Görüş
KPSS'nin kaldırılması, adaletsizlik doğurur
KPSS’nin aday seçmedeki saydamlığı, nesnelliği ve sağladığı adalet konusundaki başarısı, herkes tarafından kabul ediliyor. Üniversite giriş sınavlarında olduğu gibi, KPSS’de de kayırma, iltimas ve öznellik söz konusu değildir. Adayların en çok güvendiği husus, sistemin sağladığı bu adalettir.
geçtiğimiz günlerde medyada yer alan bir açıklama, kamuoyunda önemli bir tartışma başlattı. çalışma ve sosyal güvenlik bakanı faruk çelik tarafından yapılan açıklamanın detaylarına göre, çıkarılacak bir yasayla, kısa adı kpss olan kamu personeli seçme sınavı’nın kaldırılması gündemde.
kpss gibi merkezi bir sınav sistemi yerine tüm bakanlık ve kurumlara, alacakları personel için sınav yapma hakkı verileceği, gerektiğinde yazılı sınavın dışında sözlü sınav uygulamasının da yapılabileceği öne sürülüyor.
okuyucuların bilgilerini tazelemek açısından önce kpss’nin ne olduğu, ne zaman ve neden uygulanmaya başladığı konusunda kısa bir özet vermek yararlı olabilir.
işsizlik oranının yüksek olduğu ülkemizde, kamuya personel alınması, yıllardan beri büyük bir sorun olarak önümüze çıkmıştır. bunu çözmek üzere, 1999 yılında dönemin başbakanı bülent ecevit’in hükümeti tarafından, kamu personeli yasası’nda yapılan düzenlemeyle devlet memurları sınavı (dms) uygulaması getirildi. sistem bir yıl sonra, kurumlar için merkezi eleme sınavı (kms) adını aldı.
18 mart 2002 tarih ve 3975 sayılı bakanlar kurulu kararı ile söz konusu sistem, kamu personeli seçme sınavı (kpss) haline dönüştürüldü. anılan kararla, adalet bakanlığı, milli savunma bakanlığı, milli istihbarat teşkilatı müsteşarlığı ve devlet senfoni orkestraları sanatçıları gibi özelliği olan bazı kurumlar, bu yönetmeliğin kapsamı dışında tutuldu.
personel istihdamında nitelik, adalet ve şeffaflık
1999’da isabetli bir politikayla getirilen ve sonraki hükümetler döneminde kapsamı genişletilerek uygulanan merkezi sistemin ana amacı, başvuran adaylardan en nitelikli olanları; saydam, nesnel ve adaletli bir yolla seçerek kamudaki personel kalitesini en üst düzeye çıkartı.
kamuya personel alımında 15 yıldır uygulanan merkezi sistem, devlet personel başkanlığı ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaçları doğrultusunda, kapsam ve uygulama biçimi bakımından geliştirildi ve bugünkü halini aldı.
kpss nasıl uygulanıyor?
kamuya personel istihdamında kadrolar genel olarak, a, b ve öğretmenlik şeklinde üç gruba ayrılıyor.
a grubu kadrolar; müfettiş, uzman ve kaymakam adaylığı gibi üst düzey memurluktan oluşuyor. bunların dışındaki kadrolar da b grubu kadrolar olarak tanımlanıyor.
öğretmenlik kadroları ise tüm eğitim kademelerindeki öğretmenleri kapsıyor. bugünkü uygulamaya göre iki farklı sınav olarak uygulanan kpss’de, eğitim kademeleri ve istihdam alanlarına göre farklı puan türü ile personel istihdamı gerçekleştiriliyor.
kpss: türkiye’nin diğer ülkelere model olabilecek başarılı projesi
istihdamda arz-talep makasının giderek açılması, kpss’yi her geçen yıl daha önemli hale getirdi. örneğin, 2013 yılında gerçekleştirilen 6 ayrı kpss’ye toplam 2.515.477 başvuru yapıldı. bu, kpss’nin oynadığı rolün önemini ortaya koyan ciddi bir rakamdır. peki, milyonları aşan gencin geleceğini belirleyen ve 15 yıllık geçmişi olan kpss, amaçları yönünden başarılı mıdır?
kpss’nin kapsamı, ilgili kamu kurumlarının istekleri doğrultusunda belirleniyor. memur adayları, sınavlardaki başarı derecesiyle istihdam ediliyorlar. adayın sınavda aldığı puan, istihdam garantisi anlamına gelmeyip sıralama amacıyla değerlendiriliyor.
bazı kurumlarda 100 üzerinden 50 alan aday istihdam edilirken, bazı alanlarda 90 puan alan aday istihdam edilemiyor. sistemin kamuya yerleştirilecek adayların niteliğini belirleme işi birden fazla parametreye bağlı olduğu için kpss’nin bu anlamda başarısızlığı söz konusu değildir.
kpss’nin aday seçmedeki saydamlığı, nesnelliği ve sağladığı adalet konusundaki başarısı, herkes tarafından kabul ediliyor. üniversite giriş sınavlarında olduğu gibi, kpss’de de hiçbir kayırma, iltimas ve öznellik söz konusu değildir. adayların en çok güvendiği husus, sistemin sağladığı bu adalettir.
15 yıldır uygulanan kpss, yarım asırlık geçmişi olan üniversiteye giriş sistemi gibi, sonuçlarına güven duyulan, adaletli ve nesnel bir değerlendirme olarak halk tarafından kabullenilmiş merkezi bir sistemdir. her türlü şaibeyi, kayırmayı, iltiması dışlayan böyle bir sistem, türkiye’nin diğer ülkelere de model olabilecek başarılı bir projesidir.
kpss neden kaldırılıyor?
kamu istihdamında 15 yıl gibi hatırı sayılır bir süre içinde geliştirilip olgunlaştırılabilen böyle bir sistemin daha mükemmel hale getirilmesi yerine kaldırılması birçok kaygı ve soruyu beraberinde getiriyor. bir sistem, eğer başarısızlığa uğramışsa ve daha mükemmeli bulunursa, elbette değiştirilebilir. lakin kpss’nin kaldırılması konusunda kamuoyu, şimdiden aşağıdaki sorulara cevap arıyor:
1) sistem neden değiştirilecektir?
2) kpss’nin yerini alacak uygulamayla personel alımında liyakate dayalı bir uygulama getirilebilecek midir?
3) sınav yapmak, soru hazırlamak ayrı bir deneyim ve uzmanlık işidir. on binlerce, hatta bazılarında yüzbinlerce başvurunun olacağı kurumlarda sınavlar, hangi uzmanlarca nasıl gerçekleştirilecek ve nasıl değerlendirilecektir?
4) siyasi otoritenin kurumlara müdahalesinin doruk noktasında olduğu böyle bir dönemde, nesnel bir değerlendirme yapılması nasıl sağlanacaktır?
yukarıdaki soru ve kaygılar daha da çoğaltılabilir. kpss’yi kaldırmayı düşünen siyasi otorite, kaygıları gidermek ve bu sorulara herkesi ikna edecek yanıtlar vermek durumundadır.
kpss’nin kaldırılması hangi sonuçlara yol açabilir?
hükümetin bugüne kadar izlediği atama politikası, kpss'nin kaldırılmasının ardından yaşanacaklara ışık tutar niteliktedir. 12 yıllık uygulamayı izleyen her 4 kişiden 3’ünün, şu tespitlere katılacağını düşünüyorum:
- kpss’nin kalkması demek; personel alımında liyakatin yerini siyasi görüşlerin alması demektir.
- kpss’nin kalkması demek; merkezi sınav ile sağlanan objektiflik ve adaletin yerini öznel değerlendirme ve kayırmaların alması, adaletsizliğin ortaya çıkması demektir.
- kpss'nin kalkması demek; hükümetin istediği ve siyaseten iktidara yakın olan kişilerin kamu kurumlarında istihdam edilmesi demektir.
peki, böyle bir sonuç toplumu nereye götürür? iç barış ve huzurun tesisi noktasında yeni bir soruna yol açmaz mı? insanlar ötekileştirilmiş olmaz mı?
sözün özü. iş işten geçmeden her şeyi yeniden düşünelim.
isa eşme, marmara üniverstesi atatürk eğitim fakültesi'nde öğretim üyeliği, maltepe üniversitesi'nde eğitim fakültesi kurucu dekanlığı, yök üyeliği ve yök başkan vekilliği görevlerinde bulundu. katıhal fiziği, fizik, fen eğitimi, öğretmen eğitimi, eğitimin güncel sorunları ile ilgili yayınları ve günlük gazete ve dergilerde yayımlanmış çok sayıda yazıları bulunuyor.
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar