Çözüm süreci

Sokak 'Süreci' anlatıyor - Edirne

Çiftçi kenti Edirne’de halk bir yandan geçim derdinde, diğer yandan devam eden çözüm sürecini dikkatle takip ediyor. Güneydoğu'da şehit düşen askerler ve 6-7 Ekim olayları hepsini derinden etkilemiş. Ancak akan kanın durması için Öcalan ile görüşülmesine de karşı çıkmıyorlar.

Edirneli çiftçiler ağız birliği etmişcesine, çözüm istemeyenlerin Kürt milletvekilleri olduğunu düşünüyor. [Fotoğraflar: Kemal Soğukdere ]

sabahın erken saatlerinde edirne sokakları sessiz… düşen kırağının etkisiyle çiftçi de tarlada değil; kahvede toplanmış, güneşin az daha yükselmesini bekliyorlar. güneş yükselecek ki tarlaya gidip mahsulü toplasınlar, yoksa koca emek sandığa girer girmez çürüyecek. 

yunanistan'a açılan pazarkule sınır kapısına 1 km mesafedeki karaağaç mahallesi’nde bir kahvehanedeyiz. ince belli bardaklarda kimi çay, kimi de kahve içiyor. mazot ve gübre fiyatlarının artmasından şikâyet ediyorlar. karınlarının doymadığını, çocuklarının da bu yüzden toprak işini devam ettiremediklerini söylüyorlar.

çözüm süreci, hayat şartlarının pek gerisinde. bizim kahveye gelmemizle çözüm süreci çiftçilerin masasına tekrar oturuyor.

“bu kürtler ne istiyor?”

Lütfü Hökerekli [Fotoğraf: Kemal Soğukdere / Al Jazeera]

Nihat Özkayalar [Fotoğraf: Kemal Soğukdere / Al Jazeera]

İrfan Baskak [Fotoğraf: Kemal Soğukdere / Al Jazeera]

Sebahattin Karabıyık [Fotoğraf: Kemal Soğukdere / Al Jazeera]
İlksen Özer [Fotoğraf: Kemal Soğukdere / Al Jazeera]

masanın etrafındakilerin genel olarak algısı bu. onlara göre, kürtlerin şikâyet etmesini gerektiren bir durum yok ortada. "dilse dil, eğitimse eğitim…" ekmeğini ektiği ıspanaktan, maruldan kazanan 60 yaşındaki lütfü hökerekli’ye göre kürtler bu ülkede cumhurbaşkanı, başbakan dahi oldular. başka hangi özgürlükten bahsediyorlar ya da hangi özgürlüğü istiyorlar?

her ne kadar çözüm süreci gündemlerinde olmasa da konulara hâkim bir masadayız. çözüm sürecini yakından takip ediyorlar. siyasilerin ağzından çıkan her cümleyi neredeyse tırnak içinde söyleyecek kadar... masada oturanların tamamı, edirneli çiftçi. onlara göre, çözüm sürecini bozan kürt tarafı. verdikleri örnek de hakkâri’nin yüksekova ilçesindeki saldırıda 3 askerin şehit düşmesi ve hdp’nin çağrısıyla yapılan kobani’ye destek eylemleri.

yan taraftan lafa katılan nihat özkayalar, “tam çözüme ulaşacakken, bu tip olayların olması düşündürücü” diyor. 53 yaşındaki özkayalar’ın gönlü, pkk lideri abdullah öcalan ile görüşülmesine razı olmasa da “yeter ki akan kan dursun. olayı başlatan o, söndüren de o olsun” diyerek sessizleşiyor.

kürt siyasetçilerin samimiyetine inanmıyorlar

ağız birliği etmişcesine edirneli çiftçiler, çözüm istemeyenlerin kürt milletvekilleri olduğunu söylüyor. hökerekli, iki yıl önce başlayan süreçte hükümetin haddinden fazla iyimser olduğunu düşünenlerden. özellikle de cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan’ın çok çabaladığına vurgu yapıyor. hatta ona göre, hükümet fazla taviz veriyor ve kürt tarafı taleplerini sınırlandırmayacak. “sürekli olay çıkarıyorlar. sonra türkiye cumhuriyeti’ni suçluyorlar. yok böyle bir şey. hdp milletvekilleri kan üzerinden ekmek yiyorlar. garibanın çocuğu dağda, kendileri bu işin kaymağını yiyor” diyor.

bam teli: “apo serbest kalamaz”

lafı kendileri ortaya getiriyorlar. abdullah öcalan’ın serbest kalma fikri bile, konuştuğumuz çiftçilerin tüylerini diken diken etmeye yetiyor. net bir şekilde karşılar. hatta kelimenin tam anlamıyla keskin bir şekilde. pkk lideri onların gözünde bir cani. ve bir caninin serbest kalması kabul edilemez.

bir diğer can alıcı nokta da kürt tarafının koyduğu talepler. kürt sorununun en sonunda parçalanmaya kadar varacağından kaygılılar.

çözüm sürecini sonuna kadar destekliyorlar. ama itiraz ettikleri bir nokta var: o da içeğini bilmemeleri. kimsenin bu süreçte aydınlatılmadığını söylüyorlar. bu onlara göre hata. kapalı bir şekilde müzakere edilmesinden rahatsızlar. halk olarak belirsizlik içinde olduklarını ve artık çözüm süreciyle ilgili bilgilendirilmek istediklerini dile getiriyorlar.

taviz kime, ne için veriliyor?

havanın ısınmasıyla çiftçi de tarlaya doğru yol alıyor. yol kenarında şeker pancarı toplayan irfan baskak’ın yanına varıyoruz. tarlada çalışan işçilerle birlikte. mahsulün bugün toplanıp fabrikaya doğru yola çıkarılması lazım.

baskak, çözüm sürecini destekleyenlerden ancak o da içeriğinin ne olduğunu bilmemekten şikayet ediyor. hükümetin akan kanın durması için taviz verdiğini düşünüyor. “taviz kime, ne için veriliyor” sorusunu soruyor sürekli. sürecin “analar ağlamasın” diye başladığını ama “anaların yine ağlamaya başladığını” söylüyor. o da kaygılı. sürecin “ayrılmayla” son bulacağını düşünüyor. yani türkiye'deki kürtler, en sonunda toprak talep edecekler. bu onun için de kabul edilemez bir şey. "bu topraklar hepimizin. birlikte kazandık, birlikte mücadele verdik. böyle bir şey olursa hepimiz acı çekeriz” diyor.

esnaf suskun

edirne kent merkezinin trafiği yoğun. trakya üniversitesi'nin varlığı hemen hissediliyor. öğrenciler, turistlerle birlikte ticari hayata can suyu oluyorlar.

hemen hemen her işyerinde türk bayrağı asılı. hem türk bayrağı hem de atatürk posterlerinin yan yana durduğu işyerlerinin sayısı da azımsanmayacak oranda. 

tarihi alipaşa çarşısı’ndayız. esnaf konuşmaya sıcak bakmıyor. konuştukları takdirde "ekmeğimizden oluruz" kaygısını yaşıyor. nedenini sorunca da “burası küçük yer. bizim söyleyeceklerimizden rahatsız olanlar olabilir. bu da bize yansır. bizi burada yaşatmazlar” karşılığını alıyoruz.

konuşamyı tek kabul eden, eşiyle birlikte bir yıl önce tezgâh açan sebahattin karabıyık. elinde tespihiyle sükûnetle cevaplıyor sorularımızı. ona göre, çözüm sürecini sabote etmeye çalışanlar var ve aslında bunlara kulak tıkamak gerekiyor. karabıyık,“ben buradan çıktım, silopi’ye kadar gittim. bayrak aynı bayrak, asker aynı asker. hiçbir yerin satıldığı yok. ülkenin bölündüğü yok. her yer türkiye cumhuriyeti. neden bu sürece bu kadar karşılar, anlamak mümkün değil” diyor. karabıyık, müzakerelerin kapalı kapılar ardında yapılmasından da şikayetçi değil.

“geç bile kalındı"

ilksen özer, edirne merkezde esnaf lokantası işletiyor. altı yıl önce kendi çabalarıyla kurmuş. günde 12 çeşit yemeği tek başına çıkarıyor. bakmakla yükümlü olduğu dört çocuğu var.

özer, türkiye’deki kürt sorununun yıllar önce çözümlenmiş olması gerektiğinin altını çiziyor. yavaş ilerlemesinden şikayetçi o da. “daha hızlı adımlar atılabilmeliydi” diyor. onun süreçle ilgili sıkıntısı, yurttaş olarak yeterince bilgiye sahip olmaması. hükümetin bu süreci iyi yönetemediğine inanıyor. tabana, yani halka anlatılmamasına anlam veremiyor. “yeterince anlaşılamadığı için de tepki var” diyor.

 

 

 

 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;