Kosova

Kosova'daki Sırbistan özlemi

1999'daki NATO müdahalesinin ardından Kosova'daki Sırpların yarısı ülkeyi terketti. Ülkenin kuzeyinde yaşayan Sırp nüfusun hükümeti tanımaması ülkedeki en büyük sorun.

"hep politikacılar yüzünden oldu bütün bunlar"

bu cümle 62 yaşındaki elektrik mühendisi miliya popoviç'e ait. o kosova’da graçanitza’da yaşayan bir sırp. bahçeli evinde eşiyle birlikte yaşıyor. işi olmadığı sürece 15 dakika uzaklıktaki kosova’nın başkenti priştine’ye pek gitmiyor. gitse de otobüse binmiyor, arabasıyla gidiyor. işini görüp hemen geliyor. "piriştine’de her yerde sırpça konuşamayız. belli yerler var oralara gideriz. tabii eskiye göre durum daha iyi" diyor.

1998-1999 savaş yılları

kosova’da eski denilen aslında herkesin hâlâ belleklerinde olan 15 yıl öncesi yaşananlar. 1998-1999 yılları kosova topraklarında yaşayanlar için kolay geçmedi. kosova devlet arşivleri ajansı’nın 2013 nisan ayında açıkladığı rakamlara göre, 1998-1999 yılları arasında sırp polis ve askeri güçleri 12 bin 843 kosovalı’yı öldürdü. lahey adalet divanı’nında, kosova’daki savaş suçlarına ilişkin hazırlanan iddianameye göre 750 bin kosovalı da aynı yıllarda ülkeyi terketmek zorunda kaldı. 1999’da nato müdahale etti. sırp silahlı güçleri kosova’yı terketti. nato müdahalesinin ardından da yine 100 bine yakın sırp kosova'dan ayrıldı. kalanlarsa ya ülkenin sırbistan sınırındaki bölgelere ya da kosova’nın içinde sadece sırpların yaşadığı güvenli kasabalara yerleşti.

sırplar nüfus sayımını boykot etti

kosova 2008’de bağımsızlığının ardından ilk resmi nüfus sayımını 2011 yılında yaptı. nüfus sayımını ülkenin kuzeyinde yaşayan sırplar boykot etti. sonuçlara göre, kosova’nın nüfusu 1 milyon 740 bin çıktı. bu sayının 1 milyon 614 bini arnavut, 18 bin 711’i türk. sayıma katılan sırp sayısıysa 25 bin 718. kuzey’de sayıma katılmayan sırpların sayısı içinse tahmin edilen rakam 40 bin  ile 50 bin arasında. kosova’daki toplam sırp sayısı için tahminler 65 bin ile 80 bin arasında değişiyor. nüfusun yüzde 93’ünü oluşturan arnavutlar ile sırplar arasında hala aşılamayan duvarlar var. bu yüzden ülkede hala nato güçleri kritik yerlerde görev yapıyor.

sırplar ne diyor?

Miliya Popoviç: Eskiye göre durum şimdi Kosova'da iyi. [Kemal Soğukdere/AJT]

1999 yılına kadar kosova’nın hâkimi olan sırplar şimdi neler yapıyor? neler hissediyor? bu sorunun yanıtını aramak için yola koyuluyoruz. ilk olarak başkent priştine’nin hemen yakınındaki graçanitza’ya gidiyoruz. kasabada yaşayanların tamamı sırp. kasabaya girer girmez ilk dikkatimizi çeken asılı sırbistan bayrakları oluyor. tabelâlardaki, duyurulardaki âlfabe de bir anda sırp âlfabesine dönüşüyor. sırbistan plakalı araçlar yanımızdan geçiyor.  bazı duvarlarda ‘kosova sırbistandır’ yazıları var. bizi bahçesinde ağırlayan miliya popoviç, 1999’dan sonra başkent priştine’den buraya yerleşmiş. priştine onlar için güvenli bir yer olmaktan çıkmış. 1999’a kadar başkent priştine’nin yüzde 40’ını sırplar oluşturuyormuş. popoviç, savaş dönemini pek konuşmak istemiyor. ‘poltikacılar yüzünden oldu herşey’ diyor. arnavut, türk ve sırpların içi içe yaşadığı eski günleri özlemle anlatıyor. tekrar o günlerin geleceğini, eskiye göre yumuşamaların olduğunu ama zamana ihtiyaç olduğunu söylüyor.

Sırp gençleri Arnavut gençlerle bir araya gelmiyor [Kemal Soğukdere/AJT]

pazar günü öğleye doğru kentin meydanındaki kafeler hareketleniyor. iki sırp gencin yanına yaklaşıyoruz. preorag rıstiç, kuzeydeki mitroviça’da ekonomi, ljubomir djekic de graçanitza’da yüksek okulda elektronik okuyor. ikisinin de okulunda tek bir arnavut öğrenci yokmuş. ‘yasal engel yok ama gelmezler. bizim içimizden de onlardan da birbirlerine tahammül edemeyenler çıkar mutlaka diyor’ rıstiç. ikisinin de hiç arnavut arkadaşı yokmuş. başkent priştine’ye gidiyor musunuz? diyorum. djekic, ‘gideriz ama belirli yerler var oralarda otururuz, gece asla priştine’de sokakta dolaşmayız’ diyor. graçanitza’nın belediyesi kosova yönetimini tanıyor. kosova’da bir de kosova yönetimini tanımayan sırpların yaşadığı yerler var ikinci durağımız orası yani kuzey mitroviça.

bölünmüş kent: mitroviça

mitroviça, kosova’nın üçüncü büyük kenti. 1999’un ardından tam ortadan ikiye bölünmüş. kentin kuzeyi yani sırbistan sınırına yakın kısmında sırplar yaşıyor. güneyde ise arnavutlar. kenti ortasından ayıransa ibre nehri. nehrin üzerindeki köprüye sırplar molozlardan dev bir barikat yapmış. araç geçişi yok. buradan sırbistan sınırına kadar olan bölgedeki sırpların sayısı boykot nedeniyle bilinmiyor. buradaki sırplar resmi olarak kosova devleti sınırları içinde olmalarına rağmen kosova hükümeti’ni tanımıyor. bu konudaki tek gelişme geçen sene yapılan yerel seçimlere katılmaları oldu. o seçimlerde de kendi sırp belediye başkanlarını seçtiler. merkezi hükümetin resmi hiçbir kurumu yok. hatta elektrik, su parası dahi ödemiyorlar. sırbistan ile kosova başbakanları arasında avrupa birliği gözetiminde başlayan görüşmelerin birinci gündem maddesi bu bölgenin durumu. zira bu bölgenin yüzü tamamen sırbistan’a dönük. bunu anlamak için köprüyü geçmek yetiyor. geçer geçmez sizi dev bir sırbistan bayrağı karşılıyor. köprü açık isteyen karşıya geçebiliyor ama sırpların tanımadığı biri geçerse sıkıntı. karşıya geçmeye niyetliyiz ama sırpların gazetecilerden hoşlanmadığı bilgisine de sahibiz. karar verme aşamasında türkçe konuştuğumuzu duyan zeki müftü yaklaşıyor yanımıza.

Zeki Müftü ve annesi kuzey Mitroviça'da yaşıyor. [Kemal Soğukdere/AJT]

‘gelin ben sizi götüreyim, benim misafirim olun, beni tanırlar kimse birşey söylemez’ diyor. tamam diyoruz. yine de orada köprüde nöbet bekleyen uluslarası güç polislerinden bir italyana danışıyoruz. ‘gündüz güvenli ama gece olsa geçmeyin derdim’ diyor. elimizde fotoğraf makinası geçiyoruz karşıya. yanımızda zeki müftü, bize doğru hareketlenen bir gence sırpça birşeyler söylüyor. ‘benim misafirim onlar dedim’ diyor. her iki adımda bir sırbistan bayrağının olduğu yollardan geçip zeki müftü’nin evine varıyoruz. kuzey mitroviça’da 30–40 hane türk varmış. sırplarla aranız nasıl diye soruyorum: 'merhaba, merhaba hiç ilişkimiz yok onlar ayrı biz ayrıyız’ diyor. savaş zamanını türkiye’de geçirmişler. ortalık sakinleşince gelmişler. eve girer girmez bizi 87 yaşındaki annesi adile müftü karşılıyor. çok seviniyor. ‘buralara kimse gelmez, insanlar bu tarafa geçmeye korkuyor’ diyor. yüzyıllar önce atalarının bu topraklara geldiğini eskiden buralarda hep türkçe konuşulduğunu şimdi azaldığını anlatıyor. savaş zamanı gittiği türkiye’de kalamamış ‘buraları beni hep çekti diyor. zeki müftü’ye bizim sırplarla konuşmak istediğimizi söylüyorum. ‘zor, çok zor konuşmazlar’ diyor. israrımız üzerine hemen yakınlardaki sırp bakkalın yolunu tutuyoruz. zeki müftü sırpça konuşuyor. anlamasak da bakkalın iki yana sallanan kafası bize mesajı veriyor. birkaç denememiz daha başarısızlıkla sonuçlanıyor. kuzey mitroviça’daki sırplardan laf alamıyoruz. çektiğimiz fotoğraflar yeter deyip dönüyoruz. dönüşte nehrin her iki yakasında oturan sırp ve arnavut gençler dikkatimizi çekiyor. güzel havanın keyfini akan su kenarında çıkarmak dışında pek ortak noktaları yok, kısa vadede de olacağı yok gibi...

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;