Görüş

İnsani yardım ve Türkiye’nin yükselen profili

Türkiye dünyanın neresinde olursa olsun afet veya acil durumlarda elinden geldiğince diğer ülkelere insani yardım gönderiyor. Fakat yardımların ulaştırılması, dağıtılması ve sonrasında sürdürülebilir projeler geliştirilmesi için Türkiye’nin bir yol haritasına ihtiyacı var.

Global Humanitarin Assitance'ın raporuna göre Türkiye geçen yıl 1,6 milyar dolar uluslararası insani yardımda bulundu. [Fotoğraf: AA-Arşiv]

ingiltere merkezli kalkınma inisiyatifi bünyesinde faaliyet gösteren küresel insani yardım (global humanitarin assistance – gha) programı dünyada yapılan insani yardımlara dair yıllık raporlar derlemektedir. gha’nın 2014 raporuna göre 2013 yılında abd ve birleşik krallık’ın ardından türkiye 1,6 milyar dolar insani yardım miktarı ile en fazla yardım yapan üçüncü ülke oldu. aynı rapor, yüzde 0,21’lik oran ile milli gelirinden insani yardımlara en çok pay aktaran ülke olarak türkiye’yi “en cömert ülke” olarak duyurdu.

dış yardımlar genellikle insani yardım ve resmi kalkınma yardımı olarak ikiye ayrılır. insani yardım, acil durumlarda insan hayatını kurtarmak ve mağdurların acılarını dindirmek için yapılan yardımlardır. resmi kalkınma yardımları ise ülkelerin iktisadi kalkınması ve refah seviyelerinin yükselmesi için hükümetlerce yönetilen finansman akışıdır. diğer bir ifadeyle, insani yardımla amaçlanan balık vermek, resmi kalkınma yardımları ile amaçlanan ise (en azından teoride) balık tutmayı öğretmektir. türkiye’nin dünyada üçüncülüğü elde ettiği alan insani yardımlar. resmi kalkınma yardımları baz alınarak yapılacak bir sıralamada türkiye üst sıralarda yer almayacaktır.

her ne kadar başka ülkelere yardım yapsa da türkiye, dünya bankası verilerine göre hem 2011 hem de 2012 yılında 3 milyar abd dolarından fazla resmi kalkınma yardımı almıştır. bu miktar, suriye krizi öncesinde 1-1,3 milyar abd doları arasında idi. dolayısıyla, türkiye milli gelirinden kayda değer bir payı, insani yardıma ayırsa da dışarıdan yardım alan bir ülke konumundadır.

yaklaşık 1,5 milyon suriyeli mülteciye yapılan yardımlar türkiye’nin insani yardım sıralamasında üst sıralarda yer almasında etkili olan faktörlerin başında gelmekte.

by Hasan Öztürk

belirtilmesi gereken bir diğer husus ise en cömert ülke ilan edilmenin somut anlamda türkiye’ye bir getirisi yoktur. hiç şüphesiz dünyada insani yardımlar konusunda cömert olarak anılmak ülkeler adına prestij sağlar. ancak, tek başına böylesi bir birincilik uluslararası anlamda ülkelere kayda değer fayda sağlamaz. hükümetlerin kendi halklarına dönük ortaya koydukları yönetim tarzı, uluslararası insan hakları standartlarına riayet edilmesi ve ifade, basın ve dini özgürlükler alanında uygulamalar bu tür birincilikleri daha anlamlı kılmakta. en çok insani yardım yapan ülkeler listesine bakıldığında uluslararası siyasette saygınlığı az olan ülkeleri de görmek mümkün. bu yüzden gha raporunu önemli görmekle birlikte doğuracağı etkiyi veya olası kazanımları abartmak yanlış.

türkiye’nin milli hasılasına oranla en fazla insani yardım yapan ülke olmasında suriye’de yaşanan iç savaş sebebiyle türkiye’ye akın eden mülteciler etkili oldu. ekonomik kalkınma ve işbirliği örgütü (oecd) ölçütlerine göre ülke sınırları içindeki mültecilere yapılan yardımlar da insani yardım kapsamında değerlendirilmekte. dolayısıyla türkiye’de bulunan yaklaşık 1,5 milyon suriyeli mülteciye yapılan yardımlar türkiye’nin insani yardım sıralamasında üst sıralarda yer almasında etkili olan faktörlerin başında gelmekte.

gelişmiş ülkelerde de insanlar türkiye toplumu gibi kendi toplumlarında yardıma muhtaçlar varken hükümetlerinin neden başka ülkelere yardım gönderdiğini sorgulamaktadır. aslında, ülkeler milli gelirlerinin çok az bir kısmını insani yardımlara ayırmaktadır. milli gelire oranına göre 2013 yılında en çok insani yardım yapan ülke olan türkiye'nin milli gelirinden insani yardıma ayırdığı pay sadece yüzde 0,21'dir. ayrıca, insani yardımlar doğal afetlerden veya savaşlardan dolayı zor durumda olan ve hayatta kalma mücadelesi veren insanlara yapılmakta.

göz ardı edilmemesi gereken bir diğer konu ise küçük maddi bir imkânın dünyanın başka bir yerinde büyük şeyler ifade etmesidir. örneğin, türkiye’de  günde 91 milyon ekmek üretiliyor ve birtakım sebeplerden ötürü günde 4,9 milyon ekmek israf oluyor. somali’nin nüfusunun 6 milyon olduğunu düşündüğümüzde şu acı gerçekle karşılaşılmaktadır: somali halkının en az yarısının günlük ekmek ihtiyacını büyük ölçüde karşılayacak kadar ekmek türkiye’de her gün çöpe gitmektedir. türkiye’deki yaşam standartları her ne kadar birçok gelişmiş ülke seviyesinde olmasa da az gelişmiş ülkelerden yüksektir. kaynaklar ve imkânlar açısından bakıldığında ortalama bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı az gelişmiş ülkelerdeki insanlardan daha yüksek yaşam kalitesine sahiptir. dolayısıyla türkiye’de yoksul kabul edilen bir kişinin hayatında kayda değer bir refah artışı sağlamayacak bir miktar dünyanın başka bir yerinde bir kişininin yaşamında bir fark meydana getirebilir.

türkiye gerek resmi kalkınma yardımları gerekse insani yardımlar alanında nispeten yeni bir aktör. bu yazının konusu gereği insani yardım alanına bakıldığında aşılması gereken birkaç ciddi sorun var. birincisi, dünyada genellikle insani yardımları ülkelerin kızılhaç örgütleri yaparken türkiye’de devlet adına insani yardımlar kızılay yerine daha çok afet ve acil durum yönetimi başkanlığı (afad) eliyle yapılmakta. yapısı ve personelinin eğitimi gereği bir depremde arama kurtarma faaliyetlerinde afad doğru bir tercih iken deprem sonrası çadır kentlerdeki insanlara yardımların ulaştırılması, dağıtılması ve mağdur insanlarla ilgilenilmesi afad personelinin asıl uzmanlık alanı değil. 

yardımların belli bir coğrafyada yoğunlaşması kaçınılmaz olarak hükümetin 'yeni osmanlıcılık' ile itham edilmesine yol açmakta. 

by Hasan Öztürk

ikinci bir sorun ise kaynakların etkin ve verimli kullanılamamasıdır. insani yardım sahada yapılan bir iş. yardımları mağdurlara dağıtmak için geniş bir gönüllü ağına, bu ağı etkin ve verimli kullanacak teşkilata ve kapasiteye sahip olmak en önemli konu. bir devletin tek başına dünyanın farklı bölgelerine yüklü miktarda insani yardım göndermesi mümkün olsa bile bu yardımların geniş bölgelere dağıtılması kolay değil. ayrıca afetler veya acil durumlar sonrasında sürdürülebilir insani yardım projeleri gerçekleştirmek de devletlerin tek başlarına altından kalkabilecekleri bir iş değil. bu sebeple gelişmiş ülkeler insani yardım projelerini sivil toplum kuruluşları ile hayata geçirmekte. maalesef iç siyasette yaşanan gerginliklerden dolayı bazı etkin yardım kuruluşları ile işbirliğine girilememesi, insani yardım işini türkiye için daha zor ve masraflı hale getirecektir.

üçüncü sorun ise türkiye’nin gerek insani gerek resmi kalkınma yardımlarının daha çok eski osmanlı coğrafyasına yoğunlaşmasıdır. bu tek başına elbette sorun değil. fakat, yardımların belli bir coğrafyada yoğunlaşması kaçınılmaz olarak hükümetin “yeni osmanlıcılık” ile itham edilmesine yol açmakta. türkiye bu algıyı yıkacak somut projeler geliştirememekte.

dördüncü sorun ise kamuoyunun yeterince bilgilendirilmemesi. türkiye kamuoyu hangi amaçla, nereye, ne kadar yardım yapıldığını bilmiyor. doğal olarak, gha raporu da türkiye’nin yaptığı 1,6 milyar abd dolarının nereye harcandığı noktasında bilgi veremiyor. kamuoyunun yapılan yardımlar hakkında bilgi sahibi olması şeffaflığı artıracak ve insani yardımla ilgilenen kurumlar daha verimli ve etkin performans gösterecektir.

beşinci, belki de en önemli sorun resmi kalkınma yardımları gibi insani yardımlar konusunda da türkiye’nin bir stratejisinin olmaması. türkiye dünyanın neresinde olursa olsun afet veya acil durumlarda elinden geldiğince diğer ülkelere insani yardım gönderiyor. fakat yardımların ulaştırılması, dağıtılması ve sonrasında sürdürülebilir projeler geliştirilmesi noktasında türkiye’nin bir yol haritasına ihtiyacı var. belirli bir strateji takip edilmeden gerçekleştirilen insani yardım projeleri, her ne kadar iyi niyetli olsa da istenmeyen sonuçlar doğurabilir, yanlış algılara sebep olabilir.

dış yardım sektöründe türkiye nispeten yeni bir aktör. bahsedilen sorun alanlarında yapılacak iyileştirmeler sayesinde ilerleyen yıllarda türkiye daha etkin ve verimli insani yardım projeleri gerçekleştirecektir. resmi kalkınma yardımları alanında ise türkiye farklı sorunlarla karşılaşmakta. bu ise başka bir yazıda ele alınması gereken bir konu.

hasan öztürk, bilge adamlar stratejik araştırmalar merkezi (bilgesam) araştırma koordinatörü ve afrika araştırmacısı. lisans eğitimini tanzanya’da, yüksek lisans eğitimini abd’de aldı. marmara üniversitesi’nde doktora eğitimine devam etmektedir. tanzanya’da birleşmiş milletler tarım ve gıda örgütü (fao) ve uluslararası çalışma örgütü'de (ilo) çalıştı. ingilizce, arapça ve svahili bilen hasan öztürk, dış yardımlar, afrika, güvenlik konuları üzerine çalışmalar yapmaktadır. 

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Hasan Öztürk

bilge adamlar stratejik araştırmalar merkezi (bilgesam) araştırma koordinatörü ve afrika araştırmacısı. lisans eğitimini tanzanya’da, yüksek lisans eğitimini abd’de aldı. marmara üniversitesi’nde doktora eğitimine devam etmektedir. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;