Görüş

Arap dünyasındaki değişimlerin gelecek senaryoları

Mısır'daki darbe ile Yemen'i ele geçiren Husilerin yayılmacılığına bölgesel ve uluslararası güçlerin rıza göstermesi veya sessiz kalması, karşı devrim senaryosunun başarı işaretlerinden.

Devrimin 4. yıldönümü olan 25 Ocak 2015 günü sokağa çıkan Mısırlılar, Cumhurbaşkanı Mursi'yi deviren General Sisi ve yönetimini protesto ettiler. [Fotoğraf: AA/Getty]

arap bölgesinde devrimlerin patlak vermesinden 4 yıl sonra tablo hâlâ sisli görünüyor, istikrarsızlık halini yansıtıyor ve çekişen tarafların durumu bir türlü kendi lehlerine çeviremediklerini gösteriyor. devrimci ve halkçı güçlerin, iktidarda kalmak için her yolu deneyen siyasi rejimlerle girdiği iradeler çekişmesi ise devam ediyor. hâl böyle iken dış güçler de istikrarsızlığı, iç çekişmeleri ve devletin zayıflığını kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanmaya çalışıyorlar.

tunus, mısır, libya ve yemen'de 4 rejim düştü ve suriye'deki 5. rejim, azımsanmayacak bir alanı kontrolünde tutan devrimci güçlerle ölüm kalım savaşında. buna karşın devrimler ve değişim karşıtı dalga da bazı başarılar elde etti. karşı dalganın en önemli başarısı, mısır'daki askeri darbedir. karşı dalga halen birçok yerde savaşı kendi lehinde sonlandırmaya çalışıyor.

cihatçı selefi, aşırı ve şiddet yanlısı hareketlere çalışan islamcı güçler, zayıf bölgelerde fırsat elde edebilirler. rejimlerin yozlaşmaları, despotlukları ve ılımlı islamcı hareketlere değişim fırsatı vermemekte ısrarları, aşırı islamcı güçlerin şansını artırabilir.

by Muhsin Salih

şu günler, kısa ve orta vadede (yaklaşık 2-7 yıl) muhtemel 4 gelecek senaryosunu gözler önüne seriyor:

birinci senaryo: karşı devrimin başarıya ulaşması, entrikacı ve despot rejimlerin yeni estetik operasyonlarla güçlendirilmesi. bu durum, ortadoğu'daki "ılımlı eksen"in, (amerikan/batı politikasına uyum sağlamak ve israil'in çıkarlarıyla örtüşmek suretiyle) arap dünyasındaki devrimlere ve değişim hareketlerine yönelik karşı dalgaya destek vermeyi sürdürmesi anlamına geliyor. yani ılımlı eksen; mısır'daki askeri darbeye desteğini sürdürecek, libya'daki devrimin düşürülmesini sağlayacak, suriye'deki değişim eğilimlerini kendi çıkarlarına kullanacak, tunus ve yemen'de islamcıları ve devrimin tüm oluşumlarını tecrit edip marjinalleştirmeye ara vermeyecek. 

yalnız bu senaryo, ancak şu iki durumda başarıya ulaşabilir:

1) iran'ın bölgedeki esaslı rolünün (suriye, irak, yemen ve keza lübnan'daki sorunların çözümü ve şartların düzenlenmesi için) kabul edilmesi. şöyle ki iran, özellikle bu ülkelerde geleceğe dair düzenlemelerde, pastadan önemli bir paya sahip. o ülkelere bir ölçüde bahreyn de eklenebilir.

2) filistin dosyasının (bölgedeki büyük patlama unsuru olması ve direnişin başını siyasal islamcı güçlerin çekmesi sebebiyle) çözümünde başarılı olunması. yani barışçıl çözüm sürecinde ilerleme kaydedilecek, başta hamas olmak üzere direniş güçleri vurulacak ve gazze, ramallah'taki filistin yönetimi'nin kriterlerine diz çöktürülecek.

ikinci senaryo: istikrarsızlık ve parçalanma. bu senaryo, bölgenin mezhepçi ve etnik oluşumlarla yeniden şekillendirilmesi doğrultusundaki amerikan/israil eğilimini yerine getiriyor. ayrıca o ikilinin, ortadoğu'nun kan kaybetmesi, tükenmesi, siyasi ve ekonomik dinamiklerinin vurulması, toplumsal dokusunun parçalanması ve halkları arasında kan ve nefret duvarının yükseltilmesi gibi amaçlarını da gerçekleştiriyor.

söz konusu mezhepçi ve etnik oluşumlar, siyonist israil oluşumunu müslüman arap bölgesinde doğalmış gibi gösterecektir. zira israil, bölgedeki alevi, dürzi, şii, sünni ve kürt oluşumların yanında bir yahudi oluşum olacaktır. batılı önemli oryantalistlerden bernard lewis'e göre bu durum, israil'in bir 50 yıl daha bekasını sürdürmesini sağlayacaktır. istikrarsızlık ve parçalanma senaryosu, pratikte abd'nin 2003 irak işgali'ne kadar götürülebilir ki bu işgal, ülkede şii-sünni mezhepçiliği ve kürt etnisitesini körüklemiştir.

lakin bu senaryo, çekişmelerin ve çatışmaların şu sonuçlara götürecek şekilde sürmesini gerektiriyor:

1) mezhep ve azınlıkların, bağımsız oluşuma dönüştükleri zaman kendilerini güvende hissedeceklerine ikna edilmesi.

2) batı'nın, kıymet bilmeyerek ve yüksek stratejik çıkarına uygun görerek, bölgenin parçalanmasını, ürdün, arap yarımadası ve mısır'daki dünkü dostları ve müttefiklerinin çıkarına öncelemesi. oysa çekişme ve parçalanma enfeksiyonu, batılı ülkelere de taşınabilir.

3) devam eden çekişmelerden dolayı yeni küçük oluşum ve devletçiklerin, geleceklerinin tehlikeye girdiğini ve sadece amerikalıların onlara güvenlik ortamı sağlayacağını düşünmeleri. israil tarafı ise bu durumda bölgenin efendisi ve jandarması rolünü oynayacak.

4) bu senaryo, bir veya daha fazla sünni oluşumun varlığına bir engel teşkil etmez. tabii o sünni oluşumların, islam'ın deforme olmuş ve itici şeklini temsil etmeleri, bölge halkını bir araya getirecek birlikçi bir uygarlık beşiği oluşturma şansından mahrum olmaları şart.

üçüncü senaryo: yeni devrimci halkçı dalganın yükselmesi. bu senaryo, karşı devrimci dalgayı bitirecektir. devrimlerin değişim deneyiminden istifade edecek, ittifaklar kurabilecek, "derin devleti" sonlandıracak ve farklı sorunlarla baş edebilecek yeni siyasi rejimler kurabilecektir. 

yeni devrimci halkçı dalga senaryosu, ortadoğu'daki karşı dalga ve yozlaşmış rejimlerin başarısız olmasını öngörüyor. mısır'da askeri darbenin sonlanması ve devrimlerin arap baharı olarak bilinen ülkeleri kapsayan bölgelerde kurtarılması, bu senaryonun başlıca işaretleri arasında yer alıyor.

yalnız böyle bir senaryo, şu gelişmelere bağlıdır:

1) değişim hareketinin (özellikle de ılımlı islamcı hareketin), öncelikle canlılığını tekrar kazanması, yönetim ve organizasyon yapısı ile siyasi ittifaklarını gözden geçirmesi, pratik ve gerçekçi bir değişim vizyonu sunması için gerekli düzeltmeler yapması.

2) değişim hareketlerinin birlikçi, arap, islami ve özgürlükçü proje gölgesinde bir vizyon sunması, içe kapanıklıktan çıkması ve aralarında koordinasyon kurması.

3) değişim hareketinin kitleleri toplama, kritik kararlar alma ve aldığı kararların bedelini ödeme gücüne sahip liderler çıkarması.

bu çerçevede cihatçı selefi, aşırı ve şiddet yanlısı hareketlere çalışan islamcı güçler, zayıf bölgelerde değişikliklere gitme, emirlikler veya oluşumlar kurma fırsatları elde edebilirler. rejimlerin yozlaşmaları, despotlukları ve ılımlı islamcı hareketlere değişim fırsatı vermemekte ısrar etmeleri ile birlikte bu aşırı islamcı güçlerin şansı daha da artabilir.

karşı dalga senaryosunun başarı şansı; destekleyici bölgesel ve uluslararası atmosfer, değişim geçiren  ülkelerdeki "derin devlet" kurumlarının gücü, körfez rejimlerinin "enfeksiyonun" kendilerine geçme endişesi gölgesinde makul görünüyor.

by Muhsin Salih

fakat bazı bölgesel ve uluslararası güçler, kendi çıkarlarının (bölgedeki bazı rejimlerin çöküşü ve parçalanmasıyla) örtüşebileceği düşüncesiyle, aşırı ve şiddet yanlısı hareketlerin ortaya çıkışına engel olmuyorlar. bu aşırı hareketlerin halk desteğinin bulunmadığını, kalkınmacı gerçekçi bir proje inşa edebilecek kapasiteye, bölgesel ve uluslararası karmaşık şartlarla baş etme gücü ve deneyimine sahip olmadıklarını düşünüyorlar. ayrıca bu gruplardan bazılarının, başka islamcı hareketlerle yıpratıcı ve zayıflatıcı kanlı çatışmalara girmeye hazır olduklarını da dikkate alıyorlar.

dördüncü senaryo: siyasal ve toplumsal çözümler. bu senaryo, taraflardan hiçbirinin savaşı lehine sonlandırmayacağı ve gerçekçi bir ortaklığa alan açmak için pastanın bölüşülmesi gerektiği düşüncesini herkesin (yerel güçler ve onların bölgesel/küresel uzantıları ve ittifaklarının) kabul etmesine dayanıyor. belki de tunus modeli, birçokları açısından bu senaryo için ilham kaynağı oluşturuyor.

lakin bu senaryo, şu hususları şart koşuyor:

1) tarafların, oynanan oyunun yöntemini kazan-kazan (win-win game) şeklinde değiştirmesi ve her birinin kendi hayallerinin bir kısmını ödün vermeye hazır olması.

2) dış müdahale ve özellikle de amerikan/israil müdahalesinin engellenmesi konusunda uzlaşmaya varılması.

3) pürüzsüz bir geçiş sürecini temin edecek, atıl kalmış güçlerin ve "derin" yapılarının önünü kesecek, toparlayıcı ulusal güvenlik ağlarının örülmesi.

senaryolar arasında tercih yapmak

ilk üç senaryonun, en azından kısa vadede gerçekleşme ihtimali, dördüncü senaryodan daha güçlü görülüyor. bilhassa mısır ve arap maşrik ülkelerindeki çeşitli taraflar, (tarihsel deneyime ve geçen 4 yıllık tecrübeye göre) uzun zaman alabilecek çözüm ve uzlaşılar için pozisyon belirlemeden önce, hedeflerine ulaşmak için ellerindeki tüm yolları ve imkanları kullanma eğilimine girecekler.

karşı dalga senaryosunun başarı şansı; halihazırda destekleyici bölgesel ve uluslararası atmosfer, değişim sürecine sahne olan ülkelerdeki "derin devlet" kurumlarının rolünün gücü, körfez rejimlerinin "enfeksiyonun" kendilerine geçme endişesiyle bu senaryoyu desteklemeyi sürdürmeleri, devrim güçlerinin (özellikle de ılımlı islamcı hareketin) aldığı ağır darbeler ve iran nükleer dosyası sorununun çözüm olasılığı gölgesinde daha makul görünüyor.

mısır'da daha fazla istikrar ve uluslararası "meşruiyet" için (temmuz 2013'te) yapılan darbe, yemen'i ele geçiren husilerin (geçiş süreci ve değişim güçlerinin aleyhine olan) yayılmacılığına bölgesel ve uluslararası güçlerin rıza göstermesi veya sessiz kalması da bu senaryonun başarı işaretlerinden. fakat libya'da devrimci güçlerinin başarı şansı, filistin'de barışçıl çözüm projesinin başarısız kalması ve filistin direnişinin yeniden patlak vermesi yönündeki güçlü ihtimaller, körfez ülkelerinin petrol fiyatlarındaki düşüşün ve karşı dalgayı destekleme güçlerinin azalmasının sonucunda zararlarının artması gibi gelişmeler bu senaryoya tehdit oluşturuyor. ayrıca iran'ın bölgedeki rolüyle irtibatlı çözümlerin başarısızlığının yanı sıra tahran'ın çatışma bölgelerindeki ekonomik ve askeri kapasitesindeki yıpranmanın sürmesini yeğleyen bölgesel ve askeri taraflar da karşı dalga senaryosunun başarı şansını tehdit ediyor. 

istikrarsızlık ve parçalanma senaryosu ise başarıya ulaşma ihtimali taşıyor ancak bu ihtimal, karşı dalga senaryosundan daha düşük. irak ve suriye'de mezhepçi ve etnik boyut alan bu durumun artık yemen, bahreyn, lübnan ve mısır'da mezhepçi çatışmanın yükselmesi, keza yemen, libya ve sudan'da ayrılıkçı eğilimlerin varlığıyla birlikte bölgeyi parçalamaya çalışan güçleri teşvik edici unsurlar içerdiği görülüyor. körfez'de iktidardaki ailelerin yaşadığı sorunlar ve içlerindeki mezhepçi azınlıkların varlığı da kendilerini devlet ve toplumun yönetiminde gerçek ortak görmeyen bazı güçlerde parçalama eğilimini besleyebilir.

diğer yandan tarih, birlik ve kalkınma projelerinin çoğundan önce parçalanma ve bölünme projelerinin yaşandığını, ümmetin ise sonrasında eski afiyet ve gücüne tekrar kavuştuğunu ifade ediyor. ayrıca şayet azınlıklar ve mezhepler parçalanma projelerine olumlu karşılık verirlerse, kendi aralarında korkunç kanlı çekişmeler yaşayacaklar veya dizginleri tekrar eline almaya çalışacak sünni/arap çoğunlukla mücadeleye gireceklerdir.

bölgenin yaşayacağı istikrarsızlık hali, siyonist projeye karşı direnen güçlere, bölge ülkelerinin çöküşünün sağlayacağı fırsatlardan istifade etmek üzere alan açacaktır. bu da israil tarafını tüm sınırlarında kapsamlı tehlikelere sokabilir.

by Muhsin Salih

ayrıca bölgenin yaşayacağı istikrarsızlık hali, siyonist projeye karşı direnen güçlere, bölge ülkelerinin çöküşünün sağlayacağı fırsatlardan istifade etmek üzere alan açacaktır. bu da israil tarafını tüm sınırlarında kapsamlı tehlikelere sokabilir. kaldı ki bu durum, temel değişim güçlerine, halkın büyük kesimlerinden kabul gören birlik projelerini benimsemeleri yönünde alan açacaktır.

yeni devrimci halkçı dalganın yükselmesi senaryosunun gerçekleşme şansı ise şu varsayıma dayanıyor: bölge insanının halkadan çıkması; cinin artık şişeye dönmeyecek olması; değişim hareketlerinin ilk devrim dalgasından dersler çıkarması; karşı dalganın nihayet dost-düşman haritasını, güçlü ve zayıf noktalarını, bölge halklarının nihayetinde kendi iradelerini dayatacağını, yozlaşmış ve despot rejimlerin bir geleceğinin olmadığını ve siyonist projenin yok olacağını görmesi.

filistin'de direnişin direnç göstermesi ve ön plana çıkan performansı, libya'da devrimci güçlerin direnişi, bölgenin yeni bir yapılanmaya girmesi, bölgesel ve uluslararası taraflardan hiçbirinin kendi gündemini dayatamamasının yanı sıra taraflardan herbirinin bölgenin bataklıklarına saplanması, bu senaryoyu teşvik eden işaretlerden.

yalnız yeni devrimci halkçı dalga senaryosunun kısa vadede güçlü bir şansa sahip olmaması kuvvetle muhtemel. zira değişim ve devrim hareketleri, şu ana kadar ne vizyon ne de liderlik veya toplumdan devlete geçişin metodu düzeyinde dizginleri eline almaya hazır oldukları görüntüsü veriyor. ayrıca karşı dalga henüz durulmadı, çirkinlikleri ortaya çıkmadı ve kendi krizleri gözle görülür şekilde patlak vermedi. zaten bölgesel ve uluslararası çevreler de hâlâ bu senaryonun hasmı veya düşmanı pozisyonundalar. yeni devrimci halkçı dalga senaryosunun şansı, değişim güçlerinin kendi saflarını yeniden düzenleme ve kendi modellerini hak ettiği değerlerde sunma kapasitesine sahip olmaları oranında artacaktır.

son olarak bu satırların yazarının kanaati ise allah'ın izniyle orta vadede değişimin geleceği, birlikten yana ve kalkınmacı projenin yeniden yükseleceği ve işgal altındaki filistin'i çevreleyen stratejik çevrenin de siyonist oluşumla mücadelede özgürlük projesine hizmet edecek şekilde değişeceği yönündedir.

muhsin salih, filistinli yazar ve akademisyen. doktorasını modern tarih alanında yaptı. malezya'daki uluslararası islam üniversitesi'nde modern tarih dersleri verdi. filistin siyaseti, islami hareketler, filistin direnişi ve tarihiyle hakkındaki makale ve kitap çalışmalarıyla tanınıyor.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Muhsin Salih

1960 doğumlu filistinli yazar ve akademisyen. doktorasını modern tarih alanında yaptı. malezya'daki uluslararası islam üniversitesi'nde modern tarih dersleri verdi. filistin siyaseti, islami hareketler, filistin direnişi ve tarihi hakkındaki makale ve kitap çalışmalarıyla tanınıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;