Türkiye

‘Yediğim dayağı gizledim’

Kürt hareketinin ilk büyükşehir belediye başkanı Feridun Çelik, 2000'lerden bugüne çözüm süreci arayışlarını Al Jazeera’ye anlattı. Çelik, 2003’te henüz başbakan olmadığı dönemde Erdoğan ile Kürt sorunuyla ilgili duyurulmamış ‘özel bir görüşme yaptığını’ söyledi. Çelik, belediye başkanıyken JİTEM’den yediği dayağı, PKK’nın ilan ettiği tek taraflı ateşkes bozulmasın diye gizlediğini aktardı.

Konular: Kürt sorunu

Haberin Öne Çıkanları

"Başkanken JİTEM elemanları dayak attı.'

Erdoğan ile o henüz genel başkanken görüştüm.'

'Çözüm süreci daha o zaman başladı.'

feridun-celik
Legal Kürt siyasetinin ilk büyükşehir belediye başkanı Çelik artık avukatlık yapıyor. [Fotoğraf: Abdülkadir Konuksever/Al Jazeera Türk]

kürt sorununun kalıcı bir çözüme kavuşturulması için başlatılan süreç ivme kazanırken, geçmişteki barış arayışlarıyla ilgili detaylar da ortaya çıkmaya başladı.

pkk lideri abdullah öcalan'ın türkiye'ye getirildiği 15 şubat 1999 tarihinden yaklaşık iki ay sonra diyarbakır büyükşehir belediye başkanlığı'na seçilen ve 2004’e kadar bu görevde kalan çelik, kürt sorununun çözüm arayışlarında nereden nereye gelindiğini kendi deneyimleri üzerinden al jazeera’ye anlattı.

öcalan’ın türkiye’ye getirilmesinden sonra başlayan ve 'yumuşama süreci' olarak adlandırılan dönemde belediye başkanlığı yapan çelik’e göre, bugün imralı ile hükümet arasında devam eden çözüm sürecinin geçmişi 2000'li yıllara dayanıyor.

Feridun Çelik kimdir?

1966 yılında diyarbakır’ın kulp ilçesinde doğdu. kürt yanlısı siyasete aktif bir biçimde katılan bir ailede büyüdü. dicle üniversitesi hukuk fakültesi’nden 1987 yılında mezun oldu. 1990’da kurulan halkın emek partisi’ne üye oldu ve aynı çizgideki partilerde siyasal hayatını sürdürdü. 1996 yılında hadep’in kongresinde parti meclisi’ne (pm) seçilerek genel başkan yardımcısı oldu. 1997 yılında pm üyesi ve diyarbakır il başkanı olarak görev aldı. 1999 yılında diyarbakır büyükşehir belediyesi'ne başkan adayı olarak gösterildi ve legal kürt siyasetinin ilk büyükşehir belediye başkanı oldu.

listeler gözaltında hazırlandı

- diyarbakır belediyesi başkanlığına aday olduğunuz dönemde öcalan türkiye’ye getirildi. bu durum seçim çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

abdullah öcalan getirildiğinde hadep diyarbakır il başkanlığı’nda avukat arkadaşlarımızla toplantı halindeydik. partiye giren çıkan herkes gözaltına alındı. seçimler için listeleri vermemize 15 gün kalmıştı. yedi gün gözaltında kaldık. mecburen toplantımıza nezarette devam ettik. listelerimizi de orada hazırladık. yüzde 63,5 ile seçimleri kazandık ama seçmenimiz yüzümüzü göremedi.

- anlatılan bir hikâye var sizinle ilgili, belediyeye geldiğinizde temizlik işçisi sizi tanımamış. doğru mu o?

biraz erken gittim sanırım. bir temizlik görevlisi belediyenin önünü süpürüyor. beni görünce, ‘daha açılmadı git, sonra gel’ deyince; ‘ben belediye başkanıyım’ dedim. ‘he ben de valiyim zaten’ deyip işine döndü. (gülerek) beni sokmadı belediyeye. o kadar engellemeleri, gözaltıları aştık ama belediye temizlik görevlisini aşamadık. biraz dolaşıp öyle geldim.

- kızmadınız mı görevliye?

bilakis sonra çağırtıp. görüşüp, tebrik ettim; bir de ikramiye verdim.

- seçimden sonra da devam etti mi sıkıntalar?

sistemin bizi kabullenip kabullenmeyeceği net değildi. mevcut sistemi ve durumu tanımaya çalıştık çünkü hiç deneyimim yoktu. belediyeyi 20 trilyon borçla aldık. düşünün yıllık bütçemiz 3 trilyondu. ilk altı ay sadece personel giderlerini karşılama çabası yürüttük. daha sonra ekonomik bir denge oluşturarak çalışmalara başladık. halk destek çıktı.

‘dayak yedim sustum’

- bir ara gözaltına da alındınız?

seçildikten dokuz ay sonraydı. pkk’ya yardım ve yataklık yaptığımız suçlamasıyla gündüz vakti şehrin en işlek caddesinde arabam durduruldu. terörle mücadele ve jitem’in ortak operasyonuydu. siirt belediye başkanı selim özalp ve bingöl belediye başkanı feyzullah karaarslan ile birlikteydik. bizi jitem’e götürdüler. gözlerimiz bağlıydı. dört gün gözaltında kaldık.

- kentte infiale yol açmıştı gözaltına alınmanız.

öcalan’ın türkiye’ye getirilmesinden sonraydı. tek taraflı ateşkes vardı, nispeten rahat günlerdi. gözaltıyla birlikte halk belediyenin önünde yatıp kalkmaya başlamıştı.

- neler yaşadınız gözaltında?

bir hücreye attılar bizi. sorguya aldıklarında metal bir taburenin üzerine oturttular. gözlerim bağlıydı ama kalabalık olduklarını hissediyordum. bir yandan yumruk atıp bir yandan soru soruyorlardı. pkk’ya para yardımı yaptığımı, avrupa’da murat karayılan ile görüştüğümü kabul etmemi istiyorlardı.

- yardım ettiniz mi pkk’ya, karayılan ile görüşmeniz oldu mu?

olmadı. suçlamaları da kabul etmedim. dört günün ardından devlet güvenlik mahkemesi savcılığı’na çıkarıldım. tutuklandım. dört gün sonra itiraz dilekçesi verince serbest kaldık. hiçbir maddi delil yoktu çünkü.

- o zaman yaptığınız açıklamada işkence görmediğinizi söylemiştiniz yanlış hatırlamıyorsam?

bunun nedeni ilk barış süreci başlamıştı. 1999 yılında türkiye’ye getirilen öcalan’ın çağrısıyla pkk güçleri türkiye dışına çekilmişti. ateşkes vardı ve barış sürecinin işlerliğe kavuşma umudu yüksekti. ortamı germek istemedim ve barış sürecinin sabote olmasını istemediğim için dayak yediğimi gizledim. ilk kez seçilmiş bir büyükşehir belediye başkanının hem de jitem elemanlarından dayak yediğini öğrenmeleri istenmeyen olaylara neden olabilirdi. serbest bırakıldığımda yaklaşık yüz bin kişi cezaevi önünde beni karşıladı. işkence ve gözaltı için aihm’e bile gitmedim barış süreci bozulmasın diye.

- bu yaklaşımınızın olumlu sonuçlarını gördünüz o dönem devlet nezdinde.

kısmen gördük. hem gözaltı, hem tutuklama, hem de tahliye sürecinde yaptığımız ılımlı açıklamalar karşılığını bir anlamda buldu. bırakılır bırakılmaz aynı gün içişleri bakanlığı görevimize iade etti. tutuklanınca aynı gün görevden alınma kararı verilmişti.

‘vip’den geçirmediler’

- yaşadığınız sıkıntılar bunlarla sınırlı değildi sanırım.

elbette değildi. ankara’ya genel merkeze toplantıya gitmek üzere havaalanına gittiğimde büyükşehir belediye başkanı olarak vip uygulamamız olmasına karşın bizi tarifeli yolcu girişinden almak istediler. zabıta görevlilerimiz müdahale ederek, daha önceki belediye başkanlarına uygulanan prosedürün uygulanmasını istediler. emniyet güçleri ile arbede yaşandı. çünkü polis ısrarla beni elle arayarak rencide etmeye çalışıyordu. çok sinirlendim hak ihlaliydi ve ‘halkı buraya yığarım altından kalkamazsınız’ dedim. protesto edip uçağa binmedim, diğer belediye arkadaşlarım da binmediler; resmi araçlarımızla, karayoluyla ankara’ya gittik. daha sonraki ilk uçuşumda normal prosedürü uygulamaya başladılar. diyarbakır valisi de arayıp olayı kınadığını belirtti.

‘onuncu yıl marşı’nı yüzüme bağırarak okudular’

- sebebi neydi bu tür davranışların?

sürekli bir kabullenmeme, dışlama tavrı vardı. resmi kabuller bizim de olmaktan çok hazzettiğimiz yerler değildi ancak barış süreci vardı ve demokratik cumhuriyetin inşası beklentilerimiz çok yüksekti. bu nedenle o törenlerde bulunmaya özen göstererek, türkiye toplumunun da bizi doğru anlamasını istiyorduk. çünkü bölücülükle suçlanıyorduk. generallerin eşleri protokolde bir sıra gerimizde otururlardı ve onuncu yıl marşı'nı yüksek sesle ve bana bakarak okurlardı. tokalaşmazlardı. 30 ağustos resepsiyonu için davetiye gelmişti. davetli olmama karşın garnizonun kapısından asker bizi geri çevirdi. dediler ki 'sizleri askeri alanlara sokmayacağız.' olağanüstü halle yönetiliyorduk ve askerlerin bu bölgedeki güçleri tartışılmazdı. hükümet nezdinde de kısmen yumuşama olmasına karşın askerler bizi bölücü olarak görüyor ve düşmanca yaklaşıyorlardı.

- bölücü müydünüz, fikren olmasa bile ruhen?

hayır, asla değildim. demokratik cumhuriyete inancım tamdı. sayın abdullah öcalan’ın 93’ten beri savunduğu demokratik cumhuriyet fikri o yıllarda ete kemiğe bürünmüştü. bu coğrafyada yıllarca süren savaşın bitmesi ve yeni türkiye’nin inşası fikri hepimizi çok heyecanlandırıyordu. zaten belediyede sloganımız demokratik cumhuriyet çerçevesinde ‘kendimizi de, kentimizi de biz yöneteceğiz’ şeklindeydi.

bahçeli’den akış

- farklı bir belediye başkanıydınız. taban tabana zıt bir siyasi liderle yan yana gelebiliyordunuz mesela?

ecevit hükümeti'nin başbakan yardımcısı devlet bahçeli idi. 2001’di yanılmıyorsam. devlet planlama teşkilatı (dpt) ona bağlı olduğundan diyarbakır’da kalkınma toplantısı yapıldı. beni de resmi davetli olarak çağırmışlardı. ben bazı yanlış anlaşılmalar olur diye düşünüyordum. yaşanan barış sürecinin bölgeye getirdiği olumlu havayı anlatarak, sürecin devamı için çabaların yoğunlaşması gerektiğini ve bunun da kalkınmaya ivme kazandıracağını ifade ettim. kentimizi daha rahat yönetebileceğimizi ve daha iyi hizmet vereceğimizi belirtince beni olumlayarak alkışladı. sahneden inince tokalaştık. teşekkür ederek konuşmamı beğendiğini söyledi. o dönem epey ses getirdi ve bütün gazetelerde o tokalaşmanın fotoğrafları yer aldı. 

‘erdoğan ile görüştüm’

- başka kimle yan yana geldiniz?

recep tayyip erdoğan’la.

- hangi yıl?

2003.

genel başkanken mi?

evet.

gizli bir görüşme miydi?

özel diyelim.

- hatırlayamadım öyle bir görüşmeyi.

medyaya hiç çıkmadı çünkü.

- nasıl gerçekleşti peki görüşme?

kendilerinin daveti üzerine oldu. istanbul’da gerçekleşti ve özel bir görüşmeydi. yaklaşık bir saat sürdü.

- içerik özel miydi?

aslında o günün koşullarında öyleydi. 1999-2004 süreci türk ve kürt halkının birbirini tanıma süreciydi. 2002’de ak parti iktidara geldiğinde beklentimiz kürt sorunu konusunda politika geliştirmeleriydi. ancak hızlı bir şekilde ‘eve dönüş yasası’ ismiyle çalışma başlattılar. eski pişmanlık yasalarından bir farkı yoktu ve yasa pkk’yi daha sert mesajlar vermeye itti. 2004’te şiddetin yeniden alevlenmesinin nedenlerinden biridir bu yasa.

- erdoğan ile görüşmeniz peki?

o dönem sayın öcalan yoğun bir tecrit altındaydı. ailesi ve avukatları ile görüşemiyordu. kürt illerinde yoğun bir tepki ve eylemlilik söz konusuydu. akp binaları işgal ediliyordu. erdoğan ile görüşmemizin nedeni şiddetin daha fazla alevlenmemesi içindi. bölgede halkın giriştiği eylem ve protestoların sağduyu içinde çözülmesi ortak paydamızdı. o görüşmede ilk hissettiğim erdoğan’ın kürt sorununun çözümüne ilişkin net bir fikre sahip olmadığıydı. ancak meseleyi çözme arzusunda olduğunu iletti. barışın sürmesi konusunda çok istekliydi. adalet bakanı cemil çiçek’ti ve kendisine imralı ile sıkıntıların giderilmesi talimatı verdiğini söyledi.

siz ne söylediniz görüşmede?

ben görüşmede özellikle şunun altını çizdim; sayın öcalan’ın muhatap alınması gerektiğini söyledim. 'demokratik cumhuriyet projesinin hayata geçirilmesinin bölgedeki şiddeti durduracağı ve öcalan’ın alacağı her kararın gerek halk, gerek pkk tarafından kabul edileceğini ve arkasında duracaklarını belirttim.

çözüm sürecinin ilk adımları

- bugün devam eden çözüm süreci ile benzerlikler taşıyor sanki.

o gün konuşulanlar ve ifade edilmeye çalışılan şeyler bugün barış süreci ile yaşanan ve gerçekleşen şeylerdir. ama maalesef dokuz, on yıl sonra. bu kadar uzamayabilirdi, pek çok insan yaşamını yitirmezdi. 

‘öcalan’ın pratik etkinliğinin arttırılması gerekiyor’

- peki, sürecin daha sağlıklı ilerlemesi için nelerin gerçekleşmesi gerekir?

öncelikle sayın öcalan’ın kademeli olarak özgürlüğünün gerçekleşmesi ve öncelikli olarak örgütsel tabanı ve halkla iletişiminin sağlanarak pratik etkinliğinin arttırılması gerekmektedir. süreçten sorumlu başbakan yardımcısı'nın dediği gibi pkk üst düzey yönetimi ile diasporadaki görüşmelerin hızlandırılması, rojava’ya dönük politikalarından vazgeçip kürt yönetimi ile de temasın gerçekleşmesi gerekiyor. tüm kürtlere kürt kimliği ile demokratik siyaset yapabilmenin bütün olanakların sağlanması. seçim barajının bir an evvel kaldırılması. demokratik cumhuriyet için tüm barajların kaldırılmasını, mevcut barajların da durdurulmasını istiyoruz. (gülerek)

-biraz da belediyeciliği konuşursak; siz legal kürt siyasetinin ilk büyükşehir belediye başkanıydınız. tarihi surların çevre düzenlemeleri, kanalizasyon ve içme suyu şebekeleri sizin zamanınızda yapıldı. hayvan borsası, otogar ve kanalizasyon arıtma tesisi de öyle. bugün bayrağı sizden devralan belediyeler ile ilgili ne düşünüyorsunuz. eleştiriniz var mı?

eksiklikler var ama diğer belediyelere göre daha insanı merkeze alan bir siyasal yaklaşım da var. ama bunun gözle görülür bir hale getirilmesi lazım. halk tarafından gelen eleştiriler var. temizlik konusunda beklentiler var. bunları tabiî ki siyaset dışında düşünmek mümkün değil. kent yaşamıyla ilgili yeni bir kültürün topluma yaygınlaştırılması gerekiyor. bilincin halka yaygınlaştırılması gerekiyor. halkı da buna katarak gerçekleştirmek gerekiyor. yoksa verim alınamaz. arkadaşlarımızın çalışmaları var. bunun hayata geçirilmesi gerekiyor. demokratik inşadan bahsediyoruz, bunun gerçekleşmesi için hayatın her alanında kendini göstermesi gerekiyor.

- bdp’nin oylarının düşmesinde belediyelerin etkisi var mıdır?

kuşkusuz belediyecilikle ilgiliydi. siyasal sorunların da yaşanıyor olması etkilemiştir. büyük bir proje var önümüzde, demokratik özerklik inşası gibi. halka anlatmak gerekiyor, bir kısım insanın küskünlüğüne de yol açabilir. ciddi bir oy kaybı değil bence.

- şu anda ne yapıyorsunuz?

şu anda sadece avukatım.

- siyaset yapmıyorsunuz.

siyaset hayatın her alanında devam ediyor ama aktif siyasetin içinde değilim.

- sizin tercihiniz mi bu?

bu dönem için öyle.

- kimseye kırgın mısınız?

yok değilim. zaman zaman mücadelede çekişmeler, tartışmalar olsa bile biz yine mevcut siyasal duruşumuzu, birlikteliğimizi devam ettireceğiz. 

kaynak: al jazeera türk

Abdülkadir Konuksever

1971 yılında diyarbakır'da doğdu. 1990 yılında gazeteciliğe başladı. ulusal ve uluslararası yayın kuruluşlarında çalıştı. basılı iki öykü kitabı bulunan konuksever, al jazeera türk diyarbakır ofisi muhabiri olarak görev yapmaktadır.  Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;