Blog
Umut savaşsız yarınlarda
Kutlamada, değişen iklimin havası alanın her noktasında hissedildi, yüz binler Öcalan'ın çatışmasızlık mesajını coşkuyla karşıladı.

diyarbakır'da sabah erkenden nevruz alanına doğru yola çıktığımızda, ilk dikkat çeken ayrıntı polis birliklerinin meydanın hayli uzağında konuşlanmasıydı. arama noktalarından geçenlerin ellerinde pkk bayrakları ve örgütün lideri abdullah öcalan posterleri vardı.
henüz sabah saat 07.00'de on binlerce insan meydanı doldurmuştu, güneş yükseldikçe kalabalık da arttı. organizasyon komitesinin basın masasıyla uzun kavgalar sonunda, platformun üstüne çıkıp fotoğraf çekebildim. alanda hakim görüntü kırmızı, yeşil ve sarı renkler; bir de öcalan'ın posterleriydi. platformun üst katına çıkarken merdiven altında dağıtılmayı bekleyen binlerce öcalan posteri gördüm.
alandaki kalabalığın arasına karıştığımda karşıma envai yiyeceği tezgahlarına dizen satıcılar, durmaksızın halay çeken yerel kıyafetli kadınlar, babalarının omzunda olan biteni izleyen çocuklar çıktı. yiyecek tezgahlarında neler yoktu ki: yörenin sembolü çiğ köfteden, tavuk döner ve gözlemeye, çağladan çileğe, sudan çaya, pişmaniyeden afyon lokumuna akla gelebilecek her türlü tat katılımcılara sunuluyordu.
üzerine barcelona forması giymiş ersan isimli genç (soyadını vermek istemedi), "savaşsız yarınlar için geldim, umutluyum" dedi. bir başkası, ayşe özer, ilk kez bu yıl nevruz'a katıldığını söyledi, kardeşiyle birlikte gelmişler. 2013 nevruz'un ne farkı olduğunu sorduğumda, "galiba bu sefer barış gelecek" yanıtını verdi.
meydanı çevreleyen tellere asılan pankartlar hem türkçe hem de kürtçe: "mücadeleye de, müzakereye de hazırız" diyordu.
öğle saatlerine doğru, alanın etrafını çevreleyen yamacın arkasındaki yeşil alanda uzananları gördüm. yüzlerce aile bir piknik havasında eğleniyordu, mangallar yakılmış, çocuklar top oynuyordu. yorulanlar ise çimlerin üzerinde şekerleme yapıyordu.
alandaki en büyük çile, iletişim araçlarının devre dışı kalması oldu. çektiğim fotoğrafları merkeze iletebilmek için tarlaların arasından neredeyse bir kilometre yürüdüm ve sonunda ekinlerin üstüne oturup kucağımda bilgisayarımla bir saat bekledim.
alana döndüğümde, nevruz ateşi milletvekilleri tarafından yakıldı ve sıra öcalan'ın mektubuna geldi. sahnenin önünde gazetecilere ayrılan yere öyle bir kargaşa hakimdi ki, basın çalışanları uzun süre görüntü almakta zorlandı. sahnedeki gençlerden biri, itişirken bana dönüp "izmir'den barış için geldim" dedi.
bdp milletvekilleri pervin buldan'ın kürtçesini, sırrı süreyya önder'in de türkçesini okuduğu mektuplarda pkk lideri silahlı güçlerin sınır dışına çekilmesini istedi ve artık fikirlerin konuşması gerektiğinin altını çizdi. davudi sesiyle sırrı süreyya önder, meydanı dolduran yüz binlerce katılımcıyı coşturdu, bol bol öcalan sloganı atıldı.
alanda konuştuğum herkes yepyeni bir çağrının yapıldığı konusunda hemfikirdi. değişen iklimin gerçek bir bahar bayramına dönüştürdüğü nevruz'da, diyarbakır sokaklarında konuştuğum kadir yaşa ile karşılaştım. yörenin kadim geleneği ikramdan kaçamadım, beni ailesiyle tanıştırdı ve soğuk ayranlarını içtim. yaşa'nın sözleri, üç aydır türkiye gündeminden düşmeyen ve güneydoğunun en önemli kenti diyarbakır'da umutları yeşerten süreci özetliyordu: "bir daha buraya geldiğinizde, umarım sizi barışla karşılarız."
Yorumlar