fenerbahçe ülker'in çok önemli bir atakla basketbolun en büyüklerinin arasına adını sokması nedeniyle madrid'deydim. çok az uyudum, çok yürüdüm. şehirle tanışmak istedim. insanları günlük hayatlarında tanımak...

tanıyayım ki anlayabileyim; anlayabileyim ki anlatabileyim...

beş gün boyunca kilo problemi olan beş kişi görmedim. şaşırdım.  öğleden sonra çalışmayan, akşam yemeklerini geceyarısına doğru yiyen ispanyollar spor salonlarından çıkmıyor muydu yoksa?

spor salonlarını bilmem ama şehrin her yerini spor yapmak için kullanıyorlar desem abartmış olmam. ünlü sol meydanı dışında madrid'in en kalabalık yeri parkları...

yürüyorlar, koşuyorlar, bisiklete biniyorlar, sevdikleri bir oyun veya sporu yapıyor ve yapmaya çalışıyorlar. gençler değil sadece, her yaştan insan. ben gözlerime inanamadım ama kameram sayesinde hayal görmediğime ikna oldum. lütfen zaman ayırıp bakmanızı rica ediyorum, kendi çektiğim daha doğrusu şahit olurken zevkle oluşturduğum foto galeriye.

park dedim ama düzeltiyorum: şehrin göbeğinde park değil orman var. sokakta göremediğiniz binlerce insan orada. takım arkadaşım onur saygın ile beraber parkta yürüyüş yaparken boyun fıtığı olacaktık. "şuraya bak", "buraya bak", "bu süpermiş" derken saatler nasıl geçti anlayamadık.

ama anladığımız şu oldu: spor yapmıyorlar, spor ve oyun ile yaşıyorlar!

üşenmedik, kaç farklı oyun yaptıklarını saydık: ben ve kızım gibi scooter yapanlar, roller-blade kayanlar, basketbol oynayanlar, çamların kale direği görevini üstlendiği tek kale futbol maçı yapanlar, bisiklete binenler, yoga yapanlar, boks ve badmington deneyenler, ip atlayanlar, dans edenler, toprak kortta tenis öğrenenler, gölette kürek çekenler...

"böyle parklar olsa biz de yapardık" diye kulaklarımı çınlatacaksınız biliyorum. gördüklerim sadece parque del retiro ile sınırlı olsa ben de kendimi böyle aldatabilirdim.

ama bu yazı güzelleme değil yüzleşme yazısı.

sadece madrid'de kalmamış, beş gün içinde gidebildiği kadar köy ve kasabayı ziyaret eden bir arkadaşınız olarak bana inanın. çünkü ben de görmesem bunlara inanmazdım. 

1500 rakımlı tepeler de dahil, onlarca bisikletli gördüm. köylerde ağaçların arasına gizlenmiş futbol okulları var, okullarda kızlı erkekli basketbol oynarken mutluluk yüzlere yansıyor.

benim yüzüme de bu mutluluk doğal olarak yansıyor ama gıpta ettiğimi de itiraf etmeliyim.

pek çok önemli spor ülkesi gibi ispanyollar da "sihirli" formülü bulmuşlar. önemli olan "önce kazanmak" değil önemli olan "önce mutlu olmak". spor ve oyun da bunun garantisini veriyor. turnuva ve lig şampiyonluğu için bir yıl beklemenize gerek kalmıyor. 

real madrid euroleague finallerinde şampiyon oluyor, ispanya son 10 yıl içinde futbolda ve basketbolda dünya ve avrupa şampiyonlukları yaşıyor, şampiyon bir formula 1 pilotu, motosiklette dünyanın en büyük sporcuları, bisikletçileri ve turlarıyla hep saygıyla anılan, rafael nadal başta olmak üzere teniste de hep önemli bir ekol olan önemli bir spor ülkesi ispanya.

bunu herkes biliyor. bu yüzden son bölüme yazmayı tercih ettim. bireysel olarak spor yapan toplumun başarılı olması zaten kaçınılmaz. ama başarı bence bu kupalar değil. spor ve oyun oynayan insanın güler yüzü, tahammül gücü, olgunluğu...

bu yüzden spor ile yaşayan insanlar herhangi bir sonuca "ölüm-kalım" olarak bakmıyor. keyfini çıkarıyor. gece yarısı real madrid'in şampiyonluk kutladığı sibelles meydanı'nda fenerbahçeli taraftarları ortaya koydukları büyük mücadeleleri için alkışlıyorlar, aynı gün madrid'de şampiyonluğunu ilan eden ezeli rakipleri barcelona taraftarlarına küfürsüz takılıyorlar, olympiakos ve cska moskova taraftarlarına çizgi filmlerdeki hayal kırıklığı efekti sesiyle şakalar yapıyorlar. aynı gün atletico madrid - barcelona maçında oyundan çıkan rakip oyuncu iniesta'yı ayakta alkışlıyorlar, maç içinde varlık gösteremeyen kendi oyuncuları torres'i ve çok sevdikleri arda'yı alkışladıkları gibi...

ezcümle: konuşmaktan çok sevmeyi bilmeli. sevginin de hakkını vermeli. bunu yapanların kupasının önünde değil, olgun spor sevgilerinin, hayat sevgilerinin önünde saygıyla eğiliyorum.

"ispanya gençlik ve spor bayramı" kutlu olsun.

kaynak: al jazeera