Avrupa
'Müslümanlara yönelik eşitsizlik ortadan kaldırılmalı'
Paris saldırılarıyla bağlantılı bazı şüphelilerin doğup büyüdüğü, polisin operasyonlar yaptığı Brüksel'in Molenbeek semti, bugünlerde Avrupa'da adı en çok dillendirilen semt. Daha çok Kuzey Afrika kökenlilerin yaşadığı 100 bin nüfuslu Molenbeek'in Belediye Başkan Yardımcısı Khannouss, Müslümanların yaşadığı eşitsizliği ortadan kaldıracak yatırımlar yapılmasını istiyor. Molenbeek'e gittik, Khannouss'la konuştuk.
molenbeek, daha çok kuzey afrika kökenli müslümanların yaşadığı bir semt. paris saldırılarının planlayıcısı abdelhamed abaaoud ile hâlâ aranan sekizinci şüpheli salah abdeslam'ın molenbeek kökenli olması dikkatleri, brüksel'in 100 bin kişilik bu küçük semtine çevirmiş durumda. polis ve medya ablukasında yaşayan semtte herkes merakla ve tedirginlikle olan biteni seyrediyor. herkes abdeslam'ın nerede olduğunu merak ediyor. bazı gençler kamerayı görünce, 'abdeslam şu binada' diyerek yanımızdan geçip gidiyor. bazıları ise daha kızgın; basında çizilen molenbeek imajından rahatsız. konuşmayı, röportaj vermeyi reddediyorlar.
devlet kademesinde ise ağırlıklı soru, 'biz nerede hata yaptık' sorusu. belçika başbakanı charles michel, suriye'de işid'e katılmaya gidip dönenlerin belirlenmesi ve bu kişilere elektronik kelepçe takılması gibi önlemleri dile getirirken, bir iki şüphelinin semte bulaştırdığı 'kötü şöhret'le başetmeye çalışıyor. ancak buradaki genel kanı, hükümetin geç kaldığı ve atılan adımların da yetersiz olduğu yönünde.
peki, işten işe, okuldan sokağa savrulan, toplumla ancak sınırlı bir ilişki kuran, sosyal dışlanmaya mâruz kalan, bütün bunlar yetmiyormuş gibi şimdi de 2-3 şüpheli üzerinden diken üstünde tutulan gençliğe, devlet kurumları nasıl bir destek sunmalı? birçok avrupa ülkesinde olduğu gibi, sadece belirli insanların başarıya ulaştığı parçalanmış toplumlar 'kendini güvende hissetme'nin ötesinde nasıl yeniden bir araya getirilebilir? molenbeek'in dinamiklerini iyi bilen fas kökenli belediye başkan yardımcısı ahmed el kahannouss'un formülü aslında basit. khannouss, mevcut polis operasyonlarının şu an için gerekli olduğunu savunurken, uzun vadede güvenlikten çok 'eşitsizliği ortadan kaldırmacak insana yönelik yatırımların' yapılmasını istiyor.
çoğu önlemler halkı korumak için alınıyor. okulların ve metronun kapatılması, toplumsal etkinliklerin iptali… bir hücrenin tespit edilmesi için de çalışmalar yapılıyor. evet, ‘paris’ten önce ve paris’ten sonra’ diye bir algı var artık burada.
polis operasyonlarında birçok gözaltı oldu. ancak çoğu serbest bırakıldı. sizce bu operasyonlar başarılı mı?
evet, henüz somut sonuçları göremedik. güvenlik için şu ana kadar 400 milyon euro harcandı. tamam, belki bu toplumun güvenliği için gerekli olabilir ama daha öncelikli olan, gençlerin radikalleşme nedenlerini ortadan kaldırmak. daha önemli adımların atılmasını ve bu konuda yatırımların yapılmasını bekliyoruz. üstelik molenbeek’in bu şekilde haksızca işaretlenmesi, bastırılması da doğru değil. yani küçük bir grubun tüm molenbeek halkını esir almasına hizmet ediyor.
hükümetin bu konudaki açıklamaları, molenbeek'in, tüm avrupa’nın yabancı savaşçı merkezi gibi algılanmasına neden oluyor mu?
özellikle içişleri bakanlığı çok saçma şeyler söylüyor. meselâ, istatistiklere bakalım. içişleri bakanı jan jambon, molenbeek’te terörizmle bağlantılı olduğundan şüphelenilenlerin sayısını 80 olarak veriliyor. bir kere tüm belçika’dan suriye’ye işid’e katılmaya gidenlerin sayısı 30. bunun içinde çocuklarıyla gidenler de var. yani hepsi savaşçı değil.
peki kimler gidiyor?
şimdi molenbeek’te 100 bin insan yaşıyor. 110 farklı millyetten insan var. bunların çoğu mağripli. doğal olarak işid’e katılanların çoğu mağripli. türklerden katılım yok mesela. çünkü diyanet burda iyi iş çıkarıyor. türk toplumu üzerinde etkisi var. afrikalılar da katılıyor. bir senegalliyi işid saflarına katmak istedi. olmadı çünkü, onun aşireti buna izin vermedi.
işid’e gidenleri de üç gruba ayırmak mümkün. ideologlar, aşırı dinciler ve şehit olmaya gidenler. orta sınıftan, psikolojik sorunları olan insanlar da var bu kişilerin arasında. bu insanları kandırmak çok kolay. bu insanları, ‘sizler müslümansınız, orada ayrımcılığa uğruyorsunuz. gelin bize katılın” diyerek saflarına çekmeye çalışıyorlar. bunun tabii ki çoğu molenbeek’te olmak üzere müslüman toplumu lekeleme çalışmasıyla da bağlantısı var. ve toplumun elinde maalesef işid gibi örgütlerle mücadele için yeterince imkân yok. işid mesela sosyal medyayı çok iyi kullanıyor. zaten bu tür radikalleşme potansiyeli olan kişilerle doğrudan, kişisel bağlantı kuruyorlar. bu kişilerin kafalarındaki soru işaretlerine yanıtları hazır. eğer bu bir aileyse, direkt aileye destek oluyorlar.
peki hükümet neden bu insanların ihtiyaçlarına yanıt vermiyor?
brüksel’deki iş piyasası çok rekabetçi. zaten brüksel’de işsizlik çok yüksek. valon bölgesinden her gün 70 bin kişi çalışmaya geliyor. dolayısıyla brüksel’deki 130 bin işsiz, zaten kentte artık olmayan iş imknlarını aramaya çalışıyor. 12 bin - 14 bin iş pozisyonu içinde yüksek öğretim, en az iki dil bilmek gibi şartlar aranıyor. burada tam bir bilgi ekonomisi hâkim çünkü.
ayrıca kentteki işsizlik oranları da eşitsizliğin göstergesi. brüksel’de işsizlik yüzde 21. mağrip ülkelerinden gelenler arasındaki işsizlik ise yüzde 35. afrikalıların yüzde 80’i işsiz. bu insanların hayatı aşırı güçlüklerle dolu.
ne yapılmalı?
iş piyasasına erişimi daha âdil ve eşit hâle getirebiliriz. nefret söylemini, sosyal olarak bazı toplumların dışlanmasını önleyebliriz. mesleki eğitimleri geliştirebiliriz. yani, hükümet şunu anlamalı: kemer sıkma politikaları işe yaramıyor. fransa, paris saldırılarının ardından güvenlik için harcamak üzere ab’nin bütçe açığı kısıtlamalarını aşma hakkı aldı. ama kemer sıkma, haksızlığı, o da şiddeti getirir. bu döngü böyle işler.
Yorumlar