Kadına şiddet
Bir emekçi atölyesi
12 yaşında tekstil atölyelerinde çalışmaya başlayan Özgül Söylemez, kendi atölyesini kuran bir kadın işçi. Söylemez, "İşte de, evde de kadınlar eziliyor. Kadınlara istihdam sağlamaktan mutluyum" diyor.

okmeydanı’nın arka sokakları tekstil atölyeleriyle dolu. apartmanların dar pencereli, karanlık zemin katlarından, ara katlardan dikiş makinesi sesleri sokağa yayılıyor. dışı sıvadan ibaret üç katlı bir apartmanın girişinde ‘ortacı aranıyor’ yazıyor. ilanın ardındaki merdivenler, ikinci kattaki ufak bir tekstil atölyesine çıkarıyor.
20 kişinin çalıştığı atölyede ütünün çıkardığı buhar kumaş kokusuna karışıyor. floresan ışığının altındaki masalarında kadın ve erkekler kafalarını kaldırmadan çalışıyor. atölyenin sahibi uzun yıllardır tekstilde çalışan bir kadın işçi. "kaç yıldır tekstilde çalışıyorsunuz" sorusunun cevabı çok net: "kendimi bildim bileli". 37 yaşındaki özgül söylemez, tunceli’den istanbul’a göç ettiğinde, 12 yaşında başlamış tekstilde çalışmaya. tam 25 yıldır çalışıyor yani. kalabalık bir aile, dokuz kardeş, maddi imkânsızlık başka seçenek sunmamış ona.
makinelerden çıkan dikilmiş parçaları ayırarak ve el işlerini yaparak, yani ‘ortacı’ olarak mesleğe başlayan söylemez daha sonra dikiş makinesinin başına geçmiş. yıllarca haftanın beş buçuk günü günde 10 saat çalışmış. üstelik 12 yıl boyunca sigortasız bir işçiymiş. ilk kez sigortası yapıldığında 25 yaşındaymış. söylemez, 2003 yılında birkaç ortak atölye kurduklarını, 2009'da da tek başına atölyesini açtığını anlatıyor:
‘imalat yapmak hayalim’
"çok çalıştım. gazi mahallesi'nde başladım. sonra okmeydanı’ndaki küçük atölyelerde çalıştım. 2003 yılında birkaç ortak atölye kurduk. 2009 yılında da tek başıma burayı kurdum. atölyelerde çalışırken hep bir gün kendi atölyemi kurmayı hayal ederdim. fason iş yapıyoruz burada. kesilmiş olarak gelen bluz, elbise, pantolonları dikiyoruz. insanın kendi işi olunca da zorluklar bitmiyormuş. çalışma saatleri 08.00- 19.00. ben çoğu zaman akşam 21.00'e kadar buradayım. eşimle birlikte burayı yürütüyoruz. çalışmaktan çocuk bile yapamadık. kendin imalat yapmayınca, fason işle atölye yürütmek çok zor. fiyatlar çok düşük. mesela bir bluzu 6 tl’ye dikiyorsun. haftada 500, bazen 700 parça dikiyoruz. eskisi gibi değil tekstil sektörü de. yılda iki ayın iş yapmadan geçiyor. bu işten başka bir iş bilmiyoruz. başka nasıl geçineceğiz ? onun için yine böyle emek sarf ederek devam edeceğiz. atölyemde imalat yapmak hayalim. yıllardır istanbul’da yaşıyoruz. istanbul’un bir sürü yerini hâlâ bilmiyorum, gitmedim. ömrümüz atölye ve ev arasında gidip gelmekle geçiyor. izin günlerinde de ev işi, arkadaş ziyaretleri yapabiliyoruz sadece."
‘kadınlara istihdam sağlamaktan mutluyum’
çocuk işçi olarak başladığında bir gün atölye kurduğunda "çalışanlarımı iyi koşullarda çalıştıracağım" diye kendine söz veren söylemez, sözünü tutmak için elinden geleni yapıyor. üç gün işe gelmeyenin maaşının kesildiği, cep telefonu ile konuşmanın yasak, tuvalete gitmenin bile sayısının tutulduğu atölyelerden değil burası. işçiler, alın teriyle çalıştıkları ufak atölyede öğlen bir saat yemek aralarıyla, sabah ve akşamüzeri çay molalarıyla nefes almaya çalışıyorlar. atölyede çalışanların yarısı kadın. söylemez, kadınların hem işte hem evde ezildiğini söylüyor. kadınlara istihdam sağlamaktan da mutlu olduğunu anlatan söylemez, "çoğu atölyede patronlar erkek. kadınları anlamıyorlar. ben burada kadınları anlıyorum, onlar da beni anlıyor. kadınların okuması, çalışması ve ekonomik özgürlüğünü kazanması çok önemli" diye konuşuyor.
Yorumlar