Görüş
IŞİD’le mücadelenin bir yılı
ABD öncülüğündeki koalisyonun IŞİD’e yönelik hava operasyonları 1. yılını doldurdu. IŞİD’in varlığı ve mücadelenin ortaya çıkardığı dengeler, Irak’ı yeniden dönüştürüyor, Suriye’nin kuzeyindeki askeri ve siyasi dengeyi ise değiştirmiş görünüyor.

işid, haziran 2014'te musul’u ele geçirmesinin ardından kısa süre içerisinde hem irak hem de suriye’de geniş bir alanı kontrol etmesi ve özellikle yabancı savaşçılar ve “uluslararası cihat” olgusuyla batı dünyasını tehdit eder pozisyona geldi. bu haliyle 2013 sonrası irak ve suriye topraklarında tekrar filizlenen işid, yerel bir yapılanmanın ötesine geçerek uluslararası bir boyut kazandı.
nitekim abd, önce 8 ağustos 2014’te irak’ta ve daha sonrasında suriye’yi de kapsayacak şekilde işid’e karşı hava saldırıları başlattı. ayrıca 10 eylül 2014’te dört aşamalı işid’le mücadele stratejisini açıklayan abd’nin öncülüğünde 60’tan fazla ülkenin içerisinde yer aldığı bir koalisyon gücü oluşturuldu. koalisyonda batı ülkelerinin yanı sıra ortadoğu ve arap ülkeleri de yer aldı. böylece işid’e karşı kapsamlı bir mücadele stratejisi ortaya konmaya çalışıldı.
abd savunma bakanlığı verilerine göre, abd öncülüğündeki koalisyon kuvvetlerinin işid’e yönelik hava saldırılarında ağustos 2015’e kadar 8 bin 789 işid hedefi vuruldu. peki bu hava saldırıları bir yılda ne kadar etkili oldu? zira koalisyon saldırıları suriye ve irak’ta farklı dengeleri beraberinde getirmiş görünüyor. ancak burada işid’le mücadelenin kısa süreli olmadığı ve sonuçlarının halen belirsizliğini koruduğunu belirtmekte fayda var.
operasyonun irak’a etkisi
abd işgali sonrası terör eylemlerinin merkezi haline gelen irak’ta, işid’in hâkimiyet alanları yaratmasıyla farklı bir dönem yaşandığı kesin. işid’le mücadelenin sonucunun şimdiden irak’ın geleceğini belirleyecek ana etken olduğu öngörüsüne herhalde bir itiraz olmaz. hem işid’in başlı başına varlığı hem de işid’le mücadelenin ortaya çıkardığı dengeler, irak’ın yeniden dönüşmesine yol açıyor ve ülkedeki güvenlik-siyaset ilişkisi farklılaşıyor.
işid’le birlikte ülkedeki güvenlik ve siyaset dengesi değişmeye doğru yol almış durumda. işid’in yerel destek sağlayarak musul’la birlikte özellikle sünnilerin yaşadığı selahaddin (tikrit), anbar ve diyala’nın (bakuba) bir bölümünü ele geçirmesi, bağdat ve kerkük’ün çevresinde hâkimiyet alanları kazanması, sünnilerin irak’taki durumunu tartışmaya açtı.
buna karşın şiiler, ayetullah ali el-sistani’nin fetvası sonrasında belki de tarihte ilk kez hz. hüseyin sonrasında toplu cihada çıkmış durumda. cihat fetvası sonrası gönüllü savaşçılar ve milis güçlerin oluşturduğu, iran’ın da askeri, lojistik ve operasyonel destek verdiği haşdi şaabi (halk/millet yığınları) yapısı, işid’le mücadelenin ana aktörü konumuna geldi.
öte yandan kürtler, 2003 sonrasında elde ettikleri avantajı, işid’le mücadele kapsamında arttırdı. abd’nin de buna yeşil ışık yaktığını söylemek yanlış olmaz. zira abd uçakları, işid sonrasında ilk kez işid’in erbil’e 20 km yaklaşmasıyla irak semalarında görüldü. bu durum irak’ta her şeye rağmen kürtlerin abd tarafından korunmaya devam ettiğinin bir göstergesi sayılabilir. abd’nin yaptığı hava operasyonlarının daha çok kürtlerin işid’le mücadele ettiği irak’ın kuzey kesiminde ağırlık kazandığı biliniyor.
nitekim kürtlerin 2003 sonrası kontrol etmek istediği alanlar olan, siyasi ve askeri baskı kurdukları sincar ve kerkük gibi bölgelerde işid’in etkinliği ve kontrolü abd hava saldırılarıyla kırılmış görülüyor. zira işid’in hava saldırıları sonrası çekilmek zorunda kaldığı irak’ın kuzeyindeki hemen her bölgeye peşmergeler yerleşmiş durumda.
irak’ın orta bölgelerindeyse durum daha farklı. tikrit, beyci, anbar, diyala ve bağdat çevresindeki işid tehdidinin bertaraf edilmesi konusunda hava operasyonlarının yetersiz kaldığı görülüyor. ancak bu durum sadece abd’nin kararına bağlı olarak gelişmiş değil. özellikle tikrit operasyonunda da görüldüğü gibi, irak hükümeti pek çok bölgede siviller olduğu gerekçesiyle haklı olarak hava operasyonlarına karşı çıktı. bu nedenle işid’in hâkimiyetindeki irak’ın orta bölgelerinde etkili bir hava operasyonu stratejisi geliştirilemedi. ancak hem tikrit hem de anbar operasyonları irak’ta işid’e karşı sadece kara savaşıyla bir ilerleme sağlamanın mümkün olmadığını da net olarak gösterdi.
mevcut durum itibariyle işid’e karşı üç cepheli bir savaş yürütülüyor. irak güvenlik güçleri ve haşdi şaabi, işid’in tamamen eline geçen anbar’a yoğunlaşırken, kerkük ve tikrit’e bağlı beyci’de de işid’in etkinliği kırılmaya çalışılıyor. ayrıca irak’ın kuzeyinde başta işid’in elinden geri alınan sincar’da peşmergeler, yerel güçler ve işid arasında düşük yoğunluklu bir savaş var.
son noktada işid’e karşı mücadele bütün tarafları da birbirine yakınlaştırmış durumda. burada abd ve iran arasında dahi görünmez bir işbirliğinden söz etmek mümkün. zira anbar’ın dışındaki el-takaddum üssü, şii milisler ve irak’a danışmanlık hizmeti vermek için ülkeye giden abd tarafından ortaklaşa kullanılıyor. şii milislerin iranlı komutanlar tarafından eğitildiği göz önüne alındığında, abd-iran arasındaki görünmez birliktelik ortaya çıkıyor.
operasyon suriye’de ne kadar etkili oldu?
işid’le mücadele stratejisinin ağırlığını irak oluştursa da abd’nin yaptığı hava saldırıları özellikle suriye’nin kuzeyindeki askeri ve siyasi dengeyi değiştirmiş görünüyor. zira ülkenin kuzeyinde ayn el-arab (kobani) ve tel abyad örneklerinde olduğu gibi hava saldırılarıyla birlikte yerel grupların işid’e karşı üstünlük sağladığı ortada. ancak deyrezor, humus ve halep kırsalında işid’in muhalifler ve rejime karşı avantaj ve kazanımlar sağladığını söylemek mümkün.
burada abd ve işid’le mücadele stratejisi açısından bir zorluk ortaya çıkıyor. hava saldırılarının yanı sıra yerel güçlerle işbirliğini içeren işid’le mücadele stratejisinde suriye’de yerel müttefik açısından bir zayıflık söz konusu. işid’in kontrol sağladığı bölgelerde birkaç farklı aktör var. bu aktörlerden ilk akla gelen özgür suriye ordusu (öso). ancak öso, ilk kurulduğu dönemden bu yana oldukça zayıflamış ve taban kaybetmiş durumda. bu nedenle öso kapasite açısından abd’nin önceliklerine cevap verebilecek pozisyonda değil.
işid’e karşı yerel müttefik olarak değerlendirilebilecek bir diğer aktör de ahrar’u şam, islam cephesi, şam cephesi, nusra gibi islami gruplar. bunlar bir araya gelerek fetih ordusu adı altında birlikte hareket etseler de her grubun etkin olduğu farklı bir alan var. bu grupların işid’e karşı bir denge unsuru olmaları mümkün olsa da, bu seçenek abd açısından ideolojik olarak ihtimal dışı addediliyor. zira islami gruplar abd tarafından radikal olarak kabul ediliyor ve sistem dışı tutuluyor.
bu noktada rejim dışında sadece kürtler kalıyor. nitekim ayn el-arab’da (kobani) yaşananlar sonrası abd açısından kürtler ve özellikle pyd’nin yerel müttefik olarak ortaya çıktığı görülüyor. bilindiği gibi işid’in ayn el-arab’ı ele geçirmesinin ardından, koalisyon güçlerinin hava saldırıları sonucu işid geriletilmiş ve pyd’nin hâkimiyeti sağlanmıştı. ayn el-arab öncesinde sadece işid’in ekonomik kaynaklarına ve sınır geçişlerine yönelik hava saldırıları yapıldığı görülüyordu. ancak ayn el-arab sonrası dengeler değişti. aynı şekilde tel abyad’da da işid hedeflerinin koalisyon tarafından vurulmasının ardından pyd’nin burada da hâkimiyet sağlaması, abd ve kürtler arasındaki işbirliğini ve müttefiklik ilişkisini pekiştirdi. zaten son günlerde abd’li yetkililer de bu işbirliğini açıklamalarıyla tescil etti.
türkiye ve abd arasında işid’e karşı sağlanan mutabakat doğrultusunda azaz ve cerablus arasındaki bölgenin temizlenmesiyle birlikte suriye’nin kuzeyinde işid’den arındırılmış bir yapının ortaya çıkarılması muhtemel. bu, örgütün etkinliğini sınırlayacak ve dışa açılımını daraltacak bir gelişme olabilir. ancak toplamda bakıldığında işid’in suriye içlerindeki kontrol alanında bir azalma durumu söz konusu değil. hatta humus’a bağlı ve tarihi öneme sahip palmira’nın da işid tarafından ele geçirildiği düşünüldüğünde işid’in suriye’de toprak kazanmaya devam ettiğini de söylemek mümkün. öte yandan her şeye rağmen hava saldırılarının örgütün askeri ve ekonomik olarak güç kaybetmesine yol açtığı kesin.
bilgay duman, ortadoğu stratejik araştırmalar merkezi (orsam) uzmanı. irak üzerine çok sayıda yazı ve rapor kaleme aldı; konferans, çalıştay ve sempozyumlarda sunumlar yaptı. irak'ta gerçekleştirilen 2010 genel seçimleri, 2013 yerel seçimleri, 2013 irak kürt bölgesel yönetimi parlamento seçimleri ve 2014 genel seçimlerinde uluslararası gözlemci olarak yer aldı. duman, abant izzet baysal üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü'nde doktora çalışmalarını sürdürüyor.
twitter'dan takip edin: @bilgayduman
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar