CHP kurultayı

Kılıçdaroğlu'nun amacı ne?

CHP Kurultayı hafta sonu toplanacak. CHP’yi yakından izleyen akademisyen Doç. Yüksel Taşkın’a göre, kurultayda "yeniden yapılanma"nın ipuçları görülebilir. Taşkın, Kılıçdaroğlu’nun “partiyi yeniden yapılandıran lider” olarak anılmak istediğini söylüyor.

Konular: Türkiye

marmara üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi doç. yüksel taşkın, türkiye iç siyasetini ve partileri yakından takip eden bir isim. taşkın, türkiye’nin güncel siyaseti ve siyasi tarihine ilişkin çok sayıda kitaba imza attı. yüksel taşkın ile bu hafta sonu yapılacak olağan chp kurultayı'na ilişkin konuştuk. chp’nin iç dinamiklerine de hâkim olan taşkın, siyaset çevrelerini çok heyecanlandırmayan kurultayın chp’nin "yeniden yapılanma" süreci için önemli bir gelişmelere sahne olabileceği görüşünde.

chp'nin bu hafta olağan kurultayı var. bu kurultay chp'nin bir iktidar alternatifi olma yolunda bir kilometre taşı olabilir mi?

chp’nin iktidar alternatifi olabilmesi veya en azından yüzde 30’un üzerine çıkabilmesi için kemal kılıçdaroğlu’nun ciddi riskler alması gerekiyor. bu kurultayda örgüt yapısına neşter atılıp önümüzdeki yıl düzenleneceği anlaşılan tüzük ve program kurultaylarında da ciddi reformlar gerçekleştirilebilirse chp bir şans yakalayabilir. kemal kılıçdaroğlu’nun bugüne kadarki başarısı, örgütü bir arada tutup, kendi istediği yönde bir değişimi, tedricî olarak başlatabilmesindedir. “kendi içinde kavgalı parti” algısının büyük ölçüde kırıldığı teslim edilmelidir. fakat bunu başarırken kemal kılıçdaroğlu, dengeci bir tarz oluşturdu. partiden ciddi kopuşları engelledi. bu kurultayda ise artık dengeci tavrı terk edip kendi damgasını vurması gerekiyor. sadece örgütsel değil, ideolojik değişim de olmalı. kemal bey’in “partiyi yeniden yapılandıran lider” olarak anılmak istediğini görmek zor değil.

kılıçdaroğlu ne tür değişimler hedefliyor?

örgüte yönelik değişimin işaretleri dışarıya sızdırılmaya başlandı ama bu sızdırmalar, örgütün tepkilerini ölçmek için de dolaşıma sokulmuş olabilir. nedir bunlar? myk ve pm’de ciddi bir değişim yapılacağı söyleniyor. kontenjanla milletvekili olma şansının bire indirileceği konuşuluyor. tüzük kurultayında parti yetkili organlarında cinsiyet kotasının yüzde 50’ye; gençlik kotasının da yüzde 33’e çıkarılacağı da paylaşılan bilgiler arasında.

bunları yapabilir mi? bir direnç olmaz mı?

bu aslında bir risk de barındırıyor. kemal kılıçdaroğlu en yakın siyaset arkadaşlarını bu kadar kolaca gözden çıkarabilir mi? gençlik ve kadın kotalarının arttırılacağı sinyali, temel motivasyonu bir yerlere seçilmek olan mevcut delege yapısında tepkilere yol açmaz mı? elli yaş üstü erkeklerin ağırlıkta olduğu delegeler, kendilerinin altının oyulacağını hissederlerse, kılıçdaroğlu’nun isteklerine neden destek versinler?

''çok zor ama imkânsız değil''

bu reformlar chp’ye ne kazandırır?

kılıçdaroğlu, tüm bu hesapları dikkate alıp istediği reformları gerçekleştirirse bu çok önemli bir başarı olacaktır. örgütü gençleştirmek ve kendi dışındaki dünyaya yönelen etkin bir yapıya kavuşturmak, yukarıda özetlediğim nedenlerle hiç de kolay olmayacaktır. ama bunu bülent ecevit bir zamanlar gerçekleştirmişti. örgütü gençleştirdi; ideolojik söylemi yeniledi ve partiyi yüzde 40’ların üzerine taşıdı. bu yüzde 40, türkiye sosyolojisinin yükselen unsurlarını çok iyi yakalamıştı ama geleneksel çevrelerden de oy alınabilmişti.

kemal kılıçdaroğlu da chp’deki en temel meseleyi teşhis etmiştir aslında: örgütün sadece gençleşmesi yetmez; türkiye sosyolojisini yansıtabilmesi gerekir. bu da yetmez, türkiye sosyolojisinin öne çıkardığı dinamik kesimlerle bağ kurulması da gerekiyor. örgütü dışa açmak için cımbızla dışarıdan birilerinin seçilip partiye monte edilmesi de yetmiyor. daha geniş kitlelerin partiye gelmesi ancak yeni bir ideolojik söylemle mümkündür. her türlü arayışı “chp, sağa çekiliyor veya cumhuriyetçi-laik mirasından uzaklaşıyor” diye olumsuzlayanlar nasıl iknâ edilecek? bunların çoğunluğu iknâ edilmeden dönüşüm çok zor. görüldüğü gibi cevabım, “çok zor ama imkânsız değil” şeklinde özetlenebilir.

"eski merkez sağ da eriyor"

aslında kılıçdaroğlu "birilerinin onu sağa kaydı" suçlamasına maruz bıraktıracak ölçüde söylem değişimine gitti. sağ kitlelerle buluşma adına bazı adımlar atıldı. bunlar da sizce başarılı olundu mu?

aslında türkiye’nin içerisinde ve dışarısında (özellikle ortadoğu’da yaşananlar) kültürel kutuplaşmayı derinleştiriyor. ülkemizde yaklaşık yüzde 60’lar civarındaki “sünni-hanefi-türk” unsurun kendi bileşenleri arasında oy geçişkenlikleri olmakla beraber, “karşı kutba” meyletmesi giderek zorlaşıyor. bu sosyolojinin getirdiği ama siyasetin kolay kolay geri çeviremediği bir olgu.

bence chp, kılıçdaroğlu’yla beraber “kültürel kutuplaşma veya yaşam tarzı siyaseti” tuzağına düşmemek adına olumlu adımlar attı. bu adımlar, eski merkez sağdan oy da getirdi. chp’ye dair algıları da yumuşattı. ama bu duruş yeterli oy desteği getirebildi mi? hayır. çünkü eski merkez sağ da eriyor. sadece mesele eski merkez sağ oyların ak parti, chp ve mhp arasında bölüşülmesi değildir. bu kesim de sosyolojik olarak dinamizmini yitiren kesimler arasındadır. chp mütedeyyin, sünni-hanefi kesimden oy almak zorundadır. bunu yaparken iki kesime yoğunlaşabilir: birincisi sosyal demokrat temelli bir iktisadi popülizmle yoksul ve kentli mütedeyyin sünnilere ulaşmaktır. ikincisi de eğitimli “modern muhafazakâr” gençlerle veya aynı yere tekâbül eden orta sınıflarla bağ kurmaktır. bunları yapabilmek için ecevit’in 1970’erde ve yine 1980’lerde denediği “geleneksel oylar stratejisinin” mirasını yeniden anımsamak lazım. ecevit, tam da bu kesimleri yakalamaya çalıştı ve kent yoksulu sünni dindarlarla bağ kurmayı da başardı. onun sorunu, özal’lı yılların kazanan kesimleriyle bağ kuramamasıydı. yine siyasal islam’ın beklenmedik yükselişi, ecevit’in “geleneksel oylar” stratejisini sekteye uğrattı. ama kılıçdaroğlu’nun bunu yeni koşulları dikkate alarak yeniden devreye sokmaktan başka şansı yok. bu sağa açılmak mıdır? hayır, bu halka açılmaktır. sağı kültürel kodlarla tarif etmekten uzaklaşmak yolunda alınan mesafe az değildir ama bunun devamı da getirilmelidir. ama dediğim gibi, bu arayışların beklenen oy artışını getirmemesi de kılıçdaroğlu’nun işini zorlaştırıyor.

"egeliler kendilerini kaybeden olarak görüyor"

chp’nin kendi iç tartışmalarında ‘’alevi gruplaşması’’ olgusu sıkça tartışılıyor. sizce abartılan bir durum mu var? yoksa chp içindeki ‘’alevi gruplaşması’’ partinin önünü tıkayan bir hâl mi aldı?

şimdi yukarıda bahsettiğim dışa açılmanın önündeki en önemli engellerden birisi de alevileri bu değişimlere iknâ etmektir. evet, chp örgütü’nde aleviler etkindir. özellikle büyük kentlere göç tarihi nispeten yakın olan aleviler, sol örgütlerden ve alevi mücadelesinden devraldıkları örgütlenme becerilerini gayet etkin kullanıyorlar. partide yoğun olarak temsil edilmeleri çok doğaldır. bu, biraz da ak parti’nin ve mhp’nin bu alanı dışarıda bırakmasıyla ivmesi artan bir yoğunlaşmadır. elbette alevilerin görünen ağrılıklarının sorun olmaması için başarıyı ödüllendiren örgüt yapısının hayata geçirilebilmesi gerekiyor. bir başka mesele de örneğin istanbul gibi bir metropolde, parti örgütünü nicelik olarak en azından iki katına çıkarmak gereğidir. eğer örgüt dışarıya ve özellikle 40 yaş altına açılabilirse, bu yeni kesimlerin blok oy verme davranışını geriletmesi mümkün olabilir. bireysel oy verme iradesi olan, başarıyı ödüllendiren partililerin sayısını arttırmaktan başka çare yoktur. aslında doğu karadenizliler de büyük ölçüde blok oy verirler. ama son dönem alevilerin daha da önünü açan gelişmeler yaşandı. istanbul’a göç tarihi yakın olan aleviler, kürtler veya doğu karadenizliler blok halinde oy verirlerken, mesela ege, trakya kökenli veya şehre göç hikayeleri nispeten eski olan şehirliler, yalnızlaşıyorlar. bu son kesimde tepkisel bir ulusalcılık birikmesi de biraz bununla alâkalıdır.

son zamanlarda türkiye’deki ve ortadoğu’daki birbirleriyle ilintili gelişmeler, chp örgütünde ve en çok da aleviler’de islamofobik bir hissiyat yarattı. şimdi enteresan bir durum var: chp’deki aleviler, kürt meselesi söz konusu olunca iyi kötü bir anlayış geliştiriyorlar. meseleyi anlıyorlar. ama aynı kesimlerde giderek derinleşen islamofobi, onların “geleneksel oylar stratejisi” benzeri açılımları “sağa açılma” olarak hor görmelerine yol açıyor. elbette bu islamofobik durum alevilerin son 13 yılda yoğun biçimde dışlandıkları algısından bağımsız düşünülmemeli. ama bu durum chp’nin kendi örgütü dışına çıkma arayışlarını zora sokabilir. bir de parti’nin ege ve trakya örgütlerinde yoğunca gözlenen bir hissiyat var. özellikle ege’li partililerin, hem türkiye siyasetinde hem de chp içerisindeki etkilerini yitirdiklerine dair öz algıları, onları daha ulusalcı tepkiselliğe itiyor. onlar son dönemin kaybedenleri olarak algılıyorlar kendilerini. batı örgütlerinin laik hassasiyetleri çok kuvvetli. bu da partide değişim arayışlarını zorlayan bir baskı unsuru.

"bu dönem için kılıçdaroğlu'nun alternatifi yok"

önümüzdeki hafta yapılacak olan kurultayda pek ihtimâl dahilinde görülmüyor ama chp’de bir genel başkan değişimi yaralarına merhem olabilir mi?

mevcut yapıdaki hiçbir aday kılıçdaroğlu’ndan daha ileri bir görüntü veremiyor. bu dönem için kılıçdaroğlu’nun alternatifi yok. ama kılıçdaroğlu, yukarıda bahsettiğimiz dönüşümleri gerçekleştiremezse bir dönem sonra bugünkü teveccühü göremez. ideali şudur: kılıçdaroğlu, parti içi yapılanma reformunu ve ideolojik yenilenmeyi rayına oturtarak, kendisinden sonraki liderlerin önünü açar ve misyonunu gerçekleştirdiği için bir sonraki seçimlerde aday da olmaz. böylece gerektiğinde çekilmeyi bilen erdal inönü gibi saygıyla anılma şansına kavuşur. yani her durumda kendi alternatifinin sağlıklı bir yapıda ortaya çıkabilmesinin koşullarını zorlamaktır, kılıdaroğlu’na tarihi yüklediği misyon.

chp yukarıda tanımladığınız reformları gerçekleştiremezse ne olur?

reformlar gerçekleşmezse chp’nin kendisini hızla tarih dışına iteceği bir döneme de girilebilir. o zaman chp’de yan yana durmaları için ekstra çaba harcanan kesimler kendi yollarına giderler. belki cumhuriyetçiler ve sosyal demokratlar kendi ayrı yollarına giderler.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;