Türkiye

İsrail'le anlaşmaya aileler ne diyor?

Türkiye ile İsrail arasında Mavi Marmara saldırısıyla başlayan krizi yumuşatacak anlaşmanın seçimlerden sonra imzalanması planlanıyor. Saldırıda ölenlerin aileleri, "Gazze'ye abluka kalkmadan anlaşma olmaz" diyor ve açtıkları davalardan da vazgeçmeyeceklerini söylüyor.

İsrail'in Akdeniz'de uluslararası sularda baskın yaptığı Mavi Marmara gemisinde 9 kişi ölmüştü. (Al Jazeera - Sümeyye Ertekin)

başbakan yardımcısı bülent arınç, 25 mart salı günü hürriyet gazetesi'ne yaptığı açıklamada, nihai metnin bir ay önce israil'den geldiğini, ancak seçimlerden sonra tazminatın hukuki bir belgeye bağlanacağını, ardından da belgenin onay için türkiye büyük millet meclisi'ne (tbmm) gideceğini söyledi. ancak mavi marmara'da hayatını kaybedenlerin aileleri, gazze'ye uygulanan abluka kalkmadan anlaşma yapılmasını doğru bulmuyor. ailelerin hükümetten farklı düşündüğü bir diğer nokta da açılan davalarla ilgili. dışişleri bakanı ahmet davutoğlu, 9 şubat'ta a haber'de katıldığı programda, "yurtiçindeki davalar bağlamında tabii belli bir hukuki bağışıklık veya bir hukuki sonuç, tazminatla birlikte doğar" demişti. ancak israil’in saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri, davaların anlaşma kapsamına alınmaması gerektiğini düşünüyor.

"önce abluka kalksın, suçlular cezalarını çeksin"

al jazeera'ye konuşan mavi marmara saldırısında hayatını kaybeden ibrahim bilgen'in oğlu ismail bilgen, anlaşma ile ilgili detayları bilmediğini belirterek, "bizim için öncelik 'israil'in bu zulümlerinin son bulması, gazze'deki insanlık dışı ablukanın sona ermesi" dedi. bilgen, türk yetkilileri kastederek "bu suçu işleyenlerin cezalarını çekmesinin bizim önceliğimiz olduğunu bilmeleri gerekir" diyor. 

İsmail Bilgen ve Ahmet Doğan önceliklerinin Gazze'ye uygulanan ambargonun kalkması olduğunu söylüyor. [Sümeyye Ertekin-Al Jazeera]

saldırıda ölen 18 yaşındaki furkan doğan'ın babası ahmet doğan, israil ve türkiye arasındaki anlaşmanın içeriği konusunda kendilerini bilgi verilmediğini belirtiyor ve "herhâlde anlaşma imzalandıktan sonra haberimiz olacak" diyor. ancak davaların düşmesinin söz konusu olamayacağını çünkü davalarını çekmeyeceklerini vurguluyor ve ekliyor: "bu hükümet davaların düşürülmesi ve suçluların cezalandırılmasından vazgeçilmesine imza atarsa, bu kadar mücadele, bu kadar uğraşın sonucunda geldiğimiz nokta başlangıç noktası olacaktır."

mavi marmara'da hayatını kaybedenlerin gazze'deki ablukanın kaldırılması, oradaki insanların özgürlüğüne kavuşması uğruna öldüğünü dile getiren doğan'a göre "bunu bu anlaşma ile sağlayabilirlerse mavi marmara gazze'ye ulaşmış olur."

eşi ile gemide olan ve eşi çetin topçuoğlu'nu saldırıda kaybeden çiğdem topçuoğlu ise anlaşmanın içeriğinin kendileri için çok önemli olduğunu ifade ediyor. "bizim için öncelik gazze'ye uygulanan ablukanın kalkması" diyen topçuoğlu davaların devam etmesinin de aynı derecede önemli olduğunu dile getiriyor.

peki bundan sonra ne olacak? 

israil'in 31 mayıs 2010 yılında mavi marmara saldırısında biri amerikan vatandaşı sekiz türk hayatını kaybetti, 57 kişi de ağır yaralandı. gemi yolcuları bu olayın ardından türkiye’de bireysel olarak tazminat davaları açtılar. ardından istanbul 7. ağır ceza mahkemesi'nde ceza davası açıldı. 27 mart perşembe günü yani yarın bu ceza davasının beşinci duruşması yapılacak. eğer türkiye ile israil arasında anlaşma sağlanırsa tazminat davaları düşecek. ancak hukukta ceza davası kamu davası haline geldiği için düşmüyor. 
israil ile yapılacak olan anlaşma anayasa’nın 90. maddesi gereği türkiye büyük millet meclisi'ne gelecek. meclis genel kurulu'nda yapılacak oylamada bu anlaşma onaylanırsa, kanun hükmüne geçecek. 

Avukat Cihat Gökdemir saldırıdan üç yıl sonra Komor'dan vekalet alarak UCM'ye başvurduklarını belirtiyor. [Sümeyye Ertekin-Al Jazeera]
mavi marmara avukatlarından cihat gökdemir israil'in de bir kamu davası olan ceza davasının da düşmesini istediğini belirterek şöyle diyor: "türkiyeli yetkililer de geçen yıl yapılan görüşmelerde, yapılacak anlaşmayla ceza davasının kendiliğinden düşeceğini düşünüyordu. ancak israil, türkiye'deki davanın kamu davası olduğunu ve devam edeceğini öğrenince anlaşma çıkmaza girdi. ceza davasıyla ilgili bu hukuki problemin aşılması için uluslararası hukukçulardan ve bazı türkiyeli akademisyenlerden görüşler alındı. onlar da "israille yapılacak anlaşmanın içine özetle 'bu anlaşmayla davaların da düşeceği' şeklinde bir hüküm cümlesi eklenerek ceza davasından da kurtulabilir" demiş olmalılar ki, böyle bir çözüme eğildiklerini duyuyoruz maalesef. ve israil'in böyle bir formül üzerinde durduğunu israil gazetelerinden öğreniyoruz"
"bu tarihi bir sorumluluk"
gökdemir,"böyle bir yol hukuken mümkün olmamakla birlikte, siyasetçiler bu yolu zorlasalar da, tbmm'den geçme ihtimali yok. türkiye parlementosundaki herhangi bir milletvekili, ak partili olsun, mhp’li olsun, chp’li olsun veya bdp’li olsun, böyle bir sözleşmenin kanunlaşarak meclis'ten geçmesini asla kabul etmeyecektir. bu bir tarihi sorumluluktur" diyor ve ekliyor, "bu çözüm yolunu deneyerek kanununen davayı düşürmeye çalışsalar da, bu hukuken mümkün değil. israilli sanıklar aleyhine devam eden ceza davası "mahkumiyetle" veya "beraatle" neticelenmediği sürece devam edecektir.
af söylentisi
avukat gökdemir davaların düşmesi için bir başka hukuki yolun af olabileceğini ifade ediyor, onu da şöyle açıklıyor  'af çıkarılması'nın düşünüldüğü söylentisi var. türkiye'deki mevzuata göre "özel af", bir suçu 'suç' olmaktan çıkarmaz. ancak mahkumiyetten sonra cezayı hafifleten, kaldıran veya başka bir cezaya çeviren etkisi olabilir. yani "infaz rejimine" ilişkin etki yapar. türkiye hükümeti, israilli bir kaç sanığı kurtarabilmek için "genel af" yoluna gider mi? bu mümkün görünmüyor. zira, böyle bir genel af, ülkedeki tüm suçluların affı anlamına gelir ki, başbakan recep tayyip erdoğan'ın siyasi çizgisi her zaman genel affın karşısında olmuştur."
"abluka meselesi protokole bağlanacak"
mavi marmara gemisi organizatörü insani yardım vakfı (ihh) başkanı bülent yıldırım anlaşmaya varılsa bile davaların ayrı düşünüleceğini söylüyor. anlaşmanın tbmm'ye gelse bile onaylanmayacağını kaydeden yıldırım "zaten davaların düşmesini isteyen her zihniyet türkiye'de israil katilleri ile beraber anılır ve tarihe böyle geçer" ifadelerini kullanıyor. bülent yıldırım'a göre, anlaşmada ambargo ve abluka meselesi bir protokole bağlanacak. ancak yıldırım, türkiye ile israil arasındaki ilişkiler düzelse bile abluka kalkmadığı sürece bu gemilerin yine gideceğini söylüyor. yıldırım israil'in ödeyeceği tazminat konusunda ise miktarın kendileri için önemli olmadığını ancak yine de cezalandırıcı tazminatın başarılı ama miktarının başarısız olduğunu kaydediyor.
“başbakan davaların düşmeyeceğini söylüyor”
türk yetkililerin israil ile görüşme aşamasında kendileri ile görüşmediğini belirten yıldırım, geçen ay başbakan recep tayyip erdoğan ile dolmabahçe'deki ofisinde yaptıkları görüşmede başbakan'ın bu konuyu da açtığını, durumun hangi noktaya geldiğini kendisine söylediğini ifade etti: "başbakan erdoğan, bana, 'davalar konusu bizi ilgilendirmez, çünkü o şehit ailelerinin vereceği bir karar’ dedi."
yıldırım'a göre, başbakan, davaların düşmeyeceğini düşünüyor ve biliyor.

israil ucm’de yargılanabilir

saldırıdan sonra 2010 yılının ekim ayında gemi organizatörü ihh ve mağdurlar uluslararası ceza mahkemesi'ne (ucm) suç duyurusunda bulunmuştu. 2013 mayıs ayında ise mavi marmara gemisinin bandrolünü taşıdığı komor devletinden aldıkları yetki ile türk avukatlar ucm'ye başvuruda bulundu. komor ucm'ye taraf olduğu için israil'e burada dava açma yetkisine sahip. peki, israil taraf olmadığı bir mahkemede yargılanabilir mi? komor devletinden vekâlet alarak ucm'ye başvuruda bulunan avukat cihat gökdemir süreci şöyle anlatıyor:

"normalde uluslararası ceza mahkemesi’ne başvurmanın üç yolu var. bunlardan biri birleşmiş milletler  genel kurulu'ndan karar çıkartmak, ikincisi bileşmiş milletler güvenlik konseyi'nden (bmgk) karar çıkartmak, üçüncüsü de uluslararası ceza mahkemesi’ne taraf olan devletlerden birinin başvuru yapması. tabii mavi marmara olayında ne israil, ne türkiye ucm'ye taraf olduğu için başvuramıyorduk. bunun üzerine bir yol daha vardı. kenya'da yaşanan bir katliam olayında mağdurlar direkt başvurabilmişlerdi ve bu olayı ucm dava olarak görmüştü, bunun üzerine biz de o örneği ön planda tutup mağdurlar adına açtık fakat bu zayıf bir başvuruydu."

komor vekalet verdi

daha sonra geminin bayrak devleti olan komor devletinin ucm’ye taraf olduğunu öğrenince komor devleti ile görüştüklerini anlatan gökdemir iki yıl süren görüşmelerin sonunda komor’dan vekâlet aldıklarını belirtiyor. ama gökdemir’e göre vekalet almak hiç kolay olmamış:

"görüşmeler iki kusur yıl sürdü. aslında kendileri daha başından beri razıydılar vekalet vermeye. ama komor çok güçsüz bir ülke. hint okyanusu'nun ortasında üç adadan oluşan, dördüncü adaları da fransa tarafından işgal edilmiş bir ada devleti. askeri gücü yok. öyle ki başkanlık sarayını çad'dan kiraladıkları 20 asker koruyor. bu yüzden böyle bir uluslararası siyasi olaya çok karışmaktan çekindiler. iki yıl sonra  vekâleti vermeye karar verdiler ve biz de hemen başvuruda bulunduk. ucm de başvurumuzdan dört saat sonra davamızın kabul edilebilir olduğunu ilan etti. mağdurların bir kısmına da bu yönde beyan ve müzekkereler ulaştı."

mavi marmara saldırısı ile ilgili türkiye'nin dışında güney afrika'da da bir dava açıldı. ispanya'da açılan bir soruşturmada ise savcı, mahkemeden davanın hollanda'nın lahey kentindeki uluslararası ceza mahkemesi'ne (ucm) iletilmesi talebinde bulundu.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;