Görüş

Patriot’ların Türkiye’den çekilişi bize ne söylüyor?

Patriot’ların Türkiye’den çekilmesi kararı millî bir füze savunma sistemine ihtiyacımızı bir kez daha gösterdi. Peki bu karar Türkiye’ye hangi siyasi mesajları veriyor? Yeni tehditler neler? Güvenlik analisti Metin Gürcan Al Jazeera için yazdı.

Almanya ve ABD, 2013'te Türkiye'ye gönderdikleri patriot bataryalarını çekeceklerini açıkladı. [Fotoğraf: AA-Arşiv]

sizce ekonomimizin üçte birini, nüfusumuzun dörtte birini oluşturan ve 2 trilyon dolarlık bir değer olan istanbul’un yüksek irtifa hava ve balistik füze savunması var mı? ‘bunca sıkıntının arasında ne alaka?’ cevabını verdiğinizi duyar gibiyim. ama mart 2004’te o dönem kerkük/irak’ta konuşlu abd’nin 173. hava indirme tugayı’nda türk irtibat tim komutanlığı görevi esnasında bulunduğu hava üssüne iraklı muhaliflerce atılan bm-21 grad 122 mm roketin etkisini bizzat görmüş biri olarak belirteyim, bence bu sorunun cevabını önemsemelisiniz.

çünkü bu roketin dehşet yıkıcılığını gözlerimle gördüm. patlama noktasına 10 km mesafede olmamıza rağmen kaldığımız binanın duvarları çatladı, camları kırıldı. psikolojik etkisiyse cabası... üsteki amerikan askerleri tam 2 ay boyunca gaz maskeleri ve nükleer/kimyasal saldırı koruma kitleri ile dolaştı.

2015 yılı türkiye’sinin balistik füze savunma kapasitesi, gelişen bir kısım yetersiz önleyici harekât ve caydırıcılık yetenekleri dışında, 1991 türkiye’sinden pek de farklı değil.

by Metin Gürcan


ve ne yazık ki türkiye’nin ne istanbul’u ne de başka bir şehrini konvansiyonel veya kimyasal/biyolojik/nükleer harp başlıkları ile donanmış bir balistik füze tehdidinden koruyacak millî bir askeri yeteneği var. türkiye, istanbul’u korumak için f-16’larına ve tsk envanterinde bulunan tek yüksek irtifa hava savunma füzesi olarak tanımlanabilecek, teknolojisi 1970’lerden kalma, demode mim-14 nike hercules’lere güveniyor.

kim türkiye’ye balistik füze atabilir?

peki, bu dönemde kim türkiye’ye balistik füze atabilir? çok makul bir soru. zira türkiye’nin çevresinde bu konuda yetenek kazanmaya çalışan aktör sayısı hızla artıyor. çünkü türkiye, hem suriye ve irak’taki iç savaşa komşu bir ülke, hem de iran, rusya, ukrayna, ermenistan gibi balistik füze yeteneğine sahip ülkelerle çevrili bir güvenlik ortamında bulunuyor.

durumu daha somutlaştıralım. suriye’nin envanterinde 700 km menzilli scud-d füzeleri var. iran füze kuvvetleri ise kıyam-1 (750 km), kadir-1 (1.600 km), şahab-3 (1.300 km) ve katı yakıtlı sejil-2 (2.000 km) füzelerine sahip. kimin elinin kimin cebinde olduğunun pek de belli olmadığı bugünlerde bu füzelerin işid ve pkk gibi terör örgütlerinin eline geçmesi de muhtemel tehditlerden biri.

mevcut güvenlik ortamında bu füzeler türkiye’de herhangi bir yeri hedef alabilir. türkiye’nin çevresindeki bu devletler de konvansiyonel ordularındaki tanklara ve toplara milyarlarca dolar harcamak yerine, caydırıcılık için böyle sofistike silah sistemlerine yöneliyor. yani bölgemizde balistik füze sahibi olmak moda olmaya başladı.

24 yılda değişen bir şey yok

ve acı gerçek: ankara 1991’deki 1. körfez savaşı sırasında saddam hüseyin’in balistik füze ve kitle imha silahları karşısında nato’nun füze savunma kabiliyetine ihtiyaç duymuştu. aradan 24 yıl geçti ve ankara, suriye iç savaşı ve esad rejiminin balistik füze tehdidi nedeniyle yine nato’nun kapısını çaldı. yani 2015 yılı türkiye’sinin balistik füze savunma kapasitesi, gelişen bir kısım yetersiz önleyici harekât ve caydırıcılık yetenekleri dışında, 1991 türkiye’sinden pek de farklı değil.

zaten o yüzdendir ki nato’nun en büyük 2’nci ordusuna sahip olmakla övünen türkiye, haziran 2012’de bir türk rf-4 savaş uçağının suriye ordusu tarafından vurulması ve  ekim 2012’de akçakale’de 5 sivilin suriye kaynaklı top ateşiyle ölümü sonrasında suriye füzelerine karşı korunmasız olduğu için endişe duyduğunu belirterek ‘beni koruyun’ talebini nato’ya iletmişti.

bunun üzerine nato, avrupa müttefik kuvvetler komutanlığı (saceur) koordinasyonunda ocak 2013’te türkiye’nin hava ve balistik füze savunmasını sağlamaya yönelik ‘aktif kalkan (active fence)’ misyonunu başlattı. bu misyon kapsamında, abd iki patriot bataryasını ocak 2013’te gaziantep’e, almanya iki adet patriot bataryasını şubat 2013’te kahramanmaraş’a, hollanda da yine iki adet patriot bataryasını şubat 2013’te adana’ya gönderdi.

bu arada türkiye’nin ‘beni koruyun’ talebi üzerine ülkemize patriot gönderen hollanda’nın yaklaşık 22 bin askeri (türk ordusunun yüzde 5’i) var, savunma bütçesi de bizimkinin yaklaşık yarısı kadar.

geçen hafta bir anda almanya ve abd bu patriot bataryalarını çekeceklerini açıkladı. hem de türkiye işid’e ve pkk’ya yönelik operasyon başlattıktan ve incirlik üssü’nü abd’lilere açtıktan hemen sonra. anlaşılan o ki almanya ve abd bu kararı türkiye’nin pek de onayı ve rızası olmadan ‘aniden’ aldı.

abd ve almanya’nın patriot’larını türkiye’den çekme kararı iki net siyasi mesaj veriyor: artık suriye’de birinci tehdit işid ve işid’le mücadelede esad rejimi ile işbirliği de dahil her konuya hazır ol.

by Metin Gürcan


aslında almanya’nın bu isteği uzun süredir biliniyordu. alman yetkililere göre çekme kararında iki faktör rol oynadı: suriye kaynaklı tehdit algılamalarındaki değişim ve bir takım teknik gerekçeler. almanya savunma bakanı ursula von der leyen füzelerin görev süresinin neden uzatılmadığını savunma bakanlığı'nın internet sitesinde yayınlanan yazılı bir açıklamada şöyle ifade etti: “2013'ten bu yana suriye'den türkiye'ye yönelik tehditlerin yapısı değişti. o dönemde [suriye] devlet başkanı beşar esad birincil tehditken, şu anda asıl tehdit unsuru işid.”

ancak abd’nin kararının ankara’da sürpriz olarak karşılandığını not etmek gerekiyor. new york times gazetesi yazarı eric schmitt, türkiye’de büyük ses getiren 16 ağustos 2015 tarihli makalesinde, ‘anonim’ abd’li kaynaklara dayandırdığı bilgilerle abd’nin bu kararı aylar önce aldığını iddia etti. schmitt’e göre, kararın ankara’ya iletilmesi incirlik konusu başta olmak üzere türkiye ile yürütülen müzakereleri tehlikeye atabilirdi, bu yüzden de amerikalı yetkililer 22 temmuz’da üsler için varılan mutabakat sonrasına kadar bu kararı türk tarafından gizledi.

“işid’le mücadelede esad rejimi ile işbirliği”

abd ve almanya’nın patriot’larını türkiye’den çekme kararları türkiye’ye iki net siyasi mesaj veriyor:

- artık suriye’de birinci tehdit işid

- işid’le mücadelede esad rejimi ile işbirliği de dahil her konuya hazır ol

türkiye’nin balistik füze savunmasında millî yetenekleri olmamasının ve bu konuda dışa bağımlılığın sonucu, ankara’ya ‘dayatılan’ bu iki mesaj oldu. burada hem siyasi hem de askeri karar alıcılara ‘kurdun ensesi niye kalın?’ sorusunu sormak gerekiyor.

ancak bu konuda çabalar da yok değil. türkiye’nin millî bir yüksek irtifa hava ve füze savunma sistemi kurma konusundaki gayretleri son yıllarda epey arttı. mesela ankara balistik füze savunmasını güçlendirmek amacıyla son 10 yılda 3 önemli adım attı.

ilk olarak 2002’de tsk hava konsepti, hava ve füze savunma konsepti ile değiştirildi ve hava kuvvetleri füze savunmasının sevk ve idaresi ile görevli kılındı.

ikinci olarak savunma sanayi müsteşarlığı uzun menzilli bölge hava ve füze savunma sistemi projesi’ni başlattı. şu an abd’nin patriot pac-3,  çin’in hq-9, avrupa’nın eurosam aster 30-block ve rusya’nın s-300 sistemleri arasında 4 milyar dolarlık projenin ihale süreci devam ediyor. türkiye’nin gönlü teknoloji transferine imkan vermesi, düşük maliyet ve süratli teslimat kriterleri açısından çin’in hq-9’undan yana, ancak abd ve nato’nun bu tercihten büyük rahatsızlık duyduğu da bilinen bir gerçek.

son olarak, ağustos 2014’teki yüksek askeri şura sonucunda hava kuvvetleri komutanlığı bünyesinde muharip hava ve füze savunma komutanlığı kuruldu ve eskişehir’deki hava savunma komutanlığı tüm türkiye’nin füze savunmasını yönetmek üzere teşkil edildi.

yeni tehditler yükseklerde

peki bunlar yeterli mi? kesinlikle hayır. savunma ve güvenlik konuları uzaya taşınıyor ve daha da pahalı hale geliyor. bu nedenle türkiye’nin yeni bir ihtiyacı da daha yüksek irtifalarda ve atmosfer dışında balistik füze imha edebilen sistemler. 6,5 milyar dolarlık thaad gibi sistemlerin de alınarak millî yüksek irtifa hava ve füze savunma mimarisinin çok katmanlı hale getirilmesi artık şart.

bunlar, artık eski elbisesi kendisine dar gelen türkiye’yi uzaya taşıyacak projeler. oldukça pahalı olan thaad sistemi ortadoğu’da sadece birleşik arap emirlikleri ve katar’da mevcut. türkiye’nin katar’la askerî alanda geliştirmeye çalıştığı işbirliğine bu açıdan da bakmakta fayda var. ayrıca türkiye’nin sadece savunma amaçlı bu sistemler dışında iran’ın yaptığı gibi balistik füzelerle önleyici taarruz ve misilleme kapasitesinin geliştirilmesi de artık elzem.

neticede millî egemenliği çok önemseyen bir ülkeyiz ama artık ufka yatay bakıp kara ve deniz sınırlarımıza yoğunlaşmak kadar, başımızı kaldırıp gökyüzüne de bakmak zorundayız. neden mi? çünkü türkiye’nin her yerinde yerden 25 km ve yukarısı irtifa tabiri caizse ‘yol geçen hanı’.

metin gürcan, 1998-2014 yılları arası tsk’nın değişik birimlerinde çalıştı. güneydoğu anadolu bölgesi, irak, afganistan, kazakistan ve kırgızistan’da görev yaptı. özel kuvvetler bünyesinde yetişen gürcan, 2008-2010 arası abd deniz kuvvetleri enstitüsü’nde ‘bölgesel kürt yönetimi ile bağdat merkezi yönetimi arasındaki çevre-merkez ilişkisi’ adlı teziyle güvenlik çalışmaları alanında master derecesi aldı. ocak 2015'te kendi isteğiyle emekli oldu. halen bilkent üniversitesi siyaset bilimi  bölümünde tsk’nın kurumsal dönüşüm kapasite ve isteği konusunda doktora tezini yazan gürcan'ın turkish studies, small wars journal, dynamics of asymmetric conflict, perceptions gibi uluslararası ve ulusal hakemli dergilerde çatışmanın değişen doğası, terörizm, ayaklanma ve ayaklanmaya karşı koyma, sivil asker ilişkileri, dış politika ve askeri strateji konularında yayımlanan pek çok akademik makalesi bulunuyor.

twitter'dan takip edin: @metin4020

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Metin Gürcan

Metin Gürcan

metin gürcan, 1998-2014 yılları arası tsk’nın değişik birimlerinde çalıştı. güneydoğu anadolu bölgesi, irak, afganistan, kazakistan ve kırgızistan’da görev yaptı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;