Görüş

Iraklı Kürtler: Dünün kurbanları artık soydaşlarını umursamıyor mu?

Suriyeli Kürtler, Halepçe Katliamı gibi büyük zulümlere ve Birleşmiş Milletler eliyle getirilen yaptırımlara maruz kalan Irak Kürtleri ile her zaman dayanışma içinde olsa da, bugün gelinen noktada Iraklı Kürtler aynı dayanışmayı zor durumda yaşam mücadelesi veren soydaşlarından esirgiyor.

Suriyeli mülteciler, Iraklı Kürtler'den ayrımcı ve istismarcı tavırlar görüyor. [AFP]

iraklı kürtler, geçtiğimiz yüzyılda şüphesiz ingiliz sömürgecilerin hava saldırılarından tutun, saddam hüseyin'in enfal operasyonu kapsamında 16 mart 1988'de halepçe'ye düzenlediği kimyasal saldırıya kadar çok büyük haksızlıklara uğradı. irak'ın geri kalanı gibi onlar da 12 yıl boyunca ülkeyi felce uğratan birleşmiş milletler (bm) destekli yaptırımlardan muzdarip oldular. bu nedenle insan, "suriye'nin kürt bölgelerinde (diğer adıyla rojava'da) yaşayan ya da buradan gelen kardeşlerine karşı iraklı kürtler bir dayanışma hissi içinde olur." diye düşünüyor.

fakat durum hiç de öyle değil. irak bölgesel kürt yönetimi''nin (ibky), rojava'da yeni filizlenmekte olan kürt hareketi karşısındaki mütehakkim tavrına ilave olarak, şu anda ibky'ye sığınmış on binlerce suriyeli kürt, her noktada ırkçılık ve suistimale maruz kalıyor.

2000'lerin başında suriye'de kaldığım süre zarfında tanıdığım birçok suriyeli kürt'ten, rojava'daki kürtlerin her yıl halepçe katliamı'nın yıldönümünde beş dakika saygı duruşunda bulunduğunu duydum ki, kuzey irak'ta, halepçe kentindeki törenler hariç, bu tür bir anma yapılmıyor. aslında suriyeli kürtlerin, irak ve türkiye'deki kürt hareketi ile geçmişten beri süregelen bir dayanışma geleneği var.

dayanışma ile dolu bir geçmiş

irak'ta 1945 yılında, bugünkü lider mesud barzani'nin babası mustafa barzani öncülüğünde kürdistan demokrat partisi'nin (kdp) kurulmasının ardından, onunla bağlantılı suriye kürdistan demokrat partisi (skdp) kuruldu. suriye'deki kürtler arasında tazelenen milliyetçilik bilincine ve onların irak'taki kürt hareketine yönelik desteğine cevaben, müteakip suriye hükümetleri araplaştırma ve kürtleri bastırma politikalarına girişti.

1962'de ırkçı saiklerle yapılan nüfus sayımı neticesinde dönemin cumhurbaşkanı nazım el kudsi ve başbakan beşir el azama, 120 bin civarında suriyeli kürdü vatandaşlıktan çıkardı. suriye'de kürtlere yönelik bu baskıcı politikalar, baas rejimi döneminde de sürdü. baasçı yetkililerden muhammed talip hilal'in 1963 yılında yazdığı "ulusal, toplumsal ve siyasi yönleriyle cezire ili çalışması" başlıklı rapor, suriye'deki kürtlere karşı etnik temizliğe kadar varan 12 maddelik bir plana yer vererek, gelecekti baas politikalarına da rehberlik etti.

bölgesel kürt yönetimi'nin şaibeli geçmişine ve son dönemdeki insan hakları ihlalleri, siyasi zulüm ve yaygın yolsuzluğa rağmen, mesut barzani liderliğindeki kdp, rojava'daki kürt ulusal konseyi konusunda otoriter tutumunu sürdürmekte ısrarlı.

by Saladdin Ahmed

dolayısıyla suriyeli kürtler; mülk edinme, sağlık hizmetleri alma, hatta eğitim imkanlarından yararlanma haklarından mahrum bırakıldı. ne suriye içinde ne de yurtdışına serbestçe seyahat edebiliyorlardı. nikah ve doğum kaydı gibi birçok başka kategorik ve kurumsal haktan da yararlanamıyorlardı.

2011'deki ayaklanmadan önce, tahminen 300 bin suriyeli kürt resmi olarak "yabancı" ya da "kayıt dışı" diye sınıflandırılıp tüm vatandaşlık hakları ellerinden alındı. beşşar esed 2002'den beri bu meseleyi ele alacağına dair söz vermiş ve 2011 yılında "yabancı" kürtlere vatandaşlık teminatı veren bir yasa çıkarmıştı. ama on binlerce suriyeli kürt hâlâ vatansız konumda.

kısaca söylemek gerekirse, suriyeli kürtler, milliyetçi irak kürt hareketine verdikleri desteğin bedelini ağır bir biçimde ödemeye devam ediyorlar.

kürtler arasında iç çatışma

kuzey irak'taki ibky'yi oluşturan siyasi kuvvetler, tarih boyunca ne zaman işlerine gelse (suriye'deki baas partisi de dahil) kürtlere zulmedenlerle işbirliği yaptı. bu işbirliğinin belki de en dikkat çekici örneği, kdp'nin 1996 yazında saddam hüseyin'in baas partisi ile işbirliğine gitmesi neticesinde irak ordusunun erbil'i işgal edip yüzlerce iraklı muhalifi katletmesiydi.

kuzey irak'ta kdp ile kürdistan yurtseverler birliği (kyb) arasında özellikle de (1994-1997 yıllarındaki) iç savaş döneminde ciddi bir çatışma da yaşandı. ancak irak bölgesel kürt yönetimi'nin şaibeli geçmişine ve dahi son dönemdeki insan hakları ihlalleri, siyasi zulüm ve yaygın yolsuzluğa rağmen, kdp – ibky başkanı mesud barzani'nin şahsında – rojava'daki kürt ulusal konseyi (kuk) konusundaki otoriter tutumunu sürdürmekte ısrarlı.

rojava'daki kürt siyasetçiler, sebebi ister iç ihtilaf ister başka bir şey olsun, barzani'nin talimatlarına uymadıklarında, bunun sonuçlarına da katlanmak zorundalar. zira işi rojava'daki üç kantonu tanımayı reddetmekle bırakmayan barzani, bölgeye türkiye ile ortak yaptırım uygulamaya girişerek geçtiğimiz bir yıl içinde suriye sınırını birkaç kez kapattı. sınırın kapatılması, kuzey irak'a sığınmak isteyen suriyeli kürtlerin – ki zaman zaman buna ailelerinden ayrılan çocuklar da dahil olmakta – bölgeye yasal yoldan girme imkanının bulunmaması demek.

domiz mülteci kampı

bm mülteciler yüksek komiserliği'nin (unhcr) verdiği bilgiye göre (raporun orijinal ingilizce metni), 5 mart 2014 itibarıyla irak'ta 226.934 suriyeli mülteci bulunurken, bunun çoğunluğunu şu anda irak'ın kürt bölgelerinde yaşayan kürtler oluşturuyor. mültecilerin neredeyse yarısı duhok kentinde toplanmış halde.

irak'ın en büyük suriyeli mülteci kampı olan duhok yakınlarındaki domiz kampı, 27 bin kişi kapasiteli. lakin unhcr'nin güncel verilerine göre, şubat 2014 sonunda kamp mevcudu 58.500 idi.

böylesi bir aşırı kalabalık, hijyen sorunlarını ve kamptaki temel hizmetlere erişim sıkıntılarını artırdı. hızla yaklaşan yaz aylarında ise işler daha da kötüye gidecek. ibky, suriye krizinin en başında, özellikle de yeterli uluslararası yardımın olmadığı göz önüne alınarak, bu konuya gösterdiği alakadan dolayı övgü topladı. ama bu beklenmedik mülteci akını için uygun planlama ve takviye tedbirler uygulamaya koyulmadı.

suriyeli mülteciler, iraklı kürtler'den ayrımcı ve istismarcı tavırlar da görüyor. irak'ta suriyeli mültecilere dair basmakalıp inanışlar yaygın ve görünen o ki, yerel kamp yönetimi de bu görüşleri beslemekten öteye gitmiyor.

kasım 2013'te yerel gazetelerden birine demeç veren kamp müdürü, hâl ve gidişattan yakınarak şunları söyledi:

"şu anda duhok'ta 20 bin civarında mülteci çalışıyor. bu da duhok ekonomisini etkiledi. işsizlik, fiyatlar, kiralar, suç, uyuşturucu ve fuhuş arttı... duhok'taki istikrar ortamını tehdit eden saatli bir bomba gibiler."

yöneticinin bu yorumları, en azından duhok'taki genel iklimi yansıtıyor. burada son beş ayda konuştuğum hemen hemen herkes, suriyeli mülteciler hakkında ırkçı yorumlar yaptı.

savunmasız kadınlar

domiz kampı'ndaki kadınlar, tüm zorluklara rağmen, toplumsal alanda eğitimden kültür faaliyetlerine kadar her türlü üretken aktiviteye katılıyorlar.

kampın dışında, kuzey irak genelinde kadınların susturulduğunu, toplumsal açıdan kenara itildiğini ve psikolojik çökme yaşadığını not düşmekte fayda var. iraklı kürt kadınlar her ne kadar kamusal alanda görünür olsalar da, faaliyetleri kısıtlanmış durumda.

böyle bir ortamda, en azından yerel bağlantı avantajına bile sahip olmayan yabancı kadınlar, çok daha büyük risk altındalar. duhok'un yerlileri, suriyeli mültecilere atfettikleri fuhuş artışından şikayet ediyorlar. fakat artan bu seks ticaretinin müşteri kitlesinin, savunmasız mülteci kadın ve genç kızları suistimal eden yerli erkekler olduğu gerçeğini de kabullenmiyorlar. benzer şekilde, bir süre önce altı iraklı kürt erkeğin, 16 yaşındaki suriyeli bir kıza vahşice tecavüz etmesi de irak kürt kamuoyundan pek ilgi görmedi. hatta kurbanın tecavüzcülerle uzlaşmaya zorlanacağına dair endişeler bile vardı.

dünün kurbanları, halepçe'deki ölümcül gaz saldırısını ya da enfal kampanyalarını anımsayarak, bugün hayatta kalma mücadelesi verenlerle dayanışma içinde olmaya daha fazla eğilim göstermeli.

lakin bu ortak mağduriyet duygusu, daha dün maruz kaldıkları ayrımcı uygulamaları bugün başkalarına reva gören iraklı kürtler arasında "kendisine her şeyi hak görme" anlayışına dönüşmüş gibi görünüyor.

saladdin ahmed, uzay felsefesi, frankfurt ekolü, toplumsal hareketler ve azınlıklar gibi alanlarda araştırmalar yapan bir felsefecidir. ottawa üniversitesi'nde felsefe doktorası yapmıştır.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Saladdin Ahmed

Saladdin Ahmed

saladdin ahmed, uzay felsefesi, frankfurt ekolü, toplumsal hareketler ve azınlıklar gibi alanlarda araştırmalar yapan bir felsefecidir. ottawa üniversitesi'nde felsefe doktorası yapmıştır. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;