Türkiye
Darbukayla, kanunla Mozart Senfonisi
İzmir'de, Romanların yoğunlukta yaşadığı semt ile Türk müziği enstrümanlarıyla çaldıkları senfoniden adını alan Tepecik Senfoni Orkestrası, farklı tarzlarıyla dikkat çekiyor.
Haberin Öne Çıkanları
Senfoni çalıyorlar
Nota bilmiyorlardı
Hepsi akrabalar.
kentin merkezindeki, diğer adı 'yenişehir' olan tepecik semti, roman müzisyenlere yıllardır ev sahipliği yapıyor. her evden farklı enstrüman sesinin yükseldiği semte, bugünlerde, mozart'ın senfonileri hakim.
merak edip sesin geldiği eve gittiğinizde, aileden müzisyen, kanun sanatçısı ömer tütüncü sizi karşılıyor ve günlük provasını yapıyor. tütüncü'nün, mesleğinde ilerlerken izlediği yol, farklılığıyla hemen dikkat çekiyor.
çocuk yaşta kendini müziğin içinde bulan, kemana gönül veren kızı hiranur'un da eğitimiyle ilgilenen tütüncü, meslektaşlarının aksine senfoniye ve klasik müziğe de gönül vermiş. dünyada romanların çalamayacağı müzik türü olmadığına inanan tütüncü, eğlendirici şarkıların yanısıra batı müziklerini türk enstrümanlarla çalmak için tepecik senfoni orkestrası'nı kurdu.
tütüncü'nün en büyük destekçisi ise, dayısı, orkestranın klarnetçisi adnan fitil. tütüncü, sahne performanslarının öncesinde fitil'le birlikte gün boyu prova yapıyor. evdeki son provaları, çoluk çocuk ailelerince dikkatle izlenen dayı-yeğen, başarı dilekleriyle sahnelerine uğurlanıyor.
şaşırtıyorlar
tütüncü'nün kurduğu, zaman zaman üye sayısı 40'a kadar çıkan tepecik senfoni orkestrası, haftanın belirli günleri sahne alıyor. darbuka, kanun, klarnet, ney gibi türk müziği çalgılarını kullanarak performanslarına başlayan orkestra, bir anda mozart'ın 40'ncı senfonisini çalmaya başlıyor. önce dinleyiciler tarafından garip gelen bu durum daha sonra yerini keyfe bırakıyor. nota bilmeyen, kulak dolgunluğuyla senfoni ve batı müziklerini çalan orkestra üyeleri, topladıkları alkışlarla, amaçlarına ulaşmanın gururunu yaşıyor.
'şakayla başladık'
şef tütüncü, orkestranın kuruluş hikayesini ve seçtikleri müzik türünü şöyle anlatıyor:
"birgün çocuklarla bir işteydik. televizyonda senfonik eserler vardı. arkadaşlar, biz böyle bir grup kursak nasıl olur, bir denesek falan dedim. elimize de mozart'ın 40'ıncı senfonisinin notası geçti. iyi dediler bana. oturduk, baktık, partları filan çıkardık. bir baktık senfonik bir eser çıktı ortaya. ama kanunla, kemanla, klarnette ritmler çıkması daha farklı oldu. istediğimizi elde ettik. konuya böyle şakayla başladık, iş ciddi boyutlara gelmeye başladı. ama tabi zor iş. yani kalkıpta 40'ıncı senfoniyi kanunla, kemanla çalmak çok zor"
'akrabayız'
romanların bağlılıklarının farklı olduğunu, orkestra üyelerinin de birbiriyle akraba olduğunu dile getiren tütüncü, "hep diyorlar ya romanlar 9/8'lik çalar, eğlendirirler. bizim yaptığımız sadece eğlence müziği değil. yaptığımız müzik türü, blues, caz, klasik parçaları, arabesk, türkü, bunları harmanlayıp karşı tarafa sunuyoruz. bunlardan da çok güzel tepkiler alıyoruz" diye konuştu. tütüncü, senfoni çalmalarıyla birlikte kızının düşüncelerinin de değiştiğini, roman zihniyetinden kurtulup senfoni çalabilecek yerlerde kendini görmek istediğini anlattı.
'denedik, başardık'
orkestrada, belediye otobüs şoföründen tutun, yüzde 70 işitme engelli darbuka sanatçısı da var. orkestranın aranjörü yasin bilgetekin, "türkiye dışında türkiye'yi temsil etmek, tepecik senfoni orkestrası'nın amacı bu. ama biz ne yapıyoruz. 40'ıncı senfoniyi çalıyoruz. insanlar şok oluyor. ilgi odağı oluyor, herkes duruyor ve bizi izliyorlar. şarkı bitiyor ve herkes ayağa kalkıyor, bizi alkışlıyorlar. yabancı parçaları duyduk, caz müziğini duyduk, bir latini duyduk. bunları dedik kendi müziğimizle birleştirirsek ne olur. denedik, başardık. bu şekilde oldu, güzel oldu" dedi.
Yorumlar