fransa'nın başkenti paris’in gare du nord bölgesinde kürdistan enformasyon bürosu’nun kapısı 9 ocak akşam saatlerinde bir kişi tarafından çalındı. içeri giren kimlği belirsiz kişi, elindeki susturucu silahla içerdekileri tek tek öldürdü. katil işini bitirdikten sonra sessizce binadan ayrıldı. ölenlerin kimlikleri ortaya çıkınca, olay fransa'dan çıkıp önce türkiye sonra da dünya kamuoyunun gündemine geldi. ölenlerden biri pkk’nın kurucularından örgüt içinde ‘sara’ kod adını kullanan sakine cansız'dı. diğerleri ise pkk çizgisinde faaliyet gösteren kürdistan ulusal kongresi (knk) paris temsilcisi fidan doğan ile aktivisit leyla şaylemez’di. doğan ve şaylemez çok tanınmasa da cansız, kürtlerin yakından tanındığı bir isim. 

 

 

gerek cinayetin zamanlaması, gerek öldürülenlerin kimlikleri, akıllara çok sayıda soru işareti getirdi. daha yakalanan olmamasına rağmen, pkk ve örgüte yakın çevreler açıktan ya da üstü kapalı bir şekilde türkiye’yi suçlamaya başladı. pkk’nın da bünyesinde bulunduğu çatı örgütü kck ilk açıklamasında “saldırı türk gladyosunun işi” diyordu. kck uluslararası güçleri de işaret ediyordu. 

 

ankara ise temkinli bir dil kullanırken, örgüt içi infaza da dikkat çekiyordu. türkiye  başbakanı recep tayyip erdoğan "bu bir iç hesaplaşma olabilir, bunun yanında şu anda teröre karşı bizim vermiş olduğumuz bir mücadele var, mesafe almak istiyoruz, bunu arzu etmeyenler de var. bunlar tarafından da böyle bir provokatif çaplı bir girişim de olabilir" dedi.

 

taraflar karşılıklı birbirlerini suçlarken, paris’ten gelen bir haber kürt tarafını şaşkına çevirdi. fransız yetkililer, cinayetle bağlantısı olduğunu düşündükleri bir kişiyi yakalamıştı. fransız polisinin güvenlik kameralarının izleyerek yakaladığı kişinin paltosunda barut izi bulundu. yakalanan kişinin adının ömer güney olduğu açıklandı. güney sivas şarkışla doğumluydu. olay yerinden alınan deliller üzerindeki dna örnekleri de uyuşunca güney, üç kadının öldürülmesi olayının baş şüphelisi olarak tutuklandı. ancak fransız polisi, tetiği çeken kişinin güney olup olmadığı konusunda emin değildi. 

 

 

asıl şaşırtıcı bilgi ise güney’in  de pkk’ya yakın çevrelerle, sempatizan gibi görünecek kadar, samimi olmasıydı. güney’in olaydan yaklaşık 14 ay önce, pkk sempatizanlarınca kurulan, kürt kültür derneği’ne 325 numaralı başvuru ile üyesi olmuş. bu bilgiler türkiye’nin iç infaz tezini güçlendiriyordu. ancak pkk güney’in kendi mensupları olduğunu ısrarla redediyordu. pkk yöneticilerinden murat karayılan, paris'te gerçekleştirilen suikast ile ilgili tutuklanan ömer güney'in pkk'lı olmadığını açıkladı.

 

tartışmalar sürerken 3 kadının cenazeleri türkiye’ye getirildi. öfke büyüktü. cinayetlere tepkiler sokaklara taşmıştı. diyarbakır’da düzenlenen ve onbinlerce kişinin katıldığı cenaze törenini ardından cansız tunceli’de doğan kahramanmaraş’ta, şaylemez ise mersin’de toprağa verildi. 

 

 

fransız polisiyle birlikte türk polisi de güney’le ilgili araştırma yapmaya başladı. türkiye’de suç kaydına rastlamayan polis, güney’in 2012’de türkiye’ye üç kez giriş yaptığını belirledi. türk emniyeti güney’in türkiye içinde temasta olduğu kişilerin peşine düştü. bu sırada ankara cumhuriyet başsavcıvekilliği, ömer güney hakkında soruşturma başlattı. iddiaya göre güney türkiye’de 12 kişi ile telefon görüşmesi yapmıştı. türk emniyeti bu isimleri aramaya başladı. yapılan araştırmada güney türkiye’de günleriyle ilgili ayrıntılar da ortaya çıktı. ankara'da ulus'ta bir otelde 3 gün kalan güney'in 21 aralık'ta da ankara- istanbul güzergahını kullanarak paris'e gittiği tespit edildi. avukatı ise  güney’in türkiye’ye ‘gönlündeki ideal kadını bulmak için geldiğini, yapacak başka bir işi olmadığı için pkk sempatizanı olduğunu’ açıkladı. 

 

güney pkk sempatizanı görünse de, sosyal medyada paylaştığı fotoğraflarında pkk’lıdan çok, mafyavari bir profil çiziyordu. tüm bunlar cinayetle ilgili komplo teorilerine yenilerini ekliyordu. bir ara güney’in mit adına çalıştığı iddia edildi, mit bu iddiayı yalanladı.

 

 

türk hükümetinin kaygısı ise olayın türkiye’ye mal olmasıydı. türkiye bu kaygını giderilmesi ve cinayetin aydınlatılması için fransa ile tam bir işbirliği içinde çalışıyordu. ortaya çıkan ilk bulgular türkiye’yi rahatlattı. bir fransız yetkilinin, basına yansıyan, “olayın pkk içinden biri tarafından gerçekleştirilmesi, türkiye açısından ferahlatan bir açıklama. kim azmettirmiş olursa olsun, türkiye ile ilgisi olmadığı resmen açıklanmış oldu” açıklaması, türk yetkilileri oldukça rahatlattı. 

 

şüphelinin pkk ile ilişkide olmasının örgüt cephesinde yarattığı şaşkınlık uzun süre devam etti. güney’in pkk üyesi hatta kürt bile olmadığı açıklandı. örgüt yönetimi ‘sızma’ imasında bulundu.

 

cinayetin üzerinden bir yıl geçti ancak soruşturmalardan halen bir sonuç yok. kasım ayında diyarbakır’ı ziyaret eden fransa'nın ankara büyükelçisi laurent bili, “ pkk'lı kadın cinayetlerini aydınlatmak istiyoruz ama maalesef belli bir sonuç yok” dedi.

 

 

soruşturma ile ilgili son gelişme ise fransız l’express dergisinde yer aldı. eric pelletier imzalı habere göre, ömer güney cinayetten bir gün önce bir kürt derneğine üye olanları fişledi. güney,türk devletine muhalif olan 329 üyenin üzerlerinde isimleri, adresleri ve telefon numaraları olan kimliklerini,cep telefonuyla, tek tek fotoğrafladı daha sonra ise bunları sildi. polisin telefon üzerinde yaptığı inceleme de bu bilgiler gün ışığına çıktı. kasım ayında hâkim jeanne duyé tarafından sorgulanan ömer güney, bu fotoğrafları çektiğini kabul etti ancak bunu ‘adını vermediği’ pkk içinde bir kadronun talimatıyla yaptığını ve bu bilgileri “dışarıya göndermesinin” istendiğini söyledi. bu son gelişme cinayetteki soru işaretlerine yenilerinin eklenmesine neden oldu. 

 

 

kürtler cinayetlerin yıl dönümünde türkiye ve avrupa’da protesto gösterilerine hazırlanıyor. pkk ise bir yandan fransa’dan elindeki bilgileri açıklamasını isterken, diğer yandan failler konusundaki iddialarını yineliyor “bu cinayetten türkiye devleti ve akp hükümeti kadar fransa devleti de sorumludur.” ancak kck'dan gelen son açıklamalar, doğrudan hükümeti değil, son dönemde gülen cemaati'nin devlet içindeki yapılanmasını isimlendirmek için kullanılan "paralel devleti" suçladıklarını gösteriyor. kck yürütme konseyi eş başkanı bese hozat, cinayetin yıldönümü öncesi yaptığı açıklamada, zanlı ömer güney'in, cemaatin en aktif kadrolarından biri olduğunu iddia etti.