IŞİD
‘Politikasızlığın’ kurbanı politikacılar
Obama yönetiminin Suriye-Irak politikası nedeniyle istifa edenler arasında iki eski savunma bakanı, ABD’nin Suriye dosyası sorumlusu ve BM’nin iki Suriye özel temsilcisi var. Savunma Bakanı Hagel ise bu ‘politikasızlığın’ son kurbanı.

abd savunma bakanı chuck hagel 2008’den bu yana iktidarda olan obama yönetimiyle yollarını ayıran üçüncü savunma bakanı ve obama’nın ‘politikasızlık politikasının’ yarattığı kopuş zincirinin son halkası oldu.
amerikan medyasında yer alan yorumlarda, hagel’in istifasının altındaki neden olarak, suriye ve irak, özellikle suriye krizindeki görüş ayrılıkları ve bu krizlerde obama’nın dış politikayla ilgili karar alma süreçlerinde hagel’i devre dışı bırakarak beyaz saray’da yakın çevresindeki isimlerle istişarede bulunması gösteriliyor.
daha önceki savunma bakanları robert gates ve leon panetta da obama ile yollarını ayırmış ve abd başkanını izlediği suriye ve irak politikaları nedeniyle eleştirmişti.
hagel ise obama’ya tepkisini göstermek için ayrılmayı beklemedi. hagel birkaç ay önce obama’nın ulusal güvenlik danışmanı susan rice’a gönderdiği bir mektupta, “esed rejimi ile ilgili ne yapacağımıza dair daha net bir görüşe sahip olmalıyız” ifadelerini kullanarak, obama’nın suriye meselesiyle ilgili ‘politikasızlık politikasına’ tepkisini ortaya koydu.
hagel, abd öncülüğündeki koalisyonun hava saldırılarının esed rejimine fayda sağladığını da kabul etti.
suriye iç savaşının en sıcak günlerinde, temmuz 2011-şubat 2013 tarihleri arasında savunma bakanı olan panetta da, obama’nın esed’e karşı mücadele veren muhaliflere gerekli silah desteği vermemesini ve esed’e karşı atılacak adımlarda sürekli kararsız kalmasını eleştirmişti.
panetta abd başkanı’nı, irak’tan çok erken çekilmek ve suriye meselesine çok geç dâhil olmakla da suçladı.
obama’nın ilk savunma bakanı olan robert gates de, benzer argümanlarla obama’nın suriye ve irak politikasına tepki gösterdi.
obama yönetiminin, suriye meselesini uzun süre uzaktan izlemesi, kimyasal silahlar meselesi gibi kırmızı çizgiler koyması ancak bundan geri adım atması ve son olarak işid’e karşı mücadele kapsamında esed rejimine ‘dokunulmayacağını’ ısrarla vurgulaması eleştirilerin odak noktasını oluşturuyor.

suriyeli muhaliflerle defalarca masaya oturan ve koordinasyon sağlama görevini üstlenen ford, mart ayındaki istifasının gerekçesini şu sözlerle açıklamıştı:
devamlı olarak virajın arkasında kaldık. dolayısıyla bu politikayı kamusal olarak daha fazla savunamaz noktaya gelmiştim, böyle olduğunuzda da artık gitme zamanıdır.
ford, abd’nin işid ile mücadele politikasını da kısa bir süre önce şu sözlerle eleştirdi:
beşşar esed rejimi ülkeyi yönettiği sürece, ülkenin doğusundaki işid’i yenilgiye uğratmak zor olacaktır. suriye’nin doğusunda işid hedeflerini vurarak doğrudan esed rejimine yardımda bulunmuş olduk.
ilk döneminde obama’nın dışişleri bakanı olan hillary clinton da, yazdığı ‘hard choices’ kitabında obama ile suriye konusundaki kararsızlığı nedeniyle görüş ayrılıkları yaşadığını yazdı.
iki kırılma noktası
obama döneminde suriye meselesindeki pozisyonu çok tartışılan ve esed rejimini suriye’deki ihlalleri konusunda cesaretlendiren iki önemli gelişme yaşandı:
şam’daki kimyasal saldırı: obama yönetimi suriye’deki iç savaşta kimyasal silah kullanımının ‘kırmızı çizgi’ olduğunu açıkladıktan bir süre sonra ağustos 2013’te şam’ın doğu guta bölgesinde 1400 kişinin öldüğü kimyasal silah saldırısı gerçekleşti. obama yönetimi bu saldırıdan esed’i sorumlu tuttu ve rejime karşı askeri operasyon başlatacağını yüksek sesle dillendirmeye başladı. ancak daha sonraki gelişmeler obama’nın bu konuda çok da hevesli ve ciddi olmadığını ortaya koydu. önce abd kamuoyunun da operasyona karşı tepkisini fark ederek askeri operasyon kararını kongre’ye taşıma kararı aldı. daha sonra suriye’deki kimyasal silahların ülkeden çıkarılması ve imha edilmesi konusunda rusya ile anlaşarak askeri operasyon seçeneğini tamamen rafa kaldırdı ve bu durum esed rejimine rahat bir nefes aldıran kritik bir gelişme oldu. bu tarihten sonra esed rejimi suriye halkına yönelik özellikle varil bombalı saldırılarını artırdı.
işid ile mücadele kararı: abd yönetimi irak ve suriye’de işid ile mücadeleyi başlatacağını ilan ederken, ısrarla esed’in hedef alınmayacağını ve önceliğin işid olduğunu vurguladı. iran’ın ve israil’in tepkisini çekmemek için stratejik hedefin esed değil irak olduğunu söyledi. bu strateji de, dünyanın gözünün işid’e çevrilmesini ve 200 bin kişinin öldüğü suriye’de rejimin ihlallerinin sorgulanmasının rafa kalkmasına neden oldu.
cumhuriyetçilerin ‘esed’ baskısı
abd’de cumhuriyetçi kanat, suriye’de ve irak’ta işid sorunun ortaya çıkmasının ve istikrarsızlık ortamının büyümesinde, obama yönetiminin sebeplerden çok sonuçlarla ilgilenmesinin rol oynadığı eleştirisini sık sık yapıyor.
bu eleştirileri en fazla dile getiren isim ise, obama’nın 2008 seçimlerinde yenilgiye uğrattığı cumhuriyetçi senatör john mccain.

mccain’in adeta sözcülüğünü yaptığı cumhuriyetçi kanat, obama yönetiminin suriye konusunda esed’e karşı net bir tavır koyması ve harekete geçmesi çağrısını çok uzun süredir yapıyor.
ağustos 2013’te şam’daki kimyasal saldırının ardından abd’nin esed’e yönelik askeri operasyon düzenlenmesini talep eden cumhuriyetçiler, son dönemde de hem işid hem de esed’e karşı mücadele edilmesi için bastırıyor.
4 kasım’da abd’de yapılan ara seçimlerde demokrat parti’ye karşı üstünlük kazanan cumhuriyetçilerin artık eli çok daha güçlü ve bu durumun, obama ile açık bir şekilde fikir ayrılığı yaşayan cumhuriyetçi hagel’in üzerindeki baskıyı artırmış olması muhtemel.
suriye politikasının kurbanları
obama’nın suriye konusunda net bir tavır ortaya koyamaması, sadece abd yönetiminde değil, meseleyle ilgili inisiyatif alan uluslararası aktörlerin de kopuşuna neden oldu.
bm ve arap birliği suriye özel temsilcileri kofi annan ve lahdar brahimi, suriye’de krizin çözümüyle ilgili ortaya attıkları planların arkasında güçlü bir abd desteği göremeyip sonuç alamayınca görevlerinden ayrılmak zorunda kaldı.
kaynak: al jazeera
Yorumlar