Balyoz davası
Balyoz: Darbe mi, kumpas mı? - 3
Darbelerle yaşayan Türkiye’de, 2010 yılındaki Balyoz davası demokrasi için dönüm noktasıydı. Darbeciler yargılanacaktı; ancak siyasi hesaplar yüzünden davanın neredeyse içi boşaltıldı. Şimdi yeniden yargılama süreci başladı ve siyasi rüzgar tersten esiyor. Gazeteci Alper Görmüş’ün bugüne ışık tutacak yazı dizisi Al Jazeera Türk’te.

bugün, 2003 mart’ında birinci ordu’da bir darbe hazırlığı yapıldığına delâlet eden temel belgelerden biri olan mustafa balbay günlüklerine ve oradaki bilgileri teyit eden başka bilgilere bakacağız.
balbay günlükleri ağırlıklı olarak 2004’teki dört komutanlı sarıkız darbe planına dair bilgiler içeriyor, fakat balyoz’a işaret eden bölümler de var. şimdi bunlara bakalım...
‘o (çetin doğan –a. g.) hazır’
ilk not, çetin doğan’ın, “plan semineri”nden yaklaşık üç hafta sonraki (31 mart 2003) ameliyatını izliyor. balbay, “mehmet bey” dediği birinin ağzından şu notu düşüyor:
“çetin’in ameliyat olmasının nedeni hazırlık. o güne hazırlanıyor. (aktüel’deki) röportajda sürekli ben emekli olacağım demesinin nedeni, bazı dedikodular çıktığı için kimseyi ürkütmemek.”
devamında:
"çetin paşa, aktüel'deki yazıyı okuduktan sonra demiş ki ‘ameliyattan önce tabancam yan tarafımdaydı. şimdi çapraz tutuştayım.’ o hazır, onunla ilgili gidişte bir sorun yok. ameliyattan önce izmir'de ordu komutanlarıyla konuşmak, toplanmak üzere hazırlık yaptı. orada yapacağı konuşmayı hazırladı. bunu bilgi olsun diye genkur'a (hilmi özkök) gönderdi. yaşar paşa (yaşar büyükanıt) bir üste iletmedi. konuşması ağırdı. türkiye böyle gitmez, hükümet bu işi götüremiyor, türündeydi. kesin konuşmayı yapacaktı. aytaç paşa (aytaç yalman) yap demiş."
balbay, 30 mayıs 2003 tarihli notta da milli istihbarat teşkilatı müsteşarı şenkal atasagun’un kendisine şöyle söylediğini aktarıyor:
“eğer kaynak mektuplarsa, bize de geliyor. istanbul’dan, birinci ordu’dan geliyor. oraya baksan, birinci ordu’da her şey hazır. ihtilâle hazırlanıyorlar.”
görüldüğü gibi balbay günlükleri de başlangıçta yalman’ın çetin doğan’la birlikte hareket ettiği, en azından “sen yürü, engel olmam” gibi bir tavır aldığını imâ ediyor.
hak ettiği ilgiyi görmeyen bir belge
peki bu gerçekse, ne zaman, nasıl ve neden bozuldu bu yol arkadaşlığı?
bunu da hak ettiği ilgiyi görmeyen bir başka belge üzerinden ele alalım...
ikinci balyoz iddianamesinde yer alan belgeye, 2007’de, malatya’da yürütülen zirve cinayeti soruşturmasında prof. salim cöhce’nin evindeki bir bilgisayarda ulaşıldı. savcılık belgeyi balyoz davasının görüldüğü 10. ağır ceza mahkemesi’ne gönderdi, çünkü doğrudan doğruya mart 2003’te istanbul’daki birinci ordu’da olan bitenlere dairdi.
belge, zapay adlı kullanıcı tarafından 2 nisan 2004 tarihinde oluşturulup son kez kaydedilmişti. salim cöhce, sorgusunda zapay’ın kızı olduğunu söylemiş, belgeyi doğrulamış ve belgenin 2004’te yayında olan cunta.org adlı bir internet sitesinden alınıp kopyalanmış bir metin olduğunu beyan etmişti. (savcılık, yürüttüğü araştırmada cunta.org’un 2005’te mahkeme kararıyla kapatıldığını saptamıştı.)
söz konusu belgede, orgeneral hurşit tolon’un, o yılın ağustos ayında emekliye sevk edilecek olan genelkurmay adlî müşaviri tümgeneral erdal şenel’e şöyle söylediği not ediliyordu:
"kuvvet komutanı yalman paşa istifa edip, yerine çetin paşa kuvvet komutanı olacaktı. fakat, çetin paşa bu planı herkese anlattı. genç subaylar arasında bile yalman paşa'nın istifa edeceği konuşuldu. bu da büyük memnuniyet yarattı. çünkü, çetin paşa'nın ne yapıp ne edip özkök paşa'yı istifa ettireceği ve onun yerine genelkurmay başkanı olacağı biliniyordu. fakat, çetin paşa'nın boşboğazlığı istifa konusunun herkes tarafından duyulmasına neden oldu. tabii bu arada özkök ile büyükanıt paşalar da bunu duydu. öğrendiğime göre hükümete bile bu konu ulaştırıldı. tedbir alması sağlandı. (...) çetin paşa ismi yıprandı. yalman paşa da göz göre göre istifa edemedi. istifa etseydi tsk yıpranırdı. elbette biraz da bu iş yalman paşa'nın işine geldi. çetin paşa her fırsatta duyulur mu duyulmaz mı dikkat etmeden hükümet aleyhinde konuştu. 1. ordu plan tatbikatında onlarca subay içinde neredeyse yapacağımız hareketi açıkladı. milli mutabakat hükümetinin kurulmasından bile söz etti. bunlar hükümet dahil her yerde duyuldu. çetin paşa kendine fazla güvendi."
bu belgenin önemi şurada:
gerek özden örnek gerek mustafa balbay günlükleri yıllar sonra ortaya çıkan gerçeklerle bütünüyle uyum içinde olsalar da, onların ağırlıklarından bunalındığında “zaten kendilerine ait olduğunu reddediyorlar” siperine sığınılabiliyor... ya da, “belge sonradan hazırlanmış, bilgisayarın tarih ve saati ayarlanarak eski tarihli bir belge gibi sunulmuştur” deniyor.
oysa burada, 2004’te yayında olduğu kesin olan bir internet sitesinden ve ilaveten o tarihte o sitede yer aldığı kesin olan bir bilgiden söz ediyoruz. yani, “sonradan düzenlenip eski havası verilmiş” mugâlatasına kapalı bir belge bu.
levent ersöz ve erol özkasnak
aytaç yalman’ın başlangıçtaki darbeye müzahir tavrını sonradan değiştirdiğini öne sürenlerden biri de jandarma istihbarat dairesi'nin eski başkanı, emekli tümgeneral levent ersöz’dü. ersöz’ün internete düşen ve yalanlanmayan meşhur ses kaydına göre, kritik tarih 19 mart 2003’tü:
“paşa 19 mart 2003’te hepimizi sattı. (...) komutanları satan bir adamdır. genelkurmay başkanı’na satan kişidir yani. çok kirli bir adamdır. 19 mart 2003, bu tarih çok kritik bir tarihtir türk silahlı kuvvetleri’nin. gidip hilmi özkök’e komutanların hepsini gammazladı.”
son olarak yine ergenekon iddianamesinde yer verilen, 28 şubat’ın iki güçlü generali çevik bir ve erol özkasnak arasında geçen, mahkeme kararıyla kaydedilip tape haline getirilmiş konuşmadan erol özkasnak’ın şu sözlerini hatırlayalım:
“bir de bu şey var ya komutanım, hani o çetin doğan, onun şeyinden çıktı bunlar biliyorsunuz, onun adamlarından... gevşek olduğu için kendisi...”
görüldüğü gibi, 2003 başında birinci ordu’da bir darbenin planlandığı inancını taşıyanlar, birilerinin idda ettiği gibi “zaten ordunun genlerinde var, yapmışlardır” gibi bir varsayımdan hareket ediyor değiller. ortada, görmek isteyenin görebileceği çok bilgi, çok şüpheli durum var.
iki komutan
2003’te genelkurmay başkanlığı ve kara kuvvetleri komutanlığı koltuklarında oturan iki komutan, soruşturma ve kovuşturma boyunca sanıkların ve onların avukatlarının “her şey yalan, her şey sahte” temelli savunma çizgisini benimser görünmediler ve bu tutumlarıyla sanıkların ve sanık yakınlarının tepkilerini üzerlerine çektiler. fakat son duruşmadaki tanıklıkları bu çizgileriyle uyum içinde değildi. o nedenle sanıklar ve avukatları, onlara sormak üzere hazırladıkları onlarca soruyu sormaktan vazgeçtiler.
yarın, hilmi özkök ve aytaç yalman’ın başlangıçtan bugüne balyoz konusunda nasıl bir tutum sergilediklerini kronolojik bir sırayla ele alacağız.
yarın: özkök ve yalman’ın uzun-ince yolu 1
Yorumlar