Görüş

İran ile nükleer müzakereler: Aklın yolunda yürümek

ABD ve İran dışişleri bakanlarının son görüşmesinde taraflar arasında temel görüş ayrılıklarının tümüyle giderilmesini ve 24 Kasım’a kadar bir anlaşmaya varılmasını beklemek fazla iyimserlik olacaktır. Ancak sürecin kesileceğini beklemek de doğru değil. Görüşmelerin sürmesinin tarafların ortak çıkarına olduğunu söylemek daha isabetli olacaktır.

ABD Dışişleri John Kerry, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ve AB Temsilcisi Catherine Ashton 9-10 Kasım'da Umman'da bir araya geldi. [Fotoğraf: AFP-Getty]

iran ile bm'nin güvenlik konseyi'nin 5 daimi üyesi ve almanya'nın oluşturduğu “p5+1 ülkeleri” arasında yıllardır süregelen nükleer müzakerelerin bir sonuca ulaşması için belirlenen 24 kasım tarihi yaklaşırken, abd dışişleri bakanı john kerry ve iranlı mevkidaşı cevad zarif, 9-10 kasım'da umman'da bir araya geldiler

tam bir yıl önce, 24 kasım 2013 tarihinde, cenevre’de p5+1 ülkeleriyle iran arasında, takip eden altı ay içinde uygulamaya konulmasına karar verilen ortak eylem planı’nı içeren, bir anlaşma imzalandı

anlaşma ile iran yüzde 20 oranında zenginleştirmiş olduğu uranyumu, doğal uranyum ile karıştırarak tekrar çok düşük seviyelere indirgemeyi kabul etti. böylece iran, nükleer silah yapmak yolunda önemli bir aşama olan uranyum zenginleştirme çalışmalarını, sadece barışçıl amaçlı enerji üretiminde hafif su reaktörlerinde yakıt olarak kullanılan yüzde 3-5 civarında zenginleştirilmiş uranyum stokuna sahip olma şartını benimsemiş oldu.

ayrıca, arak'ta kurulmakta olan 40 mw gücündeki ağır su reaktörünün inşasını durdurmayı da kabul etti; böylece, bu reaktörün üretime geçmesi durumunda zamanla kullanılmış yakıtı içinde oluşacak ve nükleer silah yapımında gerekli diğer bir madde olan plütonyumun da üretilmeyeceği güvencesini vermiş oldu.

ara seçimlerde cumhuriyetçi parti’nin zafer kazanmasının, obama’nın, her konuda olduğu gibi, iran ile müzakereler konusunda da elini zorlaştırdığını söylemek yanlış olmayacaktır. 

by Mustafa Kibaroğlu

buna karşılık abd ve avrupa birliği (ab) ülkeleri, anlaşma hükümleri uyarınca, iran’a uygulamakta oldukları mali, ticari ve sınai alanlardaki kapsamlı yaptırımları askıya almayı taahhüt ettiler.

zor da olsa kâğıt üzerinde varılmış olan ve sorunun çözümü için umut vadeden bu anlaşmanın yürürlüğü girmesi için tarafların her konuda tam bir mutabakata varmaları şartı vardır. çünkü, anlaşma “her konuda anlaşılana kadar hiçbir konuda anlaşılmış sayılmaz” prensibi üzerine kurulmuştur. 

bu sebeple, iki ay gecikme ile başlayan ve ilk altı aylık sürenin sonu olan temmuz 2014’e kadar temel konulardaki görüş ayrılıkları giderilemediğinden, anlaşmanın geçerliliği 24 kasım 2014’e kadar uzatıldı.

iran ile yürütülen görüşmelerin genel seyri takip edildiğinde, taraflar arasında görüş farklılıklarının oldukça derin olduğu görülebilmektedir. başta abd olmak üzere batılı ülkeler, iran’a nükleer silah yapma kapasitesi kazandıracağını düşündükleri uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tümüyle durdurmasını, hatta natanz’daki tesiste bulunan binlerce santrifüjü sökmesini isterken, iran söz konusu faaliyetlerinin, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi antlaşması’ndan (npt, 1968) doğan tartışılamayacak bir hakkı olduğunu savunarak zenginleştirme işlemine devam etmekte.

bu sebeple, abd ve iran dışişleri bakanlarının son görüşmesinde taraflar arasında temel görüş ayrılıklarının tümüyle giderilmesini ve 24 kasım’a kadar bir anlaşmaya varılmasını beklemek fazla iyimserlik olacaktır.

öte yandan, kasım ayı başında abd’deki ara seçimlerde cumhuriyetçi parti’nin zafer kazanmasının, demokrat başkan barack obama’nın, her konuda olduğu gibi, iran ile müzakereler konusunda da elini zorlaştırdığını söylemek yanlış olmayacaktır

abd kongresi’nin iki kanadı olan senato ve temsilciler meclisi’nde çoğunluğun cumhuriyetçilere geçtiği bir ortamda, iran ile yapılan müzakerelerde bir sonuca varılsa bile, anlaşma hükümleri uyarınca, abd’nin yaptırımları sona erdirmesi için başkan obama’nın kararının yeterli olmayacağını ve senato’nun onayı gerekeceğini akılda tutmak gerekir.

p5+1'den 1'e 1 görüşmelere

bu durumda “müzakerelere devam etmenin bir anlamı kalır mı?” sorusu akla gelebilir. sürecin kesileceğini beklemek doğru değildir. görüşmelerin sürmesinin tarafların ortak çıkarına olduğunu söylemek daha isabetli olacaktır.

iran halkı ve yönetimi her ne kadar son 35 yıldır sürekli yaptırımlar altında yaşamaya alışmış olsalar dahi, cumhurbaşkanı hasan ruhani’nin seçilmesindeki en önemli etken, mahmud ahmedinejad’ın izlediği dış politika sebebiyle tabi olunan ekonomik sıkıntıları ve bu durumun özellikle genç nesil iranlılar üzerindeki olumsuz etkisini ortadan kaldırabileceği yönündeki beklenti olmuştur.

bu sebeple, iran görüşmelerin sürmesini tercih edecektir. kaldı ki bu süre zarfında obama yönetiminin imajının zayıflaması iran üzerindeki siyasi baskının hafiflemesine yol açabilecektir.
iç ve dış siyasi konumu bakımından daha güçlü olduğu ve ortadoğu’da konjonktürün daha az sıkıntılı olduğu dönemlerde dahi iran’a karşı askeri güç kullanılmasını ana strateji olarak benimsememiş olan obama yönetimi açısından da müzakere masasında devam etmenin tercih edilecek seçenek olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

çünkü, iran ile müzakerelere siyasi platformda devam etmesinin dışındaki seçenek ancak askeri seçenek olabilir ki buna da ortadoğu’nun genel siyasi görünümü fazla imkân tanımamaktadır.

2016 başkanlık seçimleri ile cumhuriyetçi bir başkan gelmesi durumunda abd’nin nasıl bir iran politikası olacağını kestirebilmek için ise, ortadoğu’nun o tarihte nasıl bir görünüme sahip olacağını tahmin etmek gerekmektedir.

irak şam islam devleti'nin (işid) güçlü bir aktör olarak bölgede zemin kazanması ile ortaya çıkan jeopolitik gelişmeler sebebiyle, abd’nin ve ab’nin çıkarlarının iran’ın çıkarları ile belli oranlarda örtüştüğü görülmektedir.

abd ile iran arasında bir anlaşmaya varıldığı takdirde diğer aktörlerle anlaşmaya varılmış olacağı düşünülmektedir. bu sebeple abd ve iran dışişleri bakanlarının bire bir görüşmesi süreci devam etmelidir. aklın yolu birdir.

by Mustafa Kibaroğlu

bölgede güçlü askeri varlığı bulunmakla beraber sahada askeri bulunmayan abd’nin, bir yandan işid ile sahada mücadele edecek eski ve yeni müttefiklere ihtiyaç duyarken, diğer yandan iran ile bir çatışmaya girmek istemeyeceği de açıktır.

işid’in bugün bulunduğu konuma gelmesinde etkili olan unsurların özellikle son on yılda geliştiğini ve bunların kısa sürede ortadan kalkmasının da beklenmediği dikkate alınırsa, olası bir cumhuriyetçi başkanın da abd dış politikasındaki önceliklerinden birini işid ile mücadelenin oluşturacağını öngörmek yanlış olmayacaktır.

dolayısıyla, iran ile p5+1 ülkeleri arasında anlaşmaya varılması için belirlenen tarihin, ilk etapta, 2015 ortalarına ötelenmesi olasılığı dikkate alınmalıdır.

sorunun kalıcı bir çözüme ulaşması için aklın yolunda yürümek gerekir. bir yanda, silah yapmak gibi bir niyeti olmadığını her vesile ile kanıtlamaya çalışan iran yönetiminin, kasım 2003’te imzaladığı, uluslararası atom enerjisi ajansı’nın denetlemelerini güçlendiren ve çok daha etkili kılan, 1998 tarihli ek protokol’ü iran meclisi’nde onaylatma çabası içinde olması, diğer yanda batılı ülkelerin, iran’ın taraf olduğu npt antlaşması’ndan doğan hakları kapsamında uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tümüyle sona erdirmesi gibi gerçekçi olmayan kıstaslar belirlemekten vazgeçmesi gerekmektedir.

vurgulanması gereken önemli bir husus da, iran açısından müzakere masasında aslında tek bir muhatabı olduğudur. o da abd’dir. abd ile iran arasında bir anlaşmaya varıldığı takdirde diğer aktörlerle anlaşmaya varılmış olacağı düşünülmektedir. bu sebeple abd ve iran dışişleri bakanlarının bire bir görüşmesi süreci devam etmelidir. aklın yolu birdir.

prof. dr. mustafa kibaroğlu, mef üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölüm başkanı.

twitter'dan takip edin: @mkibaroglu

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Mustafa Kibaroğlu

mef üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölüm başkanı. öncesinde 1997-2011 yılları arasında bilkent üniversitesi ve 2011-2014 yılları arasında okan üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümlerinde öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. prof. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;