şampiyonluklar dışında futbolun bir bayram anı varsa o da transfer dönemleri. bayramların ziyaretlerle, ziyafetlerle, hediyelerle, tebrik mesajlarıyla aile, arkadaşlık ve toplum bağlarını yeniden güçlendiren, dargınlara barışma fırsatı sunan doğasıyla transferlerinki aslında pek de farklı sayılmaz.

kulüpler, camialarının fertleri olan taraftarlarına başarısızlıklarını unutturmak, küslükleri gidermek veya en önemlisi başarı umudu vermek için sevimli hediye paketleri, cömert ikramlar yerine görkemli imza törenleri ve gurur dolu açıklamalarla yaptıkları transferleri sunuyor.

türkiye'de transfer "nerede o eski bayramlar" tadında geçti. bilhassa istanbul takımları açısından.

galatasaray ve fenerbahçe'nin sessiz kalma hakkını kullandığı 2014-15 kış transfer sezonunda, beşiktaş çok daha girişkendi. 

oğuzhan'ın geçen seneden bu yana beklenen standardı yakalayamaması yüzünden merkezde atiba ve veli ikilisine mahkum olan beşiktaş için tolgay arslan çok değerli bir takviye. iyi pasör olmasının yanı sıra, topu taşıyabilen ve şut tehdidi olan tolgay sayesinde bilic mevcut ikilisini lig, kupa ve avrupa üçgeninde daha diri tutabileceği gibi rakiplerine göre sahada pek çok farklı oyun kurgulama şansına sahip oldu. oğuzhan da keza sosa ve tolgay kıskacında artık daha fazla çalışmak zorunda.

herkes için sürpriz olan aleksander milosevic transferine de benzer pencereden bakılabilir. franco pozisyon bilgisi, agresifliği ve top kullanma becerisine rağmen hava sahasında beşiktaş'ı kırılgan hale getiriyordu. atınç ileride bu probleme deva olabilecek potansiyele sahip ama hedefe koşan bir takıma hazır biri gerekti. milosevic doğru adam. altyapılarda orta saha, hatta forvet oynatılacak kadar tekniğine güvenilmesi de bir başka avantajı ve bilic'e gerektiğinde rakibe göre franco'dan vazgeçebilecek esnekliği sağlayacak.

daniel opare ise farklı bir kategoride değerlendirilmeli. beşiktaş tüm dinamizmine, teknik becerisine rağmen sağ kanat yaratıcılığı gökhan töre'nin sırtında olan bir takım. kulüpteki ilk döneminde, tigana tarafından orta sahaya kaydırılan serdar kurtuluş son haftalarda çok çabalayıp formunu yükseltse de sağ bekte ofansif yaratıcılıktan ve tempodan yoksun. daniel opare çok daha atletik, fuleli bir bek. dünya gençler şampiyonasının ardından 6 sezon önce kendisini real madrid'e, ya da sene başında liege'den porto'ya götüren niteliklerini yeniden parlatabilirse beşiktaş'a hücumda kazandıracağı genişlik paha biçilemez bir katkı olacaktır.

transferin en hareketli kulüpleri ise finansal sorunlardan sürekli şikayet eden anadolu kulüpleri oldu.gelen yabancıların hücumcu ağırlıklı olması ve bir dönem avrupa futbolunda güvenilmiş özgeçmişlere sahip olması dikkat çekici.

halilhodzic ile yolları ayırdıktan sonra ersun yanal ile kendine yeni bir kimlik yaratan trabzonspor sezon başında olduğu gibi piyasaya damga vurdu. 

erkan zengin gündemi geliş şekliyle meşgul etti, kimilerince aynı bölgede yusuf, sefa ve waris'in olması sebebi ve maliyetiyle de gereksiz bulundu, fakat üçünden de farklı profile sahip bir kanat oyuncusu. ersun yanal'ın kontratakla karıştırılan direkt oyun felsefesiyle erkan'ın topu ayağında fazla tutan tarzıyla bağdaştırılmasa da trabzonspor rakip sahada oyunu domine etme problemi yaşayan bir takım. istatistiklere bakıldığında 3. bölgede fazla kalamıyorlar. cardozo gibi bir etkinliği yoğun oyun santrforunun varlığında bu durum takımın verimini düşürüyor. erkan'ın bencilce görünse de topa hükmeden karakteri yanal'ın elini çok güçlendirecektir. sivasspor maçındaki iki asistleri bunun göstergesi.

aytaç kara ve uğur demirok transferleri rotasyon açısından gerekliydi. aytaç'ın varlığı medjani'yi asıl mevkisi olan stoperde kullanmaya, uğur ise kalitesinin yanı sıra belkalem'i de tribüne göndererek waris, yatabare gibi yabancı forvetlere alan açmaya imkan verdiği için değerli. hele de yanal'ın maç sonlarında forvetleri çoklayarak rakibe baskı kuran tarzı düşünüldüğünde.

konyaspor için sezon başındaki yazımda "mesut bakkal'ın takımı kurnaz manavların tezgâhı gibi. önü pırıl pırıl, göz alıcı ama arka tarafı kalitesiz" yorumu yapmıştım. o kötü mirası, savunmadan pasla oyuna başlamayı felsefe edinmiş aykut kocaman temizlemeye çalışıyor ama ilginçtir takviye savunmaya gelmedi. ilk olarak hleb ile yollar ayrıldı. veteran yıldız, muhtemelen alex gibi aykut kocaman'ın tempo ve devamlılık kriterine uymuyordu. merkezdeki ali çamdalı, mehmet güven, uğur inceman rotasyonu da aynı atletizm ve hareket defolarını taşıdığı için hleb yerine benzer tarzda biri yerine göteborg'dan alınan ve  afrikalı orta saha oyuncularının tüm karakteristik atletik özelliklerine sahip mahlangu kendi içinde tutarlı bir hamle. zira konyaspor kontratakları savunmakta da sorun yaşıyor. savunmadan pasla çıkma ısrarında kaptırılan topların yaratacağı sorunu gidermek için hamleli ve merkezi dolduracak biri gerekliydi. öte yandan isim isim bakıldığında çok parlak bir hücum hattına sahip olan ama ligin en gol atan takımı konyaspor'a son vuruş yüzdesi bir santrfor ve oyunu genişletecek ofansif bir bek de alınsaydı, mahlangu transferi çok daha işlevsel olabilirdi.

hleb ise oyunu kendi sahasında kabul ederek oynayan gençlerbirliği'ni ileri itebilecek becerilerinin yanı sıra, altyapıdan gelenlerle birlikte görece genç bir takımla oynayan ankara temsilcisine tecrübesi ve liderliğe de katkı bulunacaktır. az ama öz transfer yapan diğer kulüplerden biri olan başakşehir, yeni transferi stephane badji sayesinde orta sahada stoperden devşirme mahmut tekdemir'i kullanmak zorunda değil. senegalli yeni transfer takımın hava toplarında yaşadığı problemlere de derman olacak fiziğe ve beceriye sahip.

anadolu ateşi

viola, akpala, kumbela gibi verimli olmak için santrfor oyunu olan bir bitiriciye ihtiyaç duyan karabükspor bu sorunu kuca ile halletmeye çalışacak.  benzer durumdaki çaykur rizespor lafferty'yi tercih etti. irlandalı futbolcu uzun boyu, fiziksel oyunuyla eski tip ada santrfor ekolünün bir temsilcisi. benzer tarzdaki kweuke varken alınması anlamsız. karadeniz ekibinin en önemli takviyesi ise ludovic obraniak. başaltı takımlarda çok başarılı bir ligue 1 kariyeri olan fransa doğumlu polonyalı ofansif orta saha oyuncusu ile türk futbolseverler, lille'de oynadığı 2009-2010 sezonunda fenerbahçe'yi eleyen golün asistini yaparken tanışmıştı. obraniak tek başına rizespor'u kümede tutacak sol ayağa ve oyun görüşüne sahip. ayağının tozuyla attığı gençlerbirliği'ne attığı muhteşem gol de habercisi.

erciyesspor, geçen sene devre arasında kalite almayı tercih etmiş ve edinho sayesinde mucize bir hayatta kalma hikâyesi yaratmışlardı. 2008 yılında camp nou'da el clasico'da maç 0-0'ken karşı karşıya pozisyonda topu valdes'e nişanladıktan sonra real madrid kariyeri biten drenthe ile aynı geleneği devam ettiriyorlar. hollandalı, ilk maçında attığı nefis golle gözümüzün pasını sildi. 27 yaşındaki eski yıldızın ryan babel gibi yeniden doğup doğamayacağını zamanla göreceğiz. 

akhisar ise tartışmasız yabancı transferin flaş takımı. roberto carlos kontra oynayıp gekas ile sonuca gitmeye alışkın takımdan geçen sezonun flaş ekibi sivasspor vari bir takım yaratmak için lua lua, ricardo vaz te ve custodio gibi uluslararası hücumcuları tercih etti. vaz te atletik çatısıyla bu lige çok uygun bir forvet. west ham'daki ilk sezon formuna ulaşırsa, custodio da diz sakatlığını yaşamadığı ve braga ile uefa finali oynadığı 4 sezon öncesinden bir kaç numarasını sergilerse akhisar ligin ikinci yarısında hiç beklenmedik bir çıkışın aktörü olabilir.

televizyon dünyasının iddialı ve renkli yorumcusu sergen yalçın ise teknik direktör olarak sivasspor'u kümede tutmak için tecrübeye sarıldı. ibrahim akın, eneramo ve aydın son hareketi yapamayan ve üretken olamayan takım için iyi transferler.

balıkesirspor ligimizde kabul görmüş forvetler zec ve promise hücum hattını güçlendirdi. andre santos son dönemde ülkemize başlayan portekiz akınındaki kariyerli isimlerden biri. milli orta saha oyuncusunu pasörlüğü ve savunma devamlılığı konusunda eksik görsem de attığı golle iyi başladı. savunma sorunlarına split takımının kalecisi vukovic ve stoperi glumac'ı beraber getirip savunma sorununu uyum sürecini minimuma indirmeye çalışmak da akıllıca. lige yeni çıkmış takımların transfere sarılması anlaşılabilir ama panik değil plan dahilinde olması gerek. akhisar çok iyi bir örnekti. balkes ise sezon başındaki hatasını yine tekrarladı ve bir takım oluşturmak yerine sürekli transfer yaparak kadro oluşturmayı seçti. kemal özdeş'in işi çok zor.

chelsea işi şansa bırakmadı

ada'ya bakıldığında mourinho'nun şampiyonluk işini şansa bırakmadığı görülüyor. rotasyonda fazla süre alamayan schürrle'yi 32 milyona wolfsburg'a satıp yerine kolombiyalı cuadrado'yu aldılar. cuadrado'nun atletizminin ve süratinin schürrle'den eksik kalır yanı yok. fazlası tekniğiyle de adam eksiltme becerisine sahip olması ve bek oynayabilmesi. çok yönlü oyuncuları seven mourinho için biçilmiş kaftan. güney amerika ekolünden ada'ya gelen bir başka dikkat çekici isim gabriel paulista. vitoria'dan geçen sezon villarreal'e gelen ve çok çabuk bir sıçrama yaparak arsenal'a giden brezilyalı stoper topu oyuna sokma ustası, atletik stoper türünün temsilcilerinden. 24 yaşında olması ve % 75'lik millilik kıstasına uymadığı halde federasyonun tanıdığı istisna ingiltere'de farklı tartışmalara da yol açıyor.

fernando torres'in yuvası vicente calderon'a dönüş anı içlerinde en özel olanıydı. barcelona'nın cezası sebebiyle elinin kolunun bağlı olduğu dönemde real madrid orta sahasına, cruzeiro'dan jenerasyonunun en yetenekli isimlerinden lucas silva'yı aldı. 21 yaşındaki futbolcu tipik brezilyalılar gibi tekniğinden ziyade pozisyon bilgisi, sertliği ve devamlılığıyla dikkat çeken bir profile sahip. ceza sahası dışından çok etkili şutları var. merkez oyuncusu kullanmakta ve işlemekte usta olan ancelotti genç oyuncudan yeni bir xabi alonso yaratabilir. yine de bir başka talibi olan arsenal'e gitmesi alacağı süre ve kendi kariyeri açısından daha doğru olabilirdi. la liga'daki bir diğer flaş orta saha transferi valencia'ya gelen enzo perez. arjantinli oyuncu benfica'da çok başarılı üst üste iki sezondan sonra dünya kupası'nda da final oynadı. transferde perez kadar benfica'nın başarısı da takdir edilmedi çünkü 28 yaşındaki futbolcunun iki sezonluk performansını ve üzerindeki finalist etiketini muazzam pazarlayarak 25 milyon € kazandılar. 

mali krizdeki serie a, roma dışında transferi sönük geçirdi denebilir. başkent kulübü yazın iturbe ve salih ile başladığı yetenek toplama işine devre arasında cagliari'den tıpkı salih gibi opsiyonlu kiraladığı victor ibarbo ile devam etti. seydou doumbia ise en pahalı transferleri. 14.5 milyon €'ya alınan fildişi sahilli forvet isviçre ve rusya gibi ikincil liglerde başarılı ve istikrarlı sezonlar geçirmiş, gol krallıkları kazanmış bir isim. fakat bu transferden dolayı çok daha yetenekli ve iyi olduğunu düşündüğüm, milli forvet matteo destro'dan vazgeçtiler. milan fırsatı kaçırmayarak genç golcüyü kiraladı.

transfer piyasasının en büyük tehlikesi ise çin. avrupa medyasına sadece bahis ve şike üzerinden malzeme oluyor, henüz onların liglerini hedef almadıkları için üzerlerinde durulmuyor. fakat arap kulüpleriyle birlikte brezilya'da çok agresifler ve ligin yetenekli oyuncularını ederlerinden fazla ödeyerek toplamaya devam ediyorlar. guangzhou evergrande kulübü, iki sene önce dario conca'yı dünya'nın en çok kazanan oyuncusu yapmıştı. bu kez de cruzeiro'nun 22 yaşındaki milli orta saha oyuncusu için 15 milyon € ödeyerek gündeme geldiler.

alper öcal 1982 doğumlu. beykent üniversitesi mis ve işletme bölümlerinden mezun. vatan gazetesinde spor yazarlığı, lig tv'de brezilya serie a ligi danışmanlığı ve bloomberg ht kanalında futbol ekonomisi üzerine program yaptı.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir

kaynak: al jazeera