Blog

Neden Philip, neden Seymour?

Oyuncu Philip Seymour Hoffman, ani bir şekilde hayatını kaybetti. Haberi duyanların ilk tepkisi "Aaaa" diye şaşırmak oldu. Evimizin salonundan biri kalkıp gitmiş gibiydi çünkü...

Konular: Kültür-Sanat
Philip Seymour Hoffman, öldüğünde 46 yaşındaydı. Fotoğraf: Reuters

pazar akşamı saat dokuz sularıydı.
bizde galatasaray-bursa maçı üzerine yorumlar yapılıp, önümüzdeki maçlara bakılırken, new york yeni uyanmış, manhattan’da takım elbiseli spor ayakkabılı insanlar işlerine koşuşturuyordu.
muhtemelen bir randevusuna geç kaldı, muhtemelen telefonlara da bakmadı.
ölüm de dâhil olmak üzere tüm duyguları izleyiciye birebir yaşatmış bir oyuncu olduğu için, belki de gerçek onu ürkütmedi. muhtemelen hissetmedi de.
birileri tarafından evinde cansız bir halde bulunduğunda ise artık çok geçti.
akrabamız gibi sevdiğimiz oyuncu philip seymour hoffman hayatını çoktan kaybetmişti.

kime ilk söyleyen ben olduysam, aldığım tepki “ aaaa” şeklinde bir ünlem oldu. dedim ya aileden biri, akrabamız gibi sevdiğimiz bir oyuncuydu philip seymour hoffman.
şişman, orta boylu, sarı-kızıl saçlı bir adam olarak girdi hollywood’a. yakışıklı denemezdi onun için. zaten kimse ondan “yakışıklı oyuncu” diye bahsetmedi. saçları sarı, gözleri mavi olmasına rağmen brad pitt değildi. dünya üzerinde neredeyse hepimiz birbirimize bu kadar benzerken aynı zamanda nasıl bu kadar farklılık gösterebildiğimizin de yaşayan kanıtıydı. mesela brad pitt hiç oscar almadı ama philip seymour hoffman, 2005 yılında "capote" filminde akademi’den “en iyi aktör” unvanını kazandı. 24 yaşında "triple bogey on a par five hole" filmi ile başladığı kariyeri aralıksız olarak devam etti. üstelik yılda iki bazen üç film çeken bir aktör oldu. üretken ve muhtemelen kendi ruhundan çokça fedakarlık eden biriydi. neydi hayatını bunca çekilmez, dayanılmaz kılan bilmiyorum tabii, bilemem ancak iki kızı ve bir de oğlu oldu. bir film setinde tanıştığı kostüm tasarımcısı eşi mimi’yle arada bir, manhattan sokaklarında, nadiren de festival ve ödül törenlerine katılıyordu. geçtiğimiz yıla dek birkaç defa uyuşturucu bağımlılığı sebebiyle rehabilitasyona girmiş ancak her seferinde kısa bir süre sonra yeniden kendini uyuşturucu kullanırken bulmuştu. 2006 yılında “60 dakika” programında neden 22 yaşında uyuşturucu tedavisi gördüğünü soran steve croft’a verdiği röportajda, “tedavi gördüm, çünkü 22 yaşındaydım ve hayatımla ilgili paniklemiştim.” bu paniklemeler ve tedaviler hiç bitmedi. ta ki 2 şubat 2014 sabahına dek.

philip seymour hoffman, kareli gömleğin altına şort giyen, onun da altına ucuzluk marketinden alınmış deri ayakkabıyı çekip gezen bir adam. lüks zevkleri, görünümüyle ilgili bir endişesi olsaydı zaten farklı olurdu galiba. sokakta, okulda, işte, evimizin salonunda rastlayabileceğimiz biriydi haliyle. o büyük “looser/kaybeden” görünümünün arkasındaki yetenek onun güvencesi oldu. herkesin içinde taşıdığı ancak aynaya baktığında aksine ikna olduğu “kahraman olma arzusu”nu tatmin etti. bir filmde dayımızı oynuyordu, bir filmde partonumuzu. bir başka filmde kâbuslarımızı süsleyen, asla karşılaşmak istemediğimiz kötücül bir karakteri, bir başkasında ise kendisine söylenenlere safça ikna olan bir “saf”ı. bu sebeple de ölümünün “ölmek” fiilinden öte, sevenlerini kendinden mahrum bırakması yönünde farklı bir anlamı da var. hoffman, yan karakter gibi duran insanların aslında tüm dünyayı nasıl çekip çevirdiğini ve onların dünyada ne işler çevirdiğini hepimize anlattı.

şişman, orta boylu ve artık yok. arkasından söylenenler, yazılıp çizilenler abd'de magazinin ne kadar vahşileşebileceğini bir kez daha gösteriyor. kareli gömleğini, şortunu, terliklerini alıp gitmiş, bizim evin salonundan ayrılmış gibi. muhtemelen ölmek istemiyordu ve muhtemelen yanlışlıkla kendini öldürdü. sonuç değişmiyor. geriye “neden philip, neden seymour?” diye soranlara filmlerini izlemek kalıyor.

en az iki yıl daha aramıza
"doubt", “the master”, “cold mountain”, “charlie wilson’s war” başta olmak üzere 40’ın üzerinde filmde rol aldı. ancak endişelenmeyin, philip seymour hoffman’ın sinema kariyeri henüz bitmedi. izleyici olarak en az iki yıl daha philip seymour hoffman hâlâ  aramızdayımış gibi yaşayabiliriz. en azından onun için üzülenlere böyle düşünmek daha iyi gelecektir. çünkü 2014 yılı içerisinde üç, 2015’te ise bir filmi daha gösterime girecek.

 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;