Gezi Parkı eylemleri

'Ne devrim ne darbe'

Sosyolog Nilüfer Narlı'ya göre Gezi, Türkiye'de 2007'de başlayan kutuplaşmanın bir sonucu. Lider kadrosu ve devleti ele geçirmek gibi bir hedefi olmadığı için devrimci hareketlerden ve darbeden ayrılıyor.

Haberin Öne Çıkanları

'Algı farkı kutuplaşmadan'

'Geziciler umacı yapıldı'

'Korkunun nedeni 28 Şubat travması'

Sosyolog Nilüfer Narlı'ya göre Geziciler umacı yapıldı. [Fotoğraf: Al Jazeera]

gezi parkı eylemleri türkiye'deki kutuplaşma tartışmalarının odağında yer alan konulardan başında geliyor. protestolar sırasında saflar keskinleşti. kimisi gezi'yi devrim, kimisi darbe olarak gördü. peki aslında gezi ne? bu algı farkı nasıl oluşuyor? gezi kutuplaşmanın nedeni mi, sonucu mu? taraflar bu süreçten nasıl çıktı? bu soruları bahçeşehir üniversitesi sosyoloji bölümü başkanı prof. dr. nilüfer narlı'ya sorduk. sosyal-cinsiyet, islami hareketler, göç, medyanın  anlaşmazlıkların çözümündeki rolü ve asker-sivil ilişkileri alanlarında çalışan narlı gösteriler sırasında gezi parkı'ndaydı.

al jazeera olarak gezi’nin yıldönümü için yaptığımız dosyaya “devrim mi darbe mi?” başlığını attık. sizce nedir?

gezi ne devrim ne de darbe. yeni sosyal hareketler dediğimiz kategoriye giren bir özgürlük hareketi. 1968 avrupa ve türkiye’deki gençlik hareketinden, solcu ve ülkücü hareketlerden çok farklı. en önemli farkı; belli bir lider ve çekirdek kadrosu yok. eski sosyal hareketlerde devleti ele geçirmek gibi bir amaç olurdu. yeni sosyal hareketlerde ve gezi’de ise “meseleler” var: çevreyi korumak, kişisel özgürlüklerin sınırlandırılmasına başkaldırmak, şeffaflık talebi ve demokrasinin güçlenmesi talebi.

ortada bir “şey” var, bir kesim buna "siyah" diğeri "beyaz" diyor. bu kadar dramatik bir algı farkı nasıl oluşuyor? 

bu türkiye’de artan kutuplaşmadan kaynaklanıyor. türkiye’de basın, olayların anlatımı ve türkiye’deki siyasal partiler, dindarlık, laiklik, türk-kürt milliyetçiliği çatışma eksenlerinde kutuplaştı. basın ve basında yer alan metinlere baktığımız zaman bu metinlerde kutuplaşma eksenlerinde büyük bir aralık olduğunu görüyoruz.

gezi hareketini objektif olarak değerlendirdiğimiz zaman ak parti hükümetini devirmek gibi bir amacı olmadığını görürüz. “tayyip istifa” sloganları oldu fakat o sloganlar kişisel özgürlüklerin kısıtlanmasıyla ilgiliydi. alkolle ilgili sınırlandırmalar, kız ve erkek öğrencilerin aynı evlerde kalmalarıyla ilgili tartışmalar, öğrenci evlerinin polis tarafından basılması vs tetikleyici unsurlar oldu. kürtajla ilgili yasa, hamilelik testi yaptıranların babasına, kocasına sms gönderilmesi sonrasında birçok genç ve özellikle kadınlar tehdit altında olduklarını düşündüler.

 

kürtajla ilgili yasa, hamilelik testi yaptıranların babasına, kocasına sms gönderilmesi sonrasında birçok genç ve özellikle kadınlar tehdit altında olduklarını düşündüler.

by Nilüfer Narlı

söylediklerinizden gezi’yi kutuplaşmanın sonucu olarak gördüğünüz anlaşılıyor. ama bunu bir neden olarak görenler de var.

türkiye’de siyasal kutuplaşmayı ölçen araştırma kuruluşları ve bilim insanları bir kutuplaşmadan zaten bahsediyordu. kutuplaşma gezi öncesinde başlamıştı ve giderek güçlenmişti.

miladı nedir bu kutuplaşmanın?

ak parti ilk iktidara geldiği zaman son derece avrupa birliği odaklı bir politika izleyerek kentli orta sınıfların da güvenini kazandı. zaten islamcı kesimin güvenini kazanmıştı. böylece ak parti’yi liberaller, kentli üst-orta sınıflar desteklemeye başladı. ak parti bir uzlaşma noktası oldu. söylemlerinde hep özgürlükler vardı.

2007’deki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra, 2008’den itibaren giderek islami konularla ilgili kararlara ağırlık verdiğini görüyoruz. din eğitimi, başörtüsü, daha sonra 4+4 eğitim sistemi, bu da siyasi karşıtlık yarattı.

2012-2013’te hem kişisel özgürlüklerin sınırlandırıldığını hem de kutuplaşmanın iyice arttığını görüyoruz.

ak parti seçmeninin laikliğin karşısında dindar bir pozisyon alan, içinde türkler ve kürtlerin yer aldığı önemli bir bölümü, ak partili olmayı da bir kimliğe çevirdi. eskiden dindar kimliğinden dolayı ak parti’yi desteklerken bugün ak parti onun için bir varlık sebebi. ak parti’ye gelen en küçük bir tehdidi kendine tehdit olarak algılıyor.

neden?

konuştuğunuz zaman şöyle diyorlar: ak parti olmazsa ben başörtümü takamam, giderlerse belki de artık bu ülkede emniyetsiz bir ülkede olacağım. 28 şubat ile ilgili travmalarını hatırlıyorlar.

asker yok ama artık?

2011-2012 arasında 28 şubat anlatısının basında yeniden çok güçlü biçimde yer aldığını görüyoruz. 28 şubat öyle bir travma yarattı ve basında o kadar güçlü bir biçimde anlatı buldu ki bazı insanlar ak parti’ye en ufak zeval gelsin istemiyor.

erdoğan’ın karizmatik kişiliği de çok önemli. ak parti demek tayyip erdoğan demek. erdoğan’a hiçbir şekilde tehdit gelmesini istemiyorlar. birçok insan gezi’yi bu nedenle tehdit olarak algıladı.

gezi’de şöyle bir takım haberler çıktı, belki bazılarında doğruluk payı var: başörtülü kızlara ‘neden örtünle dolaşıyorsun’ denmiş, başörtülü bir hanımın tartaklanması tekrar basında yer aldı, ne kadar doğru ne kadar yanlış onları bilmiyoruz, fakat algı için bu hikâyelerin olması yeter.

geziciler umacı mı yapıldı yani?

evet umacı yapıldı, basındaki bir grup tarafından. 

 

başbakan’ın söylemleri çok etki bıraktı insanlarda. gezicilerin gayrı-islami olduklarına, içki içtiklerine, camiye ayakkabıyla girdiklerine kesinlikle inanıyor önemli bir kesim.

by Nilüfer Narlı

geziciler’den korkuyor mu peki bu kesim gerçekten?

evet korkuyorlar. başbakan’ın söylemleri çok etki bıraktı insanlarda. gezicilerin gayrı-islami olduklarına, içki içtiklerine, camiye ayakkabıyla girdiklerine kesinlikle inanıyor önemli bir kesim.

üzerinden geçen bir yılda geziciler bu süreçten nasıl çıktı?

gezi sadece sokak ve meydan hareketi olarak ortaya çıkmadı. yeni bir bilinç, yeni bir ruh olarak ortaya çıktı. bugün sokakta olmasalar da siber ortamda gezi ile ilgili paylaşımlar yapıyorlar. gezi sürecinde ele alınan meseleleri forumlar düzenleyerek da paylaşıyorlar. yeni bir literatür üretiyorlar. soma olayında gezici olsun olmasın, yine gezi ruhu etrafında bir birleşme oldu.

hükümet nasıl çıktı bu süreçten?

hükümet giderek meydan hareketlerine karşı sert tedbirler alarak çıktı. bir örneğini 1 mayıs’ta gördük.

bu hükümet için bir hasar mıdır?

hayır, bir refleks. reflekslerine baktığımız zaman otoriterliğinde bir artış olduğunu gözlemliyoruz.

yeni bir gezi potansiyeli görüyor musunuz türkiye’de?

gezi’ye bir süreç olarak bakıyorum. o süreç devam ediyor.

bu süreç gittikçe kapsayıcı olan bir süreç mi kutuplaştırıcı bir süreç mi?

kapsayıcı olduğunu düşünüyorum çünkü gezi ortaya çıktığı zaman anti-kapitalist müslümanlar ile laik yaşam tarzını benimsemiş insanlar buluşabildiler. bu süreçte karşımıza çıkan en önemli özelliklerden birisi “biz dine saygılıyız, ama dindar insanlar da laiklerin yaşam tarzına saygı göstersin” idi. gezi çatışmaları çözücü bir zemin yarattı ama keşke bu zemin iyi bir biçimde okunabilseydi.

kaynak: al jazeera

Onur Erdoğan

11 eylül 1977 doğumlu. iletişim alanında ege üniversitesi'nde lisans, galatasaray üniversitesi'nde yüksek lisans yaptı. haberciliğe 2002'de sky türk'te stajyer olarak başladı. daha sonra cnn türk'te dış haberlerde çalıştı. trt türk'te editör ve bağdat temsilcisi olarak görev yaptı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;