Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
AİHM'nin ifade özgürlüğü sınavı
AHİM'de bugün temyiz duruşması görülen "Perinçek-İsviçre" davasından çıkacak karar, "Soykırım yoktur" diyebilmenin ifade özgürlüğü kapsamında olup olmayacağını da belirleyecek. Hukukçularla, çıkacak kararın ne anlama gelebileceğini konuştuk.
avrupa insan hakları mahkemesi büyük daire’deki dava, avrupa’daki ifade özgürlüğü açısından önemli. taraflardan biri “ermeni soykırımı iddialarını reddeden ve olmadığını söyleyenlere ceza öngören yasayı" kabul eden isviçre, diğeri de “ermeni soykırımı iddiaları emperyalist bir yalandır” diyen işçi partisi lideri doğu perinçek.
büyük daire'nin kararıyla, ermeni soykırımı iddiasını reddetmek suç olmaktan çıkacak mı çıkmayacak mı?
süreci başlatan isim, işçi partisi lideri doğu perinçek. perinçek, 2005 yılında “ermeni soykırımını inkâr” yasasını çıkaran isviçre'ye giderek "soykırımı” inkâr etmişti. isviçre mahkemeleri de perinçek'i 90 gün hapis cezasına mahkum etmişti. dava, perinçek tarafından 2008 yılında aihm'ne taşındı ve mahkeme, 2013 yılında isviçre mahkemesinin bu kararını avrupa insan hakları sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü başlıklı maddesinin ihlâli olarak değerlendirdi. isviçre de kararı temyiz etti.
“mahkemeden çıkacak karar bağlayıcı niteliğinde”
atılım üniversitesi hukuk fakültesi’nden profesör levent köker, çıkacak kararın bağlayıcı olacağına dikkat çekiyor ve "avrupa konseyi’ne üye olan 47 devlet var. bu 47 devlet içinde türkiye gibi yargı yetkisini kabul etmiş olanlar için aihm kararları, tıpkı sözleşme gibi bağlayıcıdır.” diyor.
prof. köker mahkemeden ifade özgürlüğünden yana karar çıkacağı beklentisinde.
köker: “biliyorsunuz, fransa’daki anayasa mahkemesi, soykırımın inkâr edilmesini yasaklamanın, ifade hürriyetiyle bağdaşmadığını söyledi. şimdi böyle bir mantık var; fransa anayasa mahkemesi'ndeki bu mantık, aihm büyük daire’de niye olmasın. büyük daire de küçük daire’nin verdiği karar doğrultusunda doğu perinçek’i haklı bulabilir. yani, soykırım yoktur demek suç olmaktan çıkar.”
mahkemeden çıkacak karar, bağlayıcı olacağı gibi emsal de teşkil edecek.
profesör levent köker, “bu konuyla ilgili şimdilik uyuşmazlık yaşamayan ülkeler bile ileride böyle bir şeyle karşılaşmaları durumunda bu karar emsal olacak. avrupa konseyi ülkelerinin bazılarında “soykırım yoktur” demek suç sayılıyorsa mesela isviçre gibi bundan sonra bununla ilgili ceza vermek mümkün olmayacak.” şeklinde ifade ediyor.
"mahkemenin işi zor"
süreci zorlaştıran isviçre’nin talepleri. bern hükümeti başvurusunda aihm’den önemli bir talepte bulundu. isviçre hükümeti ilk olarak, “soykırım inkârını ırkçılıkla mücadele çerçevesinde suç sayan avrupa insan hakları sözleşmesi’ne taraf bir devletin, soykırımın hukuksal tanımı ve ifade özgürlüğü açısından nasıl davranması gerektiğinin açıklanmasını" istemişti. köker, işte bu nedenle aihm büyük daire’nin işinin kolay olmadığını savunuyor.
anayasa hukukçusu levent köker’e göre bu şu anlama geliyor: “isviçre, soykırımın hukuksal tanımını ifade özgürlüğü temelinde nasıl ele alması gerektiğini soruyor ve mahkemeye 'ben nasıl davranayım?' diyor. 'sen bana bir anlat, ceza konusunu nasıl şekillendireyim.' diyor. mahkemenin, ifade hürriyeti, soykırım ve ırkçılık arasındaki ilişkiyi koyması lazım. bu talep mahkemeyi zorlayan bir talep. bu o demek. mahkeme bunu yapamayabilir.”
yeditepe üniversitesi hukuk fakültesi’nden yrd. doç. dr. barış erman’a göre de, perinçek davasında tartışılması gereken konu, 1915 olaylarının bir soykırım olup olmadığı değil, bunun hakkındaki görüşlerin dile getirilmesinin ifade özgürlüğü kapsamında yer alıp alamayacağı.
erman, avrupa insan hakları mahkemesi’nin büyük dairesi tarafından verilecek kararın, bundan önceki çizgisini devam ettireceği görüşünde.
erman: “bu davanın sonucunu etkileyecek bir değişiklik yapılmayacağını tahmin ediyorum. her durumda, büyük daire’nin kararı nihai olacak ve isviçre’yi bağlayacaktır. isviçre’nin haksız görülmesi durumunda perinçek’in bu ülkede yeniden yargılanması mümkün olabilir, kendisine tazminat ödenebilir ve hatta ilgili kanunun değiştirilmesi de gündeme gelebilir. böyle bir kanun değişikliğinin yapılması halinde isviçre’nin soykırım inkârını bütünüyle suç olmaktan çıkartmak yerine, bunu “şiddete yönlendirme” gibi, avrupa insan hakları mahkemesi standartlarına uygun bir koşula bağlayarak uygulama alanını daraltmayı tercih etmesi daha olasıdır.” diyor.
kemerburgaz üniversitesi hukuk fakültesi dekan yardımcısı hasan sınar, aihm içtihatlarının temel özelliğinin geliştirmeci yorum ilkesine bağlı bir süreklilik esasına dayanmaları olduğunu belirtiyor:
"diğer bir ifadeyle, aihm vereceği kararda, geçmişte ifade özgürlüğüne ilişkin belirlediği standartları ve bu standartları oluştururken verdiği emsal kararları zikreder ve daha sonra geçmiş içtihatlarındaki bu ilkeleri bugün incelediği vakıanın özelliklerine uygulayarak bir sonuca ulaşır. bu nedenle, bu davadaki temel dayanağı da geçmişte ifade özgürlüğünün kapsamı ve sınırlarına ilişkin belirlediği standartlar olacaktır. şahsen bu standartlardan geri dönüş niteliğinde bir karara imza atılacağına inanmıyorum. böyle bir kendini inkar, aihm pratiğine de yabancıdır zaten."
"kendimizi de sorgulayalım"
soykırımın inkârının suç olarak düzenlemenin bir ifade özgürlüğü ihlali olarak kabul edilmesi durumunda türkiye'nin de kendisini sorgulaması gerektiğinin altını çiziyor, sınar. "soykırım yoktur demek hiçbir yerde suç olmasın. tamam, peki ama o zaman soykırım vardır demek de suç olmasın. aihm’den ifade özgürlüğü talep ederken, kendi hukuk sistemimizde ifade özgürlüğünün sınırlarını nasıl daralttığımızı, insanlarımızı konuşamaz/nefes alamaz hale getirdiğimizi de lütfen gözden kaçırmayalım. her şeyden önemlisi, adil olmaya çalışalım." diyor.
"siyasal müdahaleler son bulur"
yrd. doç. hasan sınar, büyük daire'den ihlal kararı çıktığı takdirde parlamentoların siyasi müdahalelerinin de önlenmiş olacağına dikkat çekiyor. sınar: "bu konu, aslında hep olması gerektiği gibi tarihsel ve sosyolojik boyutuyla ele alınmak durumunda kalacak. bunun aslında gelecekte doğru bir tartışma zemini oluşturulabilmesi son derece önemli bir gelişmedir. aksi bir karar çıkması halinde, meselenin farklı ülkelerde siyasal saiklerle gündeme getirilmesi söz konusu olabilir ki, bunun bu meseleye ilişkin tartışmalara yararı değil aksine büyük zararı olduğu düşüncesindeyim. büyük daire’den çıkacak bir ihlal kararı, parlamentoların bir daha soykırımı inkârı esas alan bir ceza normu ihdas etmelerini fevkalade güçleştirir. bu takdirde, böyle bir içtihat da aihm’in geçmişten bu yana oluşturduğu standartlar dizesinin bir halkası olarak değerlendirir. ama hepsi bu işte. yoksa olaya gereğinden fazla anlam yüklememek gerek. hele sanki tüm dünyaya haddini bildirmiş gibi komik siyasal şişinmelerden özellikle kaçınmak gerek." şeklinde dile getiriyor.
"isviçre hükümeti zeki bir taktik izliyor"
kemerburgaz üniversitesi hukuk fakültesi dekan yardımcısı hasan sınar, isviçre hükümetini mahkemeyi belirli bir konuda tavır almaya zorladığını ve taraf konumuna iterek, vereceği kararı etkilemek ve daha karar oluşmadan şaibe yaratmaya çalıştığını savunuyor.
sınar: "hükümetler, aleyhte çıkacak bir kararı önlemek için aihm’yi siyasal bir pozisyona sürüklemek için uğraşır. ama aihm de bu gibi zor durumlardan sıyrılmakta ustadır. bu açıdan ben kararın kendisini olduğu kadar, aihm’nin hangi argümanları kullanarak isviçre hükümetinin siyasal baskısını savuşturacağını merak ediyorum." diyor.
kaynak: al jazeera
Yorumlar