Görüş

Ateşkes öldü. Yaşasın ateşkes!

İsrail ile Filistin arasında yapılan ateşkesler, Gazze üzerindeki abluka kaldırılıp, Filistinlilerin hakları tanınmadığı ve başta İsrail olmak üzere ateşkes koşullarını ihlal eden taraflardan hesap sorulmadığı müddetçe bozulmaya mahkûm olacaktır.

İsrail 17 Temmuz'da 8 bin askerle Gazze'ye girip kara harekâtı başlattı. [Fotoğraf: AFP/Getty Images]

kuşatma altındaki gazze şeridi'nde, 17 temmuz'da kara harekâtına başlayan, güçlü ve gelişmiş israil ordusu ile filistinli militanların attığı ilkel roketler arasındaki ateş, yine aynı bilindik sonucu doğurdu. 18 temmuz itibarıyla çoğu sivil 275'ten fazla filistinli hayatını kaybederken, daha fazlası da yaralandı. şu ana dek israil tarafından ise iki kişi öldü.

bunun devamında neler olacağını da biliyoruz. yine üçüncü tarafların aracılığında, basiretsizlik örneği bir ateşkes yapılacak. nitekim israil ve hamas, beraberlerinde filistin devlet başkanı mahmud abbas ile ortadoğu barış elçisi ve ingiltere'nin eski başbakanı tony blair de olmak üzere, kapsamlı bir ateşkes üzerinde müzakerelerde bulunmak amacıyla 17 temmuz'da mısır'ın başkenti kahire'de bir araya geldi.

ancak şunu anlamak gerekiyor ki, meselenin altında yatan sorunlar çözülmediği müddetçe, en uzun süreli ateşkes bile yara bandı görevi görmekten öteye gitmeyecektir. taraflardan sadece biri – yani bu örnekte filistinli militanlar – şiddete son verirken, tel aviv milyonlarca insana karşı tamamıyla şiddete dayalı bir sistemi devam ettirirse, o ateşkese ateşkes denemez. aslında roketler durduğunda bile, israil'in yürüttüğü asker işgali, sömürgeleştirme ve kuşatma kesintisiz olarak sürüyor. bu bakımdan, ateşkes anlaşması tek başına yeterli değil. üçüncü tarafların arabuluculuğu ile bir ateşkes anlaşması yapılabilir, ama bunun koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin denetlenmesi ve uygulatılması çok daha mühim.

şiddete ara verildiği zamanlarda bile, gazze ve batı şeria'da filistinliler rutin bir şekilde askerler ve yerleşimciler tarafından öldürülüyor, yaralanıyor, darp ediliyor, tutuklanıyor ve saldırıya uğruyor.

by Yusuf Munayyer

önceki ateşkeslerin başarısızlığı, bu korkunç sahnelerin önümüzdeki aylarda ya da yıllarda tekrar yaşanmaması açısından öğretici dersler sunuyor. haziran 2008'de mısır'ın arabuluculuğunda imzalanan, ancak kasım 2008'de çoğu sivil 1.400 filistinlinin öldüğü israil saldırısı ile bozulan ateşkes, bu anlamda önemli bir ders niteliğinde. her şeyden önce, anlaşmanın net koşulları hiçbir zaman kamuoyuna açıklanmadı. her iki tarafın da saldırılara son vermeyi kabul ettiği ve israil'in gazze üzerindeki ablukayı hafifletme sözü verdiği belirtilse de, kısıtlamalar aynı kahredici yoğunlukla devam etti.

bu örnekten ders alınmış olacak ki, 2012'de dönemin mısır cumhurbaşkanı muhammed mursi ve amerika birleşik devletleri dışişleri bakanı hillary clinton'ın girişimiyle imzalanan ateşkesin koşulları, mursi ve clinton'ın kahire'de düzenledikleri ortak basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı. 2008 yılındaki anlaşmaya göre ileri doğru bir adım atılmıştı, ama ateşkesin garantörü mısır, her iki taraftan da koşulların ihlali için hesap sorabilecek konumda değildi.

örneğin, 2012'deki ateşkes yürürlüğe girdikten kısa süre sonra, birleşmiş milletler insani işler koordinatörlüğü'ne göre israil kuvvetleri, sınırı dört kez ihlal ederek gazze tarafına geçip, bir filistinliyi öldürdü, 42 kişiyi yaraladı ve 50'ye yakın balıkçıyı da alıkoydu. ateşkes sonrası ilk roket, anlaşmanın duyurulmasından bir ay sonra atıldı. takip eden altı hafta içinde israil'in açtığı ateş sonucu iki filistinli daha ölürken, 23 kişi de yaralandı. israil'e bu ihlaller konusunda hesap soracak herhangi bir mekanizma olmaması, militanları da saldırıya saldırıyla karşılık vermeye teşvik eden bir durum.

anlaşmayı ihlal eden taraf filistinliler olduğunda ise, israil kendi başına istediği gibi hesap soruyor ki, bu da orantısız sivil ölümlerine yol açarak, husumetin daha da tırmanmasına neden oluyor. mevcut ya da gelecekteki bir ateşkesin sürmesi için, çatışmanın tarafları arasındaki ciddi güç dengesizliği de dikkate alınmalı. fakat daha da önemlisi, israil'in bu anlaşmaları dilediği gibi ihlal edip cezasız kalmasına engel olunmalı.

bm, taraflardan hesap sorma yetkisine sahip bir gözetim organı kurabilir. bu organın, yetkisini icra etmesine de izin verilmelidir. ancak washington böyle bir çabayı tam olarak desteklemezse, bm'nin de israil'i kısıtlama konusunda pek bir şey yapma ihtimali olmaz. abd, sürekli bozulan ateşkeslerin arkasından dağılan parçaları toplamaya çalışmak yerine, gerçekten işe yarayabilecek, kapsamlı bir düzenlemeye gitmeli.

batının aymazlığı

israillilerin hayatı riske girdiğinde dünyanın gözleri israil ve gazze'ye çevrilse de, ortalık yatışıp filistinlilerin cesetleri toprağa verildikten sonra, gazze'de yaşayanların içinde bulunduğu zor durum unutuluyor. filistin'in ayrılmaz bir parçası olan gazze şeridi, filistinlilerin mücadelesinin tam kalbinde. nüfusunun yüzde 80'i, salt etnik kökenleri nedeniyle israil'deki köylerine ve kentlerine dönmelerine izin verilmeyen mültecilerden oluşuyor. yaşanan son gerilim de, israil'in filistinlilere sürekli kestiği toplu cezanın bir parçası.

şiddete ara verildiği zamanlarda bile, gazze ve batı şeria'da filistinliler rutin bir şekilde askerler ve yerleşimciler tarafından öldürülüyor, yaralanıyor, darp ediliyor, tutuklanıyor ve saldırıya uğruyor. israilliler nispeten barış ve emniyet içinde yaşarken, onlar temel haklardan mahrum bırakılıyor. batı, o çoğu zaman bağlamdan kopuk ilgisini, ancak topyekûn savaşın eşiğine geldiğimizde (genellikle de israil, saldırıya uğramasına tepki gösterdiğinde) bölgeye yöneltiyor.

israilli ve filistinlilerin çoğunun barış istediği doğru, ama bu her iki taraf için de farklı bir anlam taşıyor. filistinliler açısından barış, adalet ve haklarının tanınması demek. israil'in öncelikli meselesi ise, güvenliği sağlayıp, açık düşmanlıklara son vermek. israilliler bugüne dek filistinlilerin taleplerini karşılamak zorunda kalmadan, kendi özledikleri barışı elde edebilecekleri inancıyla hareket etti. washington'ın tel aviv'e sunduğu sarsılmaz destek, askeri yardımlar ve bm güvenlik konseyi'nde sağladığı diplomatik koruma, israil'e bu barış tahayyülünü sürdürme imkânı verdi.

Aynı konuda daha fazlası

israil'in göz boyama taktikleri - marwan bishara

savaşla büyüyen gazzeli çocuklar - yasemin el hudari

gazze tarihî kavgamıza sahip çıkıyor - fehmi hüveydi

ancak güvenlik ve huzur ortamı, adaletsizlik ve filistinlilerin haklarının inkarı üzerine bina edilemez. kendimizi sürekli en büyük acıyı filistinlilerin çektiği bir savaş halinde bulmamız da bundan.

israil, son askeri operasyonuna başlarken, sadece iki şeyin kesin olduğunu biliyordu: çok sayıda sivil ölümü ve dengesiz bir askeri dinamik. yine de gazze'yi bombalamaktan geri kalmadı ve üstelik operasyonu "çimleri biçmek" gibi rutin bir işe benzetme duyarsızlığını da gösterdi.

önceki ateşkeslerden alınması gereken en önemli ders şu: alelacele organize edilen anlaşmalar, göz boyamaktan öteye gitmiyor. bir şiddet sistemi içinde yaşayan filistin halkı için gerçek, somut bir ilerleme olmalı ve bu bağlamda, gazze üzerindeki abluka ve işgal derhal kaldırılıp, filistinlilerin hakları tanınmalı.

aksi takdirde, işlerin yine felakete dönüşmesi an meselesi.

washington dc’de yaşayan yusuf munayyer, önde gelen arap-amerikan kuruluşlarından biri olan amerikan-arap ayrımcılıkla mücadele komitesi (american-arab anti-discrimination commitee) bünyesinde yorumculuk yapmıştı. halen kudüs vakfı'na bağlı filistin merkezi (the palestine center) adlı eğitim programının icra direktörü olarak görev yapan munayyer, uluslararası medya organlarında yayımlanmak üzere filistin sorunu'na dair makaleler kaleme alıyor.

twitter'dan takip edin: @yousefmunayyer

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

 

Yusuf Munayyer

washington dc’de yaşayan yusuf munayyer, önde gelen arap-amerikan kuruluşlarından biri olan amerikan-arap ayrımcılıkla mücadele komitesi (american-arab anti-discrimination commitee) bünyesinde yorumculuk yapmıştı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;