Blog
Osmanlı’nın Avrupa’da kurduğu en büyük kent
Barış anlaşmasının on altıncı yıl dönümü yaklaşırken, şehirde hâlâ savaşın izlerini görmek mümkün.

saraybosna, boşnakça, yani kendi dilinde sarayevo yazılıyor, sarayevo olarak okunuyor. tercümesi saray ovası.
bu ovaya uçak yeşil, ama mayınlarla kaplı dağları yalayarak iniyor.
türkiye’den sadece iki saat uzaklıktayım.
birkaç dakika önce indiğim havayolu şirketinin reklamı şehri boydan boya geçen tramvayın üzerinde… türkiyeli bir gazeteci olarak etrafım bildik markaların reklamları ve türk dizilerinin afişleriyle sarılı.
apartmanlar, huzurevleri, okullar, oteller çevredeki her binada son savaşın izleri var.
balkonda oturup çay içerken ya da çamaşır asarken, duvardaki şarapnel deliğine dalıp ‘o an’a gidebilir insan. işte bu yüzden acılar hâlâ taze.
ancak, bu bakir şehri sermaye keşfetmiş ve yatırımlar saraybosna’ya kaymış. yan yana iş kuleleri, alışveriş merkezleri birbirleriyle boy yarışında.
modernliğin simgesi ferhadiye caddesi’ni de geride bırakınca şehrin asıl kalbi çıkıyor ortaya.
osmanlı’nın avrupa’da kurduğu en büyük kent saraybosna’nın başçarşı’sı; toplara, bombalara inat orada.
ve 1521’de bosna sancak beyi olan gazi hüsrev’in şehre bıraktıkları dimdik ayakta.
mimar sinan’ın saraybosna’ya attığı imzası gazi hüsrev bey camii bunlardan biri.
han, medrese ve çok sayıda imaret gazi hüsrev bey tarafından yaptırılmış. türbesi, adıyla anılan camide duruyor.
müslümanlar cami avlusunu boş bırakmıyorlar. her vakit kalabalık. ramazan ayı boyunca teravihlerde saflar ne kadar sıklaşırsa sıklaşsın yer bulmak güç. ve en etkileyici an. kadir gecesi camiden taşan kalabalık sahura kadar ruh, gönül birliğiyle senkronize olmuş ibadet ediyor.
aynı anda başka bir dine mensup gençler ve turistler sokaklarda kendi hallerinde yaz akşamının keyfindeler. yani barışın getirdiği huzurun zevkini sürüyorlar.
bu hiç şaşırtıcı değil. ve şaşırmadığım bir durum daha…
halkın yakaladığı uyumu siyasilerin hâlâ yakalayamaması.
bosna hersek siyasi yönetimi iki ana birimden oluşuyor. [al jazeera]
düğümün adı dayton, çözmesi gereken siyasiler
14 aralık 1995 günü amerika birleşik devletleri’nin ohio eyaletinde imzalanan dayton barış anlaşması üç yıl süren bosna savaşı’nı bitirdi, ama ülkede siyaset düğümlendi.
barış ve huzur içinde yaşamak için anlaşma gereği tüm etnik kimlikler ülke yönetimine dahil edildi. hırvatlar, sırplar ve boşnaklar.
anlaşmaya göre ülkede cumhurbaşkanlığı makamında üç etnik guruptan başkan var. sekiz ayda bir görev değiştiriyorlar.
siyasi yönetim ise iki birime ayrılıyor: bosna hersek federasyonu ve sırp cumhuriyeti.
altında on kanton, yani bölge var. her birinin kendi bölgesel kabinesi var.
federasyon'a bağlı 74, sırp cumhuriyeti'ne ait 73 il yönetimi bulunuyor.
her iki birim de ayrı ayrı hükümetlerini kurdu. ancak devlet düzeyine gelince koltuk krizi yaşandı.
hırvat demokratik birliği seçimlerde hırvat oylarının yüzde 60’ını aldı; sosyal demokratlar ise yüzde 40. kabinede hırvatların üç bakanlığı var. ancak kendi aralarında bölüşemiyorlar.
siyasiler sorunu kendi içlerinde çözmek gayretinde
üçlü başkanlık konseyi’nin boşnak üyesi bakir izzetbegoviç “avrupa’nın yardımı olmadan sadece kendi başımıza hükümeti kurabilirsek bu bir yıl kayıp değil, başarı olacak” diyor.
ancak oy verenler kadar, ülkede gözlemci statüsündeki avrupa birliği temsilcisi valentin inzko da sürecin sonunu bekliyor.
inzko, röportajımızda yine dayton’ı adres gösterdi. “siyasiler hükümeti hemen kurmalı. eğer kurmazlarsa başka bir çözüm bulmak zorundayız. dayton’a bakmalı, alternatifleri gözden geçirmeliyiz” dedi.
siyasi aktörlerin nabzı yoklandığında sürecin uzayacağını ve hükümetin kolay kolay kurulamayacağını anladık.
ancak siyasilerin de atlamamaları gereken bir nokta var. uluslararası para fonu 1,2 milyar euroluk fonu vermek için hükümetteki tıkanıklığın aşılmasını bekliyor. komşu ülkeler desteklerle avrupa birliği’ne yaklaşırken, bosna hersek henüz yolun başında duruyor.
Yorumlar