Görüş

Yurt dışı seçmen neyi değiştirebilir?

Genel seçim için ilk sandıklar yurt dışında kuruluyor. Yüzde 5'lik seçmen kitlesi önemli. Ancak Doç. Dr. Emre Erdoğan'a göre, partiler "üşengeç seçmen"i harekete geçiremezse sonuç yine hayal kırıklığı olur.

2014 Cumhurbaşkanlığı seçimine yurt dışından katılım yüzde 8,37'de kalmıştı. YSK bu kez randevulu oy verme sistemini kaldırdı. [Fotoğraf: AA/Arşiv]

7 haziran 2015’te yapılacak genel seçim yaklaşırken tüm liderler ve kamuoyu dikkatini yurt dışı seçmenlere çevirmiş durumda. mayıs ayının ilk haftası sona ermeden bütün liderler yurt dışında ilk mitinglerini tamamladı. başbakan ahmet davutoğlu da geçen hafta sonu dortmund mitinginde gurbetçi vatandaşlara seçim vaatlerinde bulunmaktan geri kalmadı. özellikle genel seçimlerde oy kullanma hakkına sahip yaklaşık 2 milyon 900 bin seçmenin yarısının ikamet ettiği almanya, liderlerin ve partilerin özel ilgisini çekmişe benziyor.

yurt dışında yaşayan seçmenler, yaşadıkları ülkede türkiye’deki seçimler için ilk defa geçen yıl oy kullanma şansına sahip oldular. ancak 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi, o ülkelerde yaşayan seçmenlerin oyları konusunda umutlu olan partiler için tam bir hayal kırıklığı oldu. seçmenlerin sadece yüzde 8’i oy kullandı; bunun türkiye’deki seçim sonuçlarını etkilemesi söz konusu bile değildi.

7 Haziran Genel Seçimi

- yurt dışındaki seçmenlerin, toplam seçmenler içindeki oranı yaklaşık yüzde 5.

- yurt  içindeki seçmen sayısı: 53 milyon 765 bin 231.

- yurt dışındaki seçmen sayısı: 2 milyon 848 bin 652.

 

düşük katılım oranını oy verme sürecinin zahmetli olmasına bağlayan yüksek seçim kurulu, 7 haziran'daki seçim için randevulu sistemden vazgeçti ve 8-31 mayıs tarihleri arasında konsolosluklarda randevusuz oy kullanılabilmesini sağladı. oy verme sürecinin kolaylaştırılmasının katılımı artırması umuluyor. böyle bir durumda da yurt dışı oyların türkiye’de seçimin kaderini etkileme olasılığı var. tabii iki varsayım geçerliyse.

birinci varsayım:

varsayımlardan birincisi yurt dışında yaşayan vatandaşların kayda değer bir oy verme oranına ulaşabilmeleri. şu anda yurt dışı seçmenleri, toplam seçmenlerin yüzde 5’ine yakın bir oranı oluşturuyor. türkiye’de yüzde 85 civarında bir katılım öngörüldüğünde yurt dışında katılım yüzde 50 ve altında kalırsa bu oran yüzde 2’ye inerken, herkes oy kullansa yüzde 6’a yükselir. dolayısıyla yurt dışı seçmenin etkili olabilmesi sandığa en az türkiye’deki yurttaşlar kadar gitmelerinden geçiyor.

randevulu sistemin kaldırılması vatandaşlar için oy kullanmayı kolaylaştıran bir gerçek. ancak oy kullanmanın maliyetini azaltmadığını da kabul etmek gerekiyor. örneğin 1 milyon 400 bin seçmenin yaşadığı almanya’da 13 kentte 67 sandık kurulacak. fransa’da 6, hollanda’da 2 kent sandıklara ev sahipliği yapacak. bu nedenle vatandaşların en azından o merkezlere ulaşmaları gerekiyor. bu da göz önünde tutulması gereken bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

yurt dışındaki oylardan yararlanmak isteyen siyasi partilerin, sandığa gitmesi zahmetli ve zaten üşengeç bir seçmen kitlesini harekete geçirmeleri gerekiyor.

by Emre Erdoğan

üstelik yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın oy kullanma konusunda pek de hevesli olmadıklarını biliyoruz. almanya’da en son yapılan seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olan türklerin sadece yüzde 30’u oy kullanırken, bu oran genel olarak yüzde 70’e yakın. türkiye kökenli nüfusun yoğun olarak yaşadığı diğer ülkelerde de oy kullanma oranlarının düşük olduğunu biliyoruz.

bu nedenle yurt dışındaki oylardan yararlanmak isteyen siyasi partilerin, sandığa gitmesi zahmetli ve zaten üşengeç bir seçmen kitlesini harekete geçirmeleri gerekiyor. biraz da bunun nasıl mümkün olabileceğini tartışalım.

üşengeç seçmen sandığa nasıl çekilir?

siyasal davranış çalışanlar oy verme eyleminin zaten akılcı bir işlem olmadığını söylüyorlar. bir seçmenin seçim sonucunu etkileme olasılığı neredeyse sıfıra yakın. bu ikileme karşı bireylerin hâlâ oy vermelerinin farklı açıklamaları var. bazıları oy vermeyi bir “vatandaşlık görevi” olarak görenlerin oy verme eğiliminin daha fazla olduğunu öne sürüyor. başka siyaset bilimcilerse, topluma karşı daha “diğerkam” davranan insanların oy vermeye daha yatkın olduğu kanısında. yakın zamanda yayınlanan geniş kapsamlı bir çalışma da bireylerin yakın çevrelerindeki insanlar oy kullanırlarsa, oy kullanmaya gittiklerini söylüyorlar. bu yakın çevreye facebook arkadaşlarının da dâhil olduğunu ekleyelim.

açıklamalar arasındaki farklar ne olursa olsun, sonuçta seçmenin sandığa gidebilmesi ve o zahmeti yenebilmesi için gereken faktörlerden birincisi daha az zahmet çekmesiyse; ikincisi de o zahmeti göze alabilmek için bir nedene sahip olması. ister “vatandaşlık görevi”, ister “diğerkamlık”, isterseniz “çevre baskısı” diyelim.

Yurt dışında

- en çok seçmen almanya'da (1 milyon 404 bin 987).

- ikinci sırada 311 bin 796 seçmenle fransa var.

- 54 ülke ve 112 temsilcilikte sandık kurulacak.

- yurt dışında oy kullanma dönemi: 8-31 mayıs.

- 33 gümrük kapısında ise 8 mayıs-7 haziran arasında oy verilebilecek.

dolayısıyla önümüzdeki bir ayda yurt dışı seçmenleri sandığa götürebilmek, partilerin bu iki değişkene müdahale edebilme kapasiteleriyle ilişkili. üşengeç seçmeni araçlarla taşıyabilme konusunda en iddialı partinin adalet ve kalkınma partisi (ak parti) olduğunu söyleyebiliriz; çünkü oy kullanacak seçmenin yoğun olduğu ülkelerde milli görüş ve benzeri teşkilatlar aracılığıyla örgütlenebilmiş durumda. bu açıdan ikinci sırada gelen parti halkların demokratik partisi (hdp), özellikle kürt mülteciler ve ilişkili örgütler aracılığıyla seçmenleri harekete geçirebilirler. milliyetçi hareket partisi'nin (mhp) ülkücü söyleminin bir karşılığı olsa da, ne mhp ne de cumhuriyet halk partisi (chp) seçmenleri araçlarla sandığa götürebilecek örgütlenmeye sahip değiller.

bir neden verme konusunda her siyasi partinin bunu yapabilme kapasitesi var; ancak ak parti ve hdp’nin bu konuda daha avantajlı olduğunu söyleyebiliriz. ak parti, yerel örgütlenmesi nedeniyle çevre baskısını daha kolay harekete geçirebilecek durumda. öte yandan, sağ görüşlü ya da dindar seçmenlerin oy vermek gibi geleneksel siyasal katılım araçlarını daha yoğun kullandıklarını biliyoruz. bu da ak parti’ye bir avantaj sağlayacak bir faktör. hdp ise kendi varoluşsal savaşını propaganda aracı olarak kullandığı zaman seçmenlerini sandığa daha rahat götürebilirken, çevre baskısını da bir avantaj olarak kullanabilir. chp ve mhp’nin bir neden yaratma ya da çevre baskısı konusunda bu kadar başarılı olmalarını beklemiyorum.

ikinci varsayım:

yurt dışı oyları tartışırken göz önünde tutulması gereken ikinci varsayım da, sandığa giden seçmenlerin oy kullanma biçimlerinin türkiye’deki seçmenlerden farklı olup olmadığı. cumhurbaşkanlığı seçiminde yurt dışı oyların dağılımı, gümrük kapılarındaki dağılıma ve ülkenin genel ortalamasına yakındı. 2011 seçiminde de gümrük kapılarında kullanılan oyların yüzde 60’ından fazlası ak parti’ye verilmişti.

doğal olarak bu kadar az seçmenin oy tercihlerini yurt dışındaki vatandaşların tamamına genelleyemeyiz. ancak yöntemsel olarak sorunlar taşısa da yürütülmüş birkaç saha çalışması yurt dışında yaşayan türklerin büyük çoğunluğun türkiye’de muhafazakâr partilere oy verme eğilimi taşıdıklarını gösteriyor. fransa’da 2012’de ve almanya’da 2013’te yapılan araştırmalar bu ülkelerde ikamet eden seçmenlerin yüzde 60’ının ak parti’ye oy verme eğilimi taşıdığını gösterdi. her iki ülkede de zamanın bdp’sine oy vereceğini söyleyenlerin oranı yüzde 5’in altındaydı.

bu sonuçlardan genelleme yapmanın zor olduğunu kabul etsek de, seçmenlerin yoğun olarak yaşadığı bu iki ülkede ibrenin ak parti’den yana olduğunu söyleyebiliriz. hdp’nin bahsettiğimiz avantajlarını da göz önünde tutarsak, türkiye’de aldığı oydan daha fazlasını alacağı öngörülebilir. ancak gerek sandığa gitme oranlarının muhtemelen düşük kalacak olması, gerekse de sandığa gidenlerin siyasal tercihlerinin türkiye’deki seçim sonucunu etkileme olasılığının küçük olması yurt dışı oyların düşünüldüğü kadar önemli olmadığı sonucunu çıkarmamıza yol açıyor.

doç. dr. emre erdoğan, araştırmacı ve akademisyen. galatasaray lisesi ve boğaziçi üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü’nden mezun oldu, aynı bölümde doktorasını tamamladı. 1996’dan itibaren kamuoyu araştırmaları yapan erdoğan, 2003 yılında bağımsız bir araştırma şirketi olan infakto rw’yu kurdu. beş ülkede yürütülen saha çalışmasına dayanan “avrupalıların türkiye ve türkler hakkındaki algıları” başlıklı çalışması 2012 yılı yayınlandı. dış politika ve kamuoyu, siyasal katılım, gönüllülük ve sosyal sermaye konusunda çok sayıda makalesi bulunmaktadır. erdoğan, istanbul bilgi üniversitesi’nde sosyal istatistik ve araştırma yöntemleri, boğaziçi üniversitesi’nde saha araştırmaları dersleri vermektedir.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Emre Erdoğan

galatasaray lisesi ve boğaziçi üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü’nden mezun oldu, aynı bölümde doktorasını tamamladı. 1996’dan itibaren kamuoyu araştırmaları yapan doç. dr. erdoğan, 2003 yılında bağımsız bir araştırma şirketi olan infakto rw’yu kurdu. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;