Türkiye

Devlet 'müdahaleyi' bilmiyor

Dünyanın birçok ülkesinde Ankara saldırısı benzeri saldırılar sonrasında, hangi birimin ne yapması gerektiği özel protokollerle belirlenmiş durumda. Oysa Ankara saldırısı; koordinasyonun nasıl yapılacağı, olay yerinde kriz yönetiminin nasıl olacağı konusunda hazırlıksız olduğumuzu gösterdi.

Konular: Türkiye
[Fotoğraf: Zahidin Köşüş / Al Jazeera Türk]

ankara'daki saldırı, türkiye’nin bu tip acil durumlara karşı ne denli hazırlıksız olduğunu bir kez daha gösterdi. türkiye’nin acil durum senaryoları arasında baraj patlaması, nükleer kazalar var; ama büyük çaplı intihar saldırıları yok.

türkiye'nin, ankara saldırısına benzer durumlara etkin bir biçimde müdahale etmesini sağlayacak bir güvenlik protokolü de yok.  bu tip durumlarda karşı karşıya kalınan en büyük sorun da koordinasyonun nasıl sağlanacağı.

oysa birçok ülkenin ve tek tek şehirlerin bile bu tip güvenlik protokolleri var. bu protokollerin ortak amacı da; olay yerine mümkün olduğu kadar çabuk ulaşıp boşaltmak, güvenlik ve sağlık birimleri arasında koordinasyon sağlamak, kamuoyunu doğru biçimde bilgilendirmek.

birçok şehirde bu tip saldırılara karşı hazırlıklı olabilmek için halkın katıldığı tatbikatlar da düzenleniyor.

2015 Haziran ayında yapılan Londra metrosuna saldırı senaryolu tatbikata 14 Devlet kurumu katılmıştı.
[[Fotoğraf: Reuters]]

acil kriz durumu nedir?

türkiye acil tıp derneği genel sekreteri ve gazi üniversitesi acil tıp anabilim başkanı doç. dr. ahmet demircan da, polis akademisi öğretim üyesi doç. dr. ahmet erkan koca da, kriz anlarında genel olarak koordinasyonun sağlanması için çalışan kurumun afet ve acil durum yönetimi başkanlığı (afad) olduğuna dikkat çekiyorlar.

koca bu tip durumlar için afad acil durum yönetmeliği’ne işaret ediyor:

afad yönetmeliği'ne uygun olarak her kurumun kendi açısından yönergeler var. örneğin emniyet genel müdürlüğü'nün 'afet ve acil durum yönetim merkezi yönergesi' var ve bu yönergenin amacı, toplumun tamamı veya bir kısmının normal hayat ve faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren olayları ve bu olayların oluşturduğu kriz haliyle baş etmek için emniyet genel müdürlüğü’nün nasıl hareket etmesini ve birimler arasındaki koordinasyonu, ön hazırlıkları ve kriz sonrası planlamaları içermekte. “

afad’ın acil durum tanımı şöyle:

toplumun tamamının veya belli kesimlerinin normal hayat ve faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren olaylar ve bu olayların oluşturduğu kriz hali.”

ancak afad’ın saydığı ve hazırlık yaptığı senaryolar arasında ankara saldırısı gibi bombalama olayları yok. siber saldırı, ulaşım kazaları, orman yangını, sanayi yangını, baraj patlaması, radyolojik ve nükleer kazalar, su baskınları var.

koordinasyonu kim sağlar?

gerek koca, gerek dr. demircan, karşılaşılan en büyük sorunlardan birinin, bu tip saldırılarda koordinasyonun kimde olacağı konusunda netlik olmamasına işaret ediyorlar. her kurum kendi işini yapmaya çalışıyor ama bu kurumları kimin koordine etmesi gerektiği konusunda bir netlik bulunmuyor.

koca, emniyet genel müdürlüğü afet ve acil durum yönetim merkezi yönergesi'ne göre bir koordinasyon yapıldığını, fakat bunun tam manasıyla bir kriz yönetimini içermediğini söyledi:

Polis Akademisi öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Erkan Koca
[[Fotoğraf:Özgür Tekşen/Al Jazeera Türk]]

"her birim kriz yönetimine kendi yetki alanıyla ilgili hep yapageldiği işlerden sorumlu olarak katılıyor ve bu şekilde etkin bir koordinasyon amaçlanıyor. oysa kriz demek, mevcut karşı koyma ya da başa çıkma yol ve yöntemlerinin işlememesi, yetmemesi ya da başarısız kalması demektir. yeni bir düşünme, duruma uygun özgün kararlar alarak davranabilme ve her zamankinden farklı hareket edebilme kabiliyeti gerektirir."

dünyadaki diğer örnekler de sadece kriz yönetimine yönelik değil. birçoğu 'terör saldırılarına acil müdahale' başlığı altında düzenlenen güvenlik protokolleri var. bu protokoller ingiltere, kanada, abd, avusturya, hollanda gibi ülkelerde internet üzerinden kolayca ulaşılabilen protokoller.

bu protokoller hem bu tip saldırılara karşı sürekli hazırlıklı olmayı ve bunun için yapılması gerekenleri tarif ediyor, hem de olaya müdahale biçimini.

bu protokollerin önemli bir kısmı da, müdahale edecek ekiplerin stres yönetimi konusunda gerekli eğitimi almış olmaslarna özel önem vermeleri.

oysa ankara saldırısı sonrası bölgeye sevk edilen çevik kuvvet ekipleri ve halk arasında arbede yaşanmıştı. koca bu durumu şöyle açıklıyor:

çevik kuvvet insanların bölgeden uzaklaştırılmaları ve bir güvenlik bölgesi oluşturmak için gönderilir. ancak burada kritik olan çevik kuvvetin genel işlevi, toplumsal olayları kontrol etmek ve gerektiğinde zor kullanarak bastırmak olduğu için; bu türden hassas durumlar için ayrıca eğitilmesi, yeterli hale getirilmesi gerekir. polisin genel olarak bir 'kriz yönetimi' ve büyük olaylarda 'sivillerin korunması' açısından eğitimlere tabi tutulması ve yeterli hale getirilmesi gerekir. siyasi tartışmaların tarafı olmamaya dikkat etmeli.”

koca, polis akademisi olarak uluslararası düzeyde bu tür eğitim ve toplantılar düzenlemek için ön adım attıklarını ve önümüzdeki dönemi planlamak için hazırlık içerisinde olduklarını da sözlerine ekledi:

şimdi çok daha yakıcı bir problem ve acıyı dindirmek için bunu hızlıca ve zorunluluk olarak gündemimizin ilk sırasına almak durumundayız.”

acil sağlık müdahalesinde de koordinasyon sorunu var

türkiye acil tıp derneği genel sekreteri ve gazi üniversitesi acil tıp anabilim başkanı doç. dr. ahmet demircan da, ankara saldırısı gibi durumlarda nasıl müdahale edileceğini belirleyen bir protokol olmadığını söyledi.

doç. dr. demircan’a göre, temel problemlerden biri de olay yerinde kimin komutan olduğu:

en çok sıkıntısını çektiğimiz şey koordinasyon. aslında bizim ülkemizde, bu tip durumlara etkin bir biçimde müdahale etmek için her şey var, altyapı eksiğimiz yok. ama koordinasyon da yok. tatbikatlar yapılıyor ama her birim kendi içinde. her hastane kendi içinde. ama bu tatbikatlar da afetlere ya da başka kriz senaryolarına göre.”

demircan’a göre, ankara saldırısı gibi kriz anlarında kimin göreve çağrılacağı kağıt üzerinde belirlenmiş durumda. ama bu sistem pek çalışmıyor ve hastanelerin başka birimlerinden sağlık personelinin acile kaydırılması sağlanıyor.

oysa bu tip saldırıların özellikle 2000’li yılların başında yoğun yaşandığı israil’de, saldırının olduğu bölgedeki bütün tıbbi personele mesaj gönderecek bir sistem var.  demircan ise doktorların ve hemşirelerin türkiye’de krizi televizyonlardan duyduktan sonra kendiliklerinden hastanelere geldiklerini söylüyor.

israil’de olay yerine varan ilk sağlık ekibi, oradaki protokol gereği krize müdahalenin koordinasyonundan sorumlu ekip haline geliyor. bu ilk gelen ekip hasta sevkiyatı ile uğraşmıyor. merkezi olası ihtiyaçlar konusunda bilgilendirmenin yanı sıra hangi yaralının nereye yönlendirileceği konusunda da koordinasyonu sağlıyor.

demircan’a göre, türkiye’de olay yerine gelen ilk sağlık ekibi, olay yeri fotoğraflarını çekip, hastaneye hazırlık yapabilmesi için gönderiyor ama sonra da hemen yaralı müdahalesine ve sonra sevkiyata başlıyor.  

bu tip durumlarda sağlık ekiplerinin nasıl çalışacağını düzenleyen protokollere göre; sağlık ekipleri solunum yolu açmak ve kanama durdurmak gibi ilk müdahaleleri hemen olay yerinde gerçekleştirip, gerisini hastane yolunda yapıyorlar. çünkü amaç mümkün olduğu kadar çabuk olay yerini boşaltmak. ilk belirlenen şeylerden biri de, kritik durumdaki hastaların hangi hastaneye yönlendirileceği. zira kritik yaralı kabul eden hastanelere  kritik durumda olmayan yaralılar kabul edilmiyor.

oysa, doç. dr. demircan’ın anlattığına göre türkiye’de böyle bir uygulama yok:

üzerimizde öyle bir halk baskısı vardı ki, biz ölü - yaralı demeden, ağır - hafif yaralı demeden herkesi ambulanslara alıp, hastanede ayrımı yapıyoruz. ayrıca bu gibi durumlarda devlet daha rahat bilgi toplayabilmek, protokol ziyaretleri yapabilmek için, hastaların devlet hastanelerinde toplanmasını istiyor. oysa ikinci basamaklara sevkiyat yapılabilmeli.”

demircan 1999 marmara depremi'nden sonra afetlerde ne yapılması gerektiği konusunda yönetmelikler, yasalar hazırlandığını hatırlatıyor. ona göre, belki bundan sonra da bu tip saldırılar sonrası için hazırlık yapılabilir:

istanbul’da  hsbc bombalaması olmuştu. arkasından reyhanlı saldırısı. sanırım bizim başımıza bu tip saldırılar gelmez, diyorduk. ama şimdi belki bu psikolojimiz değişebilir ve koordineli hazırlık yapma üzerinde durabiliriz.”

'bilgilendirmek hayatidir'

dünyada terör saldırıları sonrası neler yapılması gerektiğini düzenleyen protokollerin ortak noktalarından biri de kamuoyunu bilgilendirmeyi ayrı bir başlık altında ele almaları ve konuya özel önem vermeleri. örneğin abd acil durum yönetim dairesi’nin ‘terör olaylarının ivedi sonuçlarının yönetimi planlama kılavuzuna’ göre halka doğru ve anında bilgi verilmesi yaşamsal önemde:

terör eylemleri felaket yaratmak üzere tasarlanır. bir terör saldırısının amacı azami can ve mal kaybına yol açmak, kaos ve panik yaratmak, duruma müdahale edecek devlet organları üzerinde stres oluşturmaktır. halka ve medyaya hızla ve doğru bir şekilde ve de çoğu zaman müdahale esnasında bilgi verilmesi, bu terör amaçlarının başarıya ulaşma şansını asgariye indirmek için hayati önem taşımaktadır.

oysa ankara saldırıları sonrasında halk ve medya bilgilendirmesi geç yapıldığı gibi, daha sonra konuyla ilgili bazı yayın yasakları da konuldu.

halka düşen de var

dünyadaki protokol örneklerinde dikkat çekilen başka bir noktada, olası saldırılara karşı halkın hazırlıklı olması, ne yapacağını bilmesi, olay yerini boşaltmak ve müdahale eden ekiplerin işlerini kolaylaştırması gerektiğini bilmesi.

polis akademisi'nden koca da benzer bir duruma işaret ediyor:

şehirlerin güvenliğini sağlayan hiçbir zaman polis değildir aslında. sivil halkın kendisidir, polis güvenliğin kaybolmamasının teminatıdır. buradan hareketle sivillerin bu gibi durumlarda eğitimli ve bilinçli olması önemli”.

kaynak: al jazeera

Ayşe Karabat

1970 yılında ankara'da dünyaya geldi. orta doğu teknik üniversitesi siyaset bilimi bölümünden mezun oldu. 1995’den beri çeşitli dergi, gazete ve tv kanallarında muhabir olarak çalıştı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;