Görüş

Müslüman gençlerin radikalleşme süreci ya da "online cihat"

Genellikle yirmili yaşlardaki gençleri, gelişmiş Batı ülkelerindeki konforlu hayatlarını bırakıp, vatanlarından çok uzakta IŞİD gibi örgütlere katılmaya iten sebeplerin tespiti oldukça çetrefilli ve karmaşık. Bu konuda kolay ve genellemeci bir cevap vermek oldukça zor olmakla birlikte internet ve sosyal medyanın zaman, mekân ve hudut tanımaz etkisinin çok büyük olduğunu söyleyebiliriz.

Konular: IŞİD, Ortadoğu
Tomar'a göre IŞİD, adaletsizlikler karşısında çaresiz hisseden Müslüman gençleri sosyal medya yoluyla etkileyip cihada yönlendiriyor.

20. yüzyıl sonları ile 21. yüzyıl başları islam dünyasında, tarihinde eşi-benzeri pek görülmemiş bir biçimde, radikal örgütlerin kurulduğu ve sansasyonel eylemler gerçekleştirdiği yeni bir döneme şahitlik etti ve etmekte. el kaide, eş şebab, boko haram ve irak şam islam devleti (işid) gibi örgütler birbiri ardınca ortaya çıkmakta. islam dünyasında sömürgeciliğin sona ermesinin ardından, genellikle emperyal güçler tarafından da desteklenen elitist, laik dikta yönetimlerinin bir türlü bertaraf edilememesinin temel sebebini oluşturduğu bu yeni durumun, uluslararası kamuoyu ve mutedil müslümanlar tarafından şiddetle reddedilmekle birlikte, islam dünyasında bir taban bulduğu da bir gerçek. öncelikle üzerinde durmamız gereken temel nokta hangi faktörlerin bu tür radikal örgütlerin taban bulmasında etkili olduğu ve gençlerin hangi saiklerle bu tür örgütlere sempati duyduğunu tespit etmek olmalı.

televizyonlarda her akşam askeri-güvenlikçi politikalarla bu örgütlerin nasıl altedilebileceği tartışılıyor. bataklıklar yerine sineklerle uğraşıyoruz. halbuki askeri yöntemlerle birini yenseniz başka bir bölgede yenisi ortaya çıkıyor. bu sorunun çözümü ancak bu tür örgütlere katılımın sosyolojik sebeplerini anlamaktan geçiyor. dini, ideolojik, fikri, toplumsal ve siyasi sebepleri olan bu sorun askeri yöntemlerle çözülemez.

islam dünyasında bu tür örgütlerin ortaya çıkmasının temel sebepleri malum. doğuşundan itibaren 'eski dünya'da yani akdeniz çevresinde uzun yıllar önemli bir siyasi ve iktisadi bir güç olarak liderlik yapan islam dünyasının özellikle 19. yüzyıldan itibaren batı’nın bilim, teknoloji ve endüstri alanlarında meydan okumasına cevap verememesi, modernitenin ortaya çıkardığı sorunları çözmedeki başarısızlığı, türkiye ve iran gibi birkaç devlet haricinde islam dünyasının büyük kısmının batılılar tarafından sömürgeleştirilmesi, sömürgecilerin islam dünyasını kendilerine bağlı elitler eliyle yönetmesi, islam devletlerinin soğuk savaşın iki kutuplu dünyasında otokratik yönetimler tarafından idare edilmesi, batı’nın çifte standartları, filistin sorunu, afganistan ve irak’ın işgali, sosyal adaletsizlik, cehalet, işsizlik, fakirlik vs. bu tarihi, siyasi ve sosyal sebepleri daha da artırmamız mümkün.

sorunun çözümü ancak bu tür örgütlere katılımın sosyolojik sebeplerini anlamaktan geçiyor. dini, ideolojik, fikri, toplumsal ve siyasi sebepleri olan bu sorun askeri yöntemlerle çözülemez.

by Cengiz Tomar

islam dünyasında radikal örgütleri ortaya çıkaran şartlar

islam ülkelerinin genel şartları maalesef bu tür örgütler için oldukça müsait. birkaç örnek vermek gerekirse: okuma yazma oranı yüzde 14, kişi başına düşen milli gelir bin dolar civarında, 30 milyondan fazla genç ve eğitimsiz nüfus, siyasi açıdan uzun yıllardır istikrarsız içindeki afganistan... onun hemen yanı başında 180 milyonluk nüfusu, okuma-yazma bilmeyen kadınların oranının yüzde 50’den fazla olduğu, hindistan ve afganistan gibi komşularıyla problemleri olan, kişi başına düşen 3 bin dolarlık geliriyle nükleer pakistan... 1980’den beri başı dertten kurtulmayan, uydurma olduğu sonradan anlaşılan gerekçelerle neo-con’lar yönetimindeki abd tarafından işgal edildiği günden bu yana tam bir karmaşa içindeki, her gün onlarca insanın mezhebi-etnik çatışmalar ve bombalı saldırılarda öldüğü irak... hâlbuki hem petrol ve yeraltı kaynakları, hem de dicle ve fırat nehirleri havzasında yer alması nedeniyle tarım açısından islam dünyasının en zengin ülkesi olması gerekirken, 2003 yılından bu yana yaklaşık 200 bin kişi öldürüldü irak’ta. el kaide’nin arabistan yarımadasındaki en önemli ayağı olan 25 milyon nüfus, 1.500 dolar kişi başı gelir ve yaklaşık yüzde 50’lik okuma-yazma oranıyla yıllardır karışıklıklar içindeki fakir yemen... somali, mali ve sudan vs. gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. hemen yanıbaşımızdaki azınlığın çoğunluğu yönettiği suriye’de yaklaşık üç yıldır devam eden olaylarda yüz binlerce kişi ölmüş, milyonlarca suriyeli ise komşu ülkelere göç etmek zorunda kalmıştır. israil tarafından kendi topraklarından sürülen, evleri yıkılan, katledilen filistinliler... islam dünyasında yaşayan gençleri bu tür örgütlere katılmaya motive edecek oldukça fazla sebep yok mu sizce?..

batı’da müslümanlar ve radikal örgütler

genellikle yirmili yaşlardaki gençleri, gelişmiş batı ülkelerindeki konforlu hayatlarını bırakıp, vatanlarından çok uzakta suriye veya irak’ta bu tür örgütlere katılmaya iten sebeplerin tespiti oldukça çetrefilli ve karmaşık. bu konuda kolay ve genellemeci bir cevap vermek oldukça zor olmakla birlikte internet ve sosyal medyanın zaman, mekân ve hudut tanımaz etkisinin çok büyük olduğunu söyleyebiliriz. işid'in internet üzerinden mükemmel bir ingilizce ile yaptığı kutsal savaşa yani cihada davet edici yayınlar batılı gençlere nüfuz etmenin en temel aracı durumunda. işid adlı radikal grup, internet ve sosyal medyayı kullanmada şaşırtıcı derecede modern. insansız hava aracıyla çekim yapabilmekte ve hatta esir tuttuğu gazetecilere aynul arap’ta (kobani) yayın yaptırabilmekte.

batı'da ve islam dünyasındaki adaletsizlikler karşısında çaresiz kızgın gençlere adil bir islami devlet vadediyor. iki kültür arasında sıkışmış, kimlik bunalımı yaşayan göçmen müslümanların çocukları ile batı toplumları tarafından genelikle marjinalleştirilen, sonradan islam’a girmiş, mühtedi gençler arasında yankı buluyor bu çağrı. çoğu dini eğitim almamış veya islam’la ilgili bilgileri oldukça sığ samimi gençler bu çağrıya katılarak aynı zamanda kendilerini marjinalleştiren toplumlarından da intikam almak istiyorlar bir anlamda. böylece gençlerin toplumlarına olan isyanları bu yayınlar vasıtasıyla cihada kanalize ediliyor. bu yayınlarda tevhid, hicret, cihat, hilafet, şehitlik, biat, ümmet, tekfir ve mürted gibi islami kavramlar alabildiğine seçmeci ve amaca yönelik olarak olarak vurgulanıyor. kur’an-ı kerim ve hadislerde yer alan sembollerin sürekli altı çiziliyor.

işid’in en önemli yayın organlarının ismi dâbık. bu, bazı hadislerde kıyametten önce müslümanlar ile işid'in tabiriyle haçlılar arasındaki büyük savaşın (melahim, armageddon) yapılacağı halep’in kuzeyindeki bölgeye verilen isim. böylece hadisler yoluyla suriye’deki mücadelelerini haklı gösterirken kitab-ı mukaddes’te de yer alan bu savaşı vurgulayarak hıristiyanlıktan islam’a geçen mühtedi gençlerin kökenlerine atıfta bulunmakta. bu hadisin sonunda istanbul’un da fethedileceği vadediliyor; yani savaşçıları islam’ın onurunun kurtarılacağı büyük bir zafer bekliyor.

islam dünyasında gençleri ümitsizliğe sevk eden siyasi, sosyal ve iktisadi problemleri bir çırpıda çözmenin imkânı yok. ancak en can alıcı nokta insanların en temel ihtiyaçlarından olan dinin nasıl öğretileceği problemi.

by Cengiz Tomar

batı’dan gelecek gençleri teşvik amacıyla en fazla vurgulanan kavram ise hicret. hz. peygamberin mekke’den medine’ye hicreti, yani inanç uğruna bir başka yere göç etmenin gerekliliği. işid'in söyleminde dünya, islam ile küfür arasında ikiye bölünmüş durumda. üçüncü bir şık yok. dolayısıyla batı’da yaşayan müslümanlar da cihat için suriye ve irak’a hicret etmeliler bu yayınlara göre. halifeye biat’ın (bağlılık) kur’an-ı kerim'de de mevcut dini bir gereklilik olduğu önemli bir yer tutuyor işid'in yayınlarında. hilafete giden yol kısaca şöyle formüle ediliyor: hicret (göç), cemaat (müslüman bir toplum oluşturulması), tağutların (kafir liderlerin) bertaraf edilmesi ve nihayetinde hilafete ulaşılması. yani “altın çağa” ya da francis fukuyama’nın “tarihin sonu” kavramının islami versiyonuna sürekli yükselen bir çizgiyle ulaşmak.

internette yapılan yayınlarda rejimlerin müslümanlara yaptığı zulümler ve bunun karşılığında işid'in sosyal adaleti, yetimlere, yaşlılara ve fakirlere yaptığı yardımlar geniş şekilde anlatılarak gençler cihat için motive ediliyor. polisi, eğitim sistemi, bakanlıkları olan hükümran bir islam devleti olarak takdim ediyor kendini işid. vergi yerine zekat kavramı kullanılıyor. kendilerinden olmayan müslümanlar için ise mürtet (dinden çıkmış) sıfatını tercih ediyorlar. ezilen kardeşlerine yardım etmeleri gerektiği yapılan hatırlatmalar arasında önemli yer tutuyor. bu 'online' çağrı batı’da konforlu bir hayat süren gençleri radikalleştirerek irak ve suriye’ye yönlendiriyor. aynı zamanda bir “propaganda cihadı” olan bu alanda kazanılan her başarı sosyal medya kullanma kapasiteleri yüksek olan gençler vasıtasıyla online kanallarla eşzamanlı olarak bütün dünyaya yayılıyor. böylece yeniden ve yeniden daha fazla genç batı’dan suriye ve irak’ta “cihat” etmek üzere devşiriliyor.

bu büyük sorunu bir çırpıda çözecek sihirli bir formül yok elimizde maalesef. islam dünyasında yukarıda bir kısmı sayılan ve gençleri ümitsizliğe sevk eden siyasi, sosyal ve iktisadi problemleri bir çırpıda çözmenin imkânı yok. ancak en can alıcı nokta insanların en temel ihtiyaçlarından olan dinin nasıl öğretileceği problemi. islam dininin tarihte örneklerine çok rastladığımız itidal, temkin ve hoşgörüsünü çocuklarımıza öğretebilmek. bunu yapamadığımız müddetçe modern yöntemleri kullanmakta oldukça başarılı olan bu radikal akımlar evimizde odalarında ders çalıştığını zannettiğimiz çocuklarımıza bilgisayarlar vasıtasıyla çok kolay ulaşabilmekte.

işid ve benzeri radikal örgütlerin müslümanların imajına verdikleri zararı engellemek için, istanbul’da batılı uzmanları getirerek beş yıldızlı otellerde yapmakta olduğumuz masraflı islamofobi toplantılarıyla para ve zamanımızı tüketmek yerine, dikkatimizi islam dünyasında ve batı’da müslümanlara verilen din eğitimi üzerine yoğunlaştırmamız gerekiyor bir an önce.

doç. dr. cengiz tomar, marmara üniversitesi ortadoğu araştırmaları enstitüsü’nde (ode) öğretim üyesi. 1992 yılında marmara üniversitesi fen edebiyat fakültesi tarih bölümü'nden mezun oldu. yüksek lisans ve doktorasını aynı okul ve bölümde tamamladı. ürdün ve edinburgh üniversiteleri'nde islam ve ortadoğu tarihi ile arapça alanlarında eğitim aldı. tomar'ın, arap coğrafyasının tarihi ve kültürü alanında yayımlanmış çok sayıda akademik makalesi bulunuyor.

twitter'dan takip edin: @cengiztomar

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Cengiz Tomar

prof. dr. cengiz tomar, marmara üniversitesi ortadoğu araştırmaları enstitüsü (ode) ve fen edebiyat fakültesi tarih bölümü öğretim üyesi. 1992'de marmara üniversitesi fen edebiyat fakültesi tarih bölümü'nü bitirdi. yüksek lisans ve doktorasını aynı okul ve bölümde tamamladı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;