Blog
Hugh Jackman nazara geldi
Üç gösterisinden ikisi iptal edilen Hugh Jackman, bir daha ne zaman olacağı belirsiz bir şekilde İstanbul'a veda ediyor. Gösteriyi ilk gecesinde izleyen biri olarak, biraz izlenim aktarmakta fayda var.
nazar boncuğunu yakasına takıp çıktı sahneye hugh jackman. 'an evening with hugh jackman' şovu kapsamında 17 mart'ta ilk ve son kez istanbul'da türkiye'den izleyicileriyle buluştuğu için halinden oldukça da memnun görünüyordu. çocuksulukla, sempatiklik arasında değişen tavırları içinde izleyici tarafından en çok bilinmesini istediği şey türkçe'ye ve türkiye'ye duyduğu sevgiydi. israrla türkçe kelimeler söyleyip, sahneyi paylaştığı müzisyen, sahne arkası ekibi ve izleyiciler arasından insanların isimlerini defalarca tekrarlayıp, doğru telaffuz etmeye çalışarak almamız gereken mesajı iyice pekiştirdi.
sonda söylenmesi gerekeni önce söyleyeyim; bu gösterinin özü, hugh jackman'dan şarkı dinlemek ya da dans izlemek değil, ondan bir müzikal izlemek hiç değil, mesele kendisini kanlı canlı bizzat görebilmek. hani bizde de var ya, şarkı söylemeyi çok seven aktörler, aktrisler, yılmaz erdoğan mesela, farah zeynep abdullah ya da, mikrofon gördüğünde kendini tutamayan bilumum televizyon starlarımız, hatta içerinde müzik grubu kuran yönetmenli oyunculu müzikal maceralarımız. onun gibi ama çok daha fazlası. 'sıkı bir şan eğitiminden, içerisinde dans, müzikal oyunculuğu, opera unsurlarını da barındıran sahne tedrisatından geçilince ne olur?' sorusuna yanıt olarak verilebilecek bir 'şahsi' performans.
şahsi deme sebebim, hugh jackman'ın bu gösteri kapsamında altı dansçısı dışında, gittiği ülkelerde toplama orkestralarla aynı sahneyi paylaşıyor olması. müziğin başrolde olduğu bir gösteride toplama bir orkestra ile asla yetinmezsiniz, yetinmemelisiniz. aksi takdirde karşınıza yetersiz, hazırlıksız bir orkestra çıkıyor, az prova edilmiş şarkılar iyi müzik dinleyicisini rahatsız ediyor. bir de şu var, bir ara ortamı turkish night'a çevirmek isteyen hugh jackman'ın orkestra üyelerinden birkaç tını bile olsa türk ezgisi çalmasını istemesine rağmen, o an doğaçlama yapabilecek ne bir kemancı, ne bir klarnetçi ne de bir flütçü vardı sahnede. bilmiyorum, mesele sadece önüne koyulan notayı eksiksiz çalmak mıdır yoksa hayattan keyif alıp, iki bin kişiye sıcak bir an yaşatacağın anın tadını çıkarmak ve hata yapacağını bile bile cesaret gösterip, o notaları gelişine basmak mıdır...
bir de bora uzer meselesi var tabii geceye özgü. kendi adıma hugh jackman gösterisinin iptal edilmesindeki en hayırlı tarafın bu olduğunu düşünüyorum. ya bora uzer, duruşundan, ingilizce şarkıların sözlerine ve söylenişine o sahneye yakışır bir şekilde yeniden çalışacak ya da zorlu psm yetkilileri başka bir alternatifi düşünecek. yanında sahne aldığınız kişi hugh jackman da olabilir, jack nicholson da o dakikalar içerisinde o sanatçı ile meslektaşsınız ve hayran modundan çıkmak zorundasınız. aksi takdirde dizkapaklarına ulaşmaya çalışan parmak uçları, hep bir hamle yapıp hareketi yarım bırakan ayaklar, tam mutlulukla havaya kaldırılacakken yarı yolda vazgeçen kollar, bedenden bağımsız dolaşan bir baş olarak dolaşıyorsunuz sahnede... belki denebilir, bizde bir justin timberlake vardı da sahneye mi çıkarmadık, onda da siz haklısınız.
broadway ve sinema tarihinin önemli müzikallerinden parçalar seslendiren hugh jackman ile geçirilen gece, broadway için belki sıradan ama istanbul için çok görkemli bir gösteri. bir yerinde nefes nefese kaldığında içimden 'eyvah' demiştim, iki kez kanser teşhisi ile tedavi olan bir sanatçının yorgunluğu mu bu, yoksa bizim bilmediğimiz birtakım sebeplerle sahnede yolunda gitmeyen bir şeyler mi var diye. ses tellerinde bir kanama olmuş jackman'ın, bir süre şarkı söyleyemeyecek. sesini son duyanlardan biri olmak bir şanstı, zorlu psm'ye bunun için teşekkürler. dileriz en kısa zamanda sağlığına kavuşup o çok sevdiği ve çok da iyi yaptığı şarkı söyleme işine geri döner.
Yorumlar