Türkiye

Caferi yeni bir sayfa açmak için Türkiye'de

Irak’ta kurulan yeni hükümetten üst düzey bir isim ilk defa Türkiye’yi ziyaret ediyor. Irak’ın Şii Dışişleri Bakanı Caferi’nin ziyareti iki ülke arasında 2013’ten beri tıkanmış ilişkileri yeniden canlandırma potansiyeline sahip. Ancak Ankara-Bağdat arasındaki yapısal sorunlar bir ziyaretle çözülemeyecek kadar çetrefil.

Konular: Ortadoğu, Irak
Caferi'nin ziyareti, Irak’taki yeni hükümetten üst düzey bir ismin Türkiye’ye gerçekleştirdiği ilk ziyaret. [Fotoğraf: Reuters]

abd ve iran’ın üzerinde anlaştıkları haydar ibadi’nin kurduğu yeni irak hükümeti ile ilgili türkiye’den de iyimser açıklamalar yapıldı. türkiye-irak ilişkileri büyük oranda iran-abd gölgesinde şekillense de hem ankara hem de bağdat siyasi ve ekonomik olarak birbirlerine ihtiyaç duyduklarının farkında. irak dışişleri bakanı ibrahim caferi’nin ziyareti, daha üst ziyaretler için de bir hazırlık niteliğinde. bu ziyaretten çıkacak sonuçlar türkiye başbakanı ahmet davutoğlu ve irak başbakanı haydar ibadi’nin planlanan karşılıklı ziyaretlerinin de içeriğini belirleyecek.

caferi’nin ziyareti iki ülke arasında 2013’ten beri tıkanmış ilişkilerin yeniden canlandırılması için her iki tarafın da iyimser açıklamalar yaptığı bir atmosferde gerçekleşiyor. ancak iki ülke arasında uzun süreye yayılarak çözülmeyi bekleyen bir takım sorunlar var:

1)    irak ve türkiye arasında işid ile mücadele konusundaki yapısal yaklaşım farkları. türkiye, irak’ta merkezi hükümetin sünnileri dışlayan mezhepçi politikalarının işid’i besleyen ana faktör olduğu görüşünde. türkiye, işid ile mücadelede öncelikle sünnilerin ve ülkedeki diğer etnik ve mezhebi grupları siyasal sisteme dâhil olabilecekleri, kendilerini güvende hissedebilecekleri bir ortamın hazırlanması gerektiğinde ısrar ediyor.  yapısal reformlara gidilmediği sürece irak’ta işid veya benzeri yapıların kendilerine taban bulmakta zorlanmayacağını söyleyen türkiye, bir yandan bu değişimlerin bir an önce başlatılmasını, eş zamanlı olarak da işid ile askeri mücadelenin sürmesini istiyor. irak’ın yeni hükümeti ise her ne kadar geçmişteki hükümetin hatalarını tekrarlamayacağını ve daha kapsayıcı olacağını söylese de henüz somut adımlar atmadı. irak hükümeti işid ile mücadele stratejisini büyük oranda iran ve abd’nin askeri stratejilerine endekslemiş durumda.

2)    ilişkilerde suriye faktörü. türkiye işid’i bölgede besleyen bir değer ana kaynağın ise suriye’deki beşşar esed rejimi olduğunu, esed devrilmediği sürece işid benzer yapıların yaşamaya devam edeceğini söylüyor. irak ise suriye politikasını büyük oranda esed rejiminin en büyük destekçisi iran’a endekslemiş durumda. irak aynı zamanda esed rejimine destek için suriye’ye yabancı şii savaşçı gönderen merkezi ülke pozisyonunda. maliki hükümeti döneminde şii savaşçıların suriye’ye geçişi çoğunlukla teşvik ediliyordu. yeni hükümet de bu tavrı devam ettiriyor.

3)    kürt petrolünün türkiye üzerinden dünya pazarına satılması. irak bölgesel kürt yönetimi, bağdat hükümetinden ekonomik olarak bağımsız hale gelmek için çıkardığı petrolü türkiye üzerinden dünyaya pazarlıyor. bu petrolden elde edilen gelir ise türkiye’de halk bankası’nda toplanıyor. maliki’nin başbakanı olduğu eski hükümet bu petrol satışını uluslararası mahkemelere taşıdı ve irak anayasası’na göre bölgesel yönetimin bağdat’ın onayı olmaksızın tek taraflı petrol satışı yapamayacağını iddia etti. ancak kürt yönetimi, anayasada belirlendiği şekliyle merkezi bütçeden kendisine verilmesi gereken yüzde 17’lik payın verilmemesinin yarattığı ekonomik problemlerle baş edebilmek için başka seçeneğinin olmadığı görüşünde. kürt yönetimi ayrıca anayasanın kürtlere petrol satışı yetkisi vermediğinin ise doğru olmadığını iddia ediyor. türkiye ise iran ve abd’nin de rahatsız olduğu petrol satışı konusunda erbil ile entegre bir politika yürütüyor ve erbil-bağdat arasında merkezi bütçe ile ilgili sorunların irak’ın iç meselesi olduğunu savunuyor. ancak irak anayasasının farklı okunmasından kaynaklanan belirsizlik ve tartışmalar devam ediyor. kürt yönetimi’nin sattığı petrolden elde edilen paranın sadece yüzde 17’lik payın mı yoksa tamamının mı kürt yönetimi’ne ait olduğu henüz netleştirilmiş değil. merkezi hükümet kürt yönetimi’nden çıkarılan petrolün irak petrolü olduğunda ısrarlı. ancak hâlihazırda bu petrolden elde edilen gelirin tamamı türkiye’de toplanıyor. kürtler yeni irak hükümetine şartlı destek vererek koalisyonda yer aldılar ancak irak hükümetinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda koalisyondan çekileceklerini söylüyor. yeni hükümetin kürt petrolünün satışı konusunda türkiye ile nasıl bir ilişki geliştireceği henüz açıklanmış değil. yeni yönetimin şimdilik önceliği işid ile mücadele. bu nedenle de kürt yönetimi ile krizleri dondurmuş durumda.

4)    türkiye-irak ilişkileri üzerindeki iran gölgesi. irak, büyük oranda abd-iran ortak yapımı bir sistem tarafından yönetiliyor. irak’ta enerjinin yönetilmesinde abd daha etkili ancak siyasi karar alma süreçlerinde iran’ın etkisi daha fazla. öyle ki irak’ta iran’ın açıkça desteklemediği bir siyasetçinin kabineye girmesi neredeyse imkânsız. bu nedenle irak’ta saddam sonrası hükümetler dış politikalarını da iran’ın talepleri doğrultusunda şekillendiriyor. iran ise özellikle suriye krizinin ortaya çıkmasından sonra türkiye ile bölgesel politikalarda karşıt pozisyonlarda duruyor. türkiye esed rejiminin devrilmesinde ısrar ederken iran, esed rejimini ortadoğu’daki cephe hattının en önemli ayağı olarak görüyor ve ne pahasına olursa olsun rejimin devam etmesinden yana. öte yandan iran’ın türkiye’nin yürüttüğü çözüm süreci’ni baltalamak için kandil üzerinden süreci sabote etmeye çalıştığı da güçlü bir iddia olarak zaman zaman dillendiriliyor. iran, ankara’nın bağdat üzerinde etkili bir aktör olmasından da endişe duyuyor ve bağdat üzerindeki etkin gücünü ankara-erbil yakınlaşmasını dengelemek için kullanıyor.

5)    irak’taki mevcut siyasi-askeri yapı. irak’ta kurulan yeni hükümette şii ağırlığı tartışmasız bir biçimde önde. ülkede başbakanlık, dışişleri ve içişleri bakanlığı gibi kritik koltukların tamamı şiilere verilmiş durumda. savunma bakanlığı sünnilere verilirken kürtler, merkezi bütçeden yüzde 17’lik payı garantiye almak için maliye bakanlığı’nı aldı. sünnilerin savunma bakanlığı’ndaki ısrarı ise merkezi hükümetin sünni bölgelere yönelik uyguladığı güvenlik politikalarının ve askeri operasyonların yıkıcılığını azaltmaya yönelik. ancak hem savunma hem de maliye bakanlarının aldıkları önemli kararların asıl onaylanma mercii başbakan ve kabine. şiilerin kontrolündeki başbakanlık ve çoğunlukta oldukları kabine yapısı olası tartışmalarda şiilerin talepleri doğrultusundaki kararları uyguluyor. irak’ta askeri yapıda da şiilerin ağırlığı çarpıcı bir biçimde yüksek. bazı istatistiklere ve siyasilerin açıklamalarına göre irak ordusunda şiilerin oranı yüzde 95. bu oran, özellikle sünnilerce irak ordusunun milli bir irak ordusu olmaktan çok bir şii ordu olduğu eleştirilerine neden oluyor ve bir güvensizlik nedeni sayılıyor. türkiye, her ne kadar yeni hükümete kredi vererek memnun olduğunu açıklasa da mevcut kabine dağılımının ve askeri yapının yeteri kadar kapsayıcı olmadığını düşünüyor.

irak hükümeti işid’in elindeki musul ve sünni bölgelere kesin sonuç almaya yönelik operasyonların bir an önce başlatılmasını istiyor. ancak musul gibi nüfusu 2 milyonu aşan bir şehirde bu çaptaki operasyonlar büyük komplikasyonlara gebe. öte taraftan yeni irak hükümetine yönelik sünni tepkisi de henüz dinmiş değil. bu durum anbar gibi sünni yoğunluklu eyaletlere yapılacak geniş kapsamlı operasyonların bir şii istilası olarak algılanması riski taşıyor. sünniler, abd’nin havadan, iran’ın karadan destekleyeceği böylesi büyük operasyonların işid bahanesiyle bölgeyi sünnilerden temizleme amacı güttüğü kaygısı taşıyor. bir taraftan ise erbil, musul ve anbar’dan önce işid’in elindeki kürt yoğunluklu sincar’ın öncelik olmasında ısrarlı ve işid ile mücadelede bağdat’a destek vermede bunu bir koşul olarak öne sürüyor.

caferi’nin ziyaretinde bu sorunların tamamı masada olacak ve türkiye’den de bu çetrefilli mücadelede yardım beklentisi var. türkiye, özellikle erbil-bağdat arasındaki siyasi-askeri ve ekonomik ihtilafların çözümünde de kritik bir rol üstlenme potansiyeline sahip. 

kaynak: al jazeera

R. Serdar Ataş

1982 yılında adıyaman'da dünyaya geldi. boğaziçi üniversitesi türk dili ve edebiyatı bölümünden mezun oldu. boğaziçi üniversitesi sosyoloji bölümü'nde master eğitimine devam ediyor. 2012-2015 yılları arasında al jazeera türk ortadoğu masası editörü olarak görev yaptı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;