Blog
Eş Şebab ve Doğu Afrika'da güvenlik krizi
Westgate katliamı ve ABD'nin askeri operasyonları bölgenin istikrardan bir süre daha uzak kalacağının habercisi.

uranyum, demir, kalay, bakır, alçıtaşı, boksit ve doğalgaz yataklarına sahip bir doğu afrika ülkesi somali. arap yarımadası'na yakınlığı nedeni ile son on yılda yapılan fosil yakıt araştırmaları neticesinde kuzeydeki puntland eyaleti'nde yaklaşık 5-10 milyar varillik petrol rezervi saptandı. ardından 2008 yılında somali petrol şirketi kuruldu.
bir yanda yıllardır süren iç savaş ve yönetimsizlik devam ederken, bu yoksul ülkede kamu maaşları bile kimi zaman ödenmiyor.
güney sudan'dan gelen petrolün taşınma güzergahı da bu ülkedeki sorunlara bakarken bilinmesi gereken bir diğer nokta.
yasadışı silah ticareti, iç savaşlar, kenya'nın, somali'deki durumun kendi güvenliğini ilgilendirdiğini iddia ederek ülkeye gerçekleştirdiği müdahaleler, istikrarsızlığın diğer unsurları.
yeraltı zenginliklerine sahip bölgelerde her daim bir şekilde tekrar eden kaos burada da ortaya çıkıyor.
bütün bunlar olurken avrupa ve amerika ekonomik krizden çıkma çabasında.
bölgesel kriz
ekim ayının ilk haftasonu abd'nin özel komando birlikleri 'navy seals' ve müttefikleri, somali'de eş şebab adlı silahlı örgüte bir operasyon düzenledi. dünya kamuoyu ise detaylardan birkaç gün sonra haberdar olabildi.
abd bu operasyon ile doğu afrika’daki müttefik ülke ve somali’nin komşusu kenya'daki ''el kaide bağlantılı militanların genişlemesi için çalışan etkili bir ismi'' yakalamayı hedefliyordu.
başkent mogadişu’nun 180 kilometre güneyindeki kıyı şehri barawe’deki bir merkeze yapılan baskında komandolar, ikrima lakaplı abdulkadir muhammed abdulkadir'i ele geçiremedi.
21 eylül'de nairobi'deki bir alışveriş merkezine düzenlenen ve 61 sivilin öldüğü saldırıyı eş şebab'ın üstlenmesinin ardından grubun rolü ve ağırlığı tekrar tartışmaya açıldı. saldırıyı düzenleyen ve şebab'ın uzantısı el hicra üyesi olduğu tespit edilen iki kişi operasyon ile öldürüldü, ancak asıl şüphelinin kaçtığı tahmin ediliyordu. kimi analistler, abdulkadir'in nairobi saldırısını da planlayan isim olduğunu akla yatkın bir ihtimal olarak görüyor.
somali'nin komşusu kenya'da şebab'ın alt kanadı olan yapının ismi el hicra. analistler ve kenya istihbaratına göre ikrima bu yapıya eleman kazandırıyor ve eylemlerini planlıyordu.
kenya'nın ''eş şebab ile mücadele için'' somali'ye asker gönderdiği dönemde, ikrima'nın nairobi deki bm elçiliğini ve parlamentoyu hedef alan operasyonlar planladığı iddia edildi. kenya istihbarat raporlarına göre, 2011'de kenya seçime hazırlanırken, ikrima, batı destekli geçiş hükümeti üyelerini de hedefledi. yetkililer bu eylem planlarının ele geçirildiğini ve bu sayede engellenebildiğini söylüyor.
yıllardır süregelen şiddet
1998'de de nairobi'de abd büyükelçiliğine ve çeşitli merkezlere saldırılar olmuş, 2002'de mombasa'da israillilere ait bir otele ve israil'in arkia havayolları'na ait bir uçağa saldırılar gerçekleşmiş, 13 kişi ölmüş 80 kişi yaralanmıştı.
2011'de kenya, somali'nin güneyinde eş şebab'ın etkin olduğu bölgeye 1600 asker ve hava gücü destekli büyük bir operasyon gerçekleştirdi. bu dönemde somali'deki iç karışıklık ve terörden kaçan 450 bin kişi kenya'ya sığınmış durumdaydı. somalili militanların kenya sahillerinden insan kaçırması ve turizme verdiği zarar bardağı taşıran damla olarak sunuldu.
kenya ve 1999 ile 2006'da ülkeye askerini sokan etiyopya'nın, kendilerinde somali'ye müdahil olma hakkı görmesi tartışıldı. bölgeyi yakından tanıyan kimi uzmanlara göre kenya müdahalesinin ardından somali'de bazı bölgelerde istikrar sağlandı. buna ek olarak yönetimsizlikten yorgun düşen, sokak kavgalarının arasında kalan, açlıkla mücadele eden, eğitim alamayan bazı somaliler işgale olumlu tepki verdi.
somali'nin istikrarı için yatırıma ve pek çok iyileştirmeye ihtiyaç var. türkiye'nin bu konuda attığı adımlar bu ülkede bazı somalililerden takdir topluyor ve diğer ülkelerin yaklaşımı gibi emperyalist-sömürgeci bir girişim olarak algılanmıyor. ancak bu algıya rağmen 2013 temmuz'da türkiye büyükelçiliğine bir saldırı düzenlendiğini de gözden kaçırmamak gerekiyor.
avrupa birliği de türkiye'nin yardımlarının, güvenlik gerekçesiyle diğer yardım sağlayıcı devletlerle koordinasyon çerçevesinde yapılması gerektiğini belirtmişti. britanya yardım kuruluşlarının da yardım dağıtma faaliyetlerini tek elden yürütmek istediği iddiaları mevcut.
ülkedeki mali zorluklar, polislerin maaşlarını alamaması, türk büyükelçiliğini koruyan polislerin hangi gruplar ile bağlantılı olabileceği gibi sorular cevapsız kalıyor. bu yönetimsizlik ve mali kriz ortamında hükümet üzerinde eş şebab baskısının artması da söz konusu olabiliyor.
eş şebab veya el kaide gibi silahlı örgütlerin içinde hangi grubun, hangi maksatla etkin olduğu ve kimin lehine çalıştığı her zaman bilinemiyor. bu irak'ta da afganistan'da da böyle.
şebab içinde farklı ülkelerden uluslararası cihatçılar ve somali'li üyeler birlikte yer alıyor.
eş şebab etkileri
abd'nin son operasyonu ile hedef aldığı abdulkadir'in nairobi saldırısındaki rolü kesin olarak bilinmiyor. ancak el hicra'nın eylemleri kenya'da islami radikal olarak adlandırılan grupların yükselişte olduğu inancını güçlendirdi.
kenya'da müslümanlar azınlıkta ve hicra üyelerinin çoğu somalili. üyelerin, somali'de eğitim alıp diğer afrika ülkelerine geçtiği görülüyor.
abd, ikrima'ya operasyon düzenlediği hafta, libya'da da bir operasyona imza attı. bu operasyonda ise hedefine ulaştı ve uzun süredir aranan ebu enes el libi abd birliklerince yakalanarak ülkeden çıkarıldı. libi, afrika'daki abd konsolosluklarına yönelik saldırılardan sorumlu tutuluyor.
abd libi'yi new york'ta tutuyor ve yargılıyor. tutukluluğu süresinde libi açlık grevine başladı.
kaddafi rejimi 2010'da abd'ye libi'nin adresini vermişti. ancak bu ülkedeki hassas güvenlik durumu nedeni ile libi yakalanmamıştı. libya'daki geçiş hükümeti ise libi'nin böyle bir abd operasyonu ile götürülmesini kaçırılma olarak nitelemiş ve tepkisini dile getirmişti.
dünya dönüyor, ortadoğu ve afrika'daki güvenlik krizi devam ediyor.
kaynak: al jazeera
Yorumlar