Görüş

Suriye ve gözler önüne serilen hegemonik oyun

Yeni bir stratejik ittifak kuruldu. Ankara ve Riyad Tahran’a karşı; hepsi Şam’ı nüfuzu altına almaya çalışıyor.

Konular: Suriye, Türkiye, İran, Irak
Erdoğan, Esad ve Al Tani.
Esad iktidarı yıkılırsa, Türkiye, Suriye’de yapmış olduğu yatırımlardan zarar edecek ve Türkiye sınırında bir yığılma olacak. [EPA]

beşar esad rejimine karşı gerek uluslararası, gerekse ulusal baskılar artıyor. ancak devam eden istikrarsızlığa henüz bir çözüm bulunabilmiş değil. bundan ziyade suriye uzun ve kanlı bir sivil savaşa doğru sürükleniyor. ayrıca bu siyasi açmaz devam ederken, stratejik önemi büyük ancak kendisi küçük olan bu bölgede iran, suudi arabistan ve türkiye arasındaki bölgesel hegemonik rekabet gün yüzüne çıkıyor.

mübarek rejimi sona erdiğinden bu yana suudi arabistan, dış politika çıkarlarını koruma hususunda abd’ye olan bağlılıklarını büyük ölçüde azaltmaya karar verdi. riyad, silahlı kuvvetlerini güçlendirmekle kalmadı, bunun yanısıra cömert finansal desteğinin karşılığı olarak nüfuz satın alabilmek için petro-dolarlarını daha cesurca harcama kararı aldı. mısır’ın güçsüz durumundan faydalanmakla kalmayan suudi arabistan, günümüzde pek çok arap gözlemcinin körfez işbirliği konseyi (kik) devletlerinin uzantısı olarak gördüğü arap ligi’nde liderlik rolünü üstlendi. son olarak, suudi arabistan farklı yöntemlere başvurarak bahreyn ve yemen’de devrimci hareketleri bastırdı ve evrimi devrime tercih etti.

öte yandan, mevcut küresel kriz karşısında büyümeye devam eden ekonomisi, din ve laiklik arasındaki ince çizgiyi belirleyerek sosyal bir bütünlük oluşturabilme hususunda kayda değer bir başarı sergilemesi ve dünya sahnesinde arap devrimlerine örnek oluşuyla türkiye, girişken tavrını bir kez daha gözler önüne serdi. bugün türkiye, “bric ülkelerinin demokratik üyelerine benzer bir tutum sergileyerek bağımsız bir bölgesel güç” olarak öncülük etmeye oldukça hevesli. bu maksatla ankara, arap dünyasından kendi hegemonik eğilimlerine gelebilecek olası herhangi bir eleştiriye mahal vermemek için mısır’la olan ilişkilerini güçlendirmenin yollarını arıyor. türkiye dışişleri bakanı’na göre, “türkiye ve mısır arasında oluşabilecek ortaklık yeni demokratik bir güç merkezi yaratır”.

iran faktörü

suudi parasından ve arap halklarının gözünde türkiye’nin demokratik cazibesinden mahrum kalan tahran ise nüfuzunu başka bölgelerde arttırma çabalarının yerine, halihazırdaki müttefikleriyle bağlarını güçlendirecek farklı bir yol izliyor. abd ordusunun geri çekilmesiyle birlikte, iran’ın irak üzerindeki etkisi oldukça artıyor. öyle ki ankara, kendi içindeki kürt meselesine daha bir ilgi gösteriyor ve suudi arabistan şii irak’tan tamamıyla vazgeçmiş gibi görünüyor. hizbullah, lübnan’da baskın olmaya devam ettiği müddetçe, iran’ın lübnan siyaseti üzerindeki etkisi su götürmez bir hal alıyor. böylece, bölgesel hegemonik oyunun gün yüzüne çıktığı bu ortam suriye’yi ana sahne haline getiriyor.

suriye, iki önemli açıdan iran için önem teşkil ediyor. ilk olarak, iran ile hizbullah arasındaki bağı oluşturuyor. esad rejiminin yıkılması iran’ın dış siyasetine büyük bir darbe vuracaktır. bu durumda da tahran’ın jeopolitik erişimini azaltacaktır. ikinci olarak, iran rejiminin beğenilmeyen taraflarından dolayı tahran, esad rejiminin devrilmesiyle birlikte kendi topraklarında benzer hükümet karşıtı hareketin canlanmasından oluşmasından korkuyor. öte yandan, suudi arabistan esad iktidarının sona erişini görmek için can atıyor. bu sadece esad’ın alevi olmasından kaynaklanmıyor. ek olarak, esad devrinin kapanması suudi arabistan’ın, lübnan’da tahran’ın yerini daha rahat sarsabileceği anlamına gelir.

türkiye ise, kendi tarafında suriye’nin durumuyla oldukça yakından ilgileniyor, zira bu ülke ile çok uzun bir sınıra sahip. devam eden bu istikrarsızlık türkiye’de bulunan kürt nüfusu üzerinde de denge bozucu etki yaratabilir. ayrıca ankara, esad iktidara tutunduğu takdirde suriye için yapılan bütün yatırımların hemen hemen hepsinin tehlikeye gireceğinin tamamen farkında. suriye konusunda, iran ve türkiye arasında tarihten bu yana gelen ve osmanlı-safevi dönemine dayanan bir çekişme olduğunu zaten biliniyor.

mevcut durumda, türkiye ve suudi arabistan gerek müslüman kardeşleri destekleyerek gerekse esad yönetimini istifaya çağırarak iran’a karşı taktiksel bir dayanışma içine girmiş gibi görünüyor. ancak bu ortaklığın sonucunda istenilen neticeye varılıp varılmayacağı henüz net değil. aslına bakılacak olursa bu ortaklık zaman içinde çatırdayabilir. zira mısır konusunda ankara ve riyad’ın çatışan çıkarları var. suudi arabistan, mısır’da güçlü bir ordunun varlığını ve mübarek döneminden kalanların hükümette yer almasını tercih ederken, türkiye bir an önce yeni ve demokratik bir hükümetin kurulmasını destekliyor. kahire’nin acil finansal desteğe ihtiyacı olduğu için suudi arabistan’ın ankara’ya karşı avantajlı konuma gelme olasılığı daha yüksek gibi görünüyor. daha da önemlisi, abd irak’tan çekilmeye hazırlanırken, ateş hattında kürt ve irak güvenlik güçlerinin arasında gerginlikler şimdiden yaşanmaya başladı. eğer suriye’de muhtemel bir iç savaş ve abd’nin irak’ı terk etmesi kürtlerin bağımsızlık tartışmasının canlanmasına neden olursa, türkiye’nin, beşar esad’ı desteklemek pahasına bile olsa suriye ve irak’taki birliği korumak için iran’la güçlerini birleştirmesi beklenebilir.

ilginçtir ki, abd, dış politikasının merkezini pasifik asya’ya yönlendirirken, bu çekişme gelecekte oluşacak bölgesel düzenin neye benzeyeceğini açık bir biçimde gözler önüne sermektedir. iran, suudi arabistan, türkiye ve mısır tekrar kendi ayakları üzerinde durabilen çok kutuplu bir sistem oluşturacak ve her bir ülke bu sistemin bir ayağını kutbunu oluşturacak. bu yeni düzen şekillendiğinde gelecekte daha çok istikrarsızlık yaşanacağını tahmin etmek hiç de zor değil. bu müstakbel güçlerin gelecekte karşılaşacağı en büyük zorluk ise rekabeti düzene sokmak olacaktır.

nima khorrami assl, londra uluslarötesi kriz projesi, güvenlik analisti. uzmanlık ve ilgi alanları arasında ortadoğu, siyasi islam, anti-radikalleşme, çin, kafkaslar, enerji güvenliği ve jeopolitika bulunmaktadır.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Nima Khorrami Assl

nima khorrami assl, londra uluslarötesi kriz projesi, güvenlik analisti. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;