Tenis
'Avrupa'ya göre daha az çalışıyoruz'
Cem İlkel, Türk tenisinin gelecek vadeden en önemli isimlerinden biri. Erkeklerde Marsel İlhan'ın hemen ardından o geliyor. Özeleştiri yapan İlkel'e göre Türk raketler Avrupa'daki rakiplerine oranla daha az çalışıyor. Başarı için de çıtayı yükselten biri olması mutlaka şart.

cem ilkel 20 yaşında. türk tenisinin çok şey beklediği genç raketlerden biri. istanbul open zamanında federer ile de antrenman yapma şansı yakalayan ilkel, önce grand slam elemerinde mücadele etmek sonra da marsel ilhan’ın taşıdığı çıtayı daha da yukarılara çıkarmak istiyor. önünde uzun yıllar ve kendisiyle neredeyse her turnuvaya giden ilgili bir ailesi var.
türk raketlerin avrupa’daki rakiplerine oranla daha az çalıştığını belirten genç raket, türk tenisinin beklenen seviyelere ulaşması için ülkede daha çok üst düzey turnuva düzenlenmesi gerektiğini düşünüyor.
‘marsel olmasa hangi türk çocuk başlasın ki tenise’ diyerek önde mutlaka çıtayı yükselten biri olması gerektiğine dikkat çeken ilkel'e göre de genç raketlerin bu yolda önünde iki önemli engel var: maddiyat ve ailesi baskısı.
cem ilkel al jazeera’ye konuştu.
• istanbul open’da roger federer ile iki antrenman maçı yaptın. federer de senin hakkında "topa iyi vuruyor ama çok çalışmalı. fiziksel durumunu güçlendirmeli" yorumunu yaptı. federer’in tavsiyesine uyuyor musun?
tavsiyesinden önce de bunun farkındaydım. hocamla bunu konuşuyorduk. tenisçiler artık o kadar gelişti ki herkes topa iyi vuruyor. ama mental ve fiziksel olarak sağlam kalanlar başarıyla buluşuyor. ben de böyle olduğunu biliyordum. tekniğim iyiydi ama fiziksel olarak yeterli değilim. turnuva olmadığım zamanlarda böyle çalışıyorum. çok az topa vuruyorum, 1 saat topla çalışıyorum. onun dışında hep fitness, kondisyon çalışıyorum. federer’in tavsiyesine uyuyorum. ülke olarak çok yetenekliyiz ama antrenman açısından eksik kalıyoruz. antrenman da yapıyoruz ama ne kadar verimli idmanlar olduğunu bilmiyoruz. ben kendimden biliyorum. kaytarmayı seven bir ırkız, o yüzden fiziksel olarak eksik kalıyoruz. onun antrenmanı çok zor. gerçekten acı verici. 1 saat koşmak, sonra ağırlık bir de bunu korttan sonra yapmak çok farklı. ama bunu ne zaman yapsam bir sonraki korta çıktığımda bunun avantajını hissediyorum.
'korta bir çıkıyorsunuz karşınızda federer var'
• federer ile antrenman yapacağını öğrendiğinde ilk olarak ne hissettin? sonuçta senin idolün federer’di. sporda kahramanlar önemlidir.
onun ilk istanbul’a geleceğini duyduğumda heyecanlanmıştım zaten. onun gibi biri karşısında topa vurmak çok farklı bir şey. korta girdiğinizde baktım federer var karşımda. bir heyecanlandım. ama o kadar çok mütevazı ki geliyor sizinle konuşuyor, rahatlatıyor. çok sıcak biri. arkadaşım gibi konuştu. onun sohbeti beni rahatlattı. üç gün oynadım onunla. dimitrov ile de antrenman yaptım. dimitrov da çok iyi. ama ikisiyle oynarken arasındaki farkı hissedebiliyorsun. ama ne olursa olsun hepsi gerçek profesyoneller. bu turnuvanın bizim için en önemli katkısı oydu. dünyanın ilk 50’sinde, 100’ündeki insanların neler yaptığı, nasıl yaşadıklaınuı, maçlara nasıl hazırlandıklarını görmek. büyük tecrübe oldu.
• türkiye’de bir tenisçi, bir tenis antrenörü veya yöneticisi gördünüz mü mutlaka sorulur. türkiye’de neden üst düzey tenisçi yetişmiyor?' diye. geleneği sürdürelim, sana da soralım.
türk halkı olarak potansiyelimiz çok fazla. ama çalışma konusunda daha verimli olabiliriz. özeleştiri yapmak gerekirse oyuncular olarak çok daha fazla çalışabiliriz. ben daha fazla çalışabileceğimi kendim biliyorum. ilk kendimde bunu geliştirmem lazım. insan çalışmadan bir yere gelemiyor. bana göre yurt dışındaki raketler çok iyi çalışıyor. onlardan daha fazla çalışmamız gerekiyor. maç kaybedebiliriz ama karşınızdakinin sizden daha fazla çalıştığını bilmek farklı koyuyor insana.
‘marsel olmasa bir türk çocuk neden başlasın ki tenise’
ispanya, fransa bunların ilk 100’de 15’er tane sporcuları var. bu ülkeler ne zamandan beri tenis ülkesi. en az 100 senedir. wimbledon 150 yıllık bir turnuva oradan düşünün. biz daha yeni bir tenis ülkesiyiz. biz tenis ülkesi olmaya, tenis kültürünü yerleştirmeye çalışıyoruz. mücadele ettiğimiz ülkeler 150 yıldır tenis kültürünün içinde olan ülkeler. mesela marsel ilk defa 80 numara oluyor, arkadan gelen belki 70 numara olacak. hepimiz birbirimizi çekeceğiz. bunu ingilizler 150 seneden beri yapıyor. biz yeni yeni yapıyoruz. biri çıtayı yükselttiği zaman arkadaki daha fazla yükseltmeye çalışacak. mesela marsel olmasa bir küçük çocuk tenise niye başlasın ki türkiye’de. 80 numara yoksa türk çocuk tenise başarılı olamayacağını düşünerek başlamayacak. ama 80’de bir türk görse hedefi oraya koyacak. bu döngü devam edecek ve başarı bu şekilde gelecek.

• türkiye'de tenis kültürü yavaş yavaş gelişiyor. her ne kadar federer'in maçından sonra tüm tribünler boşalsa da gözle görülür bir artış var.
türkiye’de bir futbol seyircisi olduğu doğru. tenis çok güzel bir spor içine girdiğinizde daha iyi anlıyorsunuz. ama burada düzenlenecek büyük turnuvalarla izleyicisi sayısını artırmamız gerekiyor. bunu artırdıkça da tenisin içine çekeceğiz. insanlara bir şeyler sunmalısınız ki insanlar gelsinler sizi izlesinler, tanısınlar. turnuvalar arttıkça tenise olan ilgi de artacak. mesela federer geldi, onu izlemek için buraya 8000 kişi geldi. belki seneye öyle bir turnuva olacak ki federer gelmese de buraya insanlar gelecek. sonuçta bu turnuvayı yapan da tecrübe kazanıyor, seyirci de tecrübe kazanıyor. o yüzden yeni bir tenis ülkesi olduğumuz için herkes yeni. ilk defa atp almışız. biraz zaman gerekiyor.
'ilk önce maddiyat sonra da aile baskısı'
• bir tenisçinin kariyerinde karşısına çıkabilecek en büyük engel nedir?
teniste maddi olarak sıkıntı olduğu doğru. challenger ve atp seviyesine gelene kadar tenisten para kazanmanız mümkün değil. antrenörle ile çalışacaksınız. onu turnuvaya götüreceksiniz. masraflarla anca sponsor bulabilirseniz bunu yapabilirsiniz. tenisçilerin zaman içerisinde tenisi bırakmasının iki sebebi var bana göre. bir maddi sebepler. sonuçta tenise ya sponsoru olan ya da şanslı olanlar devam ediyor. kendini önceden ispatlamış oyunculara sponsorluk yapılıyor. mesela bir oyuncu belki 16-17 yaşında patlama yapacak ama patlamayı yapamadan sponsoru olmadığı için bırakmak zorunda kalıyor. bence en önemli engel bu.
ikincisi ise üniversite ve aile baskısı. bazı aileler ‘tenisçi mi olacaksın?’ diyor, sadece okula devam etmesini istiyor. gelecek kaygısı oluşuyor. babamı tenis oynarken izlerken bu sporu sevdim. o da zamanında benle oynardı. o yüzden ben şanslı bir ailede büyüdüm. annem de tenisi severdi. onlar götürdü beni kulübe. teniste bir çocuğun gelişebilmesi için kendisine antrenör ayarlaması lazım, turnuvalara gitmesi lazım. bunlar çok büyük masraf. düşünsenize avustralya açık’a gideceksiniz nasıl gideceksiniz. senede 25 hafta turnuva oynamanız lazım. aileniz ilk önce buna izin verecek mi? bir de buna 12 yaşından itibaren başlamanız lazım. aile desteği çok önemli. örneğin ben avustralya’ya giderim, us open’a giderim ailem de benle gelir. bazen yalnızım derim hemen gelirler. bu desteği onlardan gördüğüm için çok şanslıyım.

• hedef olarak neyi belirledin?
en yakınımdaki hedefim grand slam elemelerine girmek. şimdi 400 numarayım. elemelerde ise 250’nci sıradayım. seneye grand slam elemelerine başlamak istiyorum. sonra ilk 100 sonra ilk 50. marsel gibi grand slamlerde başarılar elde etmek. çıtayı yükseltmek.
'en çok wimbledon'da oynamak istiyorum'
* favori grand slam’in hangisi?
wimbledon bambaşka bir grand slam. ben grand slamlerin hepsinin juniorlarına gittim. oradaki hava bambaşka . çok elit bir hava var. en çok wimbledon’da oynamak isterim.
kaynak: al jazeera
Yorumlar