Görüş

Fransa'da siyasi haritayı aşırı sağ yeniden çiziyor

Marine Le Pen'in 2017'de cumhurbaşkanı seçilmesi zor. Zira hâlâ cumhurbaşkanlığı için Le Pen'e asla oy vermeyeceğini söyleyen birçok seçmen var. Ancak partinin tabanı genişleyip yerelde seçmenler Ulusal Cephe adaylarını daha iyi tanıdıkça bu tabu yıkılabilir ve Le Pen'in cumhurbaşkanlığı mümkün olabilir.

Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin yükselişi, Avrupa genelinde aşırı sağın güçlenmesi eğiliminin bir parçası. [Fotoğraf: Reuters]

fransa, mart 2015'in son iki pazar günü, ülkedeki 101 il genel meclisi'nin yeni üyelerini seçti. iktidardaki sosyalist parti (ps), 101 il genel meclisi'nin 61'inde kontrolü elinde bulunduruyordu fakat bunların yarıdan fazlasını kaybetti. seçimin galibi, eski cumhurbaşkanı nicolas sarkozy'nin liderliğindeki, sağ kanattan halk hareketi birliği (ump) oldu. ump seçimlere, merkez partisi demokratlar ve bağımsızlar birliği (udi) ile ittifak yaparak girdi. ancak marine le pen'in yönetimindeki aşırı sağcı ulusal cephe (fn), ilk tur oylarının yüzde 25'ini alarak tarihi bir başarı elde etti.

ulusal cephe, hiçbir seçim bölgesinde il genel meclisi'nin kontrolünü kazanamamasına rağmen, partinin gösterdiği başarı dikkat çekici. parti'nin geleneksel eğilimi, fransa siyasi hiyerarşisinin görece mütevazı bu kademesi için çok fazla çaba göstermemek şeklindeydi. gücü de esasen, ülkenin kuzeydoğusundaki sıkıntılı eski sanayi bölgeleri ve göçmen nüfusla sürtüşmelerin yaşandığı güneydoğudaki sahil kentleri gibi belirli bölgelerde yoğunlaşıyordu. ulusal cephe, orta büyüklükteki şehirlerde nadiren belediye başkanlığı kazanabiliyordu ama kurucusu jean marie le pen'in liderliği döneminde genel olarak yöneten bir parti değil, karşı çıkan bir partiydi.

ulusal cephe'nin oyu, hem sosyalist parti hem de (ittifak ortakları hariç) ump'nin tek başına aldığı oydan yüksek olduğu için cumhurbaşkanlığı yarışı, şimdiye kadar ülke siyasetini kontrol eden bu iki partiden sadece birinin ikinci tura kalacağı üçlü bir yarışa dönüşebilir.

by Arthur Goldhammer

jean marie le pen yaygara koparmak istiyordu. 2011'den beri partiyi yöneten kızı ise cumhurbaşkanı olmak istiyor. bu yüzden marine le pen, parti programını yeniden gözden geçirip söylemini genç oyları hedefleyecek biçimde değiştirerek partinin tabanını genişletti. anketler, ulusal cephe seçmenlerinin göçmenlere kati bir şekilde karşı çıkmaya devam ettiğini gösteriyor.

fakat genç le pen kurnaz biçimde, göçmenlere açıktan düşmanca bir tavır göstermek yerine sorunu, cumhuriyetin değeri olan laikliği savunmak biçiminde tanımladı. bunun gibi taktikler, fransız medyasının da söylediği gibi, partinin üstündeki öcü imajını ortadan kaldırdı; böylece oy almasını engelleyen kötü damga ciddi oranda silindi. ayrıca gençleşme eğilimindeki ulusal cephe seçmeni ağırlıklı olarak gençler ve genel itibarıyla eğitim seviyesi düşük kesimlerden oluşuyor. ulusal cephe'ye verilen oyların yüzde 40'ı işçi sınıfından.

marine le pen'in hamleleri merkez partileri zorluyor

son seçimlerde le pen, daha önce zayıf olduğu bölgelerde partisinin gücünü arttırmak için büyük bir çaba harcadı. 22 mart'ta gerçekleşen seçimlerin ilk turunda ulusal cephe, tüm partilerden daha yüksek biçimde, seçim bölgelerinin yüzde 93'ünde aday gösterdi. ulusal cephe'nin seçmen coğrafyasındaki bu genişleme, fransız siyasetinin tabiatını değiştirdi. fransa'da, amerika'nın aksine, çok sayıda siyasi parti olmasına rağmen cumhurbaşkanlığının önemi, iki partili mantığı mecbur kılıyor. küçük partiler, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turuna katılıyor ama ikinci turda seçmenler genelde bir merkez sağ ve bir merkez sol parti arasında seçim yapıyorlar.

şu anda ulusal cephe'nin oyu, hem sosyalist parti hem de (ittifak ortakları hariç) ump'nin tek başına aldığı oydan yüksek olduğu için önümüzdeki cumhurbaşkanlığı yarışı, şimdiye kadar ülke siyasetini kontrol eden bu iki partiden sadece birinin ikinci tura kalacağı üçlü bir yarışa dönüşebilir (nitekim 2002'de benzeri bir durum yaşanmıştı). lakin böyle olsa bile marine le pen'in 2017'de cumhurbaşkanı seçilmesi zor. zira hâlâ rakibi kim olursa olsun cumhurbaşkanlığı için le pen'e oy vermeyeceğini söyleyen çok sayıda seçmen var. ancak partinin tabanı genişleyip yerelde seçmenler ulusal cephe adaylarını daha iyi tanıdıkça bu tabu yıkılabilir ve le pen'in cumhurbaşkanlığı mümkün olabilir.

bir diğer korku ise son seçimlerde sosyalist parti'nin şehir ve ilçelerdeki geleneksel tabanını sarsan önemli kayıpları. sosyalist belediyeler, partinin merkez kadrolarının yetiştiği bir eğitim alanı olduğu gibi, parti üyeleri için de iş kapısıydı. bu fırsatlar şimdi ump'nin eline geçti. ayrıca 2012 cumhurbaşkanlığı seçiminde sosyalist francois hollande'a oy veren pek çok seçmen, büyük hayal kırıklığı yaratan politikaları nedeniyle son iki seçimde partiden uzak durdu.

finans dünyası ve almanya'nın bastırdığı kemer sıkma politikalarıyla mücadele edeceğini vaat etmesine rağmen hollande, selefinin sanayide rekabeti arttırmak amacıyla almanya ile imzaladığı işletme vergilerini düşüren ve bireysel vergileri arttıran anlaşmayı yeniden müzakere edeceğine dair verdiği sözden geri döndü. hollande'a destek, beşinci cumhuriyet tarihinin en düşük oranı olan yüzde 13'e kadar geriledi. bunun sonucunda hollande'ın yeşiller (les vertes) ile kurduğu koalisyon çöktü; sosyalist partili bazı milletvekilleri ile bakanlar isyan çıkardı ve aşırı sol eğilimli sol cephe (front de gauche), sosyalist parti'ye verdiği zımni destekten vazgeçerek açıkça muhalif bir pozisyona geçti.

yaşanan bu derin çatlaklar, sosyalist parti'nin bölgesel seçimlerdeki başarısızlığını izah etmeye yetiyor. 2014'teki belediye seçimlerinde gösterilen benzeri başarısızlığın üstüne hollande, başbakan jean marc ayrault'yu görevinden almış ve yerine manuel valls'ı atamıştı. yine de görece merkeze daha yakın valls ile tüm kozları ortaya koyan hollade'ın elinde gidişatı değiştirmek için çok fazla olasılık bulunmuyor. durumdan hoşnut olmayan solcu oyları ancak ekonomide görülecek büyük bir olumlu gelişme geri getirebilir. bu gerçekleşse bile solcular, kendilerini aldattığını düşündükleri bir partiye oy vermeyebilir. bazı yorumcuların sosyalist parti'nin ölümcül bir sarmala girdiğini söylemesi boşuna değil.

sarkozy, 2017'de cumhurbaşkanlığını geri almak için hakim pozisyonda olacak gibi duruyor. tabii hakkındaki soruşturmalardan biri sarkozy adına olumsuz sonuçlanmazsa. 2012'de çok az kişinin aklına gelen sarkozy'nin geri dönüşü, fransız siyasetinde 3 senenin uzun bir süre olduğunu kanıtlıyor.

by Arthur Goldhammer

sarkozy'nin geri dönüşü

öte yandan seçimin sürpriz galibi sarkozy oldu. 2012'de onun durumu da holande'ın durumundan farksızdı. nitekim cumhurbaşkanlığı makamındaki performansı, onu tabanının gözünden düşürmüştü. üstelik sarkozy'nin aşırı sağa kayan oyları geri kazanma çabası, marine le pen yönetimindeki ulusal cephe'nin yeni stratejisine meşruiyet kazandırmaktan başka işe yaramadı. sarkozy yine de hollande karşısında 3 puandan az farkla mağlup oldu.

cumhurbaşkanlığını kaybetmesinin ardından birçok suistimal ile suçlanır ve hakkındaki bazı soruşturmalar hâlâ devam ederken sarkozy, 2014 yılında tekrar partinin başına geçti. ump'nin 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adayını belirleyeceği yarışta sarkozy'nin karşısına birkaç rakip çıkacak. ama sarkozy'nin ump'nin sadık üyeleri arasındaki desteği güçlü ve onun partinin çatışan grupları arasında bir uzlaşma sağlayacağına inanılıyor.

il genel meclisi seçimlerinde sarkozy, sosyalistlere ve ulusal cephe'ye eşit biçimde eleştiri yöneltti. sarkozy'nin bu tercihi, cumhurbaşkanlığı adaylığı yarışında muhtemel rakiplerinden biri olarak görülen ve merkeze daha yakın bir isim olan alain juppe tarafından eleştirilmişti. lakin sarkozy, merkezci udi ile kurduğu ittifak ile juppe'ye merkezde üstünlük sağlamış gibi görünüyor.

kaldı ki ump'nin seçimi kazandığı bölge sayısı itibariyle elde ettiği önemli zafer, sarkozy'nin her iki tercihinin de doğruluğunu kanıtlar nitelikte. bu yüzden sarkozy, 2017'de cumhurbaşkanlığını geri almak için hakim pozisyonda olacak gibi duruyor. tabii hakkında süren soruşturmalardan biri sarkozy adına olumsuz sonuçlanmazsa. 2012'de çok az kişinin aklına gelen sarkozy'nin geri dönüşü, fransız siyasetinde 3 senenin uzun bir süre olduğunu kanıtlıyor.

arthur goldhammer, yazar ve çevirmen. 1991'den bu yana harvard üniversitesi avrupa çalışmaları merkezi üyesidir. goldhammer'ın fransa siyasetiyle ilgili görüşlerini yazdığı bir blogu ve "shooting war" isimli bir romanı bulunmaktadır.

twitter'dan takip edin: @artgoldhammer

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Arthur Goldhammer

yazar ve çevirmen. 1991'den bu yana harvard üniversitesi avrupa çalışmaları merkezi üyesidir. goldhammer'ın fransa siyasetiyle ilgili görüşlerini yazdığı bir blogu ve "shooting war" isimli bir romanı bulunmaktadır. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;