gassan bin ciddu / al jazeera beyrut büro şefi 

hiç ara vermeden 24 saat çalıştık. ekibimizin ayısı azdı. en yoğun zamanda 25 gazeteciyi geçmedi. her yerde ve zamanda bulunduğumuzdan her hangi bir olayı takip etmesi için gönderdiğimiz ekiptekilerin sayısı üçü geçmezdi. bu televizyonculukta bir mucizedir. bizler bunu yaparken savaş şartlarında işi sırasında bir ekibin istenmeyen bir şeye maruz kalması halinde can kaybını azaltmayı hedefliyorduk.

al jazeera haberleri titizlikle, süratle, kelimesi kelimesine, seçkin ve cesur iki gazeteci kanalıyla israil ve lübnan’da yaşananların görüntülerini kapsamlı şekilde aktarmasıyla ön plana çıktı. savaşın sonucu al jazeera’nın güvenirliliğini gösterdi.

ayrıca bizler dengeli davrandık ve lübnan sahasında hiçbir siyasi görüşü görmezlikten gelmedik. yayınlarımızın yüzde 50’sini insani boyuta verdik. savaş sırasında 15 kilo verdim ve altı gün uykusuz kaldım. bir sabah al jazeera ağının genel müdürü beni arayarak eve gidip uyumamı istemişti.

abbas nasır / al jazeera beyrut muhabiri

altıncı savaşta al jazeera’nın ön plana çıkmasındaki temel etken bir olaydaki hareket ve etkileşim hızıydı. hizbullah tarafından israilli iki askerin esir alınması eyleminin yapılmasından itibaren lübnan şartlarının öneminin bilincindeydik. arkadaşımız büşra güneye gönderildi, bende tatilimi yarıda kesip ofise katıldım.

hepimiz başkalarının cesaret edemediğini yapmaya çalışıyorduk. bu ülkenin vatandaşları olmamızın dışında yollarını, şehirlerini, köylerini ve insanların yapısını biliyorduk. televizyon kanallarının ekseriyeti hareketlerimizi gözlemliyor ve gittiğimiz yerlerde bize katılıyorlardı. savaşın başında 48 saat uykusuz kaldım. dört defa kendimle ölüm arasındaki zaman ve mekan ayırımının çok ince olduğunu hissettim.