Görüş

İran nükleer anlaşması: Şimdi ne olacak?

İran nükleer anlaşmasını takip eden süreçte bölge ülkeleri arasındaki mevcut gerilimlerin daha da tırmanmaması için bölgesel çapta siyasi çaba ve özellikle de İran-Suudi Arabistan ilişkilerinde bir yumuşama şart.

Konular: Ortadoğu, İran, ABD
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani [Fotoğraf: AFP]

iran'ın nükleer programıyla ilgili uluslararası anlaşmanın detayları yavaş yavaş açığa çıkarken, ab dış politika temsilcisi federica mogherini anlaşmayı uluslararası ilişkiler alanında yeni bir sayfa olarak değerlendirdi.

şüphesiz, anlaşmanın müzakerecilerin odaklandığı nükleer silahsızlanma sorununun çok daha ötesinde sonuçları olacak. bu da anlaşmanın ortadoğu'da oyunun kurallarını değiştirecek olası etkileriyle baş etmek için acil olarak yeni diplomatik çabalara ihtiyaç olduğu anlamına geliyor. iran ve komşuları arasındaki bölgesel politik gerilimler ele alınmadan yapılacak bir nükleer anlaşma, bu etkileri şiddetlendirecektir.

anlaşma, körfez ülkelerinin abd'nin irak'ı iran'a, mısır'ı da ihvan'a teslim ettiğini düşündüğü, suriye'ye müdahale konusundaki isteksizliğinin arkasında ise iran ile ara bulma arzusunun olduğundan şüphelendiği bir dönemde geldi.

by Jane Kinninmont


anlaşmanın en etkileyici yanlarından biri, bm güvenlik konseyi daimi üyeleri ve almanya'nın (p5+1) çeşitli politik görüş ayrılıklarına rağmen ortak bir cephe oluşturabilmeleriydi. bu ittifakı sağlamlaştırmak için, iran'ın bölgesel rolüyle ilgili daha geniş çaplı meseleleri masaya yatırmak yerine, görüşmelerin nükleer programın yaygınlaşmasını önlemek gibi dar bir kapsamda kalması konusunda ısrarcı oldular.

bitmeyen bölgesel çatışmalar

ama bölgesel güçler, güvenlik yapısının ağırlıklı olarak abd'ye ve abd'nin iran'ı kontrol altında tutmasına dayalı olduğu bir bölgede, p5+1'i oyunun kurallarını değiştirecek daha önemli bir unsur olarak görüyor.

abd'nin önemli müttefikleri riyad, abu dabi ve kahire'ye göre nükleer anlaşması iran'ın bölgedeki rolünün normalleştirilmesinin ilk adımı. ancak bu bir yanılgı olabilir, zira nükleer silahların yayılmasını önleme arzusunun sıcak bir dostluğa temel oluşturabileceğini söylemek pek mümkün değil.

ama anlaşma, körfez ülkelerinin washington'ın kararlarına güvenmediği, abd'nin irak'ı iran'a, mısır'ı da müslüman kardeşlere teslim ettiğini düşündüğü, suriye'ye müdahale konusundaki isteksizliğinin arkasında ise iran ile ara bulma arzusunun olduğundan şüphelendiği bir dönemde geldi.

en iyimser senaryoda iran'la yapılan nükleer anlaşması ülkenin uluslararası ilişkilerinde bir dönüşüm yaratır ve bu sayede tahran bölgeye ve dünyaya daha iyi entegre olur. sonuç olarak daha az tehdit edilen bir iran içerde de daha az baskıcı olacaktır. böyle bir durumda iran'daki farklı güçler de ülkenin gelecekteki gidişatına dair ellerindeki seçenekleri hesaplamaya başlayacaktır.

ancak tarihi bir dönüşüm vizyonu fazlasıyla iyimser bir olasılık. bölgesel çatışmalarla ilgili diplomatik bir süreç olmayınca işler vekil savaşları üzerinden yürüyor. çatışmaların daha da yoğunlaşma potansiyeli taşıdığı yemen ve suriye'de olan bu. lübnan ve irak da kolaylıkla aynı duruma düşebilir.

israil ve iran'ın lübnanlı müttefiki hizbullah arasında yeniden çatışma çıkması riski de var. devletler arasındaki gerilim hiçbir devletin kontrolünde olmayan devlet dışı aktörler tarafından sürekli tırmandırıldıkça, bölgesel çatışma körfez ülkelerine bile yayılabilir. nitekim irak ve şam islam devleti (işid), adam toplama stratejisinin temeline iran karşıtı söylemleri oturturken, irak ve suriye'deki şii milislerin sayısı da iran tarafından desteklenenlerin çok daha ötesinde bir artış gösteriyor.

iran kendi adına bölgesel bir güvenlik yapısı istiyor, ancak iran'ın böyle bir yapının üzerinde hakimiyet kurmasının da kaçınılmaz olacağını düşünen önemli körfez ülkeleri, abd'nin muhafızlığa devam etmesinden yana.

by Jane Kinninmont


iran ve arap körfez ülkeleri arasındaki ilişkiler her zaman bu kadar kötü değildi. 1997-2005 yılları arasında, iran'ın eski cumhurbaşkanı muhammed hatemi döneminde bir uzlaşma ortamı yaşandı. iran ulusal güvenlik konseyi başkanı, 2004'te suudi arabistan'ın en yüksek onur nişanıyla ödüllendirildi. ancak tüm bunlar, iran'da daha katı görüşlü güçlerin öne çıkması, mahmud ahmedinejad'ın cumhurbaşkanlığına seçilmesi ve 2003 sonrası irak'taki güç mücadelesiyle sona erdi.

körfez'de yumuşama şart

bölgenin asırlardır bir mezhep çatışması içinde olduğunu düşünmek batılı güçlerin işine gelen bir yaklaşım, zira bölgedeki gerilimlerde batı'nın oynadığı rolü hiç hesaba katmıyor. ancak bu, durumu aşırı basitleştirmek olur. gerçek aslında çok daha karmaşık. irak'taki rejim değişikliğinin yansımaları, arap baharı sonrası gelişen iktidar boşluğu ve abd'nin körfez'e güvenlik taahhüdünün değiştiği algısı ile şekillenen jeopolitik, kimlik siyasetinden faydalanıyor.

dünyanın ihtiyacı olan, iran ve körfez işbirliği konseyi ülkelerinin bizzat müdahil olarak bölge siyasetine ilişkin görüş ayrılıklarının üstesinden geleceği paralel bir yol. iran anlaşmasının eksik parçası bu ve p5+1 ülkelerinin bu son parçanın yerine oturması için gayret göstermesi şart. böyle bir sürece bölgeyle daha az tarihi ilişkisi olan kuzey avrupa ve kuzey devletleri, güney afrika ve brezilya gibi tarafsız güçlerle işbirliği içinde aracılık edebilir.

görüşmeler körfez güvenliğiyle başlayabilir. her ne kadar güvenliği kimin sağlayacağı konusunda görüş ayrılıkları olsa da (zira iran kendi adına bölgesel bir güvenlik yapısı istiyor, ancak iran'ın bölgenin en büyük ülkesi olması hasebiyle böyle bir yapının üzerinde hakimiyet kurmasının da kaçınılmaz olacağını düşünen önemli körfez ülkeleri, abd'nin muhafızlığa devam etmesinden yana), petrolün ve malların serbestçe taşınması konusunda ortak bir çıkar söz konusu. uzun vadede, körfez güvenliği çok taraflı bir sorumluluk içeren, küresel bir kamu yararı olarak yeniden kavramsallaştırılabilir. çok taraflı bir rol, tamamen yerel nitelikteki bir çerçevede işin doğası gereği bulunan asimetriyi yumuşatabilir.

müzakerenin tüm sorunları kısa sürede çözeceğini düşünmek bir yanılgı olur. ama en azından iran-suudi arabistan ilişkilerinde bir yumuşama şart. aksi halde bölgeyi etkisi altına alan çatışmalar, tarihi uluslararası nükleer anlaşmasının ardından muhtemelen daha da tırmanacaktır.

jane kinninmont, chatham house ortadoğu ve kuzey afrika programı kıdemli araştırmacısı.

twitter'dan takip edin: @janekinninmont

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Jane Kinninmont

Jane Kinninmont

jane kinninmont, chatham house ortadoğu ve kuzey afrika programı kıdemli araştırmacısı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;