Türkiye
'Üç kural gerekli'
Kadın ve Demokrasi Derneği Hukuk Komisyonu Başkanı Avukat Betül Yanılmaz'a göre kadına yönelik şiddette caydırıcılık için üç temel kural gerekli: Adil yargılama, etkin soruşturma ve etkin infaz.

25 kasım kadına şiddete karşı uluslararası mücadele günü… türkiye’de kadına karşı şiddet ve cinayetlerin oranı hala çok yüksek. geçici hükümetin aile ve sosyal politikalar bakanı ayşen gürcan 2015'in ilk 6 ayında öldürülen kadın sayısını 112 olarak açıkladı. kadın cinayetlerini durduracağız platformu'na göre ise bu rakam 2015'in ilk 6 ayında 227. kadincinayetleri.org sitesi’ne göre türkiye’de 2010-2015 yılları arasını kapsayan 5 yıllık dönemde en az 1134 kadın öldürüldü.
kadın ve demokrasi derneği (kadem) hukuk komisyonu başkanı avukat betül yanılmaz aile içi şiddet davalarına bakıyor. yanılmaz bu tür dâvalarda yargıdaki eksiklikleri ve yapılması gerekenleri al jazeera türk’e anlattı.
“üç temel kurala ihtiyaç var”
avukat yanılmaz’a göre kadına şiddetle ilgili cezaların caydırıcı olması için üç temel kurala ihtiyaç var. birinci olarak âdil bir yargılama. yargılama sürecinde de etkin bir soruşturma yürütülmesi gerekiyor:
“yargılamanın tüm tarafları mağdur, müşteki ve sanık için, âdil bir yargılamanın gerçekleşmemesi karşılaştığımız en büyük sıkıntıdır. mesela adalet sistemimizde savcı herkes için delil toplar ama bazen öyle durumlar oluşur ki müşteki taraf olayın aydınlatılması icin üstün bir gayret göstermek zorunda kalır. olay hakkında yeterli soruşturma yapılmadığından davalar "delil yetersizliği" gerekçesi ile beraat ya da takipsizlikle sonuçlanır. ancak kamuoyunda gündem olan vakalarda kamuoyunun oluşturduğu baskı soruşturma ve kovuşturmanın daha titiz yapılmasını sağlıyor.”
“indirim uygulamaları adaletsiz sonuçlar doğuruyor”
betül yanılmaz ikinci olarak ise âdil bir ceza verilmesi gerektiğini ifade ediyor. yanılmaz’a göre burada en önemli konu cezai indirimlerin kalkması ve suça göre cezanın verilmesi. yani suç ne kadar ağırsa o kadar ceza verilmesi gerekiyor. yanılmaz bunu şöyle açıklıyor:
“indirimlerin uygulanmasına sınırlama getirilmesi gerekiyor. iyi hâl indirimi diye adlandırdığımız, sanığın taktığı kravatı, mahkemeye saygın tutumu, hâkimlere "efendim" diye hitap etmesi gibi gerekçelerle verilen indirimler adalet inancımızı zedeliyor. işlenen suçun vahşetini perdeliyor. diğer indirim ise haksız tahrik indirimi, bizatihi bir haksızlık doğuruyor. birçok duruşmada sanıkların haksız tahrik indiriminden faydalanmak için öldürdükleri kadına leke sürmeye çalıştığına şâhit oluyoruz. sanıklar "erkekliğime laf etti" "beni aldatıyordu" diyerek cinnet geçirdiklerini iddia ediyorlar. soyut iddialarından başka delilleri de yok. adeta ölen kadının mezarından kalkıp katillerinin bu ithamlarına itiraz etmeleri bekleniyor. indirim almak için ağlayan, kendini acındıran, hasta olduğunu, asabi olduğunu söyleyen katiller var. her dosyada katiller aynı savunmaları deniyor, bunu teşvik eden de indirimlerin uygulanması… hâkimlerin bu indirimleri uygulamaları adaletsiz sonuçlar doğuruyor, ceza sisteminin hakim içtihat alanına bıraktıgı bu indirim uygulamasını doğru ve âdil bir şekilde kurgulamamız gerekiyor. tbmm'ye sunulan "özgecan yasası" olarak lânse edilen bazı yasa teklifleri var, tüm bunların birleştiği noktada kadın cinayetlerinde indirim uygulamasının sona ermesi.”

“etkin infaz uygulanmalı”
yanılmaz, indirimlerin kalkmasını da yeterli bulmuyor. kadına şiddetle ilgili cezaların caydırıcı olması için üçüncü olarak "etkin infaz" yapılması gerektiğine dikkat çekiyor. bunu şöyle açıklıyor:
“varsayalım ki soruşturma titiz bir şekilde yapıldı, yargılama yani kovuşturma süreci sonucunda da âdil bir ceza verildi. tüm bunlar cezanın caydırıcılığı icin yeterli olmaz. zira verilen cezanın infazının da etkin bir şekilde yapılması gerekiyor. sonucunda suçlunun pişman olması hatta ıslah olması hedeflenmeli. meselâ af uygulaması caydırıcılığı azaltan bir şekil alabiliyor. suçlu, denetimli serbestlikten faydalandırılarak tahliye edilirken mağdurlara haber bile verilmiyor. suç işlemeyi tasarlayanlar da cesaret buluyor, adeta bu infaz sistemi suça teşvik eden bir hâl aldı. bazı dosyalarda katillerin eylemi gerçekleştirmeden evvel cezayı araştırdıklarını ögreniyoruz. ayşe paşalı'nın davasında da bu durumla karşılaşmıştık. o sebeple kadına yönelik şiddet suçlarında af, denetimli serbestlik ve paraya çevirme gibi seçenek yaptırımların engellenmesi, özel bir ceza infaz sistemi getirilmesi gerekiyor.“
“şiddet mahkemeleri kurulmalı”
betül yanılmaz kadem olarak bu tür davaların dünyada örneklerine baktıklarını da anlatıyor. ispanya’da “şiddet mahkemeleri” adında bir mahkeme olduğunu gördüklerini söyleyen yanılmaz bu mahkemeyi de de şöyle anlatıyor:
“şiddet gören kadınlar haklarını aramak için âdli süreci başlattıklarında karakola, mahkemeye, konukevine bir çok yere gidip dertlerini tekrar ve tekrar anlatmak zorunda kalıyorlar. bu durumda mücadelelerini sürdürmeleri ve hatta şiddet tehlikesinden korunmaları gerekiyor. uzun ve meşakkatli bir süreç haline geliyor. kadınlar için ikincil mağduriyetler oluşturuyor, bürokrasinin tıkanan aşamaları ile de mücâdele etmek zorunda kalıyorlar. çok zor ve uğraştırıcı bir hâl aldığında maalesef yorulduklarını hatta vazgeçtiklerini görüyoruz. oysa hayatlarında şiddet tehlikesi devam ediyor. o yüzden soruyoruz yargılama sistemimizi şiddet mağdurlarının daha kolay ve hızlı erişimine göre dizayn edemez miyiz? avrupa birliği’nin “good practice” (iyi uygulama) olarak örneklediği ispanya’daki şiddet mahkemeleri var. bu mahkemelerinin kurulmasından sonra ispanya’daki şiddet suçları istatistikleri ciddi bir şekilde düşüş göstermiş. türkiye’de mahkemelerin şok edici yetersizliklerinin önüne geçmek için şiddet konusunda ihtisaslaşmış ceza mahkemelerinin oluşturulması, bu mahkemelerde uzman hakimlerle beraber psikolog, pedagog, sosyal arastirmacı gibi uzmanların doğrudan vak’a hakkında çalışmaları gerekiyor. korunmaya ihtiyaç duyan siddet mağdurlarının âdli süreci başlatmalarından sonra sürecin tek bir yerden doğru bir şekilde ilerlemesi elzem. mağduru yoran zorlayan bir sistemden ziyade adalet sisteminin bütün dinamiklerini işletmeye çalışan bir sistem. halihazırdaki yargılamayı kritik edip, bu sistemi revize etmemiz gerekiyor.”
kaynak: al jazeera
Yorumlar