bir ayyaşın çılgın düşlerinden fırlamış gibi duran mos eisley cantina isimli barın da kötü imaj bakımından çöl insanları'ndan pek aşağı kalır yanı yoktu.
arap ve yahudi karşıtlığı
öncül üçlemenin hayal kırıklığı yaratan ilk filmi yıldız savaşları: bölüm i - gizli tehlike (star wars: episode i - the phantom menace, 1999) o son derece itici hurdacı watto karakteri ise çok daha kaygı vericiydi. aklını parayla bozmuş, köle sahibi watto, hem arap hem de yahudi karşıtı olmakla sert biçimde eleştirildi. the nation yazarı patricia j. williams, söz konusu karakter için "daha kapsamlı bir biçimde söylemek gerekirse sami ırkı aleyhtarı" ifadesini kullandı.
üstüne üstlük bu anti-semitizm meselesi ucuz atlatılmış bile sayılabilir. filmdeki diğer karakterler, (sinema tarihinin en sevilmeyen tiplemesi jar jar binks ile) tüm karayip halkını ve (bir nevi ticaret savaşının fitilini ateşleyerek olayların başlamasına yol açan ve isimlerini öğrenmek için filmi yeniden izleme zahmetine katlanamayacağım, sinsi "doğulu" tiplemeleri ile de) asyalıların da neredeyse tamamını gücendirmeyi başarmıştı zira.
o halde fragmanın rubülhali çölü ile açılıp uçan motosikletiyle tıpkı arabistanlı lawrence (lawrence of arabia, 1962) filminin açılış sahnesini andıran bir genç kadının görüntüleriyle devam etmesi, dünyanın bu bölgesinde karmaşık duygulara sebep olmalı mı?
aslına bakılırsa, hayır, olmamalı. abu dabi şundan emin olabilir ki, watto, emrinde asil kahramanlarımıza karşı savaşan çöl insanları'ndan oluşmuş koca bir orduyla geri dönse bile (sahnenin genişletilmiş lucas versiyonunu bekleyip görün), yaşanacak tecrübe, turistleri cezbetmek ve ülkeyi önemli bir film çekim merkezi haline getirmek açısından kesinlikle olumlu olacaktır.
tehlikeli şablonlar
zaten çıkacak rivayetler, ev sahibi ülkenin kontrolü dışında – hatta ev sahipliği yapmayı reddetseniz bile bu böyle. bae, bir hollywood macerasından yakasını kurtardığı halde, yine de nahoş bir duruma düşmekten kurtulamadı. abu dabi, son derece mantıklı bir kararla sex and the city 2 (2010) filminin kendi topraklarında çekilmesini engelleyince, yapımcılar da çekimleri fas'ta yapıp senaryoda olayları abu dabi'de geçiyormuş gibi göstermeye mecbur kaldı. bu da bbc'den mark kermode'nin "tüketim pornosu" ve "insanın midesini bulandıracak düzeyde büyük bir servet gösterisi" ifadeleriyle eleştirdiği filmin, geri dönülmez bir biçimde bae ile bağdaştırılmasına yol açtı.
elbette yıldız savaşları'nın bir eğlence unsuru olduğu ve bir çocuk filminin altında çok fazla komplo ve sembolizm aramanın faydası olmadığı argümanı her zaman öne sürülecektir. fakat burada asıl tehlikeli olan, kitlesel eğlence piyasasında, bilhassa da çocuklara yönelik filmlerde rastladığımız basmakalıp unsurlar. disney bile günümüz çocuklarını abd'nin güneyindeki kölelik sonrası ırkçı, köhnemiş düşüncelerin etkisinden korumak adına, song of the south (güneyin şarkısı) isimli 1946 yapımı filmi uzun süre kilit altında tuttu.
yine de george lucas'ın öyküsü, uzun zaman önce, çok uzak bir galakside geçiyordu. j.j. abrams'ın versiyonun ise bu kurgu çöl dünyasını biraz daha ilerici şekilde tasvir edeceğini umabiliriz.
sonuçta burada, halk ayaklanmaları sonucunda despot bir rejimin yıkılıp oluşan iktidar boşluğunun da karanlık güçler tarafından doldurulduğu bir süreçten yıllar sonra, çölde geçen bir efsaneden bahsediyoruz. bundan daha inanılmaz ne olabilir?
alistair crighton, bloomsbury katar vakfı özel proje bölümü başkanı. ortadoğu'ya taşınıp dergicilik ve kitap yayıncılığına başlamadan önce, ülkesi iskoçya'da gazetecilik yapıyordu. sunday times'ın iskoçya baskısının da aralarında bulunduğu çeşitli gazetelerde çalıştı.
twitter'dan takip edin: @allycrighton
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar