Azınlık cemaatleri

Rumlar sürgün için 'özür' bekliyor

Yunanistan vatandaşı Anadolu Rumlarının Türkiye'den zorunlu göçünün bugün 50'inci yılı. Yunanistan’a göçe zorlanan İstanbullu Rumlar, Türkiye’den özür bekiyor.

Sergiden bir fotoğraf.Zorunlu göç için yola çıkan Rumlar. [facebook.com/20Dolar20Kilo]

1964 yılında türkiye ve yunanistan, kıbrıs sorunu nedeniyle savaşın eşiğindeydi. 16 mart 1964’te yunan vatandaşı anadolu rumlarının zorunlu göçü başladı. yanlarına sadece 20 kilo kişisel eşya ve 20 dolar almalarına izin verildi. mal varlıklarına el konuldu. birkaç ay içerisinde rum nüfusu hızla eridi. 

zorunlu göçün öncesinde türkiye cumhuriyeti vatandaşı 100 bin rum yaşıyordu. 25 bin de türkiye doğumlu olup ancak kağıt üzerinde yunan vatandaşlığına sahip rum vardı. lozan antlaşması'yla hakları tanınıyordu, bu nedenle mübadeleden de muaf tutuldular. 

yunan vatandaşı olan 25 bin kişi için zorunlu göç kararı çıktı. ancak onlar da yanlarında ailelerini, yani türk vatandaşı olan rumları da götürdükleri için, türkiye'den yunanistan'a gidenlerin sayısı daha da arttı. şu an türkiye’de kalan rum nüfusu iki bin civarında.

zorunlu göçün 50’inci yıldönümü nedeniyle tophane’deki tütün deposu’nda babil derneği’nin katkılarıyla 'istanbul'un son sürgünleri: 20 dolar, 20 kilo' isimli bir sergi açıldı, tanıklar da katıldı. 

'her iki taraftan da dışlandık'

panelin katılımcılarından biri de atina merkezli istanbul rumlarının evrensel federasyonu başkan yardımcısı mihail mavropulos’tu. al jazeera’ye konuşan mavropulos’a göre sürgünü konuşmak için geç kalındı “bunda türkiye devletinin zafiyeti var” diyen mavropulos, almanya'nın tutumunu örnek gösterdi:

"1942 yılında almanların yunanistan’da yapmadığı kalmadı. köyleri yaktılar, öldürdüler ama sonra gelip özür dilediler. fakat türkiye kendi öz vatandaşlarına yaşattıkları için özür dilemedi.”

sürgün edilen rumların mağduriyetinin yunanistan’da da sürdüğünü belirten mavropulos, sözlerini şöyle sürdürdü :

"burada vatandaş olarak görülmedik azınlıktık, fakat yunanistan'da da kabul görmedik, orada da azınlık kaldık. ne burada ne de orada devlet memuru olmamıza izin verildi. her iki taraftan da dışlandık."

Mavropulos, "Gönderilmemiz için Kıbrıs sorunu sadece bir bahaneydi' dedi.
[[AJT-Vercihan Ziflioğlu]]

 “gönderilmemiz için kıbrıs sorunu sadece bir bahaneydi” diyen mavropulos, "türkiye'den rumların tamamen temizlenmesi politikası ittihat ve terakki dönemine dayanıyor" ifadesini kullandı.

'alınan hakkı veriyorlar'

istanbullu rumların evrensel federasyonu’nun girişimiyle son yıllarda başvuru yapanlar türk vatandaşlıklarını geri alıyor. bunun bir jest olmadığını, kendilerinden alınan hakkın geri verildiğini belirten mavropulos, sadece başvuru yapanlar değil türkiye'de doğup büyüyenlerin çocuk ve torunlarına da türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesi gerektiği görüşünde.

Sergiden bir görüntü. Yaşlı bir Rum kadının Yunanistan'a varışını anlatıyor.
[[facebook.com/20Dolar20Kilo]]

türkiye’deki rum nüfusunun sadece iki bin kişi kaldığını hatırlatan mavropulos, nüfusun önemli bir bölümünün 60 yaşın üzerinde olduğunu söyledi ve ekledi:

"eğer türkiye’de rumların varlığı isteniyorsa daha kalıcı çözümler üretilmeli. vatandaşlık hakları iade edilmeli. mülkiyet hakkı güvence altına alınmalı ki geri dönenler bir daha aynı acıları yaşamasınlar. geri dönenlere eşit vatandaş gibi davranılmalı.”

'suçlu gibi fişlendik'

olayları yaşayan 85 yaşındaki dionysios angelopulos da panelde duygusal bir konuşma yaptı. 17 haziran 1964 tarihinde 199 kişilik listede onun da ismi vardı. angelopulos o günleri şöyle anlatıyor:

“bir suçlu, bir seri katil gibi numarayla fotoğraflarımı çektiler, ağzımı açıp altın dişim olup olmadığına baktılar, olsa herhalde onu da alacaklardı.

beyoğlu emniyet müdürlüğü’ne götürülen angelopulos’a bir hafta içerisinde türkiye’yi terk etmesi söylenmiş.

türkiye’den ayrılırken yanına sadece 22 dolar alabildiğini söyleyen angelopulos havaalanında yaşadıklarını da şu sözlerle aktardı:

"valizimde halı vardı, açtılar halıyı çıkartmamı istediler. yunanistan’da kalacak bir yerim bile olmadığını, belki de halının üzerine yatacağımı söyledim. bir görevli gizliden halıyı çantama koydu. kötüler arasında iyilerin de olduğu unutulmamalı. krem kutularının içerisine kadar altın olup olmadığı baktılar. tam her şey bitti derken, ikametin bitti burada kaçaksın, deyip bir de para cezası kesildi.”

atina’da hüzünlü yılbaşı

angelopulos atina’daki ilk yılbaşı gecesini gözyaşları içinde anlattı:

”insanlar doğup büyüdükleri yeri asla unutmaz, ben de unutmadım. 1965 yılına atina’da girecektik. ben bir oyuncakçı dükkanında çalışmaya başlamıştım. mesai bitti, dışarı çıktım, soğuktan titriyordum, camlara baktım her yer ışıl ışıldı, insanlar yılbaşı kutluyordu. gözlerimi kapatıp istanbul’daki o güzel yılbaşıları düşündüm.”

angelopulos,”biz bütün hükümetlerin kurbanı olduk” diyor.

kaynak: al jazeera

 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;