Kanser

Kanserli çocuklara umut

Kimi Azerbaycan'dan, kimi Kerkük'ten, kimi Van’dan geldi İstanbul'a. Çocukları kanserle mücadele ediyor. Maddi durumları kötü, kalacak yerleri yok. İmdatlarına Kanserli Çocuklara Umut Vakfı yetişti. Şimdi vakfın İstanbul Cerrahpaşa’daki evinde kalıyorlar.

Konular: Kanser, Sağlık, Türkiye
KAÇUV aile evinde çocukların sosyalleşebilmeleri için bilgisayar, dvd ve televizyon bulunuyor. [Fotoğraf:Mustafa Değirmenci/ Al Jazeera Türk]

kanser tedavisi, uzun soluklu zor bir süreç. kanser türüne ve evresine göre tedavi merkezleri de değişiyor. türkiye’de kanser hastası çocuklar için 44 merkez var. ancak hepsi tam teşekküllü değil. bu nedenle hastaların büyük kısmı aileleriyle birlikte büyük kentlere taşınmak zorunda kalıyor. istanbul, izmir ve ankara öne çıkan kentler.

büyük kentlere göç

sistem, çocuk yatarak tedavi görüyorsa sadece bir refakatçiye müsaade ediyor. bu hak da genelde anneden yana kullanılıyor. baba, kendi başının çaresine bakmak zorunda. hastanenin dışında herhangi bir yerde, bankta, arabada ya da bahçede uyuyarak.

bir de 'idame tedavi' olarak adlandırılan bir safha var. bu aşamada çocuk yine doktor gözetiminde ama hastanede değil. hastalığın tekrarlanmaması için belli aralıklarla daha hafif kemoterapi görüyor, ilaç alıyor. bu süreçte çocuk da anne de baba da dışarıda.

konaklama, kanser tedavisinde büyük sorun. otel odalarında yaşamak ya da geçici ev kiralamak herkesin harcı değil. büyük paralar gerektiriyor. kaldı ki herkesin kendi memleketinde zaten bir evi ve geride bıraktığı çocukları var. masraflar katlanıyor. aileler hem manen hem de madden eziliyor.

işte bu noktada kısa adı kaçuv olan kanserli çocuklara umut vakfı devreye giriyor.

vakfın istanbul cerrahpaşa’da bir binası var. burada maddi durumu yetersiz, istanbul dışından gelen aileler ücretsiz olarak konaklayabiliyor.

KAÇUV'un aile evi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin hemen yanında.
[[Fotoğraf:Mustafa Değirmenci/ Al Jazeera Türk]]

kocaman bir aile

içeri adım attığınızda kocaman bir piyano ile karşılaşıyorsunuz. bir de koltuklarda oturan çocuklarla. çoğunda maske var.

sıcakkanlılar. aslında kapıdan içeri yabancı birinin girmesine pek alışık değiller. bünyeleri hassas olduğundan enfeksiyon riski nedeniyle herkes bu kapıdan içeri giremiyor.

aile evinde 14 oda var. odaların tamamı dolu. çocuklar arasında sıkı bir dayanışma var. vakit geçirebilmeleri için oyun odası ve oyun bahçesi bulunuyor. yaşları büyük olanlar için de teknoloji odası hazırlanıyor.

kanserli çocuklara umut vakfı’ndan füsun aymergen, 2012 yılından bu yana 85 çocuğun aileleriyle birlikte burada kaldığını söylüyor. aymergen: “vakıf olarak aile evi’ni 2012 yılında kurduk. tedavi süreci, hem ekonomik hem de ruhsal anlamda çok meşakkatli. bu süre 3 ay da olabiliyor 3 seneyi de bulabiliyor. bir kere bu dönemde hijyen bu çocuklar çok önemli. otel çok sağlıklı bir ortam sunmuyor. akrabalarda kalma durumu da yine aynı şekilde. dolayısıyla burada konaklamaları her açıdan aileler için rahatlama sağlıyor.” diye ekliyor. 

Oyun odaları çocukların yaş gruplarına göre hazırlandı.
[[Fotoğraf:Mustafa Değirmenci/ Al Jazeera Türk]]

aymergen ayrıca sadece türkiye’den değil; yurtdışından da aileleri ağırladıklarını dile getiriyor.

şu anda evde van, diyarbakır, hakkâri, azerbaycan ve kerkük’ten istanbul’a tedavi olmak için gelen kanser hastası çocuklar var.

kerkük’ten ahmet fuat ömer

ahmet, birkaç gün önce 17’sine bastı. ailesi kerkük’te yaşıyor. türkmenler. o, annesiyle birlikte 2013 eylül ayından bu yana kaçuv’un aile evi’nde kalıyor.

bacağında çıkan kist nedeniyle ameliyat oldu, kemoterapi gördü. tam bitti diye umutlanıp kerkük’e döndüğü sırada, bu kez diğer bacağındaki diz kapağında bir başka kütle tespit edildi.

Ahmet Fuat Ömer en kısa sürede iyileşip Kerkük'e dönmek istiyor.
[[Fotoğraf:Mustafa Değirmenci/ Al Jazeera Türk]]

“hiç beklemiyordum. kontroller sırasında doktorumun bana 'mr çektim, baktım hiçbir şey yok. 6 ay sonra kontrole gel' demesini bekliyordum aslında. öyle ki, eşyamızı buradan toplayıp döneriz diye düşünüyordum ama olmadı. öyle cevap alınca tuhaf oldum.” diye özetliyor durumunu.

ahmet hayalkırıklığı içinde. annesi de gözyaşlarına hakim olamıyor ama oğlunun görmemesi için de başındaki örtüyle gözyaşlarını gizleyip odadan dışarı çıkıveriyor.

ahmet’in en yakın arkadaşı nurullah. evdeki diğer çocuklara da ağabeylik yapıyorlar. ahmet her daim gülümsemeyi eksik etmiyor. ama yaşadıklarından yorgun düşmüş.

“burası başka bir ülke. başka bir hayat var burada. burası olmasa çok zorlanırdık. ilk başta otelde kaldık sonra ev kiraladık ama günlüğü 90 dolar. 2-3 ay kalabildik. biz, bu kadar süreceğini düşünmüyorduk. öyle pis bir hastalık. ne kadar kalacağımı bilmiyorum. burası iyi bir yer ama burada kalmayı temenni etmiyorum. hastalık için cennete bile gidilmez. kanser hastalığı çok ağır.”

13 yaşındaki İlham Hasanov, en çok Jenga oynamayı seviyor.
[[Fotoğraf:Mustafa Değirmenci/ Al Jazeera Türk]]

azerbaycan’dan ilham hasanov

ilham 13 yaşında. onun da ahmet’inkine benzer bir durumu var. kolundaki kemikte kist var.

kemoterapiden yeni gelmiş olmasına karşın geziyor. arkadaşı miraç ile birlikte jenga oynuyor. itirazı miraç’ın ahşap blokları hemen devirmesine. ilham, oyundan zevk alma peşinde.

ilham, azerbaycan’dan geliyor. annesiyle birlikte. ablası bir iki ay önce aralarına katıldı.

“bana azerbaycan’da tanı konuldu. oradaki doktorun tavsiyesiyle çapa tıp fakültesi’ne geldik. ameliyat oldum 26 aralık’ta. kemoterapiye devam ediyorum. 13 kürlük tedavim daha var. onlara devam edeceğim. bir yıllık tedavi yazdı doktorum.. bir yıl daha buradayım. burası çok güzel. gönüllü ablalar geliyor. burada play station oynuyoruz, kutu oyunları oynuyoruz.” diyor.

Ertan ailesi, Lösemi riskinin sürmesi nedeniyle Van'dan İstanbul'a taşınmayı düşünüyor.
[[Fotoğraf:Mustafa Değirmenci/ Al Jazeera Türk]]

van’dan ertan ailesi

oğulları miraç lösemi hastası. teşhis, 2 yıl önce konuldu. yaklaşık 14 aydır kendi evlerinden uzakta istanbul’dalar.

oyun odasında başbaşayız. baba sadullah ertan ağlamaya ve anlatmaya başlıyor:

“daha önce akrabalarda kalıyorduk rahat edemiyorduk oralarda. yük oluyorduk. belki bizden rahatsız olmuyorlardı ama biz rahatsız oluyorduk. çok zor bir süreç. van’da doktor var ama imkân yok. burası olmasaydı ne yapardık, nerede kalırdık? zaten çok para istiyor bu hastalık. ev kiralamak mı yoksa çocuğa bir şeyler almak mı, hangisini yapacaksın?”

anne menşure ertan, daha sakin ama yaralı. tek çocukları miraç değil. van’da arkalarında bıraktığı 3 çocuğu daha var.

“yaşları çok küçük. biri 6, biri 4,5 diğeri de 2 yaşında. istanbul’a geldiğimizde en küçüğü 6 aylıktı. 1,5 yıl içinde sadece 10 gün gördüm onları. kaynanama 'anne', amcasına 'baba' diyor. büyümüş, yürüyor, konuşuyor. biz bunların hiçbirini görmedik. en büyük kızımız, bizimle konuşmuyor. 'bizi sevmiyorsunuz' diyor.  

ertan ailesi, idame tedavi süreci lösemi hastalığında beş yıl sürdüğü için istanbul’a göç etmeyi düşünüyor. baba sadullah ertan: “bizim ev, van çaldıran’da. şu an orası -25 derece. çocuk kaldırır mı bilemiyoruz. ateşlense ne yapacağız. ev iki yıldır kullanılmıyor. orada ne yapacağımızı da bilmiyoruz. van’da imkan yok. hastanede alt yapı da yok.”

Özbek ailesi 16 aydır Hakkari'deki evlerinden uzakta.
[[Fotoğraf:Mustafa Değirmenci/ Al Jazeera Türk]]

hakkari’den özbek ailesi

ailenin iki çocuğu hakkari yüksekova'da. onlar kızları selcan ile birlikte 16 aydır istanbul’da. selcan 12 yaşında, lösemi hastası.

7 ay cerrahpaşa tıp fakültesi hastanesi’nde tedavi gördükten sonra devlet selcan’ı özel bir hastaneye sevketti. nedeni fotoferez olarak da bilinen fotokemoterapi görmek zorunda olması. ancak özbek ailesi, istanbul’daki cihazın arızalanması yüzünden şimdi haftada iki gün hastanenin antalya’daki merkezine gitmek zorunda. hakkari'den istanbul’a, istanbul’dan da antalya’ya savrulmak aileyi maddi olarak zorluyor.

baba sadullah özbek,“sıfırı tükettik. antalya’ya gidip geleceğim, acaba nasıl? kara kara düşünüyorum. orada bir haftada 1500 tl gitti. o parayı da eş dosttan tedarik ettim. 8 hafta sürecek, bu kızı nasıl getirip götüreceğim, şimdi onun derdindeyim. ilk aylarda yardım geliyordu, allah var yukarıda. ama 5. 6. aydan sonra kaynaklar kesildi. biz 16. ayın içindeyiz. elimizde avcumuzdaki her şeyi satılığa çıkardık. şu anda traktör var, arsalar var ama kışın kimse almıyor. düşünüyorum, 8 haftayı nasıl atlatacağız?” diyor.

özbek ailesi 3 çocuklu bir aile. biri selcan’ın ikizi diğeri de henüz 1,5 yaşında. anne ayşe özbek, 16 aydır çocuklarına hasret.

“ben 16 aydır evimi görmedim. benim 2,5 yaşında bir çocuğum daha var. beni tanımıyor. bir senedir görmedim. yanıma gelmiyor. beni istemiyor. bana 'teyze' diyor. annem bakıyor. çocuğumu kucağıma aldığımda benden kaçıyor. buraya geldiğimde ben onu emziriyordum. şu anda 2,5 yaşında. gelmiyor. çok ağır bir şey bu.” diye özetliyor.

vakıf, istanbul dışından gelen maddi imkanı bulunmayan aileleri kabul ediyor. şu anda sadece avrupa yakası’nda bir evleri var. anadolu yakası’nda da bir ev açmak için çabalıyorlar.

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;