Görüş

Akrebin kıskacında Rafael Nadal

"Hem karakter hem de kariyer itibariyle, erkekler tenisinde tekel olmaya doğru ilerleyen bir Djokovic’e karşı en büyük, belki de tek gerçekçi direniş gücü olması beklenen Nadal, neden cephede görünmüyor? Bu soruya cevap verebilmek için hikayenin en başına dönmek gerekiyor" Spor yazarı Emre Yazıcıol Al Jazeera için yazdı.

Konular: Spor, Rafael Nadal
Nadal, bir dönem dünya sıralamasında bir numarada yer alıyordu [Getty Images]

2014 wimbledon sonrası, 4.turda nick kyrgios’a elenen rafael nadal, atp dünya klasmanı’nın bir numaralı koltuğunu, turnuvayı kazanan novak djokovic’e kaptırdı. tahtın el değiştirmesi, her zaman haber niteliği taşır. zira 1973 ağustosundan beridir bilgisayarlı sıralama yapılan atp’de, raket sallamış on binlerce oyuncu içerisinde bir numara olabilenlerin sayısı sadece 25. ancak o anda, bunun çok daha büyük bir şey olduğunu, bunun erkekler tenisinde tarihin akışını değiştirecek kırılmalardan biri olduğunu öngörmek mümkün değildi. djokovic ilk kez bir numaraya çıkmamıştı. 2010’dan beridir nadal ve djokovic al takke ver külah misali dünyanın en iyi oyuncusu unvanını üleşiyordu. hatta kısa süreliğine de olsa 2012’de federer araya girip bir kez daha zirveye yerleşmişti. andy murray’nin çadırı da pek uzaklarda sayılmazdı.  ilk kez 2009’da iki numarayı almış, 2012’de amerika açık, 2013’te de wimbledon’ı kazanmıştı.

bugün novak djokovic, ikinci sıradaki murray’i ikiye katlayan bir puan farkıyla en başta. ve 2014 wimbledon’dan bu yana oradan hiç inmedi. federer’in yaş faktörüyle birlikte bu yarışta zorlanacağı aşikârdı. zaten bu üçlüyü hep bir adım geriden takip etmiş olan murray ise wimbledon zaferi sonrası kafaca bir daha asla o seviyeye çıkamadı, üstüne de kariyer tehdit eden bir bel ameliyatı geçirince iyiden iyiye “zurnada peşrev olmaz ne çıkarsa bahtıma” demeye başlar oldu. peki ya rafael nadal? hem karakter hem de kariyer itibariyle, erkekler tenisinde tekel olmaya doğru ilerleyen bir djokovic’e karşı en büyük, belki de tek gerçekçi direniş gücü olması beklenen nadal, neden cephede görünmüyor? bu soruya cevap verebilmek için hikayenin en başına dönmek gerekiyor.

2005 yılında, henüz 19 yaşında ilk grand slam zaferini roland garros’ta elde etmişti nadal ve bu sayede sezonu iki numarada tamamladı. ölü sezonu ise kutlama yapmak yerinde doktor doktor dolaşarak geçirmek zorunda kaldı zira sol ayağında doğuştan gelen bir kemik rahatsızlığı mevcuttu. uzmanlar kariyerini bitirmesini salık veriyordu. o dönemde nadal ve ailesi, çok ciddi bir şekilde tenisten profesyonel golfe geçiş seçeneğini de masada tutmuştur. en sonunda ortopedistlerden biri ayakkabıda yapılacak değişiklik ve tarsal naviküler denen problemli kemiğe sağlanacak ekstra destekle nadal’ın kariyerine devam edebileceği bir çözüm geliştirdi. ancak bunun bir bedeli olacaktı. 

dolayısıyla rafa nadal, şu anda tarihe diktiği o büyük anıtın içinde hapsolmuş, sıkışıp kalmış vaziyette. çare üretemiyor, karar alamıyor, her mağlubiyette özgüveni daha da örseleniyor.

by Emre Yazıcıol


doktor, ayak tabanına normalden farklı şekilde dağıtılan yükü kompanse etmekte zorlanacak bacaktaki diğer bölgelerde zaman içerisinde sorunlar ortaya çıkabileceği ön görüsünde bulunuyordu. öyle de oldu. daha 2009 yılında ilk diz problemleri patlak verdi. roland garros’ta söderling’e kaybetmesinde bunun büyük payı olduğu bilinir. zaten hemen sonrasında wimbledon’dan bu sebeple çekilmek zorunda kalmıştı. ancak henüz 22 yaşındaydı ve kendini toparlaması uzun sürmedi.

ikinci kriz ise çok daha şiddetli oldu. 2012 wimbledon 2. turunda dünya 100 numarası lukas rosol’e elendikten sonra kronik diz sakatlığı tendinit dolayısıyla sezonun geri kalanında oynayamadı. kortlara dönüşü yaklaşık yedi ay sonra olabildi. böylesi uzun bir ara ve artık müzmin hale gelen sakatlık sebebiyle birçokları onun bir daha asla elit seviyeye çıkamayacağını düşünüyordu. o noktada, “zengin plazma platelet terapisi” adı verilen ve hastanın özel işlemden geçirilen kendi kanının ödemli tendonlara enjekte edilmesi prensibine dayanan yeni bir tedavi şekli rafa’yı hayata döndürdü.

en son halka ise 2014 yazında el bileğinden geçirdiği ve onu amerika açık’tan çekilmek zorunda bırakan, 2015’in ortalarına kadar tam olarak etkilerini üzerinden atamadığı sakatlıktı. kısacası nadal, neredeyse kariyerinin başından beridir daima fiziksel sorunları heybesinde taşıyarak, bir anlamda akrebin kıskacında tenis oynayarak en üst seviyede kalmayı başarmış bir oyuncu oldu. akıl sınırlarını zorlayan iradesi, konsantrasyonu ve kazanma içgüdüsüyle en derin kuyulardan dahi çıkmayı bildi her zaman. yalnız, şu andaki durumun şifrelerini de içeren bir cümle bu aslında. tarihin en sert, en hırslı oyuncusu olduğunu biliyordu rafa.

yüzde yüz olmasa bile yüzde yetmiş ile kortta olsa bile bir şekilde kazanmanın yolunu bulacağına, o haliyle de en iyi olabileceğine dair muazzam bir inanca sahipti. o çelik adamdı ve bunu kendi de dahil herkes biliyordu. bilhassa tarihin belki de en iyisi federer’e karşı kazandığı onlarca destansı zaferle bu imajı kafalara kazımıştı. ama 2011 yılında bir şey oldu. novak djokovic’in kontrolden çıkıp başka bir şeye dönüştüğü ilk yıl olan 2011’de rafa, djokovic’in elinden üst üste yedi final hezimeti yaşadı. daha sonra bu psikozu nispeten aşmayı başardıysa da bir daha asla  büyük maçları, büyük puanları kaybetmeyeceğine hayatınız üzerine bahse gireceğiniz o adam olamazdı. hem soyunma odası hem de kendisi içten içe bunu biliyordu. ejderha derisinden zırhında delik açılmıştı bir kere. 
 

büyük şampiyon rafael nadal bundan sonra bir başka grand slam kazanabilir mi? kestirmeden söyleyeyim, wawrinka ya da federer djokovic’e çelme takarsa roland garros’ta hâlâ bir şans var. ancak bunun dışında başka bir senaryo göremiyorum.

by Emre Yazıcıol

nadal 2011 model djokovic’e çare bulmaya gayret ederken djokovic yerinde saymadı. kaybetmemesi gerekirken kaybettiği birkaç slam finali sonrası cesur bir kararla boris becker’i ikinci koç olarak ekibine dahil etti. antrenman biliminin tüm nimetlerinden suyunu sıkarcasına yararlandı. kendisine makineleşme yolunu açan doğru beslenme anlayışına hep sadık kaldı. zihinsel egzersizleri de fiziksel egzersizler kadar önemsedi. servisini ve forehandini azami ölçüde geliştirerek daha kolay domine edebilen, vücudunu daha iyi sakınan komple bir oyuncuya dönüştü.

nadal ise zaten kendisine yardım etmeyen bedenine, revize edemediği top karşılama odaklı oyunuyla, ucuz puan getirmeyen, yani bir silah olamayan servisiyle, kısacası efora dayalı mevcudiyetiyle eziyet etmeye devam etti. diz kaynaklı uzun sakatlık geri dönüşlerinde, hamlaşan, başta karın kasları olmak üzere diğer kas grupları da kazan kaldırır oldu. servisinde daha çok tork üretebilmek adına raketinde gramaj arttırma kararı da kollara ve el bileklerine fatura olarak geri döndü.

normalde sağ eli baskın olan ama tenisi sol eliyle oynayan bir oyuncu olarak özellikle servis konusunda büyük bir ıslahat yapabilmesi teknik olarak pek mümkün olmadı, olamıyor. amcası ve koçu toni’nin, mütevazı ve disiplinli olması adına kantarın topuzunu kaçırarak onu aşağılık kompleksi derecesinde kendine güvensiz yetiştirmesi de şu andaki varoluşsal sorunun sacayaklarından. djokovic’in beyninde bıraktığı yara izlerinden önce aşırı konsantrasyon ve sağlamlık olarak tezahür eden her rakibe en yüksek derecede saygı duyma durumu, işler kötü giderken, nadal kendine olan güveni kaybetmişken bir lanete dönüşmüş durumda. 14 slam şampiyonluğu gibi bir cv, şartlar ne olursa olsun sahibini, en azından düşük profilli oyunculara karşı taşıyacak bir karizmadır. nadal bundan tamamıyle yoksun.

bu gibi durumlarda oyuncuların başvurduğu en temel çözümlerden biri koç değişikliği yaparak beyaz bir sayfa açmaktır. teknik olarak fazla bir şey fark ettirmeyecek dahi olsa, rutin hale gelen idmanları farklı kılacak, motivasyon sağlayacak böylesi hamleler, federer örneğindeki gibi çok faydalı olabiliyor. nadal’ın saplantı derecesindeki alışkanlıklarına bağlılığı, ailesine düşkünlüğü ile birleşince dört yaşından beridir çalıştığı amcasıyla yolları ayırıp bir süper koç işe alması da çok ama çok uzak ihtimal.

dolayısıyla rafa nadal, şu anda tarihe diktiği o büyük anıtın içinde hapsolmuş, sıkışıp kalmış vaziyette. çare üretemiyor, karar alamıyor, her mağlubiyette özgüveni daha da örseleniyor. aklındaki tek plan, tek çıkış yolu daha iyi, daha fazla antrenman yapmak ve yoğunlaşabildiği yegane şey daha fazla büyük sakatlık yaşamamak. biraz parlayıp ritim bulur gibi olduğunda da, bu sene başında katar açık finalinde olduğu gibi djokovic’e karşı bozguna uğrayıp en başa dönüyor. ve her seferinde eksiliyor. zaman geçiyor bir yandan.

dürüst olmak gerekirse, kariyeri boyunca rakipleri kadar sakatlıklarla da mücadele etmiş, bu uğurda büyük enerji sarf etmiş ve artık 29 yaşına gelmiş bir nadal’ın, bilhassa bu djokovic etraftayken, eski şaşalı günlerin geri geleceğine dair inancını koruması giderek güçleşiyor. 2013 amerika açık finalinden bu yana geride kalan 10 maçta nadal djokovic’i sadece bir kez mağlup etmeyi başardı. ve rafa, 2010 amerika açık şampiyonluğundan beridir roland garros hariç sadece tek bir slam kazandı. ayrıca 2014 roland garros’tan beridir, yani neredeyse iki yıldır büyük turnuva zaferi yaşayamıyor.

eskiden, en azından cebinde bir roland garros kartı taşıyordu. djokovic’e karşı geçen yıl yaşadığı facia sonrası o kart da artık hükümsüz.

burada karşımıza o kaçınılmaz soru çıkıyor. büyük şampiyon rafael nadal bundan sonra bir başka grand slam kazanabilir mi? kestirmeden söyleyeyim, wawrinka ya da federer djokovic’e çelme takarsa roland garros’ta hâlâ bir şans var. ancak bunun dışında başka bir senaryo göremiyorum.

bu kadar büyük bir figür için pembe bir tablo çizebilmeyi, farklı şeyler dillendirebilmeyi çok isterdim. umarım yanılırım ve rafa yeniden bir boğa olduğunu hatırlar.

tenisin ona hâlâ çok ihtiyacı var.

marmara üniversitesi siyaset bilimi ve kamu yönetimi bölümünden mezun olan emre yazıcıol 2006 yılından beri tematik spor kanalı eurosport’da spiker ve editör olarak görev almaktadır. ayrıca 2009 yılından beri tenis dünyası dergisi’nde köşe yazarlığı yapmaktadır.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Emre Yazıcıol

Spor yazarı ve spikeri Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;